10 Eylül 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

10 Eylül 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

256 — 248 inci sayıfanın devamı — DİL BAHSİ ETRAFINDA Bu misaller bizim lehimizedir. Ayni yazıda “yaşayan sentak- sımız» tabirile arkadaşımız bir de yaşamıyan, yani ölü bir sen- taksimiz daha olduğunu göster- miş. Bu ölü sentaks, münevver- lerin yazılarında bağlı kaldık- ları yabancı ve Osmanlı nahvi sentaksıdır. Şu halde yaşayan sentaksımızı yani halkin konuş- maswrda mevcut olan fakat mü- nevverlerin (yazılarına (yeni geçmeğe başlıyan Türk sentak- sını ararken en eski yazılardan Orhun, Dedekurt ve Köroğlun- dan da bahsetmek niçindir? Pek anlıyamadım. Bunlarda bizim teklifimizin tatbikat ciheti var mıdır? Yok- mudur? Bir tarafa birakıp canlı halk konuşmasından cümle ter- kiplerinde yeni terviçler yap- manin lüzumuna inanmıyorsa, arkadaşımızın bulduğu yeni cümle terkiplerini ileri sürmesi de ne oluyor ? Acaba kendi bulduğu bu ye- ni cümle terkipleri, makalesi- nin birkaç yerinde ismini an- dığı Vanglasın o dediği istimal tarzı haricinde yapma bir yeni- lik midir? Bu yeni cümle ter- kipleri yaşayan ve konuşulan SERVETİFÜNUN Telefon : 2-1013 UYANIŞ Tedi gönde ed iie yerine çıkar Türk gazetesi Abonesi : inan ir bel, Bir aylığı 600 kuruştur. Yabancı gikelerde re yi frangıdır. ir sayını Gazetemize ilân verecekler, olasi. Kamal Salih, alar arklar ve Huli İlen Şirkeğine gitmelidir. No. 2094—405 Tolgral : İstanbul b dilde mi vardır? Yoksa *patois» mıdır? Bir fikre muatız olupda muhataba <düşünceniz gayri il- midir» demek isbat ve delile dayanmıyorsa gayri ilmi bir iddia olmazmı? İslânlıktan ön- ceki eserlerde, muhtelif Türk lehcelerinde, bugünkü Türk halkinin kesif tabakalarında böyle bir değişiklik asla yoksa makalede o verilen misaller de nedir? Aziz Bayım, yolunuzu ve metodunuzu iyice tayin etmeden bu münakaşaya dışarıdan karış- dığınız anlaşılıyor. Bunun için- dir ki aceleye gelen makaleniz- de iki ayrı fikrin örneklerini vermişsiniz. Hangisine inana- 11m?1., Ya folklor incelemelerine inanacaksınız. Ya değil. Ya halkin konuşmasındaki canlılığı tesbit ederken <inver- sion> buyurduğunuz ve bizim yeni Türk sentaksı tabirile an- latmak istediğimiz değişiklik- lere tarafdar olacaksınız, ya değil. 'Taraftarsanız verdiğiniz mi- sallerle bunu göstermiş oluyor- sunuz.- Halk dili Orhun kita- belerinden bu tarafa doğru bir tekâmül geçirmiş, cümle teşki» linde değişiklikler yapmış, diye- ceksiniz. Veyahut diyeceksiniz ki: «Ben muhafazakârım, cüm- lelerde halkin konuşmasında olsa bile fil, fail, mefulür yerlerinin değiştirilmesi olamaz. Ben Osmanlı sentaksı taraftarı- yım.» O zaman, mazinin elde ve revaçda bulunan eser ve örnek- lerinden bir adım bile ileriye atamıyacaksınız ve Türk gramer ve sentaksını aramak zahmetine katlanmadığınız için bulamıya- caksınız. Herkes düşüncesinde serbest olduğu için bizde sizi bağlı kaldığınız oeskilik esasından ayırmağa, zorla bize doğru çek- meğe çalışmayacağız. Biz şeni- yette bulduğumuz örneklere göre yazı yazar ve bu fikri müdafaa ederken şeniyette bu- lunan örneklerin «bir kar hel- vası> olmadığınıda <constater? etmiş bulunuyoruz. Belki sizin kadar yüksek değil, fakat daha mütevazı bir ilim yolundan gidiyoruz. Ayrıca hürmetlerim azizim | Yahya Saim OZANOĞLU bulamamıştı. Üçüncü topun sesinden sonra Tri. fon büsbütün şaşırmış, sicimi de elinden bi- rakmıştı. Hrisopulos gemisi alabildiğine koşuyordu. Bu sırada onaltı çocuk, aralarında motörlü san- dallara altın yaldızlı güvertelerinde yalancı in- sanlar bulunan kotralara sahip çocuklar da bu- lunan onaltı çocuk, ellerindeki ve ceplerindeki taşlarla beraber fırladılar. Stelyanos Hrisopulos gemisini batırdılar.» Bu parça, çocukluk günlerimizin bütün sa- mimi ciddiyetini, «motörlü sandallara sahip» çocuklar da dahil olduğu halde her küçüğün zaaflarını, kinlerini ve bilhassa samimi sükünile çocukluğun masum şiirini, sanırım, kâfi dere- cede veriyor. Hulâsa, misallerini çoğaltmağa lüzum gör- mediğim, arandığı takdirde herkes tarafından kolayca bulunacak olan bu poğsie pure — saf şiir örnekleri, bulunması icap ettiği manzum eser- lerden daha mebzul olarak Said Faikin Sema. verinde mevcut bu hiseilik muharririn noksanı mı, meziyeti mi?.. Bu hükmü verecek olan her halde ben değilim! Zahir Sıdkı GÜVEMLİ AHMED İHSAN Banmevi Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: