22 Şubat 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

22 Şubat 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. i iç No. 2210—585 UYANIŞ 217 * Londranın tayyareile havadan alınmış manzarası ve Taymis nehri Avrupadan gelen telgratda Londrada büyük mikyasta ha- va hücumlarına kar- şı passif koruma “ manevraları yapıl mış ve buna 40 bin kişi filen iştirak et- miştir. Düşman taarruz- larının şehre yüzer tayyare ile dalga halinde birbiri ar- kasından yapıldığı tarz edilmiş ve manevraların iyi neticeleri vermiş olduğu temin olunmuştur. Bunlara rağmen Londra şeh- rinin harp dolayısile normal faali- yetine zerre kadar halel gelme- mokrasinin miştir. Bütün mesaisini medeniye- tin muhafaza ve müdafaasına tah- sis eden dost İngiliz milletinin ci- hana verdiği kanaat dahi, düşman bomba yerine beyanname stmakla irşadatta bulunduğu ve bunda muvaffak olacağı merkezindedir. Cihan siyasetinin idare edildiği) bu güzel şehrin tayyare ile alınan en &on fotografisini dercediyoruz. de- şehirlerine Sevgilisinin kirpiklerini tasvirden sonra şöyle buyuruyor: Doğrusu ne kadar yakışmış size Demem ki: onları bana veriniz!, (Küçük bir taleb) Gene sevgilisinin şüphelenmemesinden bahsederken şöy- le diyor: Kim bilir belki de yek Sende hiçbir şey... Hava... Öyle iss elveda|.. (Sevgiliye mektub) İşte bu «Hava» kafiyeden esmiştir. Ya «Bir zifaf için» söyledikleri? : Bir gizli hezimelten Ayrıldı size bu pay Kâm alın bu devletten Hakkınız var miralay (1) HÜKÜM : Eğer bir de ahenksizlik misellerini saymağa kalksam, butün cildi nakletmek lâzım gelir. Estetiğe müteallik yok- lukları bir tarafa dahi bıraksak; yukarıya aldığım misaller Bay Orhan Seyfinin değil edebiyatla, şiirle doğru dürüst meramını ifade etmekle dahi münasebeti şüpheli bir zat ol- duğunu göstermeğe kâfidir. Eskiyi şahsi bir tarzda tekrar bir hünerdir. Fakat gayri şuuri veya şuuri tarzda aynen tekrar; dar bir saha içinde mezbuhane bocalamak, kendi tekniğini dahi muvaffakıyetle tatbik edememek bir kimseyi sanat çerçevesinden uzaklaş- tırmağa kâfidir. Kaldı ki hakiki sanatkâr zahiri veya manevi kendine mahsus bir teknik dahi getirir. Hülâsa, vesikalara istinad ederek gösterdiğim veçhile, Bay Orhan Seyfi'nin müsbet sahada sanatla hiç bir alâkası yoktur, ismi tasfiye edilmiştir. Çünkü bu zat hem öteden beri söylenenleri gevelemiş hem de kendi söylediklerini tek- rarlamış durmuştur. Mahir BÜLEND NOT : Yukarıda ki misoller yalnız «Gönülden sesler»den çıkarıl- mıştır; ihiiyaç hasıl olursa, gene ayni eserden bir niceleri daha nakledilebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: