5 Kasım 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

5 Kasım 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

382 SERVETİFÜNUN No.2098—413 Yazan : Paul Zillerer wi | MEÇHULE DOĞRU. Çeviren: " Ferid Namık Hansoy Sustu. Onun böyle, kanapenin bir köşesine büzülerek sessiz ve hareketsiz kalması Mura en- dişe veriyordu. Her ikisinin de bu ev içinde şahit oldukları hâdiseler artık unutulmuş gibiy- di. Belki de bu hâdiseler Nadejdanın hafızasında, zavallı Motyanın harap olmuş dimağındeki eş- yanim intizam kadar hafif biriz bırakmıştı. Eskideti bu dul kadının gevezeliği Muru neka- dür sikiyordu; halbuki şimdi genç adam, onun bu uytuşukluktan ve sessizlikten sıyrılmasım istiyordu. Ona Nevyorktan Cenovaya kadar olan seya- hatini anlattı; düşmanile olan tesadüfünü, Tat- yanmayı tekrar bulmak için küçük bir ümit dahi getirmiyerek dönmeğe mecbur kaldığını ve bn işte aldatıldığını gizlemedi. Zira Pedr Glanorla Prenses Lubeçkayı ziyaretinden sonra Glanor, bir daha görünmemişti. Herkes entrikalarının konferansı karmakarışık ettiğini söylüyordu. Mur, tabiatı hilâfına olarak mütemadiyen Monuşurken, Melikovun dul karısile kendi ara- sındaki rollerin değiştiğine dikkat ediyor; şim- di karşısındakini teskin ve teselli çarelerini arı- yan kendisi oluyordu. Nadejda ise, muhatabının gevezeliklerine maruz kalarak sükünetle ve çeh- resindeki yorgun bir ifade ile dinliyordu. Mur, sözünü bitirince kadın, ayağa kalktı ve gidip bir mektup pakedi getirerek izahat ver- meksizin masanın üzerine yaydı. Zarflar üzerin- de ecnebi pulları görülüyor ve bütün bu mek- teplar arasında üzerleri, hep seni düşünüyorum. Burada havalar çok güzel. Derin #wviriler yibi kısa cümlelerle yazılı birçok resimli kartlar da bulunuyordu. Bu kartlar çok mavi denizleri, çok yeşil çimenleri ve çok kırmızı güneşlerile tabiatı gösteriyor; fakat bunlar muhtelif yerler- den geliyor ve insana daimi bir ıstırap ve ke- der hissi veriyordu. Mur, mektuplara dokunmağa cesaret edeme- di; Tatyananın yazısını derhal tanıdı Bununla beraber, zarflardan birinin arkısından göndereni gösteren yabancı bir kadın ismine dikkat etmek- ten kendini alamadı. Bu isim kendisine haki- katen yabanci mıydı? Acaba, bu ismi vaktile birçok mubahaseler esnasında duymamış mıydı? Hafızasını yoklıyor; hiçbir şey çıkaramıyor- du. İşte en nihayet bulmuştu: Meşhur bir İs- panyol müszisiyeni bir kadının aşkı yüzünden kendini öldürmüştü. Hâdise İtalya gölleri ci- varında geçmişti. Este villâsında muhteşem bir hayat süren bu kadının müstesna güzelliğinden çok babşedilmişti. Sırf bu kadın için uzaklardan gelen bazi mühim şahsiyetler mütemadiyen onun evine devam ediyorlar; kadın, bütün bu adamlara hüsnü kabul gösteriyor; fakat bilâ istisna hepsini reddediyordu. Acaba, bu başka bir nanı altında yaşıyan 'Tatyana mıydı? Onun sâf çehresinin hayali daima böyle fena ve mukaar aynalar da mı tecessim edecekti ? Nadejda Sergievne, mektupları toplıyarak yüksek sesle: — Acaba, bu kadın Tatyana mı?dedi. Ben, onu yirmi sene zarfında bütün dünyadan uzak olarak yaşattım. Yolunun üzerindeki en küçük bir taşa bile fastlamamasını istedim. Onu göl- gede büyüttüm. Yalnız güzellik için yetiştirdim. AR!.. Tatyana!.. Yeis ve kederle, ağlamadan tekrar sükünete daldı. Mur, daha sö.lemek istiyor; fakat Nadejda, dinlemiyor, kaçıyordu. Bu kadının karşısında Lorettayı hatrliyor; artık tamamen kurtulduğu- nu birçok istihalelerden sonra, Nadejdaya ha- yattâ çok geç kazandığı tecrübesinin mahiy:tini söylemeği, hiçbir kıymeti olmıyan hayatın bü- yük bir azap olduğunu, ihtirasın bir aşk, aşkın ise bütün kalplere şık saçan sevgi olmadığını an atmak istiyordu. Loretta öldüğü vakit her şeyin sıfır derecesin: indiğini görmüştü. Ne gü- nahı vardı ki, felek o güzel ruhu veilâhi var- lığı elinden alıvermişti. Yalan söylediğini hissediyordu. Çünkü çok zor kazandığı tecrübesi ancak masi içindi; yeni hayatında niayanı değil, ızdırabın diğer taraf- larını ve yeni tereddüt ve şüphelerin nefsi emare- sini bulmuştu. Tatyana yüzünden ızdırap çeki- yordu. Çünkü Tatyana, onu aldatmış onunla eğlenmişti. Nadejdanın lâkaydisine rağmen gene sözüne devam etti: — Ümidi elden bırakmıyalım! Tatyana, ne ise gene öyle kalmıştır. Onun bize daima iti- madı vardır. Fakat, niçin söz söyle miyorsunuz ? Allah aşkına neniz var, Madam?

Bu sayıdan diğer sayfalar: