3 Temmuz 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

3 Temmuz 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amerika sefirinin Gözile Amerika mandası — Sese—— Bu Amerikka mandasının başlıca propagandacı- ları Anadoluda değil İstanbulda bulunuyordu Türkiye için şunu söyliyelim ki: Bu Amerikan mandasının başlıca propagandacıları Anadoluda de- ğil İstanbulda idi. Plâna taraftar- lık eden Türkler böyle bir manda- yı Avrupa müttefiklerinden her - hangi b'rine verilecek mandadan daha ehvenişer telâkki ediyordu. Mustafa Kemal projeyi kat'i bir surette reddetmeden evvel bir müd det oyaladı hattâ bunu yalnız ve yalnız “milletin birliğini, anayur- ünlüğünü, istiklâlini ve hükümranlığını temin için,, bir va- sıta saydı. Filrimizi şöyle ifade edelim: Mustafa Kemal'in Ame- rika'ya itimadı vardı. Türkiye'nin ayağa kalkmasına yardım ettiğin- ten sonra Amerikanın hemen ve tamamen çekilip gideceğini bili - yordu. Şimdi de meseleyi Amerikalıla- rın noktai nazarından tetkik ede- lim ve Türkiyenin çok muhteşem olan kalkınmasını okendi başıma yapmış olduğundan bu mandayı kat ekseriya gözden kaçırılmakta olan iki mühim amildir ki bunla- rm burada Oizah edilmesi lâ zımşelmektedir. Bütün Türki- yeye şamil bir Amerikan mandası fikrinin alenen ortaya atılması ve münakaşa edilmesidir ki bütün bu münakaşalar esnasında parç İngiltere, Fransa ve İtalya arasın- da mandalar halinde dağıtılmak - tan, Türkiyeyi korumuştur; bunlar şimdi komşu Suriye ve Filistin'de- hi Fransız ve İngiliz mandaları gi- bi çok uzun sürebilirdi. Bu keyfi- yet Türkiyede ekseriyetle unutul- maktadır. Halbuki Amerikan man- dasının sadece açıktan (açığa ve geniş mikyasta münakaşa edilme- sidir ki, Türkiyeye kalkınmasını serbestçe hazırlamak için birkaç aylık bir zaman © kazandırmıştır. Avrupada nadiren bahsi geçen i- kinci amil de şudur: Büyük harp- ten galip çıkan devletler arasında müşterek zaferin neticesinden top- rak, para yahut manda kabul et- memiş yegâne milletiz. Bu faslın esas gayesi, Türkiye » nin en şarkı sınırlarından başlıyarak, Türk arkın tabii sev- n doğ ru yürüyüşlerinde onlara rehber- lik eden Mustafa Kemal'in bürri- yet ve istiklâl temellerini ne su - retle atmış olduğunu anlatmaktır. Bugünkü Türk'yenin bir haritasını açınız ve “halkın hürriyet ve ha- 'kimiyetinin,, o meşhur ileri yürü- yüşündeki beş mühim ve manalı noktaya birer işaret koyunuz: Er- zurum, Sıvas, Ankara, Eskişehir, amir. Bu noktaların hepsi şark- ten garbe doğru çizilecek bir hat- tan hemen hemen üstüne düşerler ve tuhaf bir tesadüf değil m'dir ki inin de biribirinden uzaklığı üsavi gibidir. Bir gün da bu uzaklık müsavatmı zaman kendileri bile şaşmışlardı. Erzurum kongresi Türkiyen'n kurtarılması lehine olarak şark vi- lâyetlerinin ittihadını vücuda getir di, Sıvas kongresi bu mahalli ha- reketi milli bir hareket haline sok- tu, Faslın sonlarına doğru da, bu hareketin garbe doğru yü: yüşünde yarıyola gelince kendini memleketin tam kalbi olan Anka- rada ne suretle temerküz ettirdiği- ni göreceğiz. Burası az sonra bütün cihan bir devlet merkezi o- larak tanıyacaktır. Eskişehi! larında birer yıllık fasıla olan iki büyük savaş sahnesine (1921 de Sakarya. 1922 de Dumlupınar) ya kındır. Gelecek fasıllarımız biririci savaşm, o İzmirden şarka doğru sarkarak O memleketin içini ezen smazzam Yunan istilâ dalgasını, nasıl durdurduğunu ikincisinin de bu istilâyı nasıl boğduğunu ve ni. hayet mahvettiğini anlatacaktır. Bütün bunlarm en son noktası İz- mirdir ki; Gazi'nin o şimdi tarihe malolan “Askerler hedefiniz Ak- denizdir,, cümlesinin bütün mana- sın bir remzidir. Ancak (o Mustafa Kemal garbe doğru olan ileri yürüyüşünü 27 bi- rinci kânun 1919 tarihine kadar Ankaraya sürmemiştir. Cesur taraf tarları bile kendilerinin garpte bu de rece ilerliyerek tehlikeye atılma- maları fikrindedir; ve İstanbul bu- na karşı büsbütün şiddetle muha - Yiftir; İstanbulun bu muhalefetin. de ise büsbütün başka bir zihniyet var: Çünkü bu hareket coğrafya bakımından artık mahalli teşeb - büs mahiyetinde sayılamıyacak ve meilli bir hareket olarak kabul edi- lecekti. Bunu padişahın Harbiye | Nazırı olan Cemal Paşanm 1 kâ- Bunusani 920 tarihinde kahrama- nımıza gönderdiği telgraftan anlı yoruz. Fakat Mustafa Kemal da- ha 29 kânunuevvelde murahhas- ları Ankarada toplanmıya davet etmiş onlar da 19 kânunusani 1920 de söylenilen yerde toplanmıştı. O gün, eski Içkalenin tarihinde u- nutulmıyacak bir hadisedir. Fakat bunlar kimin murabbas- ları idi, ve hangi gaye için seçil - mişlerdi? Bu sorguya karşılık ve- rebilmek için 11 eylülde Sıvas kon gresinin le, hareketin kânunuevvel sonlarına doğru An- karaya varması (arasında geçen hadiseleri kısaca anlatalım: Britanyalların hemen kongre- nin akabinde Eskişehirde kıtaları- nı iki misline çıkardıklarını ve 22 eylülde Jeneral Harbord'un Srvas- ta Mustafa Kemalle görüştükleri- ni işaret etmiştik. İstanbulda Fe- rit Paşa Hükümeti 3 teşrinievvelde düşmüş yerine de Ali Rıza Paşa kabinesi çıkmıştı. o Bu zat ertesi günü Mustafa Kemal Paşaya bir telgraf çekerek Erzurum ve Sıvas kongrelerinin mukarreratını sor - muştu. İşler ehemmiyet kazanıyor; Istanbul bile bu iki kongrenin ma- masını ve neyi temsil etmekte ol - duklarını anlamıya başlamıştı. İkinci adım 7 teşrinievvelde a- tıldı; padişahm O Harbiye Nazırı Mustafa Kemale bir telgraf çeke- rek Srvas kongresinin Heyeti tem- siliyesini ve bu heyetin ( başında da kendilerini reis olarak tanımış- tu, Fakat çok akıllı olan bu reis, padişahm murahhaslarile konuş- mak üzere padişahın şehrine git- mesi için yapılan teklifi reddedi - yor, bunun yerine Bahriye Nazırı Salihle, intihap hazırlıkları yapıl- mekta olan yeni Meb'usan Meclisi- ne dair konuşmak üzere Amasya- ya gitmiş ve aralarındaki mükâle- meler üç gün sürmüştü, Nazır kurulmasmı istiyor, Mustafa Ke - mal ise bunun “Anadoluda emni- yetli bir yerde toplanmasına, Israr etmiş ve nihayet fikrini de kabul ettirmişti. Bu yerin neresi olması lizrmmgeldiği münakaşaya değer bir mesele idi. Tıp fakülteleri Döçentleri (Başı 1 inci sahifede) tadır. Tep fakültesi deçentlerinden Ahmet Rasim Bey de istifa ederek, hariçte de başka bir vazifeye girmiş- tir. Hukuk fakültesi doçentlerinden Münir Hayrı Bey de istifa ederek bir Bankanın hukuk © müşavirliğine 300 lira maaşla tayin edilmiştir. Tıp fakültesi doçentleri dün büyük bir toplantı yaparak bu maaş mesele- ve maaşları artırıl- le toptan istifaya karar Dün bu karar telgrafla tine bildirilmiştir. Ve kâlete çekilen telgrafta doçentler ez cümle diyoralr ki: alnız hastahanede çalışan müte- dır. Halbuki hem hastahanelerdi lışan hem de fakültede tedrisat doçenilerin maaşı 35 Iradır. Birçok lise hocaları var ki Üniversite do - çentlerinden fazla maaş siyer se hocalarının yazm üç da vardır. Tıp doçentlerinin tatili Eye tur, Her gün hastahaneye devama mec burdur. İki haftada bir de hastahane- de gece nöbeti kalıyoruz. Elim'ze ge- çen para ayda 75 hiradır. Hariçten başka iş görmeğe de işlerimiz müsait lerimiz “çok ağır ve abrken, doçent olunca şimdi maaş alıyor. Maaşalrnmız en aşaj 200 liraya çıkarılmalıdır.) Aldığımız malümata göre, Üniver- site rektörü Neşet Ömer ve Tıp fa - kültesi dekanı Nurettin Ali Beyler bu iyetien endişeye düşerek mesele - yi tetkike başlamışlardır. Doçentlerin kep birde istifaları, Üniversedeli tedrirat, hastahanelerdeki faaliyet ve mesaiyi sekteye uğratacaktır. Ömer ve Nurettin sele halkında Maarif bugü rüşmek ü gideceklerdir. Ün versitedeki profesörler de, fakülte meclisinde, do çentlerin maaşlarının arttırılması i - çin teklifte bulunmuşlardır. Kaybolan hir Mutiin cesedi KUTAHYA, 2 (A.A.) — 4 Nisan 934 de esrarengiz bir surette ortadan kayboain Alayunt muallimi Nuri Be. yin cesedi Sek züyük köyünde bir do abin altında — bulunmuştur. Nuri Be- yin bir suikaste kurban olup olmadığı tahkik edilmektedir. a Maliye SALI ) SEMMUZ (Başı 1 inci sahifede)) Tevkif edilenler ve kurşuna dizi - lenler kimlerdir? VİYANA, 2. A.A. — Avusturya ajan- son: Berlin inuhabiri bildiriyor : Bir çok hücum kıtaları merkezinin seddi ve bunların polis tarafından tahli- mmafih bazı ecnebi gazetelerin yazdığı gibi bir kaç yüzü de bulmamaktadır. Ö- İüler arasına bir çok intiharları da ithal etmek İizumdır. Başvekil | muavini M. Von Papen'in iki muavini olan Von Tirski ile Ven Bose'de bunlar meya- Lichterfalde'de dün kurtu- na dizilen mühim £ şahsiyetlerin resmi listesi pek yakmda neşrolunacaktır. Kur şuna dizilenler arasında bir çok zabita âmirleri de vardır. Hücum kıtaları efra- dına verilen mezuniyet kararı ve keza hakkındaki pen apartmanında Tanmaltadır.Eski velinht da göz hapsi altındadır. “Hücum kıtalarında grup â- miri olan Prens Vilhelm ise tevkif edil- müşür. Yeni idamlar BERLİN A geriden erime Ve lara göre yeni b Tika Klamlar olmuştur. Bu idamlar Be. tesinin bu akşam neşredileceği söylen mektedir. z Kayser'in fikri DOORN, 2Z.A.A. — Eski Kayser Ak manya hâdiselerinden çok mütehayyir kalmıştır, Vaziyetin böyle inkişafını ka- tiyen beklemiyordu. M. Röhm kurşuna dizilmiş BERLİN, Z.A.A.— Alman ajansı k hücum kıtaları eski er- kâni harbiye reisi M. Röhm'e ihanetinin cezasını hizzat kendisinin tatbik etme- si için fırsat verilmiş ise de mümailyhe bu fırsattan istifade etmediği için kur. iş itler vaziyete hâkim BERLİN, 2. AA — Propaganda na: zarı M. Göbbels dün akşam radyoda lediği bir gatukta mürteci asilerin & bir ihtilâl yapmak Haseb tiyle Hit- lere karşı kıyam ettiklerini, ecnebi bir memleketle münasebet bulundukları m ve Hitlerin icabında merhametsizce bilen bir adam oldu- unu ispat etöğini o ehemmiyetle kay- detmiş ve demiştir ki : “Hitler cesaretle suikastçilerin yu- vasına girerek hainleri bizzat kendisi 7 e Berlinde de Prusya e mürteci ii en en şiddei tedbirleri almıştır. Fe kat Almanyayı azim felâketlerden tarmak lâzımdır. İktidar o mevkiini d mak istiyen caniler ear yer dn daha ratle tatbik edebilmek devletle münasebata işmiş. tilmemiş bir sefahatle hücum kıtaları" #nızm nasmas ve şerefini ihlâl etmişler- dif, Hitler ve ona sadık olanlar imar ©- ferkasinan çene ve mamuskârlığı ia- de olunmuştur. Bu vabim anlarda Hitle rin yanında bulunmak (o bahtiyarlığına nail olan bizler onu bilâkaydüşart tak- tün m müstefit olacaktır. M. Göbbels anlatıyor BERLİN, Z.A'A. — Radyo ile mer redilen bir natkunda M. Goebbele, de- miştir ki * — Almanyayı muazzam bir tehlikeden korumak için şiddetli, fakat elzem ted- birler alınmıştır. Mürtecilerle | anlaşa- rak iletidârı elde etmeğe çalışan cani- bei maksatlarına vasıl olmak için ccme- bir devletle münasebatta bulunuyor” karde Bu ar vaziyette Hitler, bir a- dam olduğunu bir kere daha © isbat et- miştir, Hitler buyün olduğu kadar hiç- bir zaman vaziyete hakim olmamıştı. Başvekil kordon altında PARİS, 2.A.A. — Ha j olarak çıktı, Bütün Ak ve bepimizin üstünde ran M .Hitler, meşgul edilmek isteme- mekte idi. Dahili vaziyet | benüz sarih değildir. Hükümet merkezinin manza- rası, ancak pek hafif bir şekilde değiş milin Hallbelirin yapmış olduğu de- rin tesirler, gelen yüzlerin de olunabilmektedir. Halk, vakayi se. bah gazetelerinden öğrenmiştir. Hadiseler, © kadar eni anları insanların ayıplarını ortaya çıkaran res- mi tebliğlere rağmen endişeler izale €- dilememiştir. Suikastçıların Munich sokaklarında isyana başlağıkları bir ande, | şehirden kilometrelerce uzak bir sayfiyede nasıl | tedabir, burada derin ve ıztırap verici 1550 © Almanyada sükün avdet etti. de ta sefahate daldıkları anlaşılmamak tadır. Bundan başka, bugüne kadar s0sy9- | list olarak geçinen unsurlarla nasıl bir- leşildiğine de akıl erdirilememektedir. on Papen nezaret altında Kendisinden şüphe edilen o Von Pa- pen, nezaret altmdadır. En yakini olan şahsiyetler, ölmüş- | tür. Suikast için faaliyette bulunan ce- neral Von Schleicher ölmüştür. Suikast için faaliyette bulunan yüzbaşı Roehm, ölmüştür. Acaba, bütün bu geilematçileri birbir. lerine bağlıyan başlar ne i Resmi tebliğlerin teyit ettiği çarpış- ma, herkes için bir esrar olarak kalmak. tadır. M. Goebbels, bu kanlı hareketin boz- guncu tenkitçiler için bir ihtar old. Du hissettirecek tarzda söz Höylemişi Fakat, resmen meydana çıkarılıp bildi. rilmiş olan rezaletler, tenkitçler için ye- | ni bir faaliyet mevzuu olmıyacak mıdır? Daha Şimdiden tek tük sesler, sosyal demokratların 15 sene süren rejimleri esnasında ortaya çıkan bu o rezaletlere yaklaşır mahiyette hiçbir şeyleri olma- dığım söylemektedir. Umumi sükütun, yeni bir itimat dal- yasına işaret olması, ve Hitlerin. Aman yadaki vaziyetinin kı İllet ötmesi şüpbelidir. Vaziyet, bugün, dünkünün aynidir. Erkânı Harbiye reisi ile bir mülâkat PARIS, 2. (A.A.) — Jurnal gazetesi Münihteki muhabirinden şu telgrafı al. itlerin yeni erkânı harbiye reisi adamı olan Lutze ile görüşmeğe muvaffak oldum, ve kendisi- De sordum: — Hücum kılalarınm muarız propa- gandalarla tefesvühe uğradığını ve İiğm çok derin olduğumu zannediy, musunuz? . — Kat'iyyen. Bütün bunlar hiçbir sey değildir. Asayiş şimdi kavi olarak | si lzzimder, Hitler bizzat müdahale ede- | rok tayyare ile Münih'e koştu. Hiçbir şey değil. Küçük bir sui kastçi zümresi şahsi menfaat uğrunda büyük fırkamızın içine nifak sokmak is- tedi. Bu zümre artık mevcut değildi Asayiş tesis edilmiştir. İşlere yine es - gibi yürümektedir. — Bunların Almanyanın harici si yaseti üzerinde bir tesiri olmıyacak mı? — Kat'iyyen. Bu dahili siyasette bir ihtilâçtan ibarettir. Temizlik yapılmış - İ türe l Von Papenin yerine Göring mi | eçecek? | BERLİN, 2. (A.A) — Revter ajan- # muhabirinden: Hâlâ kendi evinde mevkuf bulunan beee muavini M. LONDRA, 2. (A-A.) — Deyi Tek | Resmi haberlere ba zi Nazi rüesa ile jeneral Von Sehleicber arasmda tertip edilen ve iddin e Pidiği- ne nazaran bazı ecnebi devletlere veya mümessillerine istinat eden ihtilâl te - sebbüsünü bastırmak hususunda Alman Başvekili M. Hitler tarafından itühaz edilmiş olan seri ve merhametsizcesine bir tesir uyandırmıştır. Gazeteler, cumartesi günü Prusya ve Bavyera'da cereyan etmiş olan hay- ret verici vekayi halkında sütunlar de- lasu meşriyatta bulunuyorlar. Ancak, mütemmim tafsilâta intizaren, henüz matbuat, tefsirata girişi Soir gazetesinin tefsiri 2 (A. (Hiyaneti vataniye, itiraf oluna- maz ahlâksızlıklar ve makal lül teşebbüslerinden terkip olunan gay ri muhtemel ithamlar hakkında sarih bir şey bilinmiyor. Fakat her ne olur- #a olsun Almanyada bir senelik yeke vermiştir. Fransız gazeteleri ne diyorlar? PARIS, 2 (ALA.) — Paris matbu- atı Almanya hâdiselerini uzun uzadı- ya mevzuu bahsetmektedir. . Gazetelere göre, Almanyada, vu ku bulan ve bulmakta olan hâdisele- rin karışıklığı büyük ihtiyat ve her halde mütezayit bir teyakkuzu icap ettirmektedir. “Le Terms, gazetesine göre bu hâ- diseler bir ihtilâçtir ve tarihte bunun bunun emsali görülmemiştir. Bu gazete diyor ki: “Almanya hâdiseleri bir karışıklık bir vaksi millete şamil değildi Se tik bir kuvvetle kuvvet pi olduktan sonra da iktida- rda tutunup tatunamıyacağıdır.,, İntransigent gazetesi de diyor ki : Almanyanm böyle karma karışık va- ziyeti ber halde eski veliahti sevindir- mektedir. O, beklediiğ saatin | yaklaş olduğunu görüyor, Almanya yine saki mi bl haline avdet edecektir. Eski Alman veliahti KOPENHAG, 2. A.A. — Dün gece Almanyadan gelen dört otomebil Danimarka hududunu geçmiştir. Bunla- rm birinde eski Alman Veliahtinin bu- lunduğu söylenmektedir. Diğer taraftan umumiyetle haber alan bir men- badan bildirildiğine göre dün Almanya. da Flensborg'a giden 500 Danimarkalı milli sosyalist Alman arkadaşları tara- fından Danimarkaya inde edilmişlerdir. Gizli beyannameler AMSTERDAM, 2. A.A. — Alman haberlere göre Alman sosyalist fırkası- nm idare meclisi tarafından imza olu- nan bir beyanname, bir çok şehirlerinde gizli olarak dağıtılmıştır. Alman milletine hitabeden ve çok İm bir Ksanla yazılmış olan bu be- Almanyanın ö.. sal. meme emen boğulan çetenin yaptığı bütün cinayet- lerden Hitler mesuldür.” denilmekte ve Alman milleti, duyduğu bütün nefreti yüksek sesle ilin davet olunmaktadır. Görüşler Dört komisyona bir bakış. (Başı 3 inci sahifede)). rilmemiştir. Sanki bütün dünya ka- denlığının (yeni Türkiyenin kendi kadınına verdiği hakların, biz yarı- sna olsun hasretiz.) dediğini kim- se bilmiyor. Duyuş şudur: İstanbul Kadınlar Birliği toplanmış, yaren » ilk etmiş, ve dört komisyon kurma ğa söz vermiş. Birincisi: (Evli ha 'dının erkeğe tabüyeti) imiş. İkinci- i: (Ahlâkta müsavet) imiş. Uçün cüsü: (İşte kadın ve erkek müva.- Datı) imiş. Dördüncüsü de: - (Sulh ve Cemiyeti Ahvam) imiş. İstanbul Kadınlar Bi ba dört mühim ho misyonun dört mühim meselesini gerçekleştirip elde etmeğe çalışa- caklarmış! Benim görüşümden bir, kadınla- vü karşı düşmanca biz çatıştır. A- caba bu birlik, kadınlara tam hak- larını vermeyen yabancı bir mem- leketin birliklerinden biri midir? Biz mi yanlış anlıyoruz? Yoksa ki- h ortaya çıkaran o (Her kimse) mi lâf karıştırarak, bulandırarak or- taya atıyor? Bizim bildiğimize göre yeni Tür kiyede bu dört komisyonun hiç bir tanesine ihtiyaç yoktur. Evli kadın erkeğine tâbi midir, değil midir? Yahut tâbi olmalı ne, olmamalı mı? Bunu bir kukukçu konusu (mevzuu) içinde almayıp cemiyet konusu olarak bakarsak görürürz adın, (kendi kendi- illü olarak) erkeğine bağ Kadının kocasına uyması, zaten evlenme denilen düğümün atıldığı ande başlar. Evli deme ığlı demek oluşuna büiyet, o düğümün sürüp gittiği müd. detçedir. Hattâ kopunca da, kop - tuktan sonra da böyledir. Erkeğin boynuna bir torba nafaka arzuha- Hi asılır ve yahais çift ava - kat eli yapışır. komisyon çok münakaşa götürür. Kadınlar Birliği Türhiye Irıdınlarını ve ka - dınlığını anlamamış değildir. An « lamıştır. Onun için bu komisyonun bir uydurma havadis olduğunu san mak isteriz. (Ahlâkta müsavat ) arayacak ko misyona gelince. Bu, büsbütün sadır. Müsbet ahlâkta zaten müsa- sidir. Bu müösavilik yeni rejimin ki taplarına da 8: ir. Menli ah- lâkta müsavilik is da, saten her iki tarafa ta kötüdür, yasaktır. Mi- sal getirmekten müsbet ahlâk na- muna çekiniriz. Yalnız şu hadarını üstü kapak: söyliyelim hi bu menfi müsavat öteden beri vardı, vardır, olacaktır. Bunu tabiatin kanıma ya ptyor. Onu bir de faziletin ve içti- mai nisanın kananana sokabilecek kim varsa çıksın. (Kadının fendi, erheği yendi) tabiri hayatın tâ ken disinden doğmuştur. Demek bu mü savat varmış. Artık bu fendi kanun ca bir hak diye ortaya koymak, her halde bu memleketin yapabileceği, bir iş değildir. Üçüncü (İşte kadın ve erkek | müsavatı) komisyonuna gelelim. Sokak süpürgeciliğinden temyiz re isliğine kodar, bakkal çıraklığın « | dan Üniversite profesörlüğüne ke" dar, işportacıkktan büyük sanayit kadar, yeni Türkiyenin hangi üşm- de kadın, erkekle müsavi değildir? Askerliğin çekirdeği olan izcilikte bile genç Türk kızına, erkek mü saviliği verilmemiş midir? Ne iş mü savatı ve nail iş müsavatı istenili: yor? Dağda odun kıran, tarlada tek öküzün yanında boyanduruğa be - yun veren, mahallede boğaztoklu - ğuna tahtaslen mektepte dirsek çü | rüten büyük kadının karşısında; ma nikürde tırnak boyatan kadınen bir takım ecişbücüş haklardan vurması asl haksızlığın en büyü hatleri bilir, görür ve takdir eder. Onun için diyoruz ki Birliğin aklına bile gelmiyen bu gibi haberelri çr- karan e (Her kimse) bir dost 'de - ğildir. Sulh ve Cemiyeti Akvam komis yonuna gelince, Bunu bir fantezi" den başka bir şey sanmıyoruz. Yir- minci asrın otuz dördüncü senesin- de sulh, Mesihin on nasihatinden birisi ikisi ile ve hoca gözlüklü mis yoner vaizi ile elde edilemez. He - le beşyüzbin, beşyüz milyon kadın! imalı mazbata ile hiç mi hiç elde edilemez. Bugünkü sulhün dört şar | b vardır: 1 — Başhalarına saldırmamak; 2— Denizde dibe kadar; 3 — Havada aya, güneşe kadar; 4 — Karada dişlere kadar silâh | lanma Bu dört şartın da bağlandığı bir hök vardır: Büyük teknik ve tür milli cesaret. Değil sade bir kadın birliği, fe- kat Türkiyenin tek tek bütün ha * dınları bin bir tecrübe ile bilirler » Onun için diyoruz ksa görüşlülükle göster meğe çalışan e (Her kimse) kötür bir kimsedir. Cemiyeti Akvam için kadın ne yapapbilir? Cemiyet bizzat kendisi ne yapabildi ve biliyer hi Fatma, Meri, Mezalto ona bir şey katmış olabilsin? Dünya kadınlığı, sulh istiyorsa, çocuklarını vatan koryucusu, istik” Jâl âşıkı, ve teknikli yiğit yetiştir “ bin. Birliğe yükletilmek istenilen © | gibi saçma sapan fikirlerden, dahâ doğrusu fikirsizliklerden birliği ten sih ederiz. İ Aka GUNDUZ | Ihtikârla mücadeleye lüzum yok (Başı 1 inci sahifede)) yenin hir kaç misli fazlasına satıldığını söyliyenler de caktur. Belediye İktisat müdürü Asım be- yin, ihükür olmadığıma, vasiyetin mor- mal olduğuna dair dikkate şayan söz- leri şunlardır: “ — Gazetelerin meşriyatını yakından takip ediyoruz. Birkaç; hafin evveline kadar hayat pahalılığından şikâyet € - vasati alım kabiliyetimizin üstümde lıyorsa bunun önüne geçmek için ye ne çare müstehliklerin teşkilâtlann bu suretle eşyanın mahiyetini biraz görmesidir. İstanbulda bugün belli İ: üç kooperatif vardır. Müstehlikler kooperatiflere yardım edecek olurlar"! beril kazançlarının kabiliyetlerif artimrmış olurlar. Serbest piyasada karrür eden fiyatlar şebrin tevzi kanizmasma ve iktisadi bünyemize diliyordu. Birkaç gündenberi de yaş | en normal fiyatlardır. Yaş meyva meyva ve sebze ihtikârnden bahsedil. | sebze sabışı fiyatlarına gelince: eğe başlandı. Gazetelerde çikan ra - kamlar ekseriya mübalâgahdır. Elimiz- de bulunan resmi fiyat listelerinin neş- riyatından mühim gördüklerimizi, bele- diye mecmuasında karşılaştıracağız. Ha- kikat o zaman meydana çıkacaktır. Ha- yat pahalılığı denildiği zaman pek doğ- ra olarak ihtiyacımızı teşkil eden mub- ymlar hatıra gelir. Belediye ka- kamlar ortaya konunca De umumiyetle | miş olduğu i ne de | de memurlarının gıda ihtiyaçlarını eh- €ıya fiyatlarmın lığından &ıda maddelerimin yüksekliğinden bah- setmeğe imkân vardır. Rakamlar maddelerin fiyatlarmı da bugünkü lar dahilinde normal buluyoruz. paraya almıp on beş kuruşa satılan ff sebze ve meyvadan haberimiz yok! Bir seyyar satıcmm günde kaç kilo satabileceği, tâbi olduğu mükellefiYf lerin neden ibaret olduğu şebrin mehallerine gitmek için me maral tiyar ettiği gözönünde bul büküm verilmelidir. Biliyorsunuz ki, tabla yaş meyan sebze satı YE bayer asgari derecede lunan ve büyük şehirde özde yla Si cuza satan unsurlardır. Herhangi istediği fiyata satamaz. mânidir. Eğer herkes hizmetini isi nokta da zıda maddelerinin sıhhi bir 4* kilde ve tam tartı olarak satılmasının t© #minidir. Bel lik kooperatifi sayesin ven bir surette tedarik etmelerini te * bu id. | mön etmiş ve bu suretle koöperatifçili - tekzip «Aiyor. Ancak bu tenez- | iin hareketinde müsbet bir adım atmis” maddeleri züllere rağmen gıda bizim tara,

Bu sayıdan diğer sayfalar: