20 Haziran 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

20 Haziran 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ | -i' H — D aETEL M TRCAP C CEERURARARALAS L —— - Öz Türkçe ile |Dut Bahçeleri Arasından Gelen, Şiş Derlemeleri Kebabı Kokularına İnsan canı - sıkıldığı Cuma Günleri Mecidiye Köyü | yahut hiddetli olduğu vakit kitap | okumalı imiş. Çünkü can — sıkıntısını — avutur, uzaklaştırır, derler. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin çıkarmakta — olduğu — “ Tarama Dergisi , formaları, bu neşriyat mevsiminin herhalde en meraklı eseridir. Yalmız can sıkıntısını veya hiddeti gidermek için değil, okuma iştahımızın da artmasını temin edebilecek zenginliktedir. Düşününüz.. Keudi dilimize ait, hiçbirini işitmed ğimiz, bilmediği- miz on binlerce kelime.. Bu ke- limeleri çok. kısa bir istikbalde, konuşurken ve yazarken kullana- cağız ve böyle yapa yapa Türk- çemizi öz kelimelerle bezeyip yabancı sözlerden kurtaracağız. Dil Cemiyetinin birhayli didinip uğraştıktan, günlerce göz nuru döktükten sonra bulup meydana çıkardığı bu öz Türkçe kelime- lerden size bugün Gde birkaç misal verelim. Bugünkü misalleri gazetelerde şu günlerde en çok kullanılan — yabancı — kelimelerin karşılığı olarakk seçmeyi daha faydalı — gördük. Kaç gündür gazetelerde ” ve halkın ağzında “ihtikâr ,, kelime- leri işitiliyor. Arapça olan “ ihti- kâr , kelimesinin öz Türkçe kar- şılığı ancak bir tane bulunmuş. Şu: ağışmak, kelimesi ki fiatı fahiş surette yükseltmek mana- sına geliyor. okumak, hiddeti Yine Arapça olan “ define , kelimesinin öz Türkçeden beş tane karşılığı bulunmuş: gizlenci, gömme, gömü, kömüç veyahut kömcü. Gazetelerde hiçbir gün eksik elmıyan “ dava , kelimesinin öz Türkçe karşılıkları da - şunlardır ; Ççam, çarım, sav, Sarâv, tarık, töre, yargu, yarguç, yarışık. Davacı : takıtsı. Dava etmek: çakmak, çamlamak, istemek, tas- Jamak. Günde seksen defa kuk landığımız “ dikkat ,, kelimesinin Türkçeleri de şöyledir: abay, den, inceden inceye düşünme, otsup; özen, saklık, sine, sinç, Hele bazı zamanlarda dilimiz- den hiç düşmeyen “ dert ,, keli- mesinin on yedi tane Türkçe karşılığı bulunmuştur ; acı, çir, gor, daylı, göynük, güyen, ikirlik; ağım, kaygu, maçça, mun, obuçin, sağış, ssakınç, sıkıntı, tasa. Buradaki misaller de gösteriyor ki dilimiz çok zengin, bizi çok yakın bir istikbalde bütün ya- bancı kelimelerden kurtaracak kadar cömerttir. Bize düşen va- zife, öz kelimeleri şimdiden azar azar kullanarak kendimizi aliş ftarmaktır. K Muğlada Ekim Vaziyeti Muğla, 19(A.A.) — Vilâyetin 934 ilkbahar ekimi aşağıda gör- terilmiştir: Buğday 1772 hektar, arpa 1928 hektar, yulaf 2742 hektar, Ççavdar 1682 hektar, darı 3736 hektar, mısır 6042 hektar, bakla 240, börülce 550, fasulya 242, mohut 3905, susam 565 hektardır. Amasyada İlk Koza Mahsulü Amasya, 19 (A A.) — Bu ve- menin ilk koza mahstlü piyasaya- gelmiş ve kilosu 30-38 * kuruş veramd Sudikulh t İmobü merakı başlar * Bir gün size; — Rami İstanbu- lun güzel sayfiye yer- | lerinden biri olacak!.. Deseler, inanır mıs- nız ? Bizim Mecidiye köyü de böyle bir şeye. İki sene evvel 53 uğrağı olmıyan, şehir- | deismi geçmiyen, ufa- | cık bir köydü. Oto- * yınca, Mecidiye köyü birdenbire — şöhretli |f sayfiyelerden biri olu- " verdi. Hele Istanbulun her semtine has bir şöhretile, — Mecidiye köyü de, dudunun, dut bahçelerinin çok- luğile dile düştü. «AL- ' lah kimseyi dile dü- şürmesin!..» Demeyin, çünkü Mecidiye köyü canlı bir mahlük de- gildir. Bir cuma çoluk çocukla, siz de dut bahçelerine, Mecidiye $ köyü gazinolarına gi- derseniz, bu dile düş- vmüş köy, sizi de mef- * Akşam saat dört.. Şişliden kopan — büyük — bir - kalabalık, Mecidiyeköyü — önlerinde — soluğu | alıyor. Neler yok!, Aristokrasi ile demokrasi - naşıl biribirine karış- mış, nasıl biribirini süzüyor, nasıl beynelmilel bir kalabalık, Yahudi, Ermeni, Rum, İtalyan, — Ingiliz, Fransız, Alman, Türk kalabalığı, yayan, arabayla, otomobille, mo- tosiklet, ve bisikletle gidip geli- yorlar? Hele dut bahçeleri.. Ömür şey.. Daha sabahın karanlığında gelip, dut - bahçelerinde yer ka- panlar bir hayh çok.. Şu karşı gazinodaki Ermeni ve Rum komşular, sabahtanberi kahkahalarla gülüyorlar.. Ihtiyar bir ermeni karısı; — Ka ölocorum, bitiooruml!.. diye gülmekten yerlere seriliyor.. Nleride otlar üzerine serilen sofra bezile, dolmalı, sarmalı bir yemek ziyafeti var.. İhtiyar, şişman bir adam sağından içki içiyor, önün- den meze yiyor ve solundan da gramofon çalıyordu : Lüküs hayat, oh m6 rahat Jüküs bayat ! * Dut bahçeleri aşağılara uzan- dıkça, taze şiş kebaplarının ko- kusu artıyordu. İki taş parçası arasında yakılan yüz dirhemlik kömür, dut şişlere geçirilen etleri, tatlı tatlı kızartıyordu.. Kalabahk bir aile hep bir ağızdan: * — Dizlerine - kapansam 1.. 1 ftutturmuşlar, yırtına yırtına söylü- yoklar... Bir aralk karşr köşe n Mecidiye köyünden birkaç intıba: Karanfil to, tun edecektir. sabah dallarile — yapılmış iskarpinlerini bir kenara atıp, şöyle tatlı bir uyku kestiren ha- nımlardan biri, bütün sesile oldu- ğu yerden sıçradı, iki ellerile üstünü başını tırtıklamıya başladı. Kadıncağız sapsarı — kesilmişti. Etraftan koşuştular ve nihayet mesele anlaşıldı. Çapkın bir bö- cek, muziplik etmiş, kadıncağızın vücuduna sokulmak istemişti. ü Saat dörtten sonra Mecidiye köyünden tâ Trabyaya kadar uzanan asfalt yol, çeşit çeşit, renk renk otomobillerle dolur Karısını, — teyzesini, — sevgilisi alan, bu — dümdüz yolda yağ | gibi kayan bir otomobille gez- meğe çıkiyor. Bü - ötomobiller içinde neler yok? Ne güzel ka- dınlar.. Ne harikulade insanlar.. Bu lüks otomobillere mi, yoksa kadınlara mı lâlüebkem kalır- sınız ?. * Asfalt yoldan maslağa gider- ken sağda büyük dut bahçeleri vardır, Cuma günleri bu bahçeler alabildiğine uzanup doluyor. Yer yer ağaç altları, cumalık lokanta- — TAKVİM — Gün ÇARŞAMBA — Hızır 30 20 Haziran 934 46 |: Rumt *Hariran> 1450 Arabi T Rebevel 1888 Valt | Esant| Va: îj * Exanl 86 |4 Z8| Akşam z — 4 31 | 32 18 | Yataı 2064 B 52 16 16j İmsak (6 24 /2 07 Doyum Olmuyor!.. Dutu Ne Para İle Verirler, Ne Ko- partırlar. - More Elişmen Oncağız- lara!.. Diye Bağırdılar Mı, Tamam!.. haline geliyor. Gramofon- lar, utlar, kemanlar gırla.. Çoluklu çocuklu, kadınlı, , tan akşamlara kadar gü- © lüyor. eğleniyor, bir vur patlasındır gidiyor. Bir cuma buralarını ge- rast geldim.. - Oynak, kıyrak hanımlar- dan birinin eline bakıyor- du : — Abe güzelim, sen gür kaşlı bir civana gönül gün mü, on ay mı, bir sonram — muradına © ereceksin be, plıııı kızlar, köyün golu ve gazinoları, dutu safanlar ve cuma günleri Mecidiye köyi e eğlenenler Dut bahçelerinde dut yemek te, hani bir mesele.. Bazı ağaçlarda tek bir dut kalmamış.. Halbuki biraz yukarılara — doğru gidin, büötün ağaçlar pıtırak gibi dolu.. Tam elinizi uzatıp ta şöyle bir tanecik dutu ağzınıza götürmeğe kalksanız, uzaktan: — Hecey, more elişmen on- cağızlara !.. Diye kuru ve kalın avazlar duyarsınız. Para ile iste- seniz vermezler, almak isteseniz bırakmazlar.. Eetece, ne olacak?.. x» Mecidiye köyünde sevda yuva- ları, sevda çardakları pek çok.. Gönlünün ateşinden yanıp tutuşan sevgililer, küçük bir sepetle dut ağaçları diplerine inip, akşamlara kadar oturup. bülbüller gibi sevi- şip duruyorlar.. Yaz sicağı, etraf- taki ağustos böceklerinin - ses- leri, serçeler, bahçe köpekleri sevdalılara vız geliyor.. Ağaç altları, onlar için en güzel, en rahat, âsude birer cennet halinde.. Karışan, soran, eden yok.. Bir kaç saatlik bir gaga gagaya konuşmadan sonra, eminim ki, nikâha da, nişana da karar vermiş oluveriyorlar. Ağaç altlarında — sevişenler fakirler, otomobille Maslağa doğru azanıp gezenler de zenginlerdir. Mecidiye köyü, âdeta İstanbulun sınıf sınıf ayrılan - insanlarından birer parçasını alıp öteye beri serpmiş.. Hepsinin de kendilerine | göre gezmeleri, oturmaları, yeyip içmeleri — ve sevişmeleri — var.. Köyde hangi sımıf hakim?. Zen- ginler mi, fakirler mi?. Belli değil.. Gıllığışsız bir geçinmedir gidiyor. a erkekli kalabalıkla, sabah-| hâlleri pek yapamaz, zerken maşa, İskara satan | olarak tanllır. Resminizi Bize Gönderinir . $ Size Tabiatınızı Söyliyelim Resminlzi kupon İle — gönderiniz. Kupon diğer sayfamızdadır. 43 Mersin: Salâhat. tün Efendi: Habırşinas ve uysaldır. Gürültücü ve kavgacı olmak ise temez, işlerini daha ziyade anlaşarak hak letmek — ister, Akbmr hile ve şeytanlıklara C| erdirmez, Mesuliyet- ü ten, tekdirden çeki- nir. - 19 İstanbul: Şadan Beyı Ağır başlı ve uysaldır. Her ye- re sokulup kendisini göstermok, birçok kimseleri tanımak gibi daha — ziyade — tutuk ve mühçup - tavurlu- dür. Mahasai Arka- daşları arasında sami- mi, sadık ve şakacı - *7 İstanbul: Mehmet Bey: Eliaya- Bi tutar ve işinde ba- ceriklidir. Ağır söze tahakküme — gelemez, derhal — muükabeleye temayül edebilir. Me- dihten, takdirden hoş- lanır. Kendisine eheme miyet verilmesini ve sayılmasını isler. Baş- kalarına az — itimat eder. - 46 Adana: A, Zekli Bey: İntihap eltiği mesleğin evsaf ve bususiyetlerine sa- hip olmak istidadın- dadır. Çabük - kırılır, heyecan duyar, güce- Dir ve barışır. Zevki- ne gimeyen bir işte İstar ve sebat göster- mekten çok — sikılır, tenevvüü, Bevgi — ve macerayı sever, kadın —— bahsinde hürriyetini takyit eden bağ- larla bağlanmağa pek razi — olamaz. Etrafına nazik ve mültefit davranmak Aetor. . 45 Adana: Üçyıldız. Hanım: (Resminin derclal tetemiyor ) Yeni hayatı tamamile kavramış ve lâmmgelen hususiyetlerini hazmetmiş bir insan hissini vermektedir. Âvrupa kadınlarının hassaten seyyahların tavur ve hareketlerini muvallakiyetle taklit edebilir. Sergüzeşt ve macerayı çok sever, Hayal ve heyecan mevzularına çok yakından temas etmek ister. Dost- luğunda samimiyet ve nezaket işaretı leri varsa da iğbiranmı moharetle giz- leyebilir, aldığı kibar tavur ve edala. rile hassaten menfaatlerine karşı tok- göz hareketlerile muhatabına hürmet tolkininde müşkülât çekmez. .- 44 İstanbul: D. Nuri Bey: ( Resminin dercini lstemiyor ) Çok söylemez, konuştuğu zaman manâlı ve imâlı söyler. Sözleri tokça- dır. Bazan da kıncı olur. İşlerini çok sağlam - tutar, aldanmamağa — gayret öder. Bozüyükte Bir Çocuk Arkadaşını Yaraladı ' Bozüyük — (Hususi) — Devlet Demiryolları — bekçisi — İbrahim Ağanın 15 yaşında Âdemle Ka- sımpaşa mahallesinden Kürt Halil çavuşun 11 yaşındaki oğlu Meke met kavga etmişler, Âdem bıçakla Mehmedi sol memesi altından ağır sürette yaralamıştır. - Yaralı Memhmet trenle işehir hasta- nesine nakledilmiş, Âdem kaç- mış isede bilâhare yakalanmıştır. Sömi Kok Fabrikası Zonguldk 19 (A.A.) — Zon- guldak'da Türkiş Şirketi maden kömürü mıntakasında Sömi kok fabrikasının yeri Alman mütehga- sısları tarafından tespit edilerek temel atma hazırlıklarına başlan-

Bu sayıdan diğer sayfalar: