5 Eylül 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16

5 Eylül 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1725 —40 UYANIŞ 659 Kadinin en fazla mü- vatfak olduğu san'at sa- hası bugün hiç şüphe yoktur ki sinemanın! beyaz perdesidir. Re- simde, şiirde, sahnede güzellikler yaratan ka- dın,sinemada bu yüksek kabiliyetinin Oo fevkine yükseliyor. Yalnız ka- dın için perdede bu sa- mat varlığına ilâve e- dilmesi icapeden ikinci bir yardımcıya lüzüm vardır : Güzellik ! İnsan gözü; fenalık yapan, hıyanet işliyen erkeği çirkin bir tip o- larak seyretmiye katla- nıyor da,bu rolü i güzel olmıyan bir kadın yapar- sa seyrine taham- mül edemiyor. Onun için « Han- gi kadın artisti beğeniyorsunuz? diye bir sual so- rulunca, gelen cevaplar Vilma Bangi , Korin Girift, drigite Helm , o Greta Garbo oluyor. Ve asla Nilsen o yüksek san'atına rağmen ancak uç beş rey alabiliyor. esas roller erkek ilâh ve erkek insan rolleridir. Fakat Furipide /Oriptj ten itibaren kadın rolü facialarda ehenımiyet al- mağa başlıyor. Diğer bir misal daha verelim. Fransada XVII inci asırda büyük facia şairi Corneille /Korneyf/ in eselerinde mühim kah- ramanlar erkeklerdir, halbuki muasırı olan Racine /&asin/de bu e- hemmiyet kadın Folle- rine geçiyor. Bu sayede aşk ve ihtiras canlı ve tam insani bir şekild sahnede kendini göste- riyor.OÖdereceye kadar ki aradan üç asır mürur- unda meşhur İr- ansız aktrisi Sa- rah Bernard sa- dece Racine'in kahamanlarınmı temsil ediyor , Coörneillen o Ve nına bile y 3 mak istemiyor. Bunün sebebini kendisine Sorü- VA 1Ş- yorlar. Cevaben: —Corneille'in kadın rollerinin içine giremi- yorum. Çünkü bunlar bana sun'i ve acayip mah- Demek olüyor ki san'atkâr kadında aranacak lüklar "geliyor. Kadının sinirleri bu yapma kadın ilk hususiyet güzelliktir. Fakat yalnız vücudun- rollerinde yok. Hepsi gösterişten ibaret birer fa- daki hututun ve renklerin ahengine güvenen kadı- nın san'at yolundan ge- çişi de kısa olüyor. O halde kadın evvelâ sanatkâr, sonrada güzel olmalıdır. Kadın, san'atın ruhu- dur. $, Bilhassa temaşa san'atı ancak kadın sesi ve çeh- eseri ile canlanıyor. Hal- buki ilk temaşa eserlerinde bunu görmüyoruz. Ancak sonraları gittikçe; kadın rolleri ehemmiyet almağa başliyor. Meselâ tiyatronun menşeini düşünenlim. Yu- nanilerde Eschyle veSoph- ocle / Eşil ve Söfokle / da zilet timsali... Halbuki Ra- cine'in kadınları bütün ma- nasile cinslerinin tipik nü- muneleridir. Herhangi bir rolünü elime alsam kalple- renin çaapıntısını, etlerinin ateşini, sinilerinin ürper- melerini hissediyorum ve işte yalnız bunun için Ra- cine'in kahramanlarını oy- nuyorum. 3ü meshur aktrisin bu i- tirafı san'atın ne büyük bir hakikatini ifşa ediyor! Aleyhinde serdedilmesi muhtemel bütün nazariye- lere rağmen bizim de kana- atımız budur. San'at ve ka- dın... bu ikisi birbirinden ayrılamaz,çünkü birbirinin Güzel bir yüz ve güzel bir poz mütemmimidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: