15 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

15 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hikâye: SON POSTA Hırsız var!.. Bay Tomruk, derin uykuda — uyuyordu. Uyku arasında ku - lağına bir takım sce- ker geldi, ve birden uyandı. Etrafına ba- kındı. Kimseler yök- tu, dinledi. Alt kat tan sesler geliyordu Demek uykuda İken f rüya görmemiş, ha - kikaten ses duymuş- tu. ZZ. Acaba kim olabi -<— Hrdi? Bay Tomruk evinde tek başına otururdu. Hiç kimse- &i olmadığı gibi bizmelçisi de yoktu. Her hakle bu bir hırsız olacaktı. Bay Tomruk | korkak bir adamdı. Evde bir hırsızın bu- hunduğu aklına gelir gelmez korkusu arttı Ne yapacağını şaşırdı. Seslere ku- lak verdi. Evet bu muhakkak bir hırsız olmalıydı.. Ya şimdi odasına giriverirse, ne yapardı? Ya kendisini döver, bağlar, yahud da öldürürse. Bay Tomruğun korkusu gitgide daha <—— RKülçük —— Okuyucularımıza Geçen cumartesi günü çıka - cak olan çocuk sayfası, cumar- tes'nin bayram olması dolayısile bagüne kaldı. Bundan sonra çocuk sayfanı gene eskiden olduğu gibi her cumartesi günü muntazaman ga- zetemize konulacaktır. artıyordu. Yataktan çıktı. Şamdan elinde odanın kapısına doğru yürüdü. Fakat bu arada alt kattan daha fazla bir gürültü geldi. Şamdan Bay Tomruğun elinden düştü. Avazı çıktığı kadar: — Hırsız var! Diye bağırdı. O kadar hızlı bağırdı ki onun sesini mahallede duymıyan kalma- dı. Yataklarından fırlıyan konu komşu, köşe başında nöbet bekliyen polisle, hep birden koşuştular. Eve girdiler.. Ses evin altındaki bir bölmeden geliyordu. Polisler baltaları al- dılar. Kapıyı kırdılar ve içeri girdiler. Meraklı konu komşu da polislerin arkası sıra oraya girmekten kendilerini ala - |madılar. Bu kadar insandan cesaret alan Bay Tomruk da yanlarında idi. Ve evine giren hırsızın tutulduğunu görmek isti- Fakat hep birden şaşırdılar, birden kahkahalarla güldüler, Çünkü gördükleri bir hırsız değil, bir Ve hep | Büyük yazıcılarımız: T_'evfik F i_kret İstanbulda doğdu. İlk tahsiline Aksa- raydaki Valide rüşdiyesinde başladı. Ga- latasaray sultanisini birincilikle bitirdi. Hariciye istişare odasında vazife aldı. Bir taraftan da «Gedikpaşadaki» ticaret ©- kulunda «fransızca» dersi veriyordu. Mü- sabaka ile «Galatasaray sultanisizne türk- çe öğretmeni oldu. Asıl edebi şöhretini inançlayan — «Serveti Fünun» şimdiki, «Uyanış» dergisi olmuştur. En güzel ya- zılarını bu dergide çıkardı. İstibdadın en korkunç zamanlarında en kuvvetli şiir - lerini yazdı. Ahlâklı, bilgili, seciyesi sa lam bir artistimizdir. Doğruluktan — bir an ayrılmamıştır. O, yenilik bakımından memleketimize en büyük hizmeti yap - mıştir. «Aruz veznini» tamamen değ reken önemi vererek ilk çoc azü melerini yazan da «Tevfik Fikret» dir. Eserleri: Rübabı Şikeste, Rübabın Ce- vabı, Halükun Defteri, Şermin. eşekti. Bay To eşek almış, ve eşeği evinin altındaki böl- meye bağlamıştı. Bir eşek aldığımı ve ©- raya bağladığını da tamamile unutmuştu. Duyduğu sesler eşeğin ayağını yere vu- rarak çıkardığı sesten başka bir şey de- Bildi. * * Tuzağa tutulan tavşan Üç arkadaş bir gün kırda geziyorlar- dı. Turzağa tutulmuş bir tavşan gör - düler, Her üçü de tavşana sahib ol « İkinci: — Ben de, dedi, gök yüzündeki yıl- dızların pırlanta olmalarını ve enların hepsinin sahibi olmamı isterim. Aralarında şu suretle anlaştılar: Hangimiz aza kanast etmezsek tavşan onun olsun! — Ben de, dedi, sizin istediklerinizi elde etmenizi beklerim, çünkü ©o za - aman onları sizden alacak, elmaslara ve Biri: — Ben, dedi, denizlerdeki bütün kumların altın olmasını ve onların sa- hibi de ben olmamı isterim, Bahsi kazanmıştı. 'Pavşan onun hak- kıydı. Tavşanı aklı ve Bevine savine e. vine götürd Kazmbur terzi çok fekirdi. Bir kaç para kazanabil - mek için, gece gündüz hiç duürmadan — çalışırdı. Bir gece gene çalışmış, m- marlanan bir elbiseyi geç vakit bitirebilmişti. — Benden ne istersin? Terzi içini çekti. İhtiyar bu Iç çekişteki mânayı an- Jamıştı. Terzi sırtımdaki! kamburu hatırlamıştı. D ZS SAZ Tei Hai / A Ertesi gün terziyi, komşu- su ayakkabıcı gördü ve şa- şirdi — Kamburun ne oldu? Dedi. 'Terzi olan biteni an- Tattı. Ayakkabıcı sevindi, Ben de, dedi, sana bir hediye vermek isterim, Ayakkabıcı sevindi.. İhti- yar sözüne devim eti — Dün bir terzi elbise ver- mişti. Onun kamburunu sırtından almıştım, Bana hediyem olsun. KUŞ ZER neri yola çıktığı zaman üşüyordu. Yolda ihtiyar bir dilenciye rastgeldi. Di- lencinin elbiseleri yırtık- tı, soğuk vücudüne işliyor, adam tir tir titriyordu. NG Ona datma ıztırap veren, enu Üüzen aırlındaki kam- burdu. Ah bir kurtulabil- fakat kendine elbise ç7 Kendi kendine; — Şimdi bir çift ayakka- bi alır gidertm; terzinin elbise verdiği ihtiyarı bu- har, ona ayakkabları veri- rim, Ve bol bol para iste- ryim. Kamburu yok eden imsan parayı da icad eder. Bana istediğim parayı ve- O anda ayakkabıcının sir- fında bir kambur hasil ol- muştu. Ve ihtiyar da ar - tik görünmüyordu. Ayak- kabıcı şaşırmış bir. halde bağıra — bağıra — koşmiya buşladı. EŞEZ %—îğ TU di Bu Günlerce, £t0 gp diktiği sından çıkardi lenciye giydi tü yüzü gülmüş YA v ueımw / şeyi — yapmıyt // bir Insanmifi i fok bir deın::,;,ı terzinin kamit 0 « gi zımca — kambiff / a kayboluyerdi. dümdüz bir np | yarı buldu. uzattı: — Bunları “:9 için yaptırı, Dedi. İhtiyat giydi. Fakat nın ne haris Dİf dığı balığı kaybetmiştir. Arıyor, bulamıyor. “Siz ona yardım l"::/ edin ve bize _ı/),) AN'd ( Köprünün üzerindeki balıkçı gayet büyük bir balık yakatlamı$: " vf Bulursanız resmi kesin, balığın olduğu yeri işaret diğer yüs KiFİ” kişiye bir futbol topü, bir kişiye bir kilo çikolâta, pırlantalara ben sahib olacağım! «San Posta» yazılı kıymetli bediyelerden vereceğiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: