26 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aI SEHıR c HAB:RLERI Lozan günü münasebetile dün üniversite salonunda merasim yapıldı & Dünkü merasimden bir intıba Lozan muüuahedesinin imzasının yıldö- nümü münasebetile dün saat on altıda Üniversite konferans salonunda merasim yapılmıştır. Merasime saat on altıda it- faiye bandosunun çaldığı İstiklâ! marşile başlanmış, bunu takiben İktısad Fakülte- si profesörlerinden İbrahim Fazıl, Hukuk Fakültesi dekanı namına bir açış nutku söylemiştir. Profesör, nutkunda bugünün ehemmiyetinden bahsetmiş, bir iktısadcı ve maliyeci sıfatile mali ve iktısadi ba- kımlardan muahedenin ehemmuyetini te- barüz ettirecek birkaç söz söylemlekten nefsini menedemediğini anlatarak, mua- hedeyi, bu noktalardan izah etmiştir. Profesör İbrahim Fazıldan sonra Hu- kuk : Fakültesi hukuk başlangıcı ve hu- kuk felsefesi doçenti Yavuz Abadan kür- süye çıkmış şöyle söze başlamıştır: «— Bugün yıldönümünü kutlulamak için buyada toplandığımız Lozana giden yolun başlangıcı Amasyadır. Eşsiz inkı- lâbımız, büyük harbin sarsıntılarile gö- çen eski dünya nizamının çöküntüleri a- rasından Türkün milli benlik ve eğemen- liğini kurtarma karar ve dileğini ilk defa Amasya tamimile orta$e attı. İnkılâb ira- desinin kristalleştiği mihraktan, Büyük Şeften 21-22 haziran 1919 da sâdır olan bu tamimin direktifleri, milletin kayıd-< sız Ve şartsız istiklâl ve hâkimyetini te- min ve bunun için de milli hareket ve mukavemeti organize etmek esasların- dan ibarettir. Bu düşünceler, milli kon- greler karar ve kanallarından geçerek, dış egemenlik bakımından milli misak, iç egemkenlik bakımından da milli hâkimi- yet formüllerinin temelini teşkil ettiler. «Amasya ve Lozan uçları arasında ge- çen dört yıl, Türklük için en çetin bir imtihan ve mücadele devresi oldu» diyen hatib, diğer harb sonu — muahedelerile Lozan muahedesini mukayese etmiş, Lo- zan muahedesini diğer muahedelerden a- yıran hususiyetleri şekil, muhteva ve ruh yenilikleri olarak 3 grupta mütalea ede- rek muahedenin etraflı derin ve ilmi bir izahını yapmıştır. Hatib hitabesini, alkışlar arasında, şu sözlerle bitirmiştir: «— Tarihi bilen, Türkü tanıyan, hakka tapan herkes bu çelik iradedeki sonsuz kudrete güvenir. Feyzini milli duygula- | rın öz ve temiz kaynağından alan bu kudrette Türkün büyük yarımını selâm- larım. Şef ve Türklük var olsun!» Doçent Yavuz indikten sonra Hukuk Fakültesinin bu sene mezumnlarından Sulhi Dönmezer kürsüye çıkmış, müahe- delerin rolünü ve Lozan muahedesinin bütün bu muahedelerin fevkindeki ma- hiyetini tebarüz ettiren güzel bir hitabe irad etmiştir. Sulhi, Atatürkün — Lozan muahedesi hakkında söylediği sözleri ik- tibas ettikten sonra, hitabesine şu söz- lerle nihayet vermiştir: «— Arkadaşlarım! Bir millet ki en ka- ra günlerinin sonunda Lozan gibi büyük bir eseri yaratabilmiştir. Artık onun için | yüksekliklerin hududu olmaz. Varolun; bize bugünleri hazırlıyanlar ve getiren- ler!.» Sulhi bu sözlerini alkışlar arasında söyledikten sonra, gene bu sene mezun- larından Naşid Kızılay kürsüye çıkmış, bir nutuk söylemiştir. Naşid ezcümle: — Arkadaşlar! Başsızlik, bir devlet i- çin“en büyük felâket ve sebebi izmihlâl olur ve oldu. Türk milleti yuvarlandığı girdabdan halâs olmak için bir baş bek- ledi. Asaletine, civanmerdliğine itimad edilecek ve ona baş olmanın şeref ve mes'uliyetini idrak edecek bir şef bekle- di, Lozan, doğan, beklenen bu altın başın önünde dünyanın eğilmesinin semmbolü- dür. Lozan, Türkün yaşama kudret ve kabiliyetinin şahlanmış bir timsalidir» demiştir. Naşid nutkunu bitirdikten sonra tek- rar profesör İsmail Fazıl kürsüye çıkmış, başta Atatürk olmak üzere. büyüklerimi- ze tazim telgrafları çekilmesini teklif et- miş, teklif, alkışlarla kabul olunmuş ve merasime nihayet verilmiştir. Kültür Bakanı Saffet Arıkan şehrimize geldi Bir müddettenberi Doğu vilâyetle - rinde doğu üniversitesi — tesisine dair tedkikler yapmakta olan Kültür Baka- nı Saffet Arıkan beraberinde — yüksek tedrisat umum müdürü Cevad, kalemi mahsus müdürü Nihad Adil, ilk tedri - sat umüm müdürü İsmail Hakkı ve Gü zel San'atlar Akademisi Profesörlerin- den Arif Hikmet olduğu halde dün sa- at on bir buçukta Güneysu — vapurile Samsundan şehrimize gelmiştir. İstan- bul Kültür Direktörü Tevfik Kut, yar direktörler, ilk ve orta tedrisat ispek - törleri ve üniversite erkânı, bir motör- le Anadoluhisarı önlerinde — Güneysu Vvapurunu karşılamışlar, Galata rıhtı - mına kadar vapüurla birlikte gelmişler-. dir. Vekili, rıhtımda İstanbuldaki ilk ve orta mekteblerle liseler müdürleri, is - | pektörler, sair maarif erkânı ve tale - beler karşılamışlardır. Vapurdan çıkan Kültür Bakani, o - -tomobille kültür direktörlüğüne gel - miş, kültür direktörü ve müfettişlerle maarife aid işler üzerinde bir müddet Etimes'ud radyosunun açılış hazırlıkları Etimes'ud radyo istasyonunun bütün hazırlıklarının bitmiş olduğunu yazmış- tık. Posta telgraf umum müdürlüğü müte- hassıs ve mühendislerinden Fuad, Emin ve Mazhar, tesellüâm muamelesinde hazır bulunmak üzere Ankaraya gitmişlerdir. _Piğer taraftan yeni radyo istasyonu- nun müdürü Hayri de artistleri angaje etmek üzere şehrimize gelmiş ve tedkik- lerine, başlamıştır. görüşmüştür. Vekil, öğleden sonra tek- rar kültür direktörlüğüne gelmiş, Maa rif Vekâleti umumi müfettişler daire - sinde yeni açılacak mektebler ve mual- lim kadrolari üzerinde bir müddet da- ha meşgul olmuştur. Kültür Bakanı, akşama doğru Sara - ya giderek Atatürk'e tazimlerini ve do ğu seyahatindeki tedkiklerinin netice * lerini arzetmiştir. Vekil, iki üç gün burada kalacak, muhtelif meseleler üzerinde tedkikler-. de bulunduktan sonra Ankaraya hare-,) ket edecektir. Bir ciğerci bir kasabın karnını deşerek öldürdü Evvelki gece Balatta Draman çeşmesi ö - nünde feci bir cinayet olmuş, Receb isminde 22 yaşında bir ciğerci kendisinden — 12 yaş büyük olan Yahya isminde bir mezbaha ke- sicisini bıçakla karnını yarıp — barsaklarını dişarı dökmek suretile öldürmüştür. Vak'a - nın tafsilâtı şudur: Maktul Yahya bundan beş altı sene ev- vel Draman mahallesinde 43 numaralı evde oturan Sadiye isminde bir kadınla evlen - miştir. Bir müddet sonra Yahyanın hemşi- relerinden birisi de katil Recebin ağfabeysi Mustafa ile evlenmiş ve bu suretle Receb ile Yahya arasında bir akrabalık teessüs et »- miştir. Bir müddet sonra Receb Yahyayı, karısı Sadiyeden ayırarak kendi kız kardeşi Şükri- ye ile evlendirmeği kurmuş ve o sırada Yah- ya ile arası pek İyi olduğu için nihayet bir gün onu iknaa muvaffak olmuştur. Bundan bir sene evvel Yahya Sadiyeden kurtulup Şükriyeyi almak için mahkemeye müracaat etmiş ve karısı aleyhinde böşan - ma davası açmıştır. Davanın — açılması ile derhal Sadiyeden ayrılacağını ümid eden Yahya derhal bir nişan merasimi yapmışlar ve Şükriye ile nişanlanmıştır. Fakat son za- Katil manlarda Şükriyeye birkaç muvafık talib zü hur edince Şükriye bu boşanma işinin daha pek çok uzayacağını anlayarak — Yahya ile olan nişanından vazgeçmiş ve nişan yüzü - ğünü geri göndermiştir. İşte o gündenberi Yahya İle Recebin arası açılmıştır. Yahya, Şükriyenin yüzüğü iade etmesine, Recebin sebeb olduğunu ve hem - şiresini, kendisine tercihan — bu sön talibe vermek istediğine hükmetmiştir. Bundan on beş gün evvel bu yüzden ikisi arasında bir ağız kavgası olmuşsa da mü - dahale edenlerin gayretleri — sayesinde bir hâdise çıkmasının önü alınmıştır. Evvelki gece Yahya, elinde büyücek bir paketle Karagümrükte Sarayağası cadde - sindeki evine gelmekte iken Draman çeşme- si önünde Recebe tesadüf etmiştir. Ve Re - cebin kendisine pek dik dik baktığını gören Yahya birdenbire sinirlenmiş ve ona: — Ulan, ne o kadar dikkatli bakıyorsun. demiş, Receb de: — Göze yasak yok ya, bakarsam ne olur- muş. cevabini verince Yahya birdenbire sinirle- nerek elindeki paketi Recebin başına çarp - mıştır. Bir bakkaldan döndüğü — anlaşılan Yahyanın paketi, Recebin başında yırtılmış ve içindeki sabun kalıbları sokağa dökül - müştür. Bununla hırsını alamıyan Yahya bu sefer bıçağını çekmek iİstemiş, fakat daha ev vel davranan Receb dalma üzerinde taşıdığı keskin ciğerci bıçağı ile Yahyanın — üzerine saldırmış ve bir vuruşda onun midesinin ü- zerinden karnının alt tarafına kadar yırt - mak suretile büyük ve korkunç bir yara aç- mıştır. Yahya kanlar içinde yere yuvarlanır ken Receb de elinde bıçağını sallıyarak bir müddet yürüdükten sonra önüne tesadüf e - den bir kuyuya bıçağını atmış ve ortadan kaybolmuştur. Vak'adan haberdar olan zabıta, — derhal faaliyete geçmiş ve telefonla bir cankurta - ran otomobili çağırarak yaralıyı Cerahpaşa hastanesine kâaldırtmış ve suçlunun yaka - lanması için lâzım gelen tertibatı almıştır. Yahyaya hastanede bir ameliyat yapıla - rak hayatının kurtarılmasına — çalışılmışsa da - yarası tehlikeli olduğundan — bu esnada ölmüştür. - Katil Receb zabıtanın iki saat devam & - den sıkı bir araması neticesinde Eyübde Ba- bahaydar mahallesinde Kuyu sokağında ba- bası Azizin evinde yakalanmıştır. Hâdiseye müdeilumümi — muavinlerinden Necati Kütükçüoğlu el koymuştur. — Hâdise yeni cürmü meşhud kanununun şümulü da- hilinde olduğu için tahkikat — sür'atle intaç edilecek ve Receb doğrudan doğruya iddia- name ile Ağırcezaya sevkolunacaktır. Şirteti Hayriyenin İstanbulda inşa et- tirmiş olduğu 76 numaralı (Sarıyer) va- puru Boğaziçinde işlemeğe bâşlamadan evvel dün birinci defa olarak ilk seferini yapmıştır. 76 numara daha evvel gene ayni tez- gâhlarda yapilmiş olan 75 numara tipin- de küçük bir vapurdur. Şirketi Hayriye- nin bu tipteki vapurları inşa ettirmekte- ki maksadı Boğaziçindeki seferleri sık- laştırmak kaygusudur. Vapur memleke- timizde inşa edilmiştir. Mühendisi Şirke- ti Hayriye fen müdürü Bay Herrmann Dilgdir. Şirket fen müdür muavini mü- hendis Bay Hâmid Rızanın muavenetile gayet kısa bir zamanda yani on ay içinde inşa edilerek sefere başlamış Lulunuyor. Bu vapur 1937 senesi 15 eylülünde kızağa konulmuş ve yirmi dört temmuzda deni- ze indirilmiştir. Fakat bu vapur inşa e- dildiği zaman içinde ayni tezgâhlarda başka vapurlara ehemmiyetli ve ehem- miyetsiz tamirat yapıldığını da kaydet- Mmek lâzım gelir. Vapur içinde kullanılmış olan malze- me (birinci mevki salonundaki kanapele- rin yüzleri müstesna olmak üzere) tama- mile yerlidir. 76 numaralı (Sarıyer) —vapurunun sür'ati 12 buçuk mildir. Makine devir a- dedi iki yüz yirmidir. Makine beygir kuvveti üç yüz ellidir. Vapurda beş yüz yetmiş üç yolcu için oturacak yer vardır. Vapurun inşasında yüz seksen işci Ça- lışmıştır. Dün vapur birinci defa olarak hususi davetliler ve gazetecilerle Boğaziçinde bir gezinti yapmıştır. Tenezzüh buyuk bir neş'e içinde geçmiştir. Şirketi Hayriye fen müdürü Bay Herr- mann Dilg tenezzüh esnasında orada bu- lunan bir muharririmize: — Türk işcisi dünyadaki işcilerin en iyisidir, demiştir. Ben bu gemivi ancak onların gayret ve yardımlarile bu kadar az bir zamanda bü kadar mükemmel ola- rak inşa edebildim. Dünyanın hiçbir ta- rafındaki atölyede mühendisin sözünü bir baba sözü gibi seve seve dinleyip tatbik eden iştiler yoktur. Türk işcisi - dünya yüzünde bir tanedir. Benim onların başı olduğumu hissetmişlerdir, fakat ben de bonların benim kolum olduğunu pekâlâ müdrikim, Başsız parmak ve kol, kolsuz, parmaksız baş ne yapabilir. Türk işcisi pek yakın bir tarihte memleketine hariç- ten hiçbir şey aldırmıyacak, hariçte hiç bir şey yaptırmıyacak bir seviyeye yük- selecektır başka care yoktur. Sabahleyin. öğleyin ve akşamleyin ağızınızı iyice Odol suyu ile yıkarsanız ve dişlerinizi Odol dişmacunu ile fırçalarsanız nefesiniz daima hoş kokar ve artık ağızı- nızda dişlerinizi çürütebilecek şeylerden eser kalmaz. Dişlerinizin güzel ve sağlam olma- sını İstiyorsanız bu dediğimizi yapmakdan Şirketi Harıyenın İstanbulda yaptırdığı yeni iyapuru dün sefere başladı 76 numara dünkü tenezzüh esnasında Tenezzüh saat şekiz buçuğa doğru ni- hayete ermiştir. * kk İktısad Vekilinin tedkikleri İktısad Vekili Şakir Kesebir, dün öğleden evvel Türkofis İstanbul şube - sine gelerek bir müddet meşgul olmuş, ihracat tacirlerile görüşmüştür. Galatasaraylılar deniz gezintilerini 13 ağustosta yapıyorlar Galatasaraylıların maaile —toplanabil- melerini temin için cemiyet tarafından tertib edilen 938 senesi deniz gezintisi 13 ağustos cumürtesi günü yapılacaktır. Sa- at on dörtte Köprüden har«tet edecek vapur, Kadıköye uğradıklan sonra Mal- tepeye, oradan Adalara giducek ve Mo- dada bir müddet tevakkuf edilecektir. Mehtabda, Modadan hareketle — Boğaza gidilecektir, *... DOĞUM İstanbul müddeilumumi muavinlerin « den Necati Kütükçüoğlunun bir erkek ço« cuğu dünyaya gelmiştir. Nevzada uzun ömür ve saadet dileriz. Acıklı bir Ölü Sümerbank meclisi idare âzasından eski Posta Telgraf Nazırı, Devlet De - miryolları Umum Müdürü Haşim San - verin Pariste ölen oğlu Düyunu Umumis ye Komiserliği sekreteri Baki Sanverin cenazesi bugün saat «ll» de Şişli Osman- beyde Baytar Ahmed sokağındaki — «22. No. lu hanesinden kaldırılarak Yahyae « fendi mezarlığına gömülecektir. Mevlâ rahmet eyliye, — «4825> VEFAT Esbak Orman ve Maadin Nezareti mu- hasebecisi merhum Muhiddin Beyin oğlu | Mehmed Ziya irtihal etmiştir. Cenazesi bugün saat on buçukta Anadoluhisarın- da kardeşi Alj Rızanın yalısından kal - dırılacak ve motörlerle Eyübe nakil ve öğle namazı Eyüb camiinde kılındıktan | sonra aile kabristanına — defnedilecektir. Köprüden Anadoluhisarına vapur saah dokuzdadır. (1114) VEFAT Adliye müfettişlerinden Sırrı Ankarâ- da tedavi edilmekte olduğu Nümunt hastanesinde, üremi hastalığından veia'ı etmıştır Cenabıhak rahmet eylesiıı y .. a düzüldl 5 ir Di a aei

Bu sayıdan diğer sayfalar: