5 Kasım 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

5 Kasım 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

478 SERVETİFÜNUN No. 2098—413 Ona verdiği sözü bile unutturan bu satır- larda, belki, kendi mukadderatının sırları sak- lıydı. Belki de herkesin gözünde bir muamma gibi kalan bu genç romancının gizli acıları, acıklı itirafları vardı onlarda.. Ah, bir o yazı- ları okuyabilseydi.. Her şeyi, her şeyi onlardan öğrenecekti.. Hattâ onun bütün zevklerini, is- teklerini ve ihtiraslarını bile... Çünkü çok baş- ka, çok mühim şeyler yazıyordu.. Bunu nere- den mi biliyordu?.. Pek basit.. Zira, bu yazıyı yazmak için bir buçuk saat., tam bir buçuk saat bekletmişti onu.. Bu kadar sepep yeter mi?.. Belki hayır.. Fakat, o, bunun böyle olduğundan emin.. Kadınlığın altıncı bir hassası olan seziş, ona bunun böyle olduğunu söylüyor. O halde yazdıkları pek mühimdir. Merakı büyüyor, büyüyor; içini baştanbaşa kaplıyor, Artık, irade sıfır.. Artık, düşünemiyor.. Artık ne yaptığını bilmiyor... Onu idare eden merakla yuğurulmuş bir şuur artık... Kapıyı itti; ve içeri sıyrıldı.. Ayakları, ha- İının içine gömülüyor, hiç ses çıkarmıyordu. Yavaş, yavaş ilerlemiye başladı. Tam onun is- kemlesinin arkasına gelince durdu. Şimdi, önün- de sevdiği erkek.. kendinin orada olduğundan habersiz yazısını yazıyor.. Bu belki bir hikâye.. belki başka birşey.. ne olursa olsun, çok mühim. Dalgalı kumral saçları karmakarışıktı. Göm- leğinin kolları sıvanmıştı.. Yazdıklarını koru- mak istiyormuş gibi masanın üzerine kapanmış, kâğıtları geniş omuzlarının siperine almıştı.. Genç kız, iskemlenin arkalığına tutunarek ba- şıni onun omuz çukutuna kadar iğdi.. Ancak bu vaziyette yazıları görebiliyordu. Şimdi bütün yapraklar gözünün önünde ap- açık.. yazı çok okunaklı.. yalnız bazı yerleri, üzerinden düzeltilerek biraz karıştırılmış... O, bunların hangi birini okuyacağında mütereddit., ondan bundan birer ikişer cümle koparıyor. Me- selâ yarısı karalanmış bir kâğıt, şu cümlelerle başlıyor : «Onu, aşkın en derin ve en temiz mânâsile sevmiştim, Çünkü o zamanlar çocuk denecek bir yaştaydım.» Kimi sevmişti?.. Merakla cümlenin gerisine saldırdı. Fakat dört beş satır okunmiyacak ka- dar karışık.. Sonra bir cümle başlıyor.. Altı boydan boya dalgalı çizgilerle çizilmiş: «,, En saf ve en yüksek duyguların kaynağı çocukluk ruhumuzdur. Aşkın da en temizi bu ruhtan kaynar, Gayeden uzak; istekten uzak; her şeyden uzak., hattâ hayattan bile uzak bir ihtirastır o... Bu aşk şehvetle kirlenmemiştir.. Bu aşk tertemizdir.. Bu aşk...» Aradığı buralarda yoktu.. Yaprağın üzerinde- ki sayıya baktı.. üç.. dördüncü biraz ötede şöyle başlıyor : «Zaten, ilham nedir ?.. Kanunu bilinmiyen bir oluşun tesiriile bir an için çocukluk ruhu- nun avdeti ve kdinatı oruhun taze, saf heyeca- nile görüş ve duyuşu değil mi 9..> O yaprağı da bıraktı.. Beşinci yaprak okun- mıyacak kadar karışık.. Altıncı ortada yok.. Yedinciden bir satırbaşı : «Onda; küçüktenberi alıkonulduğu kötü ihti- raslara kargı bir arzunun yavaş yavaş kalkına- cağını nereden bilirdim...» Genç kiz, durmadan okuyor.. Neler neler buluyor o satırların içinde.. Bunların çoğu şim- diye kadar bilmediği şeyler.. © ne biçim aşk öyle.. Karşılığını beklemeden sevmek.. bu olur mu hiç?.. Fakat kimi seviyor acaba?.. Aradı- gını birkaç yaprak sonra bütün inceliklerile buluyor. Meğer bu çok eski bir aşkmış... Daha onun çocukluk yaşında sevdiği bir kız var... Biraz kendine benziyor bu kız.. Onun da saçları sarı.. Gözleri yeşil.. Vücudü ince biraz.. Kendine benziyor bu genç kız.. Tıpkı kendi gibi.. Delikanlı onu çok seviyor,. Bu sarı saçlı küçük kız daseviyor onu.. Sevişiyorlar.. Fakat aralarında daimi bir geçimsizlik var. Bir türlü anlaşamıyorlar. Sebep?.. Romancı şöyle anlatıyor : «Çünkü onu benim düşündüğüm manada bir aşk tatmin etmiyordu. Çünkü o, fenalıkla yuğ- rulmuş bir çağda fenalığın ne olduğunu bilme. den yelişmişti.. En fena şeyler onun gözünde esrarlı birer varlık olmuşlardı.. Onları elde et- mek istiyordu. Şüphesiz haklıydı...» Genç adam onu pekçok, hem pekçok sevi- yor fakat bu aşk onu terketmeğe mani değildir. «,,. Belki onun fikirlerini kabul edebilirdim..

Bu sayıdan diğer sayfalar: