5 Eylül 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

5 Eylül 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1725—46 UYANIŞ i 661 oyulmuş gözlerini görünüz. Halik bunlara karşı da mı gazap ve intikamını kullanmıyacak? Ey kudretli Rabbim! Senin intikamımızı sarsan tehdidin ne zama na kadar tahakkuk edecek? Yahudi kadınlarının Korosu Avlanan ceylanlar, ırmakların serinleştirerek dola- ştığı ovalarda helecanla kaçarlar, ve bu ırmaklar va- dide kıvmlarak avcunun yolunu keserler... Yarabbi, bizde böyle bir felâket içindeyiz, matemli ve felâketli olanları mütesseli eden merhametinin nehirleri uzundur. Allahım, kuvvetlileri boğ ve acizleri kurtar. Birinci Peygamber Bu çığlık nereden geliyor ? Aman Yarabbi, sana nasıl şükredeyim? Ne şaşılacak bir şey! Bakınız, şu kule nasıl yıkılır gibi olmuş bakınız bütün toprakları bir ordu kaplamış, duvarları harap ediyor, haraplık şehrin içine hücum ediyor. Büyükler ne kadar alçak ve zaifler ne kadar kuvvetli! Düşman galebe ediyor, duvarlar çöküyor, ey Allahım zafer senindir. Yahudilerin korosu Yerin dibine, yerin dibine! İntikam başlıyor, Alla- hım o doğrulara nasıl muamele etmişse sen de ona öyle yap, dileğin yerine geliyor. Birinci Papaz Herşey, herşey mahvoldu. Sürye ordusu da ye- nildi, bütün dünyayı zapteden Keyhusrev galebe çaldı. Ey Mabut, bizi kurtar. Bir an geç kaldık, lâkin kabul , et duamızı ey Mabut! İkinci Papaz Mes'ut zamanında Allaha şükreden ve darbeyi ye- meden onu mahveden azemetini tanıyan üç kere faz- la mes'uttur. Birinci peygamber Şimdi: Ey sefiller, sizin zamanınız, ey cüretkâr ve kör sefiller, Allaha karşı cesurken insanlığa karşı kor- kaksınız. Evelce aramadığımız kudreti şimdi aramakla çok geç kaldınız. Servetiniz gururunuz, saltanatınız mahvolacaktır. NÂĞME Ey şeytan, ey Savanın oğlu! Allahın ve insanın düşmanı! Şimdi insanlar Allah ve her şey seni en al çaktan daha alçak bir mertebeye kadar telin ediyor, İkinci peygamber (papaz ?) Ey Babil! Nasıl oldu da süküt ettin. Senin sükütün her şeyden korkunç oldu. Senin metrük sokakların çöllere benziyecek ve orada kurbağalar gezecek, ak- babalar avlanacak! birinci peygamber Akıbetleri ne olursa olsun! Dinleyiniz! Uzaktan boru sesleri harbin bittiğini ilân ediyor. Keyhusrev, bizim büyük müncimiz işte buradadır ve bu yol onun korkunç karargâhına gider. Şimdi Zian şarkılar rını rüzgâra hediye edin, ve beşeriyetin halâskârını selâmlayın. O Allahın arzusunu takip ederek kuvvet- lileri zincirlemiye, esirlere hürriyet vermiye geliyor. Gençlerin korosu Hatırladığımız elemlerden daha tatlı olan bir vecde dalalım, Keyhüsrev bize yapılan zulümleri telâfi etmek için geliyor. Keyhüsrev dünyaya hüzur ve sükün vermek için geliyor. bakirlerin korosu Keyhusrev geliyor, Dünyayı ıslah ederek, aşk ve neşeyi peşine takarak geliyor. Sandetimizi artırmak için geliyor. Gençlerin ve bakirlerin Korüsü Lutuf ve merhametle hüküm süren ve galip gelmek için harbetmeye ihtiyacı olmıyan Keyhusrevi selâm- layalım. O ayaklarımızı zincirden kurtardı fakat kalp- lerimiz kendi isteğile onun esiridir, Son koro Ey bizim dostumuz ve babamız olan Halik, ebedi hamdü senalarımız sana mahsustur, Ey sen ki ne baş» langıcın ne de sonun yoktur. Hepimiz sende başlar ve sende biteriz. Şiir: Gururun zaferi — Ağabeyim için — Peşinden sürüklenen kim bilir kaç gönüldü, Kaç âşığın dizinde bu gül açıldı güldü! Bu sevdayı taşımak senin için bir Züldü: Beş baharlık sevgini nankörün çal başına. 0 Yine hissene düşen bir hicransa ne zarar? Senin için açacak daha ne gönüller var; Yirmi yıllık ömrüne şimdiden yağmıyan kar Bu zilleti yazmasın Tanrı mezartaşına! Hiveyin A emettin Muslih Ferit Yazlar «Josephine H. Nichollas» dan: Yazın; bütün tarlalar bir papatya yatağı iken ve bütün kırlar neş'e ile mest iken; O, eğilmiş bir başın tatlı gözlerine o eski hikâ- yeyi anlattı. aş Yazin; her taraf tezanni sesleri ile inlerken gelincikler bütün ovayı örtmüştü; O, yanındakinin dudaklarından retik almış bir gelinciği titreyen ellerle gögsüne iliştirdi . « Yazin ; güneşin şuaları semadin zemin: zerrin bir yol yapar- ken; O, başını yanındakinin gögsüne bıraktı ve artık ölümden kork- dı. MH. RAE

Bu sayıdan diğer sayfalar: