21 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hapisanelere Düşen Küçük Suçlular a * Gazetelerde gözünüze ilişti mi? Bebekte Hüseyin isminde 14 yaşında “bir çocuk, dört yaşında bir çocuğa taarruza kalkıyor, po- lis haber alıyor, Hüseyini yaka« hiyor ve Adliyeye veriyor. Adliye çocuk hakkında tevkif müzekke- resi keslyor ve çocuğu Tevkifha- heye gönderiyor. Bizim tevkifane ve hapisa- | nelerin hall malüm. Buraya 14 yaşında bir çocuğu göndermek, onu şimdiden hırsızlar veya ka- tiller mektebine yazdırmak de- mektir. Çocuk burada yankesi- ciler, dolandırıcılar İçinde ahlâk- sızlığın nevllerini öğrenecek ve oradan çıktığı zaman artık, pro- fesyonel bir hırsız olacaktır. Cezadan maksat, çocuğu ce- miyete kazandırmaksa tutulan yol yanlıştır. * Birkaç sene evvel bir gün Ankara Hapisanesinde bir ar- kadaşı ziyarete gitmiştim. Ba- da mahpuslar arasında — 13-14 yaşında bir çocuk gösterdi ve şu Mmalümatı verdi: — Bu çocuk yatı mekteple- rinden birinden çıkmış. Gidecek kimse yok. Ne yapsın. Kahve köşelerinde pineklemiye, ötekin- den berikinden yiyecek dilenmiye mecbur olmuş. Nihayet bir gün aç kalmış. Ve fırından ekmek galarken yakalanarak tevkif edil- miş. İki gün evvel buraya getirll- di. Sabıkalılar arasında geçen bu İki gün, bu çocuğun bütün haya- tını kirletmiye ve onün bütün Istikbalini karartmiya kâfi geldi. Çünkü artık bu çocuk cemiyet için kaybolmuştur. Buradan çık- tıktan sonra yapacağı şey ya hir- sızlık veya dolandırıcılıktır. 4 İstanbul — haplisanesinde bir çocuklar koğuşu vardır. On dört- le on sekiz yaş arasındakli küçük guçlular burada yatarlar. Bu koğuşu bir fırsat bulup zl- yaret etmenizi tavsiye ederiz. Çocuk nasıl düşer, nasıl bozu- lur, ve buraya girdikten sonra noler öğrenir, bu suallerin cevap:- larını araştırmak İçin bu koğuş kadar enteressan bir yer olamaz. Buraya bir gün, bir dükkân- dan bir küçük top çaldığı için, bir hafta hapse mahküm edilen 14 yaşında küçük bir çocuk ge- tirdiler. Bu çocuk ana kucağın- dan ve mektepten — başka yer görmemiş, — masum — bir aile çocuğu İdi. Ilk geldiği gün maheup, Ürkek, çekingen bir hali vardı. gün ağladı. Ikinci gün göz yaşları dindi ve derdinl! avutmak için yeni ar« kadaşlarile oyuna daldı. Üçüncü günü yırtıldı ve açıldı. Hafta Ssonunda haplisaneden çıktığı zaman tekrar buraya gel- mekten korkmıyacak kadar alış- mış ve Öğrenmişti. * Kıssadan hisse: Çocuk mahkemelerine ve ço- euk ıslahhanelerine — ihtiyacımız vardır. Adliye bu lüzumu anla - mıştır. Teşkilâta ve faaliyete geç- mek üzeredir. Fakat acele etme- Bir millet, ancak bütün kuvvetlerini yerinde kulla« nırsa, tam randımanla ilerleyebilir. Nasıl bir makinenin bazı aletleri bozuk olduğu veya başka bir makinede işletildiği zaman iyl randıman alına« mazsa, bir cemiyetin fertleri de yerli yerinde çalıştırıl« mazsa iyi netice alınamaz. Mühendis muallimlik, muallim rencberlik, mimar tücearlık yapan bir cemiyette, iş bölümü bözuk demektir. şartıdır. Hepsini İ. bölümü, iİyli randıman elde etmenin en birinci İkinci gart da, bütün bu kuvvetleri çalıştırmasını bil- mektir. Bir memleket baştan başa İmara muhtaç iken, iş bulamayan mimar, mühendis, san'atkâr bulunması çok fenadır. Bu da çalıştırmasını bilmemekten doğar. çalıştırmalı hayat makanizması bu süretle ayar edilerek tam randı- manlı çalışma yolundan yürünmelidir. ve yerli yerinde çalıştırmalı, Bütün _ Buğday İIstihsalimizin Durumu Bu Yıl Ekmek 9,5 Kuruştan Aa Borsa İstatistiklerinin un flat- larında devamlı bir iniş gösterme- sine rağmen ekmek nerhı 10 buçuk kuruşta durmaktadır. Ekmek narhı kısa bir müddet önce kırk para olarak yükseltilmeye başlamış, bir müddet sora da yirmi para İndil- rilmiştir. Bugünkü borsa İstatls- tiklerine göre ekmek fliatının 10 kuruş 22 santim olması icap et- mektedir. Fakat ekmek on buçuk kuruşa indirildiği zaman narhin 10 kuruş 60 santim olması İcap ediyordu. Belediye şimdi 17 san- tim fazla narh koymakla eskiden koyduğu 10 santlm eksik narhi tazmin etmiş olmaktadır. Bunun için ekmek flatları İndirileme- miştir. Borsaya dün 569 ton buğday 18 ton da un gelmiştir. Istanbu- lun günde 300 ton buğdaya Ihti yacı vardır. Günlük gelişten Ihraç edilen miktar çıkarıldıktan sonra şehre ancak 225 ton buğday kal: makta, gerl kalan miktar stokdan sarfedilmekte, bu gsuretle stok | miktarı da eksilmekte, bunun için buğday fiatlarında temevvüçler olmaktadır. Bununla beraber bu hal devam etmiyecek, yakında Istanbulun buğday ve un stoku yükselecektir, çünkü fazla geliş vardır. Ancak bu yıl ekmeğin 9 buçuk kuruştan daha aşağı İnmi- yeceğine muhakkak nazarlle ba- VZ 2A İA AM t ge ı j İtalyan Zabitleri Taksim Abidesine Çelenk Koydular Evvelki gün limanımıza gelen iki Italyan mektep gemisinin ge- tirdiği Italyan zabit namzetlerl, dün sabah Taksimdeki Cümhurl- yet Anıtına törenle çelenk koy- muşlar öğleden sonra da şehirde- ki gezintilerine devam etmişlerdir. w şağı Düşmeyecek Ekonomi Bakanı Celâl Bayar Bugün İzmire Hareket Ediyor Ekonomi Bakanı Celâl Bayar dün şehrimizdeki ekonoml mücs- seselerinde bazı tetkikler yap- mıştır. Celâl Bayar buglün Ertuğ- rul yatile Bandırmaya — hareket edecek, oradan da trenle İzmire gidecektir. Ekonomi Bakanı İzmirde yarın arsıulusal İzmir panayırını açacak ertesi gün Nazilliye giderek Sü- mer Bankın orada yenl kurmıya karar verdiği mensucat fabrika- sının temelini atacaktır. Celâl Bayara Sümer Bank umum müdürü de refakat etmek: tedir. Porvane Arasında Sahil sıhhiye gardiyanlarından Ahmet vapurdan istimbota atlar- ken denize düşmlüş ve pervaneye çarparak — yaralanmıştır. Ahmet Beyoğlu zükür hastanesine kaldı- rılmıştır. Hastanelerde — Ölenler Şehir — hastanelerinde — ölen klmsesizler ile Adli Tıp ve Morg müesaeselerindeki kimsesiz ölü- lerin teçhiz, tekfin ve tedfinl İşi, kılmaktadır. Çünkü İstihsal vazl- Resimde — çelenk — konulduğunu Edirnekapıda yapılmış olan gasil- yeti bunu İcap ettirmektedir. görüyorsunuz. haneye verilmiştir. _1 İSTER İNAN Hükümet, Yugosıavya ile, Balkan harbinde orada mal ve mülk bırakanların emlâk vae arazisi hakkında bir anlaşma yaptı. Şimdi burada bulunan emlâk ve arazl sahiplerine verilmek Üzere muayyen bir para aldı. Bunun üÜzerine Yugoslavyada emlâk ve arazl müracaat ederek bıraktıkları malların miktar ve kiymetlerini bildirmeleri lüzumunu bırakanlar, hükümetae ilân etti. Hepimiz sevindik. Babalarimızdan kalma eski ta- pularımızı sandıklardan çıkardık. Günlerce uğraşıp suretlerini çıkarttık, Paralar sarfederek daktilo ettirdik. İSTER İNAN İSTER İNANMA! tetkik kararlaştı. edildi İSTER İNANMA! Ve hükümete verdik. Malımızın tam kargılığını alamıyacağımızı biliyorduk, fakat ne de olsa kaybolmuş bir mala mukabil birkaç para alacağız diye sevindik. Bu müracaatler Ankarada bir heyet tarafından ve adam başına verilebilecek püra Ne veriyorlar, gazetelerin yazdığı doğru ise, yüx İiraya karşılik 2 para, Yani siz orada 100 bin Jiralık mal bırakmış iseniz elinize 2000 para, yani 50 kuruş geçecek. biliyor. musunuz? Eğer i Fi d Sözün Kısası Aşçı Mektebi aa Ek -Ta Gazeteler, kaç gündür, önemli açılıyormuş! Isviçrede denizcilik mektebi nelse, burada açılacak bir aşçı mektebi de odur. Bir çok sebep- lerden ötürü artık gitgide revacı kalmayan bir meslekte heveslisi bulunmiyacaktır ki, onlar İçin özel bir mektep kurulsun, İyi yemek yemek, babalarımıza, dedelermize has bir merakmış. Buhran, modern hayatın icabati, canın boğazdan gelir olduğunu bizlere unutturdu. Fıkara bulamadığından, zengln de endamının biçimini bozrmamak endişesile yemiyor. Malşeti en geniş ailelerin sofrasında, sabah akşam, hatta ekseriya yalnız sa- bah veya yalnız akşam, haşlanmış sebze ile şekersiz hoşaftan baş- ka yemek görmek bir fevkalâdelik sayılır. Bunlar için mi aşçi yetiİş- tireceğiz? Bu kadarcık bir evliya yeme- ğini şimdi bayanlar kendileri, ve yahutki orta hizmetçileri, kaş göz arasında pişirip Kurtarıveriyorlar, Eskiden, Istanbulun bir iki ye- rinde, ez cümle Hocapaşa ile Beyazıtta aşçı kahveleri vardı. Türkiyenin en iyl yemek pişirlici ustaları olan Bolulu ve Mengenli aşçılar buralarda aranırdı. Yur- dümuzuün bu iki ili sade aşçı ye- tiştirdiği halde, Istanbulda o va- kitler yine aşçı buhranı vardı, herkes, eline geçirdiği aşçıyı ka- | çırmamıya bakar, onun bin türlü nazına katlanırdı. Aşçı, konakta, gelin hanımdan ve damat beyden- de mühim bir şahsiyetti, — Ben duraman gayrl.. gidi: yon.. hlsabımı goruverini! Dedimi idi, evin İçi olurdu. Bu aşçıların mektebi, medre- sesi yoktu, Dünyada bir eşi da- ha olmıyan o enfes — Türk yemekleriİni, yetmiş yedi türlü tatlı, dört yüz bu kadar çeşit eti ve gebzeslle ustalar çıraklarına öğretir, — muvaffakiyetin — sırrını ocak başında gösterirlerdi. Bizim o vakıtki aşçı başıların içinde, Almanya, Avusturya, İm- paratorlarına, İran Şahına, Sır- bistan, Bulgarlstan, İIsveç kıralla- rına, Garbin sayısız büyük adam- larına parmak yalatıp, yüzümüzü ak eden ustalar vardı. Bunların mektebi o vakıtk!i bolluk, o zamanki ağız tadı bil- gisi Idi. Tansiyon, damar katılığı, mide geulşlemesi, hele linyl (in- altüst celik) merakı — meçhulümüzdü, bunların yerine — “gifa niyeti,, vardı. : O vakit, tokluktan ölürlerdi.. Şimdi açlıktan ölüyoruz. İkisinin de ucunda ölüm olduktan sonra, tokluk, elbette kl açlıktan mü- raccahtır. Eğer açılacak olan mektep, bizleri yine yemek yemeye alış- tıracaksa, diyeceğim yok.. Yok, eğer haşlama sebze ve şekersiz hoşaf pişirmek için aşçı yetiştirecekse, nafiledir. Megerki, rağbetsizlik yüzün- den bomboş kalan aşçı kahve« “Jlerini yeniden işsiz adamlarla | doldurmak maksadiyle açılmakta _olıı.ııı. bir havadismiş gibi, yazıp duru- | yorlar: Istanbulda bir aşçı mektebi d aa

Bu sayıdan diğer sayfalar: