22 Şubat 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16

22 Şubat 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

222 Romantizm'in kenarında kalan şair: GENE CASUSLUK Viyana yolunda Nemse askerle- rinin eline düştü. Pasaport yok. Mutlaka casus. İstintak feci. soru- yorlar : — Geçende intihar eden Gene- ral Kleist akraban mı — Evet... — Mükemmel bir aile: Düşman önünde intihar. Aiçaklık. Ya Mag- debourg'da mevkii müdafaa edece- ğine düşmana teslim eden öteki General Kleist? — Akrabem. Fakat pek ihtiyar dedi. Kabahat onu tayin edenlerin. — Alçak olmasa intihar eder teslim olmazdı. * — Tahkir fazla. Harplerde şa- nile ölmüş pek çok Kleist'ler var. Kâfi, hapis. İşin iyi ciheti hiç ol- mazsa açlıktan ölmiyecek. Vücudü hapsolur olmaz ruhu serbest kaldı. Bir müddet sonra da kurtuldu. Fa- kat ne yapacak? Berline döndü. Krala dehalet etti. Artır Şair ölmüş gibi. İzzeti nefsi kalmadı mağlüb, zavallı, muztarip; aç, Fakir bir adam, Harika, Kral Kleist'i yüzbaşılıkla ken- disine yaver tayin etmez mi? Hay- ret. Acaba neden ?. Kral ölen sev- gili karısına ağlıyor, Şairi ise Kra- içe himaye ediyordu. Anlaşıldı. Fa- kat bir üniforma lâzımdı. Para yok. Yürüyerek memleketine gidip gene ablasından para istiyecek. Lâkin ev- lerinin kapısını vurduğu vakit bu sefil dilenciyi evvelâ kimse tanımadı. Zavallı daha yaverliğini anlatmağa vakit bulmadan kardeşleri, enişte- leri tarafından müthiş bir hücuma maruz kaldı. — Hayırsız adam hep para is- tiyor, ailenin namusunu berbat etti, yalan ne şairliği, ne dâhiliği var... Betbahta kimse acımıyor, gönlü- nü alan, öpen, okşıyan yok. Bu ka- dar tahkire karşı ne yapılırdı? Kuv- vetsiz, aç, uykusuz, bununla bera- ber: “Anladım diyor, pekâlâ.., Ve hemen evinden firar ediyor. Ar- tık bir daha onu görmiyecekler. Ailesi kalmadı, kimsesi yok. Yaver SERVETİFÜNUN ? Kısaltan: Subhi Nuri İLERİ de olmıyacak. Muhakkak ölecek... SEVGLİSİ Ne yapsın? Başka bir işi kal- madı. Gidip Matmazel Vogel'i gö- recek. Tabii para istemek için de- gil O kadının huzurunda böyle mesele kalmıyor. Yalnız aşk. Bu iki mahlöku başka bir gözle götmeli, başka bir kulakla işitmeli, başka bir kafa ile muhakeme etmelidir. Alelâ- de bir cinse mensup değiller. İre- delerine vaziyetler, vakalar garip bir mantıkla uyuyor. Mukadderat. Madam o gün orada olmaz veya müsafirleri, kocası bulunabilirdi. Ha- yır. Yalnız. Hemen kabul etti. Ancak iki üç defa görüşmüşlerdi. Acaba nasıl muamele görecek? Bir entari fışırtısı. Sinirler harekette. İşte, geldi. Hatırından kaldığından daha güzel. Kestane saçları dağınık, yüz donuk, renksiz. Ahenkli, güçlü kuvvetli bir kadın zevkle giyinmiş. Mukadder gözlerini müsafirinkilere, hemen okumak istiyor. Elini öptü- rürken: — Geleceğinizi biliyordum. Sizi a örlim, fakat nekadar gecik- ın Bu şikâyet sedası şairin korku- larını bertarâf etti. Kendine hiç bir kadının yanında mi bir iylik geldi. - zayıf ve teslimiyet gös- > e mahluk karşı tabiatın şevkat ve himaye vazifeleri tahmil ettiği bir adamın yeni his müthiş bir sarhoşluk... Hemen fikirlerini, kalblerini birleştiren münasip sözler No. Y470—585 HENRİ VON KLEIST ve hareketler buldu. Adeta değişti. Zaten anlaşmak için bir kaç kelime ve işaret kâfi değilmi? Şu güzel sözü doymadan seyrediyor. En bü- yük saadet bu saçları parmaklar arasına almak. Onlarla yüzünü Ka- pamak, öylece ateşli saatler geçir- mek, onlardan çıkan en mahrem ve sıcak havayı teneffüs etmek istiyordu, Kadının ilk sözü ricalı bir ses: — Benim dostum olmak ister- misiniz ? Kleist bu suale hiç şaşmadan, zaten cevabi hazırdı: — Sizi gördüğüm o unutulmaz dakikadanberi benden daha iyi bir dostunuz yoktur, daha sadık, daha emin. Genç kadının ciddi yüzünü ani bir memnuniyet aydınlattı, adeta bir çocuk yüzü hâsıl oldu. — Evet, size inanıyorum ve beklediğim kelimeler bunlar emin ve sadık. Bunlara nekadar ihtiyacım olduğunu o bilseydiniz.. Dedikten sonra yine sıkıntılı ve kederli halini aldı. Diz çökerek elini tutarken Kleist yavaşca: — Zannedersem siz ve ben, in- san ruhu arasında mevcut olabilen en yüksek şeyi kuvveden file çıka- rabiliriz.. Dedi. — Eminim.. Size olduğu kadar hiç kimseye itimadım olmadı. Ve bu sizi ilk defa gördüğümden beri. O vakit ıztırab çekdiğinizi öğren- dim. Ve hiç aldanmıyan kadın his- sim bana sizi benim ve beni sizin kurtarabileceğinizi (Ohaber verdi. Eğer siz cidden benim düşündüğüm gibi iseniz.. — Sizin dostunuz ilk dostunu- zum. — Bende sizin için öyle olmak isterim ve sizi temin ederim ki hiç bir kadın bu kelimeye benim duy- duğumdan fazla bir şey koyamamış- tır. Bu hayatın hudutlarını geçiyor. Başkalarının varamıyacağı daki- kanın bütün zevkini tatmak için bir müddet susdular, Sonra şairin

Bu sayıdan diğer sayfalar: