22 Şubat 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

22 Şubat 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

218 SERVETİFÜNUN No. 2170—365 NASIL MUHARRİR OLUNUR? alışma hususunda göster- diği isteksizlik Villiers de Pİsle-Adam için büyük bir kusur olmuştur. Gay- ret göstermiş olsaydı yazdığı Axel eseri birinci sınif bir eser olurdu. Villiers için hiç çalışmaz- dı da denemez. M. Bersaucourt kendisinden bahsederken: “O mü- nasebetsiz kelimelerden, kusurlu tabirlerden fena halde ürken bir muharrir diyor. Yazı yazma sanatının yapmaya nazaran daha yüksek oldüğunu söyleyen Delacroix bu işin güçlüğünün farkına varmıştır, Figubert'in müthiş sayi'ni onlamış olacak ki: «Edebiyatta biraz uğraş: tım ve kabul olunup intişar etmiş kanaate rağmen hakikatte edebi- yatta, resimde olduğundan fazla mihanikiyet, bulunduğunu rğişahe ettim. Tabii mihanikiyetle el daha- retini kastetmediğimiz anlaşılmış. tır. Burada içine ilhamın karış- madığı, mesleki maharet mevzu bahistir. Edebiyat sahasında yap- tığım denemeleri nazarı itibara alanlara diyebilirimki resim yap» manın güçlükleri edebiyatta tek- rara veya ahenk bozukluğuna ma- hal vermemek için kelime ve cüm- lelerde yapılan değişmelerin ver. diği nankör didinme yauında hiç kalır. Bütün muharrirlere meslek- lerinin mel'un oluşundan ve hiçbir çarenin bazı nankör hususları. hal- ledemediğini söylendiğini işittim. Her muharrir iâikile edebi sayı'in lüzumunu anlamamıştır. Sainte - Beuve La Fontaine'nin «çalışma ile tabii şeyler meydana getirdiği” ne» kanaat getirmek hususunda tereddüde düşüyordu. Gâyret bil- hassa fnbülislerde görülür. Onlar. daki saflık hakikidir. Yalmz bu saflığın derinden geldiği ve ölçü- lü olduğu görülür. Paul Arğne içln dahi çalışmadı deyenler var Onlar yanılıyorlar. Arkadaşı Leo- pold Dauphin diyorki: Onun oka- dar kolayca yazılmış zannedilen yazısı ancak tamamen beyenince- ye kadar sarfettiği gayret, tekrar tekrar yazdığı sayfalar, atılan ke- resim van e Antoine Albalat'dan Çeviren: Ziya Yamaç o lime ve kışımlardan sonra vücud bulurdu. Çektiği sonsuz zahmeti kimse tahmin edemez. Bir gün onunla birlikte F. Fabre'nın evin- deydik. Courbezon muharriri ken- disini koltuğa bağlıyan bir soğuk algınlığı çekmekteydi. Paul Arğ- ne'e bir yazıyı sağlamlaştırmak için çektiği güçlüğü söylemiş ve çabucak eriştiği uslup mükemme- liyetinden dolayi kendisini kıs- kandığını bildirmişti. «Zahmetsiz- ce yazdığınızdan dolayı ne mutlu size» demişti. Arğne bu sözlere omuz silkmekle mukabele etmiş- ti. Fekat Fubre bu hareketi gör- memişti. Malherbe, Boileau, Buffon, Flaubert gibilerde esaslı bir sabır membaı görülür. Madame Bovary ve Salambö muharriri kolay yazı- lan şeylerden çekinirdi. Birçok kimseler tekrar yazmak- la yazılarını tamamen bozdukları- nı söylerler, Acaba bu böşlemidir? Hakikaten onlar işe israrla baş- lıyorlarmı$ Fikir ayak, el gibidir ve düşünmek konuşmak, yazmak tıpkı dansetmek, piyano çalmak gibi ekseraizlerle kabil olur. İste- mek; kuuvetle, israrla, sabırla is- temek her şeyin başarılması de- mektir. Fakat istemek keza bir ilâhi kudret, bir kabiliyet mese- lestdir, Ru çatışma ve başarma işleri çok mühimdir. Alp honse Daudet «PHistoire de meslivres: yazısını , neşredip, romanlarını nasl mey- dana getirdiğini anlatınca yules Lemaitre bu gibi itirafların büyük faydasını işaret etmişti. Keza M. Henri Berr «Revue bleue» de mu- harrirlere, inceden |nceye mizaç larını, istidatlarının mahiyetini, eserlerinin dahili kuruluşunu, han- gi tesirlerin altında kaldıklarını bildirmelerini istiyor ve gayret haklı olarak bu suretle «tecröbi ve tarihi bir eatetiğin meydana» gelmesi kabil olacağını söylüyor. Bu çalışma ve başarma husu- sundaki itirafların pratik faydası hususunda Baudelaire de israr et- miştir: «<Olgunluğuuun zirvesine vâ&- rıncaya kadar adım adım göster- dikleri terakkileri anlatmak iste- yen veya daha doğrusu anlatabi- len mubherrirlerin yazacağı ms kalelerin nekadar faydalı olacağı- nı sık sık düşündüm. Böyle yazı- ların halka şimdiye kadar niçin takdim edilmediğini izah edemem. Herhalde bu edebi noksanlığın 86- bebi herşeyden fazla muharrirlerin kibirii oluşudur. Birçok muharrir- ler, bilhassa şairler bir nevi ilâhi ateşin veya vecdin tesirile yarat- tıklarını ihsas etmek isterler. Müptediler muharrir olmak için tabi ve kolay yazı yazmanın kâfi geleceğini zannederler. Onlar sahte bir suhuletin ve tabiillğin mev- cudiyetinden bihaberdirler ve ken- dilerine mahsus bir uslupları var zannederler. Halbuki oüslüpları herkesinkinden farksızdır. Balzac Revue parislenne'de Eugöne Sue* den bahsederken: *M. Suet yemek içmek kadar kolaylıkla yazıyor. Tabii bir mi- hanikıyetle, hiç uğraşmadan, di- dinmeden meydana getirdiği cüm- lelerinde sıkıcı, bir yeknasaklık vardır. Frausız muharrirlerine has olan hiçbir fikir, ınülâhaza, istih- zw eseri bu gevşek ve tembel ne- sirde bulunamaz. M. Sue'nin bul- duğu şekil tıpkı bir aşçımnu her tatlı için kullandığı kalıptan fark- sızdır.» — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: