B ıı K” A Ti v e V/7 <ik B R TT SON POSTA — Ç KA İ LK AREE LA T —- v7 TEMMUZ 1914 Nakleden: H. R, —Kiızım Doktor: Semi Ekreme — İT gll Gidiniz Her Yerde : “Kahrolsun Harp.,, Diye Bağırınız Avrupanın öen nefis beyannames- sini Amela partisi — yazmıştı. Kahrolsun harp, hitabile başlıyan beyannamede, işçilerim biribirle- rile Ihtilâfları olmadığı, sadece hâkim sınıfların eldalde olduk- ları söylenmekte — ve — şöylele devam olunmaktadırı onları terketmeyiniz. Fransanm ve Rusyanın işçilerile birleşiniz ve hükümetlere deyiniz ki: — “Siz harp ilân ediyorsanız, biz sulh ilân ediyoruz.,, İnternas- yonal'in sancağı bütün sancak- ların üstünde dalgalanır. Harpten kazanacağınız nedir? Bu erler harbinde yirmi bin işçi telef oldu. Onların arkalarında bıraktık- larına hâlâ bugün senede on iki milyon — isterlin veren sizsiniz, Cenubt Afrika işçileri ise her zamandan daha bedbahtırlar. O işte —kazananlar yalnız zengin madenlerin sahipleridir. Müdiran sınıfı döğüşmez, onlar sizi dö- güştürmek ister. Halk sulh iste- dikçe biçbir bhükümetin harp etmek haddi değildir. ve bu- nun imkan ve ihtimali yok- tur. Bunu söyleyiniz! sokaklara dökülünüz, bunu söyleyiniz! Mey- danlara gidiniz, çarşılara gidiniz, bunu söyleyiniz! Bunu her yerde söyleyiniz : — Kahrolsun harpl...,, * Her yerde söylediler. Pazar günü öğleden sonra halk on bini mütecaviz bir kütle halinde Tra- falgar Skuvar sancaklarile geldi. Çünki orası İngilteredir. Orada bir adamı hiçbir kuvvet düşündü- ğünü Bsöylemekten menedemez, velev o adam işçilerin de en hakiri olsun. Hiçbir kuvvet hiçbir kim- seyi düşündüğünü söylemekten menedemediği gibi yine hiçbir halkı söylenen sözü dinlemekten- de —menedemez;” çünki — yine orası İngilteredir. Bütün Avrupa- da, işte şu sırada dahi söylemek istiyeni söylemekten ve dinlemek istiyen cemaati dinlemekten me- netmiyen, yalnız, yalnız İngilte- redir... İçtimalarda böyle, nutuk- lar da böyle, gazete neşriyatında böyledir. * Pazar günü yağmur yağıyor- du. Sütunlar sis içinde kaybol- muştu. Nelson en yüksekte bir tayf halinde' idi. Evet, halkın koğmak istediği bu harp kahra- manı orada bir tayf halinde yük- seliyordu. İhtiyar Keyir Hardi basamakları çıktı ve $öze başladı: Halk alkışlıyor, velveleler kopu- yordu, fakat herşey sakindi, tıpkı İngilizler gibil.. * Bir kaç yüz delikanlı Pal- male gelirler. İçlerinde Fransır- lar da vardır, onlar seslerinden tanılır. İki memleket bayrakları yağmur altında yan yana dalğa- lanır. Delikanlıların adedi beş altı yüzü bulur. Bir çok kişi söz söy- lemek ister. Âmele araya girer, onları basamaklardan indirirler, çünki Meşhur Avusturya tayyarecisi Brumovski kendileri — Hendersonun — harp lamak sevdasındadırlar. Halbuki ötede barp taraftarları da top- lanmış, Almanya sefarethanesinin önünde: — Kahrolsun Prusyalılar!.. Diye kıyamet koparmakta- aleyhinde verdiği kararı alkış- | Umumi Harp Nasıl Patladı L_Yazan: Eml Luduş dırlnr Bunlar müteakıben Bu- lnng'am Palas önünden geçer- | ler. Kıral pencereye gelmez. Çünkü — cemaat — Marseyyezi terennüm etmektedir. * Bir hafta sonra herşey değiş- miştir. Sosyalistlerin azim ekse- | riyeti gönüllü toplanmasinı isti- yor. Müteakıben Fabyanlar da | onlara iltihak ederler, Artık en radikaller, en müstakillerile ar- kadaşlarını harbe zahir olmaktan menetmemektedirler. Yola gel- miyen ancak mahdut kimselerdir. Mak Donald yüksek bir hulüs ile yazıyor : — Biz Belçikanın istiklâli için harp etmiyoruz; biz harp ediyo- ruz; çünki itilâfı müsellesteniz; çünki hariciye nazırının siyaseti seneler ve senelerden beri Al- manyaya karşı sevk ve idare edilmiştir; çünki bu — siyaset gizlice, Avrupa muvazenesini tu- tacak ittifaklar — aktine doğru tevcih olunmuştur. Alabanda — hareketinin illeti Belçikanın istilâsıdır. Kendilerine yeniden — Avrupanın — nigehbanı nazarile bakıyorlardı. ( Arkazı var ) Davayı Kim Kazanacak? Berut ( Hususi ) — Abdülhamit vereseleri tarafından Sayda bida- yet mahkemesine ( Resülâyın ) çiftliğinin kendilerine iadesi için Lübnan Hühümeti aleyhine açılan dava — bitmiştir. Mahkeme bu hafta içinde kararını vermek için davayı talik etmiştir. Suriyede İntihabat Gürültüleri Elân Devam Ediyor Berut ( Husust ) — Suriye Fransız fevkalâde Ponso bir beyanname neşrede- rek son intihapta kazananların Suriye milletini temsil ettiklerini ve bunların intihap dairelerince meb'usluk mazbatalarının derhal tanzim edilmesini — bildirmiştir. Meb'usan — meclisinin ne vakit açılacağı henüz malüm değildir. Şayanı dikkat bir teklif Yalnız 75 kuruş gönderiniz. Mukabilinde Reisicümhur Hz. nin tabit büyüklükte, san'at- kârane bir büst portrelerini elde edeceksiniz. Türkiyenin bilâmum Ricali Âliye portre- lerinin fiatleri dahi aynidir. Posta mesarifi yukariki bedele dahildir... FOTO — FRANS liklâlcaddesi No, 128 Beyoğlu İki Tren Parçalandı komiseri M. Berut ( hususi )— Hayfa istas- yonunda iki tren çarpıştı. Ma- kineler param parça oldu. Yolcu- lardan bir kişi de parçalanarak öldü. Makinistlere ve diğer — yol- culara bir şey olmamıştır. Maki- nistler tevkif edilmişlerdir. Şehircilik İçin LA İran Hükümet©?' A vrupaya Talebe Gönderiyor Tahran (Hususi) — Hükümet Avrupaya şehircilik ve belediye- cilik tahsil etmek için (20) talebe gönderilmesine karar vermiştir. Yeni Neşriyat Havacılık Ve Spor Havacılık ve Spor mecması- nın 65 inci sayısı çıkmıştır. Hava Şebitleri gününün bütün memle- kette nasıl geçtiğine dair kıymet- li yazılar ve resimler vardır. Karilerimize tavsiye ederiz. Galatasaray Mecmuası Galatasaray — Lisesi — talebe akademisi tarafından — çıkarılan bu mektep mecmuasının son nu- marası çok güzel ve ilmi yazılar—- la intişar etmiştir. 2 Holivut Memleketimizin yegâne sine- ma mecmuası olan Holivudun ikinci sene altıncı numarası bir- çok Jartist —resimlerile — intişar etmiştir. ÂYE Yabani Bu Sütunda Hergün —H Muharriri: Grace Stone Coates — Terclme eden: Behire Sedat Erikler Dünkü Hikâyemizin Hulâsası Muharrir, çocukluğunda, ya- bani eriklere ait hatıralarını anlatmıya başlıyor. “ Slump » isminde kendi ailelerine dost bir aile. vardır. ve onlardan ödünç bir sapan almışlardiır. Muharririn ailesi ödünç ver- dikleri sapanı almak İçin “Slump , lerin evine uğruyor, fakat sapanı ertesi günden evvel — alamıyacaklarını anlı- yorlar. —) Ertesi sabah babam, annem ve ben mutfaktaydık. Teresa ta- bakları yıkamış ve civcivlere yem vermiye gitmişti. O, başkaları konuşurken tembel tembel otur- masını sevmerzdi. Gezintili işlerden hoşlanırdı. Annemle babam ko- nuşuyorlardı, ben de pencereden bakıyordum. Güneşe baktıktan sonra uzağa bakınca avluyu ko- caman gece safalarile dolu gö- rürdüm. Babam onların havada değil gözümde olduklarını söyle- diği için onları ona göstermedim. Onları seyrederken bir tane leylâk renginde gece sefasının ortasında Clubly Slump geldi. Clubly benden daha büyük ve da- ha aptaldı. Birisi ona bir şey söyleyince ağzını açar hiç cevap vermezdi. Saçı taranmamıştı ve mendil — kullanmıyordu. Annem ona sabahlar hayırlı olsun dedi. O yolun nihayetindeki bir araba- yı göstererek: Erikler diye bağır- dı. ve yoldan aşağı — koşmıya başladı. Annem ve babam yola doğru yürüdüler ve ben önlerine düş- tüm. Araba kavak Aağaçlı bir yolun altında — durmuştu. Mr. Slump elinde dizginler yüksek kanapede oturuyordu. Mrs. Slump kucağında ufak çucuğile onun yanındaydı. Liney Slumpta arala- rında oturuyordu. Arkadaki ka- napede Mrs. Guarela tanımadı- ğım iki kadın vardı. Arabada geri kalan yerler çocuklarla do- luydu. Mra. Slump sapanı unut- muştu. Mers. Slump, bize: Hepiniz ge- lin içeri, diye bağırdı. Miniscon'a erik toplamıya gidiyoruz. Gece orada kalacağız. Küçükler yürü- yerek giderler. Senenin bu za- manında güç iş olmaz, hepiniz dolun içeri. Herkes için yatak takımımız var. Mr. Slump atların kulaklarını seyre dalmıştı. Ne zaman Mrs. Slump konuşmasını bitirse Mr. Slump: Gelmiyecekle- rini ben sana söylemiştim, fakat sen İâf anlamazsın ki, derdi ve Mrs. Slump, sen sesini kes baka- yım| Diye cevap verirdi. Mrs. Slump bizimde onlarla beraber gitmemizi teklif edene kadar insanların o kadar uzun nefes almadan yaşıyabileceklerini bilmezdim. Kalbimin çarpıntısının yakamı salladığını hissediyordum, bir ucu göğsümden aşağı sarkmış Dantel bir yaka; unu iİyi tak- masını unutmuştuüum. Annemin içeri atlamiya hazır ayağını kaldırıp arabanın ortası- p atlayıp atlamıyacağını;j düşünüyor- dum, Babamın arabaya atlaması — ciddiyetle, gülüp şaka etmeden olurdu. Acaba beni sarkıp beni bir kolumdan yukarı çekeceklerdi. Teresanın orada olmasını çılgınca istiyordum. Sonra babam konuşmıya baş- ladı ve ben de nefesimi aldım. Babam: Hiç ümit sadüf etseniz bile, yine de erik bulacağımız şüphelidir. Mevsim çok kurak oldu. Bulsanız da, onların acı ve insanlar için gayri- — kabili ekil olduklarını görecek- | siniz, diyordu. Yakam gevşek ve hareketsiz *; asılıyordu. Kalbim ölmüştü. Ba- bam yine her yordu. Mrs. Slump: Onlardan çok İyi pelte olur; dedi ve Mrs. Slump tekrar etti: Gelmiyeceklerini ben — sana söyledim, sen yine çağır — rırsın! Dizginleri toplayıp hare- kete hazırlanıyordu. Üzerindeki sıkıntılı manayı hissederek annemin yüzüne bak- maktan aldırmamak için — gülümsemem lâzım geldiğini biliyordum. Yü- zünde nezaketli bir bakış gö- rünce taacüp ettim. Bu bakış ? parmaklarımı cama değiyormuş gibi bir his vardı. Bunun mana- sını anlıyamadan zihnim başka ı şeye gitti. Annem gülümsüyordu. Hakikaten bu günsizinle gel- memiz gayri kabil, diyordu. Bi- zi de davet ettiğinize çok teşek- kür ederim. İnşallah iyi vakit ge- çirir, bir çok erik bulursunuz. Konuşurken bana bakıyordu. Yaklaştı ve elimden tuttu. Mrs. Slump bana bakarak: Çocuk ta gelemez mi? Çocuklar kırı sever- ler, dedi. Annem elimi daha sıkı kav- radı. Bensiz gitmesi doğru değil. Hem de yakama sert bir nazar atfederek; kıyafeti müsait değil! ( Arkası var) Vaşingtonun İki yüzüncü yıldönümü Paris, 22 (A.A) — Dün Fram- sız-Amerikan dostluğunun teza- hürüne vesile olan muhtelif me- rasimle Jorj Vaşington'un yüzüncü yıldönümü tesit edilmiş ve dün gece Sorbon — darülfünununda büyük merasim yapılmıştır. İ —— ü FŞ ” T Y G TTTT | na koymasını; babamın onu kos — lundan tutup kaldırmasını beklir — yordum. Herkes biraz gülüp bızlı — konuşacaktı. Kadınlar yük araba- — sına girerken hep öyle yapar- lar. Annemin hiç arabayaya tır- mandığını görmemiştim fakat na- — sıl olacağını biliyordum. Babamın ilk beni yerleştirmeden arabaya unutacak- —© mıydı? Çocuklar kenar tahtadan etmem '_ amma, bir erik koruluğuna te- şeyi altüst edi- — çekiniyordum. — Fakat — ll