22 Şubat 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

22 Şubat 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e 212 SANAT ESERİ LİL Abid Yazan: RANSIZ ihtilâlile klâsik ş6- kilde Fransada burjuvazi iktidara geldi. İngilterede çok daha evvel 1688 de bur- > devlet mekanizmasını eline A Almanyada ise 1870 debu Mek oldu. Bu itibarla dünyanın her tara- tında ayni zamanda yüksek Dere- beylik çağı sanatı ölmedi. Derebey- lik nizamı içtimaisinin çöküşü de, bitmesi de &yni o İngiliz ibtilâli, Fransız ihtilâ- line nazaran çok daha az kanlı oldu, Neticeleride farklı göründü. Neticede İngilterede self gouverne- ment şekli, Fransada işe cümhu- riyet tarzı, Almanyada Centralis- me biçimi hasıl olup işte bu s08- yal bünye farkları bir kenara bi- rakılırsa e ge olan bir hususiyet va «Herkesin bit ini olmak si- İatiyle sahib olması lâzım gelen haklar.» Bu (Tabii hukuk) mekte- binin içtimai tezahürü de (İş bö- lümü hürriyeti) dir. Bunun içindir ki bu içtimai inkılâb yalnız 808- yeteyi genişve vücudünü zaruri telâkki ettiği iş bölümünden baş- ka bizzat insanı da kısımlara bö- ler. İnsanı «fikir, his, hayal» hür- riyet ve serbestisi içinde tedkik eder, Runuu içindir ki his fikir ve hayal arasında bir münasebet de aramaz. Bunların serbest ve gelişi güzel inkişaf edebileceğini de ka- bul eder. İlimlerin birbirinden müş- takil olduğunu birbirine tesir ve tâbiiyetleri olabileceğini de aklına getirmez, Bunun neticesi de ferdi inisiyatifi beşliyen uygun maddi “şartlara sahib olanlar ii diğer kısmı İşte rasyonalist fikir ve sanata malik olan Derebeylik çağı maz- lâm sınıfları «burjuvazi, korporas- yon işçisi, köylü ve küçük papaslar» son Fransız ihtilâlile gayri müsavi imkân şartlarile karşılaştılar. Ge- niş iş bölümü neticesinde maddi imkân şartları müsaid olmıyanlar feci sahnelere şahid oldular, Bu- SRRVETİFÜNUN HAKKINDA in Nesimi nun neticesi de muzaffer bujuvazi hâkimiyeti karşısında inkişaf ede- miyen, fakat ihtilâle iştirak etmiş olan zümre yani küçük burjuvazi muhtaç olduklarını, hayalen tat- min cihetine giderek yeni bir edebi mektebi yani Romantisme'i kur- dular. Tatmin edilmiş hâkim sınıf Conche'leri ine classicisme'i mü- dafaa ettiler. Küçük burjuvazinin ıztırabı, maddi imkânlar dolayısile İngiltre de, Fransa kadar şiddetli değildi. Onun içindir ki, İngiliz romautikleri, Fransız romantikleri kadar ileri gidemediler. Küçük burjuvazi yani (Jacobbien)ler fazla bir kudrete sahib olmadıkları için bilfül yeniden ihtilâl yerine ken- dilerini avutma mesleğine sülük ettiler, Romantizmin en münkeşif şekli de Reştoration devresine rü&t- lar. Resimde Jirad, şiirde Mack - ferron' gibi. Fakat küçük burjuvazinin te- rakki ve inhitat arasında salianır bir vaziyette bulunuşu da edebi- yatta romantizmi ilânihaye değil ancak eclectigue bir tarzda deva- mını intaç etmiştir. Burjuvazinin inkişaf seyrini do- ğuran Amiller, diğer tarafta da bir işçi sınıfını yetiştirdi. İşçi sınıfının kültür seviyesi geri olduğu içindir ki, o sınıf da mühim meyveler verememiş'ir. Bu suretle ortada iki mekteb baş gösteriyor : 1. Öonformiste mekteb 2- Con- formiste olmiyan mekteb Confor- miste olmıyanlar hâkim &inıfın medhini yapmaktan ise, sosyal te- zadların giderilmesiyle meşgul ol- mamak, tabiata bakmak, insanın tabiatle olan mücâdeleşini kuvvet- lendirmek cihetini tercih etmdşler- dir. En mütekâmil şeklini de, E Zola'nın Naturalisme'inde görüyo- ruz. Sosyal tezadları görmek, on- iarı tesbit etmek şeklinde olan ye- ni Conformiste olmıyan sanatta en ileri şekilde Balzac'da görünüyor. Bu Röâalisme, sanat psikolojisini en iyi bir şekilde aksettirebilmek No. 2870—585 gayesini güder. Labriola, sınıf psi kolojisini Balzac kadar mükem mel aksettirebilmiş bir sanatkâr henüz gelmemiştir diyor. Muasır Conformiste olmıyan sansf” st ta Jules Vallş, Ch- Loui Plilippe'de ve nihayet Mirbesu'da ve bunların şakirdlerinde kendini göstermetedir. Confermisi edebiyatı ise, «her şey ferd için» diyen individualisteği sanatkârın, «her şey benim için» diyen egoiste sanatkâra inkılâb eti; diğer milletleri f yolunu meşru gören ins&ân psikosğ lojisinin tezahürüdür. z Diğer milletleri ezmek pslkolo-f jisini es cotisme gayet güzel ifadeli eder. Lecomtedelisle, P, Loti Kep: ling bunun mümessilleridir, Her şeyi kendisine, ve kendisi: nin tahliline hasreden mürteci sanatı da gerbde Proust ve Barrâ& temsil eder. İşgi sınıfı sanatına gelince bu, bugünün maddi şartları altında in: kişaf (Oedemez bir vaziyette: dir. Bu sanatı ancak Sov: leştirmek niyetindeyiz. Bize gelince, Cümhuriyete kas dar iktişaden yarı müatemleke ha-| linde olduğumuz gibi kültür basj kımından da ayni haldeydik. Bu toprağın sanatı, bu toprak halkının temayülleri verilememiştir. Yapısj lan şeyler taklit şa ve bu müellis finden intiheller yapmaktan; ve hattâ birbirlerinden yalaya doğ | ibarettir. j Bunun için bunlar bir şey vere memişler, dajma kekelemekten ve bu işi yapmak azmindedir ve vazifeyi üzerine almıştır. Babalarımız bize bir hür müş takil vatan temin ettiler onun hüf sanatı ve hürilmini yapmak vazi- fesi de bize düşüyor; bu işi biz başaracağız. Gelecek yazımızda Türk edebi: yatının tahliline ve Türkiyenin iç timai psikolojisinin tedkikine baş- lıyacağız. i

Bu sayıdan diğer sayfalar: