b ,-ş ÇHL he sü e TETm Te 1 MURA YAY Öi 1 l ÇA A — -— SARĞ Ö e | A:ün çi Zar gae .Z l & Ga— l? >; — z z B Ka 4—._-4- K " A L ”| Tet MN yUr a « f,;'—' —t agirir I Hâdiseler Karşısında ı NAKLEN Radyoyu açıyoruz: — Tepebaşından naklen! — Bakalım ne olacak? Diyor; tekrar açıyoruz: — Tepebaşından naklen.. Daha ertesi akşam gene ayni şey.. fa- kat bekliyoruz: " — Hele bakalım yarın akşam ne çıka- cak? * Adamın biri bir ramazan gecesi bir kahveye girmiş. Kahvede davul çalıyor, şarkı söylüyorlarmış... Adam, şarkınım güftesine dikkat etmiş: «Bir ayağında çizmesi var?> * — Bir ayağında çizmesi varmış. Hele bekliyeyim de öbür ayağında nesi oldu- ğunu söylesinler. Ondan sonra çıkıp gi- derim! » Demiş, beklemiş, şarkı söyliyenler mü- temadiyen: «Bir ayağında çizmesi var.» Deyip duruyorlarmış. Sabah olmuş, or- talık aydınlanmış. Davulcu durmuş. Şar- kı söyliyenler susmuşlar, fakat öbür aya- ğında nesi olduğunu söylememişler. A- dam da öğrenememiş. Biz de bu gidişle: ; — Bakalım yarın akşam ne olacak? Diye boşuna beklemiş olatağız. Görü- nüşe bakılırsa bütün bir mevsim: <«Tek ayağında çizmesi var.> Der gibi — Tepebaşı bahçesinden naklen, Diyecekler. * İstanbul radyosunu idare edenleri da- vet etsem: — Nefis bir baklava yaptırdım, buyu- run yeyin! Desem.. belki gelir, yerler, olur: — Ne iyi olmuş! Derler, ertesi gün gene davet etsem: — Nefis bir baklava yaptırdım. buyu- run yeyin! memnun — Eh iyi! Derler; ertesi gün, daha ertesi gün, daha ertesi gün: — Nefis bir baklava yaptırdım, buyu- run yeyin! Diye onları hep baklava yemiye çağır- sam: . — Eh artık, diyeceklerdir, nefis bak- |lava, nefis baklava ama artık bu nefis baklavadan da gına geldi. İstanbul radyosunu idare edenler, bize ikram ettiler: 1 — Tepebaşı Belediye bahçesinden nak- en.. Baklava lezzetile değilse bile bir tatar böreği yiyormuş gibi dinledik. Ertesi gün ikram ettiler. Gene dinle- dik. Aylar geçti. Hep ayni şey! — Eh artik bu tatar böreğinden de gına geldi. İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? — Dünyanın en garib hududu Dünyanın en ga- . rib hududu Fele- menk ile Belçika arasında — bulun- maktadır. Bu iki memleketin — tam hududları “izerine düşen şehrin adı Barlödüktür. , Hu- dud o şekilde çi- zilmiştir ki şehrin bazı sokaklarının bir kaldırımı Bel- çikaya, bir kaldırımı da Felemenge aid bulunmaktadır. Hattâ bazı evlerin bir kısım odaları Belçikanın diğer kısımları da Felemengindir. Barlödük kasabasının başlıca kahvesi de böylece ikiye ayrıl- Telsizli traktörler Amerikanın (O- hio eyaletinde ge- niş çiftliklerin sa- hibi olan Mister Willer, amelesinin çalışırken zevkli iş görmeleri için bü- tün traktör ve sa- pan âletlerine hbi- rer telsiz makinesi kaydurmuştur. Bu güzel buluş fayda vermemiş değil- faal bir hale gelmiş ve daha fazla ran- dıman vermeğe başlamıştır. mıştır. Hattâ kahvenin bilârdo masası dahi müşterek hudud üzerindedir. Desem.. belki gene gelir, gene yerler.. | Kısa boylu erkeğin İztırabları ve Vazifeleri Maçkada oturan Bay «H. N. T.» 23 yaşında bir gençtir, şimdiye ka- dar aşk yolunda hiç dolaşmamış, ev- lenme teşebbüsüne girişmemiş: — Sebebi boyumun — kısalığıdır, diyor. 1,53 geliyorum, — içimde bir türlü eksilmiyen bir korku var, Ba- na öyle geliyor ki arkasına takılacas ğim herhangi bir genç kız bana: «Çekil oradan cüce» diyecektir, Ne yapmalıyım? Acaba beni se - — vebilecek bir genç kız hiç mi bulun- mıyacak? * ” Okuyucuma her şeyden — evvel kendisini hayale ve.. — Bedbinliğe kaptırmamasını tavsiye edeceğim: Tabiat böyle bir gadir — yaparak kendisini uzun boylu —bir erkeğin malik olduğu bir çok üstünlükler - den mahrum bırakmıştır. Bunun te- lâfi, tamir veya tazmin — edilmesi mümkün değildir. Kendisini bu ek « sikliği kabul etmeye alıştırmak lâ - zımdır. Fakat kısa boylu olmak bir erkeğin hayattan bekliyebileceği bütün zevklerden ebediyen mahrum kalacağı demek değildir. Bedbin * Hğe kapılmamasını da bu bakımdan tavsiye ediyorum, Fransızların her umumi toplan - tıda bahsi geçen, nutku dinlenen be- yaz saçlı bir diplomatları — vardır. Kısalıkta okuyucumdan fazla farklı sayılmaz. Geçenlerde bir Fransız ga" zetesi bu zattan bahsederken: — Bilhassa kadın muhitinde uyan- dırdığı alâka gençlik senelerinde u - yandırdığından hiç de eksik değil - | dir,» demişti. Fransız diplomatı yaşına yapılan ima karşısında kaşlarını çatmış bile olsa mazisini hatırlamakla sıkıntı - sının tesellisini bulmuş olsa gerek - tir. Aziz okuyucum, her uzun boylu- yu aşk âleminin bir mabudu say - mak ne kadar hata ise her kısa boy- luyu da aşktan edebiyen mahrum ka lacak sanmak gene o derece hatadır. Bütün mesele içinde dolaşacağınız muhiti iyi seçmekte — ve ölçüyü iyi kullanmaktadır. Demek istiyorum ki gözlerinizi sizi gülünç mevkie dü - şürecek derecede uzun boylu kadına çevirmekten — sakınmanız — lâzım - dır. Size ikinci — tavsiyem: Neticesiz aşk teşebbüslerinden kaçınarak ev - lenme yoluna girmeniz, yuva kür - manızdır. Bu takdirde de vazifeniz Sevme ve sevilme — bahsinde uzun boylu kadından kaçınmaya mukabil, evlenme bahsinde «ölçüyü aşmamak şartile» uzunca boylu bir — arkadaş seçmektir. Bugün siz kısa boyluluk: #an muztaribsiniz, yarın — dünyaya gelecek yavrunuzun ayni ıztırabı ta- şımaması lâzımdır. —Bunu da sizin kısalığınızı zevcenizin uzunluğu ila telâfi etmek suretile temin edebilir- siniz. K TEYZE Sahitzevlenmetddasi tahkikat safhasında Hikâyeyi genç kız başka türlü, delikanlı başka türlü anlatıyorlar, doğruyu tahkikat meydana çıkaracak Zabıtaya - yapılan — bir müracaatta kendisine emniyet müfettişi süsü ve - ren Âziz isminde bir şahsın Canan is - minde bir kızla sahte bir evlenme me- murunun önünde evlendiği ve bir mhmüd det sonra apartımandaki eşyaları alıp ortadan kaybolduğu iddiasında bulu - nulduğunu yazmıştık. Zabıta tarafından yakalanan — Âziz dün müddeiumumiliğe verilmiş ve ilk sorgusu yapıldıktan sonra suçun iddia mahiyetinde olduğu görülerek ikamet - : Y | gâha bağlanıp tahliye edilmiştir. Bu sene cidden pek güzel brodeler gör- dük. Resimdekiler bunların en şıkları a- rasından — seçilmiştir. Genç — görün - mek, gençliğini göstermek için şu sol yanı- işlemeli — kazaktan — daha iyi bir kıyafet mi olur? Cep zaten silueti gençleştiren bir süstür. Hele üst tarafına renk renk bir kır demeti işletir, bu demetin saplarını cebin içinden çıkı- yormuş gibi gösterirseniz muhakkak ki bütün vücudünüze tazelik siner. (Deme- tin örneği yukarıdadır). Bu kazağı yünlü jerseyden, ketenden yapabilirsiniz, öre- bilirsiniz de.. Kol kenarları, yakası, eteği nasıl olsa el örgüsü lâstiktir. * Yalnız bluz için değil, rob için de bro- de, çok şirin bir garnitürdür. Ropların göğsünde, eteğinde, yakasında işlemeye çok rastlandı. Siz bir yenilik yapmak içinm bu modeldeki sentürünüzün uçlarını işle- tiniz. Daha genç, daha şık, daha görül - memiş bir şey olur. ziz bundan altı ay evvel Taksim bah- çesinde tanışmışlardır. Bu tanışmada Âziz kendisinin em - niyet müfettişi olduğunu söylemiş, An karadan yeni geldiğini, bazı mahrem tahkikat ile meşgul olduğunu — ve 120 lira maaş aldığını da ilâve etmiştir. Bu suretle başlayan dostluk gittikçe kuv- vetlenmiş ve günün birinde AÂziz Ki — zın ailesine müracaat ederek onun des- ti izdivacını: taleb etmiştir. Cananın a- ilesi de Azizin kendilerine iyi bir da - mad olacağına hükmederek — onun bu teklifine muvafakat etmişlerdir. 'Tam söz kesileceği sıralarda kızın a- ilesinin kendi hakkında tahkikat yap - mak istediğini hisseden AÂziz: ; — Ben Ankaradan bazı gizli işleri takib için geldim. Binaenaleyh benim İstanbulda bulunduğumu hiç kimse - nin bilmemesi lâzımdır. Eğer — benim sözlerime itimad etmiyorsanız, — zarar yok bu işden vazgeçeriz demiştir. Bunun üzerine böyle — bir damadı kaybetmek istemiyen kızın ailesi son kararını vermiş ve yapılan nişan me - rasimini müteakib düğün hazırlıkları- na başlanmıştır. Bu düğün işinde da - mad büyük bir sabırsızlık — göstermiş ve bu işin mümkün olduğu kadar sür- atle bitmesini istemiştir. — İstanbuldaki evlenme memurla - rının pek çok işleri vardır. Onun için ben evlenme muamelemizi Kadıköyün- de yaptıracağım demiş, ve birkaç gün sonra: — Kadıköy evlenme memuru ahba- bım olduğu için bizim — muamelemizi çabucak halletti Yarın nikâhı yapmak üzere buraya gelecek demiştir. Ertesi günü Aziz refakatinde Şükrü isminde bir evlenme memuru ile apar- tımana gelmiş ve nikâhı yapmağa ha - gırlanmıştır. Gelen memurun koltu - ğunda siyah cildli büyücek bir defter vardır. Bu deftere bir takım kayıdlar yaptıktan sonra nikâhı kıymıştır. Ertesi gün damad apartımandan hoş lanmadığını söylemiş ve karısını ala - rak başka bir apartımana — çıkacağını Taksimcie Talimhane meydanında otuz lira kira ile bir apartıman tutan Aziz eve gelerek: : — tuttum. Fakat beş ay- hk kira bedeli olan 150 lirayı vermek- liğim lâzım, Halbuki benim maaşım yüz yirmi lira olduğu için otuz lira nok sanım vardır, demiş ve Canandan otuz lira almıştır. İddiaya göre bu apartı - manın kirası yalnız bir aylık verilmiş- tir. Cananın iddiasına göre, Cananla A- Tabii kupkuru apartımanda oturu - lamıyacağını düşünen Cananın — ailesi damada 1500 lira para vermişler ve bu nunla apartımanı tefriş etmesini söy- lemişlerdir. Aziz de kaç lira mukabilinde olduğu belli aolmıyan Lir takım eşyalar alarak apartımanı döse- miş ve taşınmışlardır. Birkaç ay bu su retle vakit geçirdikten sonra Âziz ya- vaş yavaş Canandan usanmağa başla - mış ve aralarında bir takım geçimsiz - * likler baş göstermiştir. Nihayet bun - dan birkaç gün evvel Cananın ahbao- larımndan birisine misafirliğe — gittiğini fırsat ittihaz eden Aziz derhal iki kam yon getirerek eşyaları yüklemiş ve or“ tadan kaybolmuştur. Zabıta tarafından yakalanan — Aziz | ise: : — «Ben bu kadınla altı ay evvel ta- nışmıştım. Ve beraberce bir metres ha yatı yaşamağa karar verdik. Bunun ü- zerine Taksimdeki apartımanı tuttum. Ve kendilerinin iddiaları — gibi değil mefruşat parasını da ben vererek apar- fımanı tefriş ettim ve bir müddet met- res hayatı yaşadık, fakat yavaş yavaş Canandan usanmağa başladım. Esasen ömrümün nihayetine kadar onunla be- raber yaşamak için bir taahhüdüm yok tu. Ve işte onun için bir gün kendi eş- yalarımı toplıyarak sattım. Ve onunla alâkamı kestim. Apartımanın eşyası - nın satılacfğını gören Canan: 1 — Beni bırakıyorsun. — Hiç olmazsa eşyaları alma dedi. Bende — tabii buna muvafakat etmedim. Ve işte bu sebeb- İden bana bu suretle iftira etmek isti * ı yor.» demektedir. *| Müddeiumumilik her iki iddia hak- kında tahkikat yapmaktadır. ı Garib boşanma davasınır mahiyeti Bir müddet evvel garib bir boşan “ ma davasından bahsetmiş, bu meyan * da bayan Hacerin boşanma talebinde bulunduğunu zikretmiştik. Öğrendiği: maize göre boşanma talebinde bulunal! Hacerin eşi Sadreddindir. — Altınci hukuk mahkemesine Hacerin — uzull müddettenberi ayrı yaşaması, çocuğu na bakmaması ve ceza davalarına ma “ ruz kalarak aleyhine neticelenmiş ol * ması gibi bazı sebebler zikrederek mü”* racaatta bulunmuştur ve dava açmış tır. | Hacer büna itiraz etmiş ve mahke * meye otuzdan fazla isimle dolu bir şâ” hid listesi ibraz etmiştir. Ve mahkenit geçen celsede bu şahidleri dinlemiş © tir. Muhakeme şahidlerin dinlenmesint devam için başka bir güne bırakılmı$ tır. Ticaret Odasında intihab İstanbul ticaret ve zahire borsası id. heyeti intihabı dün yapılmıştır. İntihâ saat 11 de başlıyarak saat 19 e kadar 06 vam etmiş ve 13 de reyler tansif edilmi tir. Dünkü intihabda tacirlerden : Kozikoğlu, Hüseyin Erkan, Şerafedd! Fahri Eserova, Efdalettin Tekiner idare heyeti azalıklarına seçilmişlerd” Yeni idare heyeti bir ağustostan itibaf” faaliyete geçecektir. ! j Kupa kaybedilince iki ahbab çavuşlar: