23 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

23 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — ği Gidiniz Her Yerde : “Kahrolsun Harp!,, Diye Bağırınız ? Avrupanın ea nefis beyanname ! Hai Amale — partisi — yazmıştı. Kahro'sun barp, hitabile başlıyaa beyannamede, işçilerim - biribirler tile Ihtidfları olmadığı, andece | hâkim ammıfların eldalde olduk- ları — söylenmekte — ve devam olunmaktadırı onları terketmeyiniz. Fransanm ve Rusyamn işçilerile birleşiniz ve hükümetlere deyiniz ki: — “Siz harp ilân edi: biz sulh ilân ediyoruz.,, İnternas- yonal'in sancağı bütün sancak- ların üstünde dalgalanır. Harpten kazanacağınız nedir? Bu erler harbinde yirmi bin işçi telef oldu. Onların arkalarında bıraktık- larına hâlâ bugün senede on iki milyon — isterlin veren sizsiniz, Cenubt Afrika işçileri ise her zamandan daha bedbahtırlar. O işte — kazananlar yalnız zengin madenlerin sahipleridir. Müdiran sınıfı döğüşmez, onlar sizi dö- güştürmek ister. Halk sulh iste- dikçe hiçbir. hükümetin harp etmek haddi değildir. ve bur nun imkan ve ihtimali yok- tur. Bunu söyleyiniz! sokaklara dökülünüz, bunu söyleyiniz! Mey- danlara gidiniz, çarşılara gidiniz, bunu söyleyiniz! Bunu her yerde söyleyiniz : — Kahbrolsun harp!..., * Her yerde söylediler. Pazar günü öğleden sonra halk on bini mütecaviz bir kütle halinde Tra- falgar Skuvar sancaklarile geldi. Çünki orası İngilteredir. Orada bir adamı hiçbir kuvvet düşündü- ğgünü söylemekten menedemez, velev o adam işçilerin de en hakiri olsun. Hiçbir kuvvet hiçbir. kim- seyi düşündüğünü söylemekten menedemediği gibi yine hiçbir halkı söylenen sözü dinlemekten- de —menedemez; ” çünki orası İngilteredir. Bütün Avrupa- da, işte şu sırada dahi söylemek istiyeni söylemekten ve dinlemek istiyen cemaati dinlemekten me- netmiyen, yalnız, yalnız İngilte- redir... İçtimalarda böyle, nutuk- lar da böyle, gazete neşriyatında böyledir. * Pazar günü yağmur yağıyor- du. Sütunlar sis içinde kaybol- muştu. Nelson en yüksekte bir tayf halinde idi. Evet, halkın koğmak istediği bu harp kahra- manı orada bir tayf halinde yük- seliyordu. İhtiyar Keyir Hardi basamakları çıktı ve $Öze başladı: Halk alkışlıyor, velveleler kopu- fakat herşey sakindi, tıpkı ;ıııdııler gibil.. * Bir kaç yüz delikanlı Pa- male gelirler, İçlerinde Fransız- lar da vardır, onlar seslerinden tanılır. İki memleket bayrakları yağmur altında yan yana dalğa- lanır. Delikanlıların adedi beş altı yözü bulur. Bir çok kişi söz söy- lemek ister. Amele araya girer, onları basamaklardan indirirler, çünki Meşhur Avusturya taygarecisi Brumovski kendileri — Hendersonun — harp B GUF FODTA TEMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl Patladı Z Yazan: Eml Ludug dırlar. Bunlar müteakıben Bu- kingam Palas önünden geçer- ler, Kıral pencereye gelmer. Çünkü cemaat Marseyyezi terennüm etmektedir. * Bir hafta sonra herşey değiş- miştir. Sosyalistlerin azim ekse- riyeti gönüllü toplanmasını isti- yor. Müteakıben Fabyanlar da onlara iltihak ederler, Artık en radikaller, müstakillerile ar- kadaşlarını harbe zahir olmaktan menaetmemektedirler. Yola gek miyen ancak mahdut kimselerdir. Mak Donald yüksek bir hulüs ile yazıyor : — Biz Belçikanın istiklâli için harp etmiyoruz; biz harp ediyo- ruz; çünki itilâfı müsellesteniz; çünki hariciye nazırının siyaseti seneler ve senelerden beri Al- manyaya karşı sevk ve idare edilmiştir, çünki bu — siyaset gizlice, Avrupa muvazenesini tu- < vrma tacak ittifaklar —aktine doğru aleyhinde verdiği kararı alkış- 2i Kasaki sevdanindididür.' Halbali | — e el ötede barp taraftarları da top- Alabanda — hareketinin illeti lanmış, Almanya sefarethanesinin | Belçikanın istilâsıdır. Kendilerine önünde: yeniden — Avrupanın nigehbanı — Kahrolsun Prusyalılar!.. nazarile - bakıyorlardı. Diye kıyamet koparmakta- ( Arkası var ) Davayı İki Tren İ(ım Kazanacak? Parçalandı Berut ( Hususi ) — Abdülhamit vereseleri tarafından Sayda bida- yet mahkemesine ( Resülâyın ) çiftliğinin kendilerine iadesi için Lübnan Hühümeti aleyhine açılan dava — bitmiştir. Mahkeme bu bafta içinde kararını vermek için davayı talik etmiştir. Suriyede e— İntihabat Gürültüleri Elân Devam Ediyor Berut ( Husust ) — Suriye Fransız fevkalâde komiseri M. Ponso bir beyanname neşrede- rek son intihapta kazananların Suriye milletini temsil ettiklerini ve bunların intihap dairelerince meb'usluk mazbatalarının derhal tanzim edilmesini — bildirmiştir. Meb'usan — meclisinin ne vakit açılacağı henüz malüm değildir. Yalnız 75 kuruş gönderiniz. Mukabilinde Reisicümhur Hz. nin tabil büyüklükte, san'at- kârane bir büst portrelerini elde edeceksiniz. Türkiyenin bilâmum Ricali Âliye portre- lerinin Hiatleri dahi aynidir. Posta mesarifi yukariki bedele dahildir.. FOTO — FRANS Tiklâlcaddesi No 128 Beyoğlu Berut ( husust )— Hayfa istas- yonunda iki tren çarpıştı. Ma- kineler param parça oldu. Yolcu- lardan bir kişi de parçalanarak öldü. Makinistlere ve diğer yol- culara bir şey olmamıştır. Maki- nistler tevkif edilmişlerdir. Şehircilik İçin AA İran Hüküm&t'Avrupaya Talebe Gönderiyor Tahran (Hususi) — Hükümet Avrupaya şehircilik ve belediye- cilik tahsil etmek için (20) talebe gönderilmesine karar vermiştir. Yeni Neşriyat Havacılık Ve Spor Havacılık ve Spor mecmasr- nın 65 inci sayısı çıkmıştır. Hava Şehitleri gününün bütün memle- keıtı nasıl geçtiğine dair kıymet- li yazılar ve resimler — vardır. Karilerimize tavsiye ederiz. Galatasaray Mecmuası Galatasaray — Lisesi — talebe akademisi tarafından — çıkarılan bu mektep mecmuasının son nu- marası çok güzel ve ilmi yazılar- la intişar etmiştir. Holivut Memleketimizin yegâne sine- ma mecmuası olan Holivudun ikinci sene altıncı numarası bir- çok 'artist — resimlerile — intişar etmiştir. Yabani Dünkü Hikâyemizin Hulâsası Muharrir, çocukluğunda, ya- banl eriklere ait hatıralarını anlatınıya başlıyor. “ Slump » isminde kendi ailelerine dost bir aile. vardır. ve onlardan ödünç bir sapan almışlardır. Muharririn alilesi ödünç ver- dikleri sapanı almak — İçin “Slump ,, lerin evine uğruyor, fakat sapanı ertesi günden evvel — alamıyacaklarını anlı- yorlar. İ Ertesi sabah babam, annem ve ben mutfaktaydık. Teresa ta- bakları yıkamış ve civcivlere yem vermiye gitmişti. O, başkaları konuşurken tembel tembel otur- masını sevmerdi. Gezintili işlerden haşlanırdı. Annemle babam ko- nuşuyorlardı, ben de pencereden bakıyordum. Güneşe baktıktan sonra uzağa bakmca avluyu ko- caman gece safalarile dolu gö- rürdüm. Babam onların havada değil gözümde olduklarımı söyle- diği için onları ona göstermedim. Onları seyrederken bir tane leylâk renginde gece sefasının ortasında Clubiy Slump geldi. Clubly benden daha büyük ve da- ha aptaldı. Birisi ona bir şey söyleyince ağzını açar hiç cevap ermezdi. Saçı taranmamıştı ve mendil — kullanmıyordu. Annem ona sabahlar hayırlı olsun dedi. O yolun nihayetindeki bir araba- yı göstererek: Erikler diye bağır- di ve yoldan aşağı koşmıya başladı. Annem ve babam yola doğru yürüdüler ve ben önlerine düş- tüm, Araba kavak ağaçlı bir yolun altında — durmuştu. Mr. Slump elinde dizginler yüksek kanapede oturuyordu. Mrs. Slump kucağında ufak çucuğile onun yanındaydı. Liney Slumpta arala- mnda oturuyordu. Arkadaki ka- napede Mrs. Guarela tanımadı- ğgım iki kadın vardı. Arabada geri kalan yorler çocuklarla do- luydu. Mrs. Slump sapanı unut- müuştu. Mrs. Slump, bize: Hepiniz ge- lin içeri, diye bağırdı. Miniscon'a erik toplamıya gidiyoruz. Gece orada kalacağız. Küçükler yürü- yerek giderler. Senenin bu za- manında güç iş olmaz, hepiniz dolun içeri. Herkes için yatak takımımız var. Mr. Slump atların kulaklarını seyre dalmıştı. Ne zaman Mrs. Slump konuşmasını bitirse Mr. Slump: Gelmiyecekle- rini ben sana söylemiştim, fakat sen İlâf anlamazsın ki, derdi ve” ğ bake- (Vaşingtonun Mrs. Slump, sen sesini kes yım! Diye cevap verirdi. Mrs. Slump bizim de onlarla beraber gitmemizi teklif edene kadar insanların o kadar uzun nefes almadan yaşıyabileceklerini bilmezdim. Kalbimin çarpıntısının yakamı salladığını hissediyordum, bir ucu göğsümden aşağı sarkmış Dantel bir yaka; unu iyi tak- masını unutmuştum. Annemin içeri atlamiya hazır ayağını kaldırıp arabanın ortası- Avn Bu Sütunda — Hergün Muhbarriri: Grace Stone Coates — Tercilme eden: Behire Sedat Erikler | na koymasını; babamın onu kor — lundan tutup kaldırmasını bekli yordum. Herkes biraz gülüp hızlı konuşacaktı. Kadınlar yük araba- sına girerken hep Öyle yapar” lar. Annemin biç arabayaya tır- mandığını görmemiştim fakat na- sıl olacağını biliyordum. Babamın — ilk beni yerleştirmeden arabaya — atlayıp atlamıyacağını; düşünüyor- dum. Babamın arabaya atlaması ciddiyetle, gülüp şaka etmeden olurdu. Acaba beni unutacak- mıydi? Çocuklar kenar tahtadan sarkıp beni bir kolumdan yukarı çekeceklerdi. Teresanım orada olmasını çılgınca istiyordum. Sonra babam konuşmıya baş- ladı ve ben de nefesimi aldım. Babam: Hiç ümit etmem amma, bir erik koruluğuna te- sadüf etseniz bile, yine de erik bulacağımız şüphelidir. Mevsim çok kurak oldu. Bulsanız da, onların acı ve insanlar için gayri- kabili ekil olduklarını görecek- siniz, diyordu. Yakam gevşek ve hareketsiz asılıyordu. Kalbim ölmüştü, Ba- bam yine her şeyi altüst edi- yordu. ğ Mrs. Slamp: Onlardan çok iyi pelte olur; dedi ve Mrs. Slump tekrar etti: Gelmiyeceklerini ben — sana söyledim, sen yine çağır rirsin! Dizginleri toplayıp hare- kete hazırlanıyordu. Üzerindeki — sıkıntılı manayı hissederek annemin yüzüne bak- maktan — çekiniyordum. — Fakat aldırmamak — için — gülümsemem lâzım geldiğini biliyordum. Yü- — zünde nezaketli bir bakış gö- rünce taacüp ettim. Bu bakış parmaklarımı cama değiyormuş gibi bir his vardı. Bunun mana- sını anlıyamadan zihnim başka şeye gitti. Annem gülümsüyordu. Hakikaten bu günsizinle gel- memiz gayri kabil, diyordu. Bi- zi de davet ettiğinize çok teşek- kür ederim. İnşallah iyi vakit ge- çirir, bir çok erik bulursunuz. Konuşurken bana bakıyordu. Yaklaştı ve elimden tuttu. Mrs. Slump bana bakarak: Çocuk ta gelemez mi? Çocuklar kırı sever- ler, dedi. Annem elimi daha sıkı kav- radı, Bensiz gitmesi doğru değil. Hem de yakama sert bir nazar atfederek; kıyafeti müsait değil! ( Arkası var) i yüzüncü yıldönümü Paris, 22 (A.A) — Dün Fram sız-Amerikan dostlağunun teza- hürüne vesile olan muhtelif me- rasimle Jorj Vaşington'un yüzüncü yıldönümü tesit edilmiş ve dün gece Sorbon — darülfünununda büyük merasim yapılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: