7 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Savfa - eT SON POSTA YF T F » Herg' İtalya - Atmanya Konuşmalari — SvYazan! Muhittin Birşen — <dİtalya, bütün sulh siyasetinde, daima Almanya ile beraberdir. Harp zamanında ise, hemen İngiltere tarafına geçer!» Bu söz, diplomasi âleminin kanun ta - nıdığı bir düsturdur; mil'etler arası si - yaseti konuşulurken ne zaman Alman - ya - İtalya münasebetleri üzerinde du - rulsa, ne zaman bu münasebetlerin hal- de ve istikbaldeki inkişâfları mütalea o- lunsa, bü düstur hatırlarır ve hüküm ve- rilir: İtalya, sulhta Almanva ile, harpte de İngiltere ile Beraber yürür! İtalya, İtalya olalı bü düstür yanlış çıkmamıştır; 914 den evvelki Almanya, harp plânlarını yaptığı zaman, mütte - fiki oları İtalyayı kendi yamında hesap etmek şöyle dürsün, bilâkis, onu karşi- gına koyar ve hesaplarını da ona göre tutardı. Nitekim, hâdiseler, Almanyanın bunda isabet etmiş olduğunu gösterdi. Fakat, acaba, bu düstur her zaman ayni kuvveti muhafaza edivor mü? Dai- Mma ayni kanun şeklinde, tarihin bütün hareketlerine hâkim olacak mıdir? Bu- hu bize istikbal göstereceklir. Tarih mü- temadi bir tekrarlanmadan ibaret ola - maz.. Gelecek haprte belki İtalya Alman- yanın yanında bulunur, belki de gene ön- dan ayrılır ve hattâ gonun karşısiına ge - çer. Şimdiden bu hususta hüküm vermek tümkün olamaz. Bugünden malüm olan bir şey varsa, İtalya, cihan harbinden bir kaç sene sonra, tekrar Almanyayı yanın- da çok istemiştir. Filhakika; Musolini, faşızmi tesis et - tikten sonra, silâhsiız Almanyanın İtal - ya yanındaki boşluğunu pek çabuk his- setti ve Almanyanın silâhlanması, bir ta- kım haklarını yeniden ele geçirmesi için çalışmaktan hali kalmadı. Almanya si - lâhlanıncıya kadar, Avrupada pek sö - nük bir rol oynıyan İtalyanın, Almanya silâhlandıktan sonra, Avrupadaki mev - kii itibarile, ne kadar vükseldiğini gör- raek, onun Almanya lehinde yaptığı pro- pagandada ne kadar haklı olduğunu an- lamıya kâfidir. Almanyasız İtalya, İngil- tere, Fransa karşısında hiç bir şey de - ğildir. Almanya ile birlikte yürüyen İtal- ya, Avrupa meseleleri sahasında, hatırı sayılması ve istediğinin yapılması lâzım gelen bir kuvvet olur. * İtalya bakımından böyle olan bir si - yaset oyunu, Almanya bakımından baş- ka türlü müdür? Hayır, âlmanya için de ayni mülâhazalar vardır. Avrupanın si. - yasi mücadeleleri arasında Almanya için de İtalya lâzımdır. Şu şartla ki harp gel- diği zaman İtalyayı, şimdiye kadar, ken- di heşaplarının aleyhinde tutması iktiza ediyordu. Belki, şimdi hesaplar değişir, belki bugünkü İtalyanın takip etmek is- tediği cihan siyaseti, imparatorluk poli- tikası, bu memleketi istikbal harbinde Almanyanın yanında yürümeğe kadar götürebilir; fakat, bunu bir tarafa bıra- kacak olursak buğgün için İtalya da Al - manyaya lâzımdır ve işte elele vermiş, birlikte yürüyorlar... Von Neurath (Von'Noyjrat) ın son se- yahati ve son konuşmalar gösterdi ki Al- manya ile İtalya, bir kaç senedenberi ilerliyerek giden döstluk ve işbirliği si - yasetini biraz daha kuvvetlendirerek yü-| rümektedirler. Arayerde eksilmiş olan eski Avusturya - Macaristanın yerini dol- durmak için aralarındaki birliği kuv - vetlendirmek üzere bir de açık kapı bı - rakıyorlar: Bu birliğe girmek istiyenler varsa, buyursunlar, kapı açıktır, diyor - lar. Hakikatte buraya herkes girebilir. Yalnız Çekoslovakyanın girmesi güç - tür ve çok büyük fedakârlıklara malolur. * Alman hariciye nazırının seyahati, sa- nıldığı gibi, askeri bir ittifak akdi için değildir. Böyle bir vesikaya Almanya - nn fazla bir kıymet vereceğini zannet - meyiz. Mesele, bir kere, — Fransanın Çekoslovakya ve Avusturya ile birlikte çevirmek istediği bir siyasete mâni ol - maktır. İkinci derecede bü iki memlekes tin merkezi ve şarki Avrupadaki siyasi ' küvvetini arttırmaktır. Bilhassa elde bolşevikliğe karşı alınmış bir vaziyetin doğurduğu manevi kuvvet mevcut .ol - dukça, bu siyaset boş bir şey değildir. ! Fransanın bütün bu sahadaki kırılmıs, Çekoslovakya tecrit edilmiş bir Vaziy ie, Berlin”- Rama mihveri, kendi etra - X CLa, DE İlâhi adalet.. &$ mürüru zamana üğramasından tam bir Fransada bir katil 20 yıl evvel hapishaneden kaçmıştı, 20 yıl tutulmadan serbest yaşadı. Fakat cezasının kanunen ti. Şimdi ömrü varsa yeniden 20 sene zindatıda yatacaktır. Katilin arkasından Dünyanın en affetmez ve unutmaz intikamcısı «kans dır. mutlaka koşar. Bazan geri kaldığı olur, fakat günün birinde katile müutlaka yetişecek «ilâhi adalet» gün evvel ele geç- yoktur. denilen hükmü yerine getirecektir, cezasız kalmış cürüm Cep defterindeki Notlar boşanma İçin kâfi değil Madam Taylor işminde TLondranın zenginlerinden bir kadın kocasının kendisine hiyanet ettiği iddiasile bun- dan bir müddet evvel Mahkemeye mü- racaat ederek boşanma davası açmıştı. Madam kocasının hıyanetine delil ola- rak cep defterini mehkemeye ibraz et- miştir. Bu defterde kocası sevgili ile bu'uştuğu mahalli kendi el yazısile sa- rahaten yazmış imiş. Şimdi mahkeme cep defterinin bu sarahatini cürmün sübutuna kâfi görmiyerek boşanma da- vasını reddetmiştir. İngiliz kanunların- da karı koca hıyanetinin sübutu için ya cürmümeşhut halinde yakalanması ve yahut eşlerden birinin dostiyle bir ge ce geçirdiğinin şahitler tarafından is - pat edilmesi zarureti varmış. Kadın: “— Şimdi ben kocamın yüzüne nasıl bakacağım, 'diyormuş; yi ' Taç giyme merasiminde çocuklar bulunmıyacak Londrada çıkan Morning Post yazı- yor: İngilterede taç giyme merasimi yaklaşmaktadır. Bu münasebetle bazı emirler ve kararlar da alınmıştır. Ev- velâ öon bir yaşına gelmemiş olan ço- cukların bu merasimi seyretmeleri ya- sak edilmiştir. On bir yaşını geçenler ise, ancak veli veya vasilerinin müsa- desi üzerine, sırtlarında pardesü, bâş- larında, kasket veya bere ile merasimi seyredebileceklerdir. Sokaklarda yiyecek ve içecek satıl - mıyacağı için, yemeklerini de beraber alacaklar, ve tahavvülâtı havaiyeden müteessir olmıyacaklarına dair de dok tordan rapor getireceklerdir. Merasimde kimse şemsiye açamıya- | nüfuzu tte bulunuyor. Biraz daha gayret-! (Devenii 6 incı sayfada); — —— |e caktır. SOÖZ ARASINDA ufak bir kâr temin ettikten sonra, mü- | HERGÜN BİR FİKRA Okuması yazması olsaydı Fakir bir adam bir gün Hahamba- şıya gitmiş, bir iş istemiş, Hahamba- şı adama acımış: — Hahamhaneye bir kapı kâtibi lâ- zım, demiş, seni oraya alayım. Adam boynunu bükmüş: — Benim yazmam okumam yok ki, Bu söz üzerine Hahambaşı cebin - den çantasını çıkarmış, adama elli küurüş vermiş. — Bundan başka sana bir iyilik ya- pama', : Elli kuruşu alan, elli kuruşu kendi-. ne sermaye yapmış. Elli kuruş yüz kuruşa çıkmış, bin kuruşa çıkmış bir kaç sene içinde milyon oluvermiş. Yeni milyonerin okumak yazmak bilmediğini bilenlerden biri kendi - sine: — Sen, demiş, okumak yazmak bil- mediğin halde milyoner oldun; ya o- kuman yazman da olsaydı, kim bilir ne olacaktın?. Milyoner cevab vermiş: — Ne mi olacaktım? Sö'yliyeyinı: Hahamhaneye kapı kâtibi. * Va Bir Fransızın para Kazanmak için Bulduğu usul ı 4 Bir Fransiz Amerikada uzun yıllar kaldığı halde bir türlü servet yapama - mıştı. Fransaya fakir olarak dönmek İstemişti. Uzun müddet düşündü ve ni- hayet çareyi buldu. Birahenelerde şark hikâyelerini anlatmak... Uydurduğu şark hikâyelerinin içinde, Türkler, Araplar hakkında aleâcayip masallarla Siz ne dersiniz, Talili adam mı, Talisiz adam mı? Alman gazeteleri geçenlerde vukun gelen hâdise hakkında mütalâa derme- yan ederken ikiye ayrılmışlar. Mesele şu: Erich Havuptman Nisanın on üçün- cü günü, yolda giderken tamir gören bir binanin tepesinden bir kalas yuvar- lanır ve tam Erich'in arkasına, on san- tim gerisine düşer. Erich, heyecanla kal dırımdan aşağıya sıçrayınca, hızla ge - len bir otomobil Erich'i çiğnemek iste- mediği için âni fren yapar, halbuki o sırada arkadan da bir otomobil gelir, o öndekinin. duracağını — kestiremediği için öndeki otomobile hızla çarpar ve ikinci arabanın şoförile birinci taksinin arkada oturan müşterisi yaralanır. Erich o sırada bulunan bir otomobile biner; — Çek der, otomobil kalktıgı 'zaman bir tramvaya çarparak parçalanır...' İşte bu sebepten dolayı bazı gazeteler Epeyce talili adam, bu kadar felâkete rağmen hiç bir şey olmadı, diyorlar. Diğerleri de bu kadar kazaya maruz kalması şüphesiz ki tali eseri değildir. kanaatini izhar ediyorlar. N 4 esseselere baş vurdu: — Sizin masraflarınız kabarık bir ye- kün tutfuğunu görüyorum, gösterdiğim üsüller sayesinde tasarruf yapmak mümkün olacaktır. Fakat tasarruf edi- len miktarın yüzde onunu isterim, de- di. Fransız hasis bir adam olduğundan güzel tasarruf metotleri buldu, ve bu sayede büyük paralar kazandı. Şimdi: — Amerikalılar, üydurma hikâyeden ziyade menfaatlerine bakıyorlarmış, diyormuş. C İSTER İNAN «Ankara belediyesi tarafından idare edilen otobüs servi- sinin hasılatı her avyın birinden on beşine kadar vasati ola- biT E'R” -| İNAN Bir arkadaşımızın bu istatistikten çıkardığı neticeye göre Ankaralıların mühim bir kısmı ayda ancak 15 gün otobüse rak 1700 Hira tuttuğu halde on beşinden ay sonuna kadar | binmekte, ayın diğer nısfında da tasarruf maksadile yaya olan hasılat miktarı ancak 700 liradan ibarettır. İSTER yürümeyi tercih etmektedirler.» İSTER İNANMA! î NANMA! Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için ğ % Sinan Yunanlı imiş! (Baştarafı 1 inci sayfada) tan başa yanlışlarla dolu olduğunu tık bilmiyen yoktur. Fakat sıst;ıal'tlat*g bir şekilde Türk büyüklerini kendlw rine mal etmekten hâlâ vazgeçemiye bu gibi yabancılara hakikati anlatal mek için her defasında kafalarına Vw' mak lâzımgeliyor: Yapılan ihtifal doğum yıldönümü G d# ğil, ölüm - yıldönümü münasebetiledi ve Mimar Sinan öleli 349 yıl olmuşt!" II Koca Sinanın Hiristiyan ve Yuna 1 soyundan değil İslâm ve Türk soy dan olduğuna dair deliller vardır. Üf | da mimarın son yıllarında yazdu“dl# tercümeihalidir. Kayserinin Kesi na İ hiyesinin Agırnas köyündendir. Bab” sının adı Abdülmennan'dır. Biz 9 aF san tarihli nüshamızda bunları yazd » | Büundan başka Yeniçerilerin hep” dönme değildir. Orhan zamanında P? 1 hassa Rumelideki hıristiyan çocuklaf” "İnın devşirme suretile Yeniçeri yaptl " masına başlanmışsa da Yavuz zaman# da bunun mahzurları görülmüş ve ABE # dolu Türklerinden de Yeniçeri alıni? ya başlanmıştır. Hattâ Yeniçeri oCü5 git gide tamamile İslâm ve Türklerd? kurulmiya başlanmış, son zamanlafd’ hıristiyanlardan devşirme usulü tamwı'v | mile kalkmıştır. VĞ Soyların tefriki için en kuvvetli *' şüphe bırakmıyan esaslardan biri kafa tasının biçimidir. Geçen sene T“fk Tarih Entümeninin Mimar Sman“" kabrini açarak kafa tası üzerinde yâP” tığı tetkikler de vesikaya dayanan tar rihi hakikatleri teyit etmiştir. İstanbuldan bu yazıyı Akropolis & zetesine gönderen zat eğer o günt Türk gazetelerini şöyle bir gözden ga' çirseydi bütün Türk büyüklerini k&' ! dilerine mal etmek gibi artık iptiz 4 uğrayan ve sadece sahiplerini gı.ıl 4 yapan bir hareketten korunmuş olur” du. || Turınm! Fuzuli hakkındaki İ Ermenice eser (Baş tarafı 1 inci sayfada) —. ı teklifini, büyük memnuüuniyet ve takdir” karşılıyan «Son Posta» bu eserin ıneî j dana getirilmesi için, her türlü mi ret ve yardımda bulunmağa karaı' miştir. Bu hususta yaptiğımız tetkikl teşebbüslerin neticesini bilâhara bıldî'“i ceğiz. ö — Sevgilisinin anasını pişire? kızıl derili t N, Amerikanın yerli ahalisi, yani imızı derililer, fevkalâde kindar © İkızı alamadığı için, kızın anasına ŞU ? KĞ ı.n af ğ larmış. Life mecmuasında okudüîî;;ş | muza göre bunlardan bir tanesi s€V '_ı işi yapmış: lue Kadıncağızı bir tuzak kurarak 35#1 çağırmış bir kazanın içine atarak _" nar suda pişirmiş ve sonra o yanık * ! sedi, sevdiği kıza yollamış, gönde mektupta da: | — Ben senin için yanıp kavrul'*yd içim annenin suratına benziyo u. '_!::ı raz da sen anana yan, demıştî/, 'l Biliyor musunuz ? g 1 — Hayitide ada, şehir ve koffe’j ıı"; mmı ayni zamanda taşıyan yer P 3;3 2 — Flaubert kimdir? — o ai“,-ğar. 3 — Büyük Türk hükümdari BÜ öldükten sonra yerine hangi za kümdar olmuştur? (Cevaplarıi Y * a Dünkü Suallerin Cevapları: M * 1 — Bugünkü Hitler Almany bayrağında bulunan — gamali dindarlarının senbolü olarak 2 — Eski Mısır Hidivi Abbas Hıdif' Ç şa bugün 63 yaşındadır ve MısiF parl at liğinden 1914 de İngilterenin icb K, çekilmiştir. 3 — Abbasilerden 37 hahf.e ge | Bu 37 halife 1762 yılından 1258 Xi _dar,yanıâ& Büktürerapi AŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: