26 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j LT T — . wi P M ı © Alışık - değil Üki ayyaş, meyha- heye girdiler.. Bir - biri arkasına bir kaç Kkadeh içtiler. Ayyaş- lardan biri - arkada - Şina: — Haydi birer ka- deh daha! Dedi. Öteki Üetti: | — Olmaz, ben faz- la içmem, red - — Neye, eskiden hiç reddetmezdin? . — Evet, fakat bu- gün ev değiştirdim. min ediyorsunuz, WYeni evin merdive - yüş aldandınız? nine ayaklarım alışık değil! termiyorsunuz.. — Yaşımı otuz altı tah- — Kırk yaşında gös - Ai . SON POSTA dört farkına vardılar?.. — Seyirciler acaba neye gülüyorlar? * — Bilmem, sanki gülünecek bir şey mi tvar? — Dur da sebebini şimdi anlar gibi oldum.. Zanne- dersem seninle çalgılarımızı değiştirmişiz.. Nasıl da Duyuluyor — Ayrılmanıza se- beb? — Kocamla geçi - nemiyoruz. " — Kaç senelik ev- lisiniz? — ÖOn. — ÜÖn sene geçin- diniz ya! Şimdi sebeb ne? — Bay hâkim, on sene evvel kocam nin çarptığı duyulur- du. — Ya şimdi? — Şimdi de sura - tıma çarptığı tokat - lar duyuluyor. Uyku ilâcı Genç kız, kendisile evlenmek istiyen ğ erkeği reddetmiş - ti Fakat vicda - nı muazzeb oldu. du: — Sizinle evlen- k meyi kabul etme - diğim için geceleri uykusuz ka.ldığımzı düşündüm, gönlüm rahat etmedi. ——— — Benimle evlenmiye kasar verdiniz öyle mi? ğ — Hayır, fakat size bir uyku ilâcı ge - tirdim, * Atlatmak için Çirkin erkek, güzel kadınla k_a_rşılaştı: — Sizin bir arka daşınız var ya, de- di, kendisile ev - lenmek istediğimi söyledim. Nişanlı- yım, dedi. , — Ben de nişan- * A . d İ Annesi gibi — Karınız henüz doğurmadı mı? — Hayır. — Acaba neye? — Her * halde kız — doğuracaktır da ondan.. Kız an- neye — benzermiş. Annesinin de dai- Dinleyicim Yeni tanışmışlardı. Birlikte bir lokan - , taya girdiler; er - kek ikide bir: . — Benim sevgi- li dinleyicim! Diyordu. Kadı - na merak oldu: — - Neye bana, sevgili dinleyicim - diyorsunuüz? d Ahşk;nîık tesirile olacak.. Radyoda Şpikerim de.. n * Dememiş miydin ? Anne, çocuğuna darıldı: — Gene sana verdiğim reçelle ekmeği $eraber yemedin de yalnız reçeli yedin. — BSen; bana, iki şey birden yapılmaz, Genci aradı, bül -| : 5 lememiş miydin anne! Yamyam operatör — Kestiğim baca- ğı ne yapayım? : K Yamyam hasta — Fakirlere veriniz! A — Kocanız gene eskisi gibi aksi mi, gene hiç söz dinlemiyor mu? — Hayır artık hiç aksilik etmiyor, kulakları sağır olalıdanberi çok söz dinler oldu. 1 — Seni otomobille gezdirenin adı ne? — Ahmed Hâmâid Necati Soykan! — Dört isimli adam ha? — Hayır dört adam! |gecesi kadar gü - itim. Fakat Dedikodu Kadın, bir başka kadını ziyarete gel - mişti. — Dedikodu yaptılar.. Ziyare- te gelen, tanıdık - larından biri: hak- kında duydukla - rın anlatt. Anlat- tıktan sonra: — Nasıl? Dedi. Ev sahibi şaşırdı: — Ne kadar değişmiş, bu dedikoduyu çıkaran benim, fakat hiç te bu kadar güzel anlatmamıştım. ğ * Esmer — Sevdiğim kızı görsen.. Bir ilkbahar zel! nü gibi, demek İs- tiyorsun! — FHayır gibi, çünkü esmer. t gecesi çok * Haksızlık Yaşlıca, çirkin kadın yaşlıca erkeğe söyledi: — Ben bundan on beş sene evvel güzellik kraliçesi intihab — edilmiş - şimdi | unutuldum. — Olabilir bayan, bu dünya haksızlık | dünyasıdır. * Yekünu — Bayan siz olsanız olsanız on beş ya- şında olabilirsi - niz... — Alay miı edi - yorsunuz?.. — Hayır, ciddi söylüyorum.. Ge- çen gün, otuz ya - şındasınız, demiştim; bugün de, on beş, dedim. Yekünü kırk beş eder. * Şübhe — Polis son cinayetin katilini yakaladı. Meğer kadın kıyafetine girmiş öyle dola şıyormuş. — Nasıl tanımışlar. — Şapkacı dükkânlarının önlerinden geçerken, camekânlara *bakmamasmdan şübhelenmişler. — Misafirlerimi güler yüzle karşılı- ” yabilmek için sakalmı Kestirmiye karar verdim, Bi — Şey karıcığım, şey, vallahı.. — Boşuna yemin etme, kapılarla gene fındık kırmışsın! | 4 $ b beni görünce kalbi -| Sayfa ? Yazan: Vasfi Rıza Zobu İçki nedir. bilmiyen nahiye buruştura buruştura içerken Nahiye müdürü seneler sonra bir kadeh içki bulup yüzünü köy muhtarı sormuş. “Tabii bunu hükümetin emrile içiyorsun, değil mi beyim ,, | Hem «Zigana» dağına tırmanıyoruz, hem ,de şoför anlatıyor: — Buraları zamanında Rum köyleriy- di.. İslâmların haddine mi düşmüş bu yollardan geçmek., Onlar bu güzel or - | manların içindeki köşklerde yaşarlardı.. — Her kayanın tepesinde bir bina ha- rabesi var, onlar nedir? — Manastırlar.. Herifler gözlerine kes- tirdikleri tepeye bir kilisecik kurmuşlar.. Hele şu dağların arkasında bir kilise vardı, görülecek şeydi o0.. Üç yüz odası varmış. Her oda bir köye aidmiş.. Ziya - rete gelirler, Yerler, içerler, sonra aida- tını verip, günahlarından beri, köylerine dönerlermiş.. — Demek Sultan Fatih buralarını zap- tettim zannetmiş... — Ha, öyle... Valisi, kaymakami, jan - darması Türktü amma, hâkimi onlardı.. — Bu Hamdi köyü de Rum muymuş? — Öyle ya.. Sade Rumlukmuş... — Bunun «hamsi »liği nereden geliyor? — Bunun hamsiliği bildiğimiz balıktan gelmez.. " — Yat — Hani arabcada «beş» manasına ge - len «hamis!» yok mu; hani bir zaman Sultan Reşada drlerdi. İşte «hamsi» o «hâmis» ten geliyor ki «beş» demektir. Gümüşhaneden bir manzara demek ki burası beş köyden çıkmış... İşte böylece eders» ala ala dağın ke- narma açılmış yollardan yukarılara çı - kıyoruz.. Sağ tarafımda muazzam bir u- çurumun dibinde, köpüklerle akan bir dere görünüyor.. Üstünde bulunduğumuz dağla, karşımızdaki dağın arasına sıkış- mış bu suyun, derinden şarıltısı duyulu- yor... Efendisinin ayakları dibinde yal - taklanan kıvrak bir köpek gibi, dağların eteklerinde bu su da hoplıya sıçrıya ho- murdanıyordu... Biz mi yükseliyoruz; yoksa bulutlar mı alçalıyor bilmem; birbirimize pek yak - laşmağa başladık... Altimızdaki, pek yü rüyor gibi görünmüyor.. Hırıltısı, horul tusu, sür'atinden fazla... Buna rağmer. işte bulutların içine girdik.. Göz gözü gör- müyor.. Şoför hem ışıkları yaktı, hem mütemadiyen klâkson çalıyor... Önümüz duman, yanlarımız duman, yerde mi, yok- sa gökte miyiz pek belli değil... * Çıktık, indik.. Tekrar çıkıp iniyoruz... Yollar yeni yapıldığı için sarsıntısız iler- liyor... Şu veya bu dönemeçlerin sırfla - rında bir takım küçük kâgir binalar var.. Hepsinin tepesinde bir kilise çanı asılı. — Bunlar nedir?. — İmdad evleri. «Hamsi köyü» de «Beş köy» demek.. Ha, aet b bt la t aa b b kak e kakakekala at kekelakekelekeekele (Devamı 10 ncu sayfada) Şimendifer Biletlerine neden Fiatlar yazılmıyor ? Devlet Demiryolları dokuzuncu işlet - mesinin biletleri hakkında bazı şikâyet - ler vukubulmaktadır. Bu meyanda dün matbaamıza gelerek üçüncü mevki İstanbul - Çekmece gidip gelme 8759, T860, 7861 numaralı Banliyö biletlerini ibraz eden bir okuyucumuz bun | ların üzerinde bilet fiatlarının bulunma- masından şikâyet etmiştir. Filhakika, ötedenberi — usul ve teamül olduğu üzere, biletler Üüzerinde, — flatını | gösteren bir rakam bulunması bir çok | noktalardan faydalıdır. Alâkadar makam- | ların nazarı dikkatini celbederiz. şehrimizin hangi semtinde, ne vakit ve ne şayt altında yükselecek, bugün el'an | meçhuldür. Müstakbel saray için ten münasib semt olarak Eski Hapishane binasının sahasi seçilmişti. Adliye Sarayından başka bü - | tün hükümet daireleri de tedricen bu ci- varda toplanacaktı, gerçekten iyi bir dü- şünceydi, ve sanıyoruz ki umumi şehir | plânında da yer almıştL. Ne yazık ki eski hapishane binasında vaktile Atmeydanı sarayı bulunduğu, bu bakımdan harabelerde tarihi kıymet ol- duğu hakkında ortaya bir fikir atıldı, ve | bu fikrin doğru olup olmadığını tesbit i - çin bir komisyon kuruldu. FRCI Komisyonun vardığı, yahud varacağı « e p f - Peş a y © MA l a H FU ŞA Gi0 — Si netice henüz belli değil, ümid — edelim ki ortaya atılan fikrin doğru olduğu anla - sıldığı takdirde dahi karardan vazgeçil - miyecek, bir çok yerlerde olduğu gibi sa- hada tarihi hatırlatacak bir kemer, ya - hud bir duvar parçasının bırakılması İle İktifa edilerek inşaata başlanacaktır. Fakat Adliye Sarayının eski hapisha- ne sahasşında inşa edilmesi — kararile bu sahanın tarihi kıymeti haiz olduğu iddi- asının ortaya alılması arasında aylarca zaman geçmiştir. Bu teahhür neden? Dün hapishane binasını — yıkma işini! üzerine almış olan müteahhidin yolladığı bir mektubda bu sualli görüyoruz. Hülâ « saten diyor ki: — Hapishane binasının yıkılma ihalesi . Nafiaca 40 gün evvel yapıldı. Mukavelesi akdedildi, plânları yapıldı, fakat tam İşe e — paşlıyacağımız sırada: K P - .a: - «Bina Ââsarı atikadanmış durunuz, de- 'Bir müteahhidin haklı suali nildi. Durduk. Yalnız inşat mevsimi, ame- Istanbulun müstakbel adliye — sarayı — jye bulma zamanı gün geçtikçe İlerlemek- tedir ve bitmek üzeredir. * Bize hatırlatayım ki, bu binanın yıkıl- masınin ilk Ihalesi 8 ay evvel yapılmıştı. sonrâ bozulmuştu, gene meydana atılmış- tı. Bizim.aldığımız zaman kadar — geçen müddet pek büyüktür. Bu müddet zarfın- da binanın âsarı atikadan olup olmadığı neden tedkik edilmedi?» Müteahhidin bu suali sormakta hakla meydandadır ve mesele mümasil İşlerimlz için ders alınmıya değer bir ehemmiyet- tedir Temenni edelim ki komisyon karn- rını çabuk versin ve gerçekten tarihi de nilecek bir hatıra varsa bir parçasının muhafaza edilmesile iktifa edilsin. —a v A ÖLi aei îiıl | ılı F irla ae 5e kdak Bi di £ hd B K öi v G

Bu sayıdan diğer sayfalar: