6 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— te ses yok... Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 6 MART 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet 'Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 244318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için Hariç için LK. LK 3 aylığı — 4 — $ — 6 » 7 S0 4 — 12 » 14 — 28 — Gelen evrak geri verilmez — Elvan Hııuııııfendı ipek ör tülü yumuş arasıra küçük kristal eter şıçe. sini burnuna yaklaştırıp hafif hafif kokluyor. Sinirleri bozuktur. İki günden beri damarların- | da işleyen kan tersine akıyor. Dudakları kuru bir gül yap: O halde buluıı mıkınelerde bu Ha Bu çok fena bir misal olur. Kım sede emniyet kalmaz.. Şirket bu yanlış yazan makineleri ya- pın fıbnkıyı protesto eder, Müddeti geçen- nüshalar 10 ku- ruştur. “Gazete, ve matbaaya ait işler için müdiriyete — müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabul etmez. de bir he. yetı fennıyeye izah ederek bel- ki vaziyeti kurtarır. 3 — Yahut ta bu fazlaya ken disi emir vermiştir. Tabit bunu izah edi Süküt etmeyi ter BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Rasat merk cih eder. Ne olursa olsun bu hususta aldığımız malümata göre bugün hava ekseriyetle bulutludur, ha- fif yağmur devam edecektir. Rüz gâr mütedil cenuptan esecektir. * Hava tazyiki 764 en fazla sıcak lık 5 en az 2 derece idi. iır Telefon şirketinin başına gelen şey Hâdise bizim hoşumuza gitti de Telefon şirketine oynanan oyunun vehametini pek ölçmü- yoruz.. Fakat işi bir de şöyle açıktan tetkik edersek ne kadar ağır olduğunu görürüz. İmtiyazlı ve muteber bir şir- ketin para hesabında suiistima li görülüyor.. Görüşmediği hal. de bir adamdan fazla mükâl — parası istemişler... Şirket bun- dan dolayı karakola düşüyor. Vâkıa şirket müdürü diyor — Tetkikat yapıyoruz... Vâkıa hükümet komiseri di- yor ki (biraz garip amma): — — Bü bir makine işidir. Ma- — kinede belki bozukluk vardır... Ve herkes bu tetkikatın neti- cesine müuntazir.. Fakat şirket- Ben şaşıyorum... — İstanbul telefon şirketinin ta. hammülüne... Efkârı umumiye- nin kendisine bir para suiisti- — mali zannile bakmasına nasıl tahammül ediyor?! Bu işin iki şıkkı var... Ya telefonla görüşülmüştür.. O halde Yaver Beyin tertibatın da suiniyet vardır. Bunu hemen isbat etmeli:.. Yahut Yaver Bey haklıdır. Görüş iştir. Şirket te görüştü diye para almıştır. O halde bunu izah etmeli (mümkün ise), Şimdi tahlil ede lim... Bu fazla para naxıl iste- AR b 1—Yah yaprlacak tetkikat yarım saat- Hik bir iştir. Bu mesele ortaya çıkalı dört beş gün oldu. Şir- kette hâlâ hiç ses yok... Biz ciddi bir şirketten daha ertesi günü tetkikatını bitirip efkârı umumiyeye bir izahna- me neşretmesini beklerdik,.. Fa kat şirket galiba şu buhran es- nasında (süküt altındır) mese- lini tatbik etmeyi tercih yor. Ört ki ölem!.. — Ben artık Nurettin Münşi Beyin fikrine taraftarım. Bizi öldüğümüz zaman yaksınlar, edi- | Sinir hülasası rağı gibi, Göz kapakları incelmiştir. Güzel alnınım iki tarafında. ki hafif çukurlar bir gölge gi- bi Eski bir fildişi — rengindeki yuvarlak ve uzun — boynunda kalbini dimağına bağlayan da- marların titreyişleri belli olu- yor. Etrafı köpük gibi beyaz tüy le çevrilmiş kırmızı atlas ökçe- li terlikleri arasıra iradesiz bir hareketle kuş gibi sıçrayan a- yaklarından düşmek üzere., Dışarıda kar, Çiçek dolu salonda har havası var, Portakal rengi kübik abajör lu alçak lâmba yaz akşamları- na bir gurup &sı veriyor. Elvan Hanımefendi iki gün den beri evde mahpus! Doktor ona muayyen günler de istirahat etmesini tavsiye et miştir. Bu nihayet dört beş gün sü recek, Fakat zaten çok hassas ve sinirli olan genç kadın geçici hastalık günlerinde — benliğini kaybediyor. Küçük bir ses ona tah bir ba- MELEK filminde takdim edecektir. RADYO İstanbul — Saat 18 den 19 a kadar gramofon, 19,30 Bedayii musikiye heyeti, 20,30 Opera, 21 Kemal Niya- zi Bey heyeti, 22 Tango. SİNEMASI (Comedie Française) den MADELEİNE RENAUD'yu Marcel Achard'ın çok hoş piyesi Gönül kimi severse (MİSTIGRİ) Melek Rinemasına gidiniz ve JEANNE BOİTEL ve İSE - LAGRANGE'ın LOU- temsili me bâtar gibi oldu. Korktum... Sen anlatsana.. Ne var ne yok. Ben iki gündür çıkmıyorum. — Mühim bir şey yok — Ne demek yok! — Yani anlatmağa değer bır şey yok. — Peki ne geldin öyle ise! — Budala mı oldun Elvan, iki gündür görmedim, Özledim geldim. — Zahmet etmişsin. — Gideyim öyle ise! — Geldiğin kabahat... saçma sapan Ziyaretler me dokunuyor zaten. — Pek âlâ... Rahatsız et- tim.... Benim yerime Kemal Bey gelseydi her halde mem- nun kalırdın, — Lüzumu yok.. Neoar- Böyle siniri- edilmez bir fabrika gürültüsü gibi geliyor. Midesi bozuluyor. Öfkesi dişlerinin arasında a teşe hazır bir seri ateşli mitral- yöz halindedir. Hizmetçiler bugünlerde tit- kül etsinler, dumanımızı hava- ya savursunlar... Çünkü: o Ben artık mezara gömülmek istemiyorum. Bütün İstanbul- da - Allah cümlenin geçinden versin - ölecek olanlar da iste- mesinler... Zira böyle yaparsak gençliğe belki bir stadyum ya- pabileceğiz... Efendim, Pangaltıdaki Erme ni mezarlığı malüm. Burası da- ha Ermeni mezarlığı iken İs. tanbul sporu için burayı o za- man da şehreminimiz olan Mu- hittin -Beyfehdiden istemiştik. Bize o zaman burası bir stad yeri olarak vadedilmiş ve ancak mezarlıklar kanununun çıkması na talik olunmuştu. Kanun çık- tı... Nişanlımızı istedik... — İş mahkemeye düştü... De diler... Bekledik... Mahkemede bele.. diye lehine kırar veriliyormuş.. Şimdi nişanlımıza başka talip- ler çıkmış, deniyor ki: — Burası çok kıymetli bir arsadır. Satacağız ve parasile iki asri mezarlık yapacağız. Her fikir gibi bu da güzel bir fikir.. Yalnız gençlerin . yaşa- ması için bir stadyum yapma- yıp, ölenlerin güzel bir yerde yatmaları için asri mezarlık yapmayı 12 numaraya vurmuş bir isabet telâkki edemedim ve onun içindir ki; İstanbulluların yapan — yanılmıştır, onun âmiri de ya- nılmıştır, müdür de yanılmıştır. — Derhal bu işte hatâ edenlere — vermek, kıptnmıkçokıiır“ İ — bir şey değil mi?. — yol verilir... Şirket tazminat ve- rir, bir daha da böyle hatâ et- mez. 2 — Yahut, mükâleme ya- — zan makine yınlı! yazmıştır.. bu meznrhktan müstağni olma ları için yanmayı kabul etmele. rini ve böylelikle belki mezarlık parası ile bir stadyum yapılma- sma imkân hâsıl olacağını yaz mağa mecbur oldum... Kimbi- lir, Allahtan ümit kesilmez. Mıilıyet in Edebi Romanı: 30 FELEK — Yazık değil mir, Dıışıındu. Deldgındı, Tekrar —- Hçı- onımuıe çıkan eı'ke vırlıiuuıdın bir parçayı Ve.. ilâveler yaptım: _ Orta malı olmadığını gös. / termelidir!. Varlığını istismar ettirmeğe tahammül etmemelidir. — Yalnız bu noktayı düşünme — idir! — Çok tuhaf bir kız. Ben bü- 'tun bunları söylerken, dinledi, $ dınledı, — Hıklısın Fakat, artık GÖZYASLARI —— — Kadın kendisinin uhihi: | olmılıdn- Etıııı İZZE T hı'uı. ş — Dedıkfemıı daha Cevyel. den düşünmek lâzımdı. Şimdi neye yarar?, Bu hale geldikten | sonra mı bütün bunları düşü. neceğim?. , Dedi. Ben de ısrar ediyor, — Daha gençsin.. Hiç bir şey kıybetmı; degıl sin. Kendini toparlayab reşirler, Bütün âzası isyan halinde- dir. * * * — Ayten Hanımefendi gel. di. — Buyursun! İki genç ve güzel kadın övü şürler. — Nen var Elvan?, — Sinirlerim bozuk — Şu mesele! — Evet!.. Öyle sıkılıyorum ki! — Meşgul ol, kitap oku, ro- man oku! — Tahammül edemiyorum. Roman okurken — muharririn bunları nasıl sıkıla sıkıla uydur duğunu düşünüp — sinirleniyo- rum. — Yaz! — Ne yazayım. Beynimin içi sergi gibi... Olmayan yok.. Hep sini yan yana getirsem Tutan- kamon'un boncuklu gerdanlığı na benzer, — Kemal Bey gelmez mi bu günlerde.. — Aman gelmesin!, — Niçin?. — Onun Valântinoya benze yen favorileri sinirlerime doku- nuyor. — Çok eter koklama.. Bulan tı verir. — Koklamayınca da - başım ağırıyor. — İştahan nasıl? — Berbat... Bugün bir dana kızartması getirdiler. Elimi sür medim, — Niçin! — Gözümün önüne canlı bir dana geldi.. Boynuzları göğsü- îm yine yapascağımı ya- 1 rum, Bilmem &. bu Alla- hın yaradılışı mı, yoksa alış- kanlık mı?. Sarp bir noktaya girmişti. Son mukavemetlerini, son te- reddütlerini gösteriyor, üzerin- de biraz daha işlenmek istiyor- du. — Allah insanı böyle yarat- dı!. Alışkanlık ta değil!, Bir defa kendini — topla ve sık, Her şey yoluna girer!. im ve., ısrarla devam et tim, Belki, on beş yirmi dakika bu ıözlerîm sürdü. Dalıyor, dü şünüyor, için için mücadele edi yor, kendisini zorluyordu. Fa- çağdasın. Şimdi her şeyden uzak ka- lır, kocııun karısı olur, hiç ol- maz ise kendi kendine ııhıp ka lırsın. Salon hikâyesi senin ba şıma gelmez. nıyordu: Diyordum. En son sordu: — Yazık.. — Fakat, ben böyle yaradıl- Çok yazık!. mışım. Elimde değil. İçimden | —Hain erkekler!. /| seliyor. Ne yapsam, ne etsem, L Mahvoldum.. kat, nihayet mağlüp oldu, — Evet.. Tamamen haklısın! Dedi, ağlamağa başladı. Ba şını omuzlarımın üzerine koy- muş; hem ağlıyor, hem mırılda tist b t isterim. Ne de senin gibi zevksiz, düşünce- siz ahbabı — Elvan ileri gidiyorsun — Hiç değil... Bal bir Kadınlar Arukalı (Le petit -Ecart) filmini görerek gülüp eğleniniz. s A nış 5 şarkı Pek yakında , .. Bugün hog iki saat geçinmek üzere —dA L L Y Bu zengin mizansenli muazzam eser tamamile renklidir, Ziegfield'in cazibeli operetinden iktibas edilmiştir. New-York'ta Metropoliten operasına mensup meşhur tenor ALEX- ANDRE GRAY ile Amerikalı muganniye ve dansöz MARILYN MİL- LER tarafından temsil edilmektedir. 150 sansör — TİNE RASH baletine mensup 36 girle ve büyük muvaffakıyet kazan- ELHAMRA Taganni edecektir. Dinlemeğe hazırlanınız. Klhamra Sinemasına gidiniz ve BRİGİTTE HELM ve WILLY FRITSCH'i Gizli Vazife (En service Secret) | muhteşem filminde görünüz. L L Y meşhur. ALBER- Sinemasında ... Devlet Demiryolları idaresi ilânları Bü Çarşımbııkşımı 'TİNO PATIERA SİNEMASINDA HAYDUT AŞKI (Fra Diavolo) vu ASRİ SİNEMADA KAY JOHNSON, CONRAL NAGEL ve LOUİSE WOL HEİM'in temsilleri ŞANGHAY GEMİSİ (Le bateau de Shangai) filminin muvaffakıyeti gittikçı artıyor. Bu aşk ve dehşet dramı- nı gözenler tarafından beğenile- ceği muhakkaktır. İlâveten: ZENGİN VARYE.: TE PROGRAMI 7 Asayelofi yeni repertuvarlarında — Anastas ve yeni Türk balesi. , OPERA Sinemasında MOSKOVA ÇOCUKLARI ( Gosse de Moscou ) esrar ve entrika filmi KAY JOMSTON ve NEİL HAMİLTON ta- rafından. İlâveten: FOX MAGAZİNE (görülmemiş) Kayseri Sıvas hattı üzerinde bir köprünün mahalline çekil- mesi hasebile 8—3—932 tarihinde Kayseri'den Srvas'a ve 9 — 3 — 932 tarihinde Sıvas'tan Kayseri'ye yolcu trenlerinin seyrü- sefer etmiyecekleri ilân olunur. (837) | kere kıyafetine.. Şu pembe ipek luzun üzerine o beyaz fiyon- ga yakışmış mı hele... Sanki yeni iskarpinlerini göstermeğe gelmiş gibi bacak bacak üstüne atıp ayaklarını burnuma uzatı- yor. — Elvan sen bugün çılgın- sın. — Rica ederim sus Ayten, Kendini müdafaa ederken öyle çirkin oluyorsun ki! — Çok naziksin Elvan, te- şekür dienm Allaha 1smarla. iş KU Üç gün sonra Elvan Hanı- mefendi geniş tuvalet masası- nın başndan kalktığı zaman bir demet çiçek gibidir. N ergis goz lerinde t * Askeri ftabrika- lar ilânları Şimdiye kadar Ankara'da resmi gazete ile neşrettirilen münakasa ilânlarımız 2-3-932 tarihinden itibaren Hâkimiyeti Milliye gazetesile neşrettirile- ceği alâkadarana malüm ol- mak üzere ilân olunur. (840) SATILIK HANE Kartal'da —Yakacık'ta— Ayazma çıkmazında kâin atik 6 ve yeni 191 numaralı etrafı duvarla mahdut ma- abahçe bir bap hane satılıktır. Talip olanlar Galata'da Ömer Abit rareti vardir. Dudakları bir kıt merli karenfil kadar — taze ve ateşlidir. Dişlerinin arnında kıvırtıcı bir rumb p ı dolaşı yor. T Lüle lüle kumral - saçlarını sol taraftan göstermek - şartile şapkasını sağ Kaşının üzerine doğru çapkınca koyduktan son- ra eldivenlerini aldı. Beli ke- merli uzun İskoç mantosile azametli bir tavus gibi odasın. dan çıktı: — Ayteni göreceğim geldi. Kâfir kızı üç gün görmesem içim rahat etmez.. Onu bulur- sam Löbon'a gideriz, muhak- kak Kemal oraya gelir.. Ve mutfağın önünden geçer ken tenbih etti: — Akşama bir dana kızart. ması isterim, Yanına bezelye! Ve bir mektepli kız cevvali- yetile merdinvenleri indi. Burhan Cahit Hepsi kaptı ve kaçtı.! Her erkek muhakkak ki var lığımdan bir parça kopardı al- |i dı ve kendisinden — hiç bir şey vermedi! Aşkları yalan! Sevgileri yalan.. Sözleri yalan!. Yeminleri yalan Bütün hüviyetleri ile yalan söyliyorlar.. Ağlarken o kadar hıçkiriyor göğsünü geçire geçire ağlıyor- du ki ben de onunla birlik ol. dum, ağladım!. Saate baktım: b — Odoo,. yedi!. Dedim. Uykusuzluk, yurgun luk, içkinin tesirleri, manevi ü- Züntülerini bitirmişti. Ayakta duracak halim yoktu. — İki saât uyusam mı?. Dedim, O da bitkindi. — Uyuyalım.. Dedi. Uyandığım zaman saat on- i Zor açtım: du. UYk'î'" doymımı;tmı. Ser j H da birinci katta 6 numaralı yazıhaneye müracaatları ilân olu- nur, Kiralık sinema İzmir'de Birinci kondon'da kâin maruf “Sakarya,, si kiralık- Yeni neşriyat Havacılık ve spor Havacılık ve Spor Mecmuasının ! 66 ıncı sayısı çıkmıştır. Bu sayının | kabında, bir günde Paris— Roma— Londra uçuşunu yapan Amerikalı kahramanın bir vtesmi ve daha bir çok kıymetli yazılar vardır. Beyoğlu Dördüncü Sulh Hukuk Mahkı inden: Terek mah- kemece vaz'ıryet olunan müteveffiye Madam Nazik'in uhdesinde bulu- man, Taksim talimhane meydanına amut Yoğurthane sokağıt köşesinde ikinci binayı teşkil eden (2) numa- talı ve (900) lira kıymeti muhamme neli mukaddema garaj olarak isti- mal edilmiş olan (88,50) metre mu- rabbar saha üzerine mebni gayri menkul açık arttırma suüretile tTü- “umu dellâliye ve ihale pulu müşte- risine ait olmak üzere 10 Nisan 932 pazar günü saat 15 te satılacaktır. Talip olanların kıymeti muhamme- nesinin yüzde onu nisbetinde pey i hamilen mezkür gün ve sa- tır. Arzu edenlerin İstanbul Beyoğ- lu posta kutusu No 2092 müracaat- darı, Harik — Hayat Tn Eyvıh geç kıldım" Dedim, gerine ;jfine_. asabi | iste. dim. Naran da uyandı. — Nereye?. Dedi. — Gidiyorum. Geç kaldım. Saat on.! Gidinceye kadar enbir büçu gu bulur.. Fena!, Dedim. O, söyledir: — Gitme! Büugün burada kal Yatalım.. Uykunu alırsın.. İzx.<ânı yok!. Çok mühim işim var.. Kaza Sirgortalarımızı Galatada Ünyon hanımmda kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır- mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886. a E [;te bugün lıurndı kal dıyo attıc Beyoğlu Dördüncü Sulh Hu- kuk |Mahkemesinde hazır bulunma- ları lüzumu ilân olunur. ve Otomobil Dr. Celâl Tevfik Zührevi ve idrar yolu hasta- lıkları mütehassısı: Sirkeci, Muradiye caddesi No. 35 Her gün saat 14-18. I Sinema -Tiyatro ı Bugün akşam — İştonbul Belediyesi Saat 21,30 da Şıh"ı'nun VOSU YALOVA H L Musikili ko - medi. Bestekârı : Ha l" I" san Ferit. G Nakili ; İ. - SĞ Fiyatlarda zam yoktur. Yakında: KAFATASI —— RAŞİT RİZA TİYATROSU Perşembe günü akşamı 21,30 da Büyük gala OTELLO Biletler şimdiden gişelerde satı maktadır. —— Önümüzdeki 9 Mart Çarşamba a samından itibaren : FRANSIZ TİYATROSUNDA THE ENGLİSH PLAYERS Heyetinin ilk temsili olarak Be) 8 | nard Shaw'in en meşhur komedisi, CANDİDA Diğer temsillerin programı tiya ro gişesine talik edilmiş ve gişele bilet satışma devam etmektedir. 32 yaşında, çocukları büyütmekt büyük vukufu olan, makina ile d kiş dikebilen, broderi ve ev işlerir bilen müstakil BİR VİYANAL KADIN yer arıyor. “Reise auf eig me Kosten No 4277,, rumuzile zirdı ki adrese yazılması: la Fa. M. Dı kes Nachf A, G. Wien, 1./1 Uşık bile olsan bir gün gel- medi.. diye işinden çıkarmazlar ve ağızlarını açıp bır şey ıoyle mezler!. b de- fak — muahedesi Çok büyük ehemmiyeti vaı M.A' L .—— —— —a ratı değişikti. — Ne muahedesi?. Dedi. — Almanlarla gizli bir itti. imzalıyoruz Hem beni diğimi yıpırıın' Bir türlü i ışın ehemmıyetını anlatamıyordum — Gidip ııtmemek meıeluı değil!. On gün de gitmesem kimse bir şey söylemez!.. Ben bir şube müdiriyim!. Dedim. Dinlemedi. Hırçın- laştı. Israr etti: — Gitmiyeceksin, Telefon et!. İşin benden daha . Dedim ve.. işin yeti ni ifade etmek için ilâve ettim: — Saat ikide muahede imza 1 ç B CN a g PS lâzım. Birden bire döndü. Soylııı meğe başladı: — Zaten sen hep benden fe- dıkırlık istiyorsun! . yetli ve sevgili değil ya?. Senden bugün ayrılmak iste miyorum!. Gitmeğe, o kırılsa bile gıune ğe mecburdum. — İmkânı yok! Muılıedeuın imzasında ha- zır bulunacağım.. et Bıı- gün de ııhııhğîmı yıp- 4 Gıtmemekr çok çirkin ol !. buhd:m gitmeliyim!. Dedim. muahedeyi — Peki amma, sen imzalayacak değilsin ya?. i. — Evet Hariciye Nazırı im za edecek amma. Ben de mural hasım., Dedim. Sonğı, muahedenin mahiyetini anlattım, Ehemmiyetini söyledim. — Görüyorsun ya. Her hal de gitmem lâzım!. Dedim. Sanki, havadan, sı dan bahsediyormuşum gibi bü tün söylediklerim bir kulağın dan girdi, öbüründen çıktı — Gitmeyeceksin.. Diye yine tutturdu. — A.. hiç böyle şey görme dim. Dedim, ben de ınıt ve ısrari

Bu sayıdan diğer sayfalar: