19 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

19 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Fikir yerine silâh . Avusturyada neler oluyor? . Almanyada dahily kavga — Fikir yerine silâh ütün dünyada, bilbassa büyü nayi memleketlerinde bir müvaze - “ gesizlik, bir buhran, bir karışıklık var. Her tarafta, devletlerin harp bütçesini mütemadiyeü arttırdıklarını işitiyoruz. Ta- Tihte silâh için bu kadar çök para sarledil. diği hiç görülmemiştir. Silâha para bulabilmek için bütçenin diğer fasıllarını kesiyorlar. Bu yüzden en çok kaybeden mauarif bütçesi oluyor. Fikir ve sanat durüyor, insanlar bütün zekâ ve dehalarını tahrip aletlerinin tekemmülüne * yarediyorlar, Size bir iki misal: Son üç sene içinde si lâh ve mühimmat için bit milyar İngiliz — kiram sarfeden Almanyada maarif bütçesi ehemmiyetli surette azalmışır. Mektepler kapılarını kapıyorlar. Berlin operası artık' çalışmıyor. Hükümetten aldıkları tahsi - satla yaşıyan hükümet Wfatroları yanıya - mıyorlar. Hattâ bir çok müzelerin kapa - tıldığından bahsediliyor. İngilterede, Fransada, İtalyada, hattâ A. merikada kültür hayatının ayni — buhranı Beçirdiğini işiliyoruz. Garp medeniyetinin kendi kendini yi - yan ve öldüren bir yola girdiğine bundan kri delil olabilir mi> * Avusturyada neler oluyor? vusturya Avrupanın tam göbeğin - de olduğu ve Almanyanın ikinci bir darbesi orada beklendiği için, burada €ereyan eden hâdiselerin büyük ehemmi - — yeti vardır. Son zamanlarda Avusturyada bir kay- paşma var: Üç cereyan birbirile çarpışıyor. Bir tarafta bugün hükümetin başında bulunan Şuşnig var. Bu zat Avusturyanın istiklâline taraftardır. Fakat bu istiklâlini Fransa ve İngiltereye dayanarak muhafa- za edebileceğine inanmıştır. — Fransa İngiltere ötedenberi Almanyanın Avustur- yaya sarkmasına mâni olmuşlardır. Hattâ denebilir ki Avusturyayı bu gayri tabil halinde ancak onların yardımı yaşatabil - miştir. Şuşnig bu yardımı kaybettiği gün Avusturyanın da istiklâlini kaybedeceğine kanidi: Kabineden atmağa mecbur olduğu Star- hemberg ise İtalya taraftardır. Kendisi fa- gösttir. Avusturyada Musolininin — yardımı ile faşizm kurmak tasavvurundadır. O da Almanya aleyhindedir, fakat Fransa ve İn- giltereye değil, İtalyaya — dayanmaktadır. ve — Musolini faşistlere güvenerek Orta Av - rupa devletlerini arkasına takmak tasav- vurundadır. Bir de bu iki cereyanın haricinde Al - manya ile birleşmek istiyen Naziler vardır. Avusturyalıların ekseriyeti almanca ko - nuşan irktan olduğu için, Avusturyadaki — Nazi taraftarları da ekseriyeti teşkil eder - — ler. Hitlerin Ren havzasını işgalindenberi bunlar yeni bir ümide düşmüşlerdir. Gece gündüz Alman askerlerinin bududu geçme- #ini beklerler. İşte bugün Avusturyanın bulunduğu va- ziyet budur. — Şimdilik galip mevkiinde Şuşnig bulun- — maktadır. Fransa ile İngiltere anlaşırlarsa — yetçidir. Halbuki diğerleri Şahtın bu siyı 'setini beğenmezler. Bu ihtilâf nihayet ma- Ü “ kından belki de bu kuvveti daha uzun - müddet — Müuhafaza edebilecektir. Almanyanın A - vusturyada bir hâdise çıkarmamas için de bu zatın iktidar mevkinde bulunması lâ- zıradır. * Almanyada Naziler arasında kmanyadan harice sızan haberler ü- zerinde şiddetli bir sansür — vardır. Dahilde olup biten her şeyi dışarıda bile- meyiz. *Fakat son zamanlarda Nazi liderleri yasında bir takım ihtilâflar baş gösterdi; hakikati artık gizlenemiyor. Bu ihtilâf bil- hassa maliye nazırı Şaht ile diğer liderler arasındadır. Şaht hükümetin israfından ve markın kıymetinin düşürülmesinden şikâ - liye ve iktisat işlerinin Göringin eline ve- rilmesi ile neticelendi. Şaht gimdi muğber- dir ve mevkünden çekilmek üzeredir. Almanyanın harice karşı mali itibarını koruyan Şahtın şahsiyeti idi. Onun çekil- mesi Almanyanın mali vaziyetinde büyük değişiklikler yapabilir. Bu itibarla oradaki dahili kuvgayı ya - gdalıdır. —— Resimli Makale : Filipin adalarında Şapka yüzünden Askere gitmeyen halk Son siyasi vazi- yetlerin — karışması yüzünden Filipin a- dalarında da asker- lik mecburli bir ha- le ifrağ edilmişve |de, bir nf halk buna razı olmamış ve muhalefetinin se- bebini gu — süretle izah etmiştir: T sAskerlere geniş kenarlı serpuşlar ve- riyorsunuz. Biz gökleri görmeden — rahat edemeyiz. hele harplerde semayı Allahın evini ve Allahın nazarlarını başımızın üs- tünde görmek isteriz. Geniş kenarlı şapka- lar başımızdan kalkmazsa biz de orduya gitemeyizl» * ülmeyen adam So:' :şinl:de Avu':uryıdı diktatör o- lan Şuşnig çalışkanlığıyla meşhur — olduğu kadar, hiç gülmemesiyle — de meşhurdur. Başvekil olduğu zaman Viyanada kendisi hakkında şu fıkrayı ortaya atmışlar: Bir Viyanah, bir arkadaşına rastgelmiş, sevinçle: — Yeni bir iş buldum! demiş. — Ne yapacaksın? — Beni çan kulesine oturtacaklar, baş- vekil tebessüm eder etmez, ortalığa ilân e- deceğim. — Bu çok muvakkat, — Bilâkis Şuşnig'den bahsediyorum, ben © vazifede korkmadan kaydı hayat şartiyle çalışabileceğim. * Haczedile ilâhi bı Amerikada, merkezi Pensylvaniya dağ» harının zirvesinde Celestin isminde mahcuz bir şehir vardır. 7 Celestia Allahın şehri demekür. — Ve bu şehri Peter Armatrong isminde zengin bir adam, kitabı mukaddeste okuduğu şey- Teri tatbik etmek isteyerek yukarda mev- zuubahsettiğimiz yerde eni boyuna müsavi bir murabba şeklinde yaptırmıştır. Kendi- si ve Havariyunu on n — dakikalarını bekleyip ölmüşler, fakat varisleri vergisini veremedikleri için devlet koymuş, — şimdi kadınla erkeğin arkadaş olabileceğine inanmak çok güçtür. Bizde hâlâ kadınla erkek yan yana geldiler mi, birbirlerine erkek ve dişi diye bakıyorlar, İki taraf ta cinsiyetini tebarüz ettirmekten zevk alıyor. Onun için de erkekle kadının arkadaş Harem, peçe ve kafes hayatından yeni çıkmış bir cemiyette ı İğösülem SON* POSTA T» Birse, erkek yanında HERGÜN BİR FİKRA Ayni fikirde imiş, ammalı Bir gün, Musolini, otomobijle İtal - yada seyahat ederken, arabasının bo - zulması dolayısile bir kaç saat ufak bir kasabada beklemeğe mecbur oldu. Vakit geçirmek üzere oradaki sine- maya girdi ve hüviyetini belli etme - den bir köşeye sinip oturdu. Bu esnada, perdede, Habeşistan mu- zafferiyetlerine dair bir filim gösterili- yordu. Arada bir, Duçenin adı geçiyor.. Resmi geçiyor.. O zaman sinema salo- nu alkıştan yıkılıyordu. Musolininin yanıbaşında oturan bir adamcağız, alkışçıların —en hararetlisi idi. Sade el çırpmakla kalmıyor, ayağa kalkıp kalkıp: 4Yaşalı diye bağırı - yordu. Birdenbire, Musolininin kımıldama- dığı ve lâkayt durduğu gözüne ilişin- ce, bu adam ona doğru eğildi ve usul- cacık: — Ben de sizinle ayni fikirdeyim armma.. dedi; ne yapayım? Korku be- lâsı. Böyle alkışlıyorum işte! $ Şfşmnn olduğu Için Amerikadan Kovulan kadın Narah Lce ismin- de bir kadını Mas- sachusetto — eyaleti hudut barici etme- ğe karar vermiş ve şu esbabı mucibayi ileri sürmüştür: Narah Lee 85 ki- lo ağırlığındadır. O- mun boyundaki in- Xxxx V0 sanlar ekemiyetle 56 kiladurlar. Bu ağırlıkta bir insanın A- merikada kolayca iş bulmasına imkân bu- lünmadığından, memlekete bâr olmaması için hudut haricine çıkarılması münasip || gidip gelen trenlerin tarilelerine uydurur. Filvaki ekseriya Haydarpaşada vapur bir kaç dakika fazla bekler amma, bu kadarı mazur görülü Halbuki Adapazarı yokcularından biri bize şu haberi verdi: H Arkadaş H B Almanyanın En açık göz ye 100,000 — mark kaçırmıştır. Hâdise şöyle olmuştur: Kaçakçı bir gün LA göüzeteye iki —satır- bk bir ilân vermiş, İeviçrede açacağı — bir müesseseye mümessil aramış, ve muracaat edecek kimselerin gazeteye mektup — yaz- malarını söylemiş. Sonra oturmuş kendisi, kendi namına ve gazete adresine 100 tane mektup yazınış, akabinde de İsviçreye git- miş, oradan gazeteye muracaat ederek ken- di namına gelen mektupları istetmiş, ge- zete de 100 mektubu kaçakçının, adresine yollamış. Halbuki kurnaz adam, her mek- tuba biner marklık birer varaksi nakdiye koymuş ve böylece gazetenin delâletiyle parayı İsviçteye kaçırmıştır. * Bir tek zabıta vak'ası olmiyan şehir Işlandada Kilcamny şehrinde hiç zabıta vukuatı olmazmış. Bu güzel şehre hâkim- ler senede ancak üç dört kere uğrar, ve muhakeme edecek hiç bir mevzu bulma- dan dönüp giderlörmiş! Kilcarny şehri sön gelen hâkime, memleketin — temizliğine remzolmak üzere, bir çift beyaz eldiven hediye etmiştir. * Baron Aloizi de Habeşistana acıyor Baron Aloizi son konsey — içiimmında kapıyı vurup ta dışarı çıkınca, — kendisini merakla bekleyenlere, asabiyetle: — Bukadarı olmaz demiş, Adisababayı al- dık. Hâlâ zeeri tedbirlerde ssrar — ediyor- lar, halbuki yalnız, bizde değil zavallı Ha- beşlilere de zararları dokunuyor. O ma- sum insanları ezmek doğru mudur? Etrafındakiler hep gülmüşler, nihayet Baron da kendini tutamamış, müş. © da gül- ; İSTER İNAN İSTER İNANMA! Akay idaresi, Haydarpaşaya uğrıyan vapurlarının tarilesini Adapazarından her gün saat on yedide bir tren kalkar ve Haydarpaşaya 21 i 25 geçe varır. Halbuki Haydarpaşadan köpiüiye 21 i 20 geçe bir vapur kâlkar, ve Adapazarından gelen yolcular yarım san; Haydar- paşada beklemeğe mecbur olurlar. İSTER İNAN İSTER İNANMA! ai di Mayıs 19 -— Sözün Kısası Anlat, şu senin hikâyeyi! E. Ekrem-Talu — Kadın, dediniz de.. Bizim Şefiğin bir tarihte başına gelen macerayi hatırla. dım. Siz duymadınız onu, bilmezsiniz, de«. ğil mi? Amma, mutlaka duymalısınız! Şe- fikl. Anlatsana gu senin kadın hikâyesini, bay biraderimiz işitsin! — Canım! anlatmağa değer yeri yolü kit — Nasıl yok? Unuttun mu geçen gün, İbrahim Beylerde anlattığın vakit, katıla katıla güldüklerini? Haydi, nazlanma! Anlat bay biraderi « mizel Belki de gazeteye yazar, meşhur o« hkursun. | — Yok, efendim! O kadar fevkalüde ir şey değil, vallahi. — İnanmayın, bayım! Ben bu hikâyeyt ne zaman işitsem, güknekten kasıklarımt Aağrı girer. — Mübalâğa ediyorsun. — Aslal Hem hikâye güzel.. Hem d$ senin onu öyle bir anlatışın var kil.. Ge a Halbuki, peçeyi, haremi ve kafesi tanımıyan yeni nesil içine |Sen kış - hiç unutmıyacağım- Abdi Paşas de böyle dar bir düşünce yok. Onlar pekâlâ birbirlerke arka- larda, ortalığı kırıp geçirdi idin! Hatırlarn daş olabiliyorlar. Kadın şahsiyetine sahip olursa, kendisini bi |" ya? — Bir şey değil: Bay biraderimiz d$ arkadaş olabilir. Yalnız bu arkadaşlık devrinin başlıyabilmesi | Btrikulâde bir hikâye dinleyeceğine zahiçı için yeni neslin yetişmesine ihtiyaç vardır. Eski neslin terbiyesi olacak. Halbuki hiç bir gülünç tarafı yolia bu vaziyeti kavramağa müsait değildir. SÖZ ARASINDA — Çok naz etme, Şefikciğim! Haydi, bekliyoruz. — Peki, anlatayım amma, günahı boya nuna! Hikâye şu: Bundan üç, dört — seng evvel. — Baştan savma anlatmayacaksın, ame ma! Tâ başından başla! Adamakıllı.. - bik tün hususiyetlerini belli ederek.. arş! — Üç, dört sene evvel Parise gidiyote dum. Bir gece, Marsilyada kalmak — icagı etti. — OÖtelin adı neydi? Onu da söylel — Adını unuttum.. Bana dördüncü katı — 77 numaralı idi, değil mi?. Vâkin hikâye ile münasebeti yok amma, sen yine söyle.. atlamal — Bittabi, oraya çıkmak için asansöre binmek lâzım geliyordu.. — Derken, bir seferinde asansör, iki ka. tın arasında: «Zıngadakl» — durüvermişi Lâkin sen anlat.. Daha âyi anlatıyorsun, Haydi, Şefikciğim! Geveleme ayağını ö« peyim! — Evetl Bir seferinde asansör bozul- du, kala kaldık.. — Cemi sigası kullandığının sebebi, a« sansörde yalnız değilmiş de, ondan! De- vam, iki gözüml! — Benimle beraber, bir de Fransız bas yan vardı. — Fransız bir bayan; dikkat #unuz, değil mi? — Kendisiyle yemek salonunda taniş. mıştık.. ediyote Tanışmışlar amma, bizim Şefiğin Fransızcası kattır.. bu noktaya mim koye manızı dilerim. — Kadım, bana, biraz evvel, bir çocue #u olduğundan bahsetmişti.. Biz, asansö- rün içinde bu vaziyette kalınca, kendisile konuşmak icap etti.. — İlâhi, Şefik! Ne tuhaf anlatırsın! — Niçin mükedder olduğunu sordum.« — Sotan, bizim Şefik., — Evet: O da, kendinden uzak çocuğunu, meğer ima ederek: d'une möre).. dedi. — Kah, kah, kah! — Ben de: (Kör düğümler) anladım! İşte hikâye bul — Nasil? Katılacak gibi değil mi? olan (Cocurt İşte-bü'da bir nevi herzevekildir. Bu | münaxebetsizlikle bana, dün tam bir saal kaybettirdiler. Özlü sözler: Hayat çok renkli camı bir kubbeye bene zer. Shelly Hayat bir sahnedir ve insanlar birer ak- İrör, Shak :)sare İ Hayatta hâkim olan zekâ değil talih - dir. Hayat ortaya yeni bir şey çınarmadan dönen bir tekerlektir. Young Hayatlan aşnılırken evimden d gil, bir alıyor igibiyim;.. ai B Liceron

Bu sayıdan diğer sayfalar: