BU SON POSTA Ağustos 317 Nîğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda darağacı altında biten memuriyet hayatı : 81 L ııııı Devlet kapısında elli yl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım Edirne Fransız konsolosu, kendisinin bindiği arabaya bir tahta parçası atan beş yaşındaki bir çocuktan ötürü vali paşanın tarziye vermesini, bu “ Vahşi hareketin ,, takbih Arif — paşanın — şifre — çekeceğini, fakat sizin bu — şifreyi — İstanbu- la gece yarısından sonra vara- cak bir saatte yollıyacağınızı. söyle- dim. İstanbula geldiğinizi padişah öğ- reninceye kadar Nişantaşındaki kona- gınızda bulunmuş olacaksınız, dedim. Paşa çok sevindi. Saatine bakti. Tre- nin hareketine iki saat varmış. Götü - receği valizin hazırlanmasını emretti. Bana, ne de olsa hastayım, İstasyona kadar beraber gidelim, olmaz mı, diye sordu, Sözlerine şunu da ilâve etmeği unutmadı: — Eğer padişahın dile benden ne dilersin sualine bir kere daha muhatab olursam, vereceğim cevab Hazım bey hakkında olacaktır. Paşa, istasyonda arabadan inerken, doktor Âristidiye: — Bu arabayı, atlarile beraber oğ - lum Hazıma bir yadigâr olarak götü - rünüz. Çok şefkatli bir baba gibi gözle- rinden öptüğümü de söyleyiniz, demiş! Fakat, doktor, o gece bana haber vermeden arabayı bizim eve getirmeği muvafık bulmamış. Yukarıda södü geçen süvari feriği Mehmed Ali paşa Erzuruma gönderi - lirken onun arabasını almıştım. Hem Mahmud paşanın arabasını koyacak yerim yoktu, hem de bu hediyenin ka- bülü mahzurlu idi. Galiba, iki üç ay sonra Mahmud Hamdi paşa, Abdülhamidin: — Dile benden ne dilersin sualine muhatab solmaksızın — Nişantaşındaki konağında ölmüştür. / — 45 — FRANSIZ KONSOLOSUNUN TARZİYE İSTEMESİ - VALİ VEKİLİNİN GEVŞEKLİĞİ Bir sabah vali vekili Arif paşa erken- den beni evine davet etti. Gittim. Fransız konsolosu Mösyö Alber Pi- nar'ın, türkceye pek kötü çevrilmiş bir suretile beraber fransızca çok tuhaf bir takririni gösterdi. Konsolos sokaktan geçerken, beş ya- sında bir Türk çocuğu, kendi bahçele- rindeki erik ağacına ufacık bir tahta parçası atıyormuş. Fakat, bu tahta par- çası, o sırada sokaktan geçmekte olan konsolosun açık duran arabasının körü- ğüne isabet etmiş, oradan da sıçrıyarak mumaileyhin ayaklarının dibine düş- müş. Bu tesadüfü, kendi tâbirile, «kas- di bir vahşet eseri» telâkki eden Mösyö Alber Pinar ateşler püskürüyor, dört maddelik bir tarziye talebinde buluna- rak: ! — Babasile beraber çocuğun he- men tevkif ettirilmesini, 2 — Vali vekili ile benim, büyük ü- niformalarımızı giyerek konsoloshane- ye gelip ken'disine tarziye vermemizi, 3 — Konsülâto önüne sıra sıra dizi- lecek olan mekteb talebelerine, hocala- rının müvacehesinde, vali vekilinin bir nutuk irad ederek, böyle vahşiyane ha- reketlerde bulunmamalarını tavsiye et mesini, 4 — Verilen tarziyenin bütün tafsi- lâtile resmi vilâyet gazetesine bastırıl- masını, kat'i bir lisan ile istiyordu. Ben, bu çok garib takriri okuyunca, az çok edebi bir şöhreti de bulunan Mösyö Alber Pinarın aklını bozduğunu zannettim. Beş yaşında bir çocuğun bir küçük ağaç parçasını ,konsolosu görerek kas- den attığı sabit olsa bile, babasına bâ- dema oğlunun bu gibi hareketlerde bu- İunmamasını tenbih etmekten başka yapılacak bir muamele olmamak lâzım gelirdi. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir garibe ne görülebilir, ne de işitile- bilirdi, Halbuki vali vekili paşa, dün akşam dekriri alır almaz, çocuğu, ba- basile beraber hapsettirmiş. Bunu öğ- renince daha ziyade hayrete düştüm. Konsolos ile şahsan tanışmıyordum. din» ziyaretinde bulundukları Çünkü Edirneye müvasalatımda, diğer devletlerin konsolosları, bana «hoş gel- halde, Fransız konsolosu alafranga âdete tab- an, benim onu ziyaret etmemi bekledi, durdu. Daha eski zamanlarda bu ziya- ret hakkındaki Türk âdetini bilmiyör- dum., Fakat âdâbı muaşeretce, Arabın «Elkadüu yüzar - gelen ziyaret olunur» sözü, bizim için riayeti mecburi bir ka- ide mahiyetini almıştı. Asırlardanberi, memleketimizde daima gelenlerin ziya- ret edilmesi mütad olduğundan, kendi memleketimde bir ecnebi usulüne tab- an, yalnız Fransız konsolosu için, mev- eud âdeti bozmamıştım. Monitör Oryantal gazetesinin Edirne muhabiri, Edirneye geldiğimi gazetesi- ne yazdığı sırada Fransız edebiyatina yabancı olmadığımı da mübalâğalı bir surette zikretmişti. Alber Pinarın, be- nimle tanışmak arzusunda bulunduğu halde mahza bu ziyaret meselesinden dolayı görüşülememesinden muğber olduğunu kendisile görüşenlerden işiti- yordum. Beş yaşında bir çocuğun onu görmiyerek attığı ağâaç parçasından do- layı tarziye verilmek lâzım gelirse, bu- nun yalnız hükümeti temsil eden vali vekili tarafından verilmek lüzumu pek edilmesini istiyordu aşikâr iken, konsolosun araya beni de karıştırmasındaki sebebin, büyük üfi- formamla ziyaretinde bulunmağa mec- bur kalmamı istemesinden ibaret oldu- ğunu Arif paşaya anlattım. — En hafif bir tavsif ile, hoppalık- tan başka bir şey olmıyan bu takriri Fransız sefiri görürse Mösyö Alberi şiddetle tevbih etmekle beraber, bize karşı da teessüfle itizar edeceğinden şübhe etmeyiniz. Binaenaleyh, çocuk- la babasını hemenS“tahliye ettiriniz. Çünkü beş yaşında bir çocuğun kasidlı ve gerçekten cürüm mahiyetinde bir suçu olsa bile, hapsini tecviz edecek bir kanun, yeryüzünde yoktur. Bizce yapılacak şey, vak'ayı etraflıca yazaca gimız bir tahriratla beraber, konsolo- sun takririni hariciye nezaretine gön- dermekten ibarettir. Arif paşa: — Pekâlâ, dedi, öyle bir müsvedde lütfediniz. Vâkıâ, tahrirat yazıldı. Fakat gönde- rilip gönderilmediğini bilmiyorum. Ço- cukla babasının o gün tahliye ettirilip ettirilmediğini de hatırlamıyorum. (Arkası var) Günün Bulmacası — G v ADR İK7 I. & Paf Y » Ce M T A - * g ©N ÜU $ NNS SOLDAN SAĞA: 1 — Dünkü gün - Etrafı denizle kuşatıl- mış kara parçası. 2 — Alâmetler - Merkenp. $ — Aceleci, # — Avlamak masdarından emrihazır - Dilsiz. 5 — Kraliçe. 6 — İlâve - Bir çalgı. 7 — Bir nota - İskambilde birli - Sonuna bir «i» ilâve edilirse ikincl derecede 8 — İmal eden - Ad. 9 — İşaret - Baş. 10 — Kurtuluş - «Dirs in geldiği masdar. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Sönuü çıkmıyan - Hendese şekille- rinden birl. 2 — Yanan şeyden çıkan - İmamlar. 8 — Yazın giyillen. & — Yalvarma - Kırmızıya benzer bir renk. 5 — Gözü görmiyen - Azalt, 6 — Ne iş görür? T — Muhakkak - Çift. 8 — Seven - Atmak masdarından şart sığası müfred birinci şahıs, 9 — Dahi - Bir kadın ismi. 10 — Bir işin yapılamamasiı, yarıda kal- masi, . 53 075 Ö Zu S n iİPİAZİ4ARİL- 1! <A 2lalşlalc I Bikliklı SİKHİA(İKİAİYİ 1 (K İŞMAİR AM -& DİRTA| 5İ L RİAİK| İ İ|BİE G 6(// | LARESİAİSİAİRMİMİ! z AF ASİ'İR KİKİZ &İAİYT! |< SİVİNİAİR #SİFİ'İRİ'İN * LJ|A kiKAMET' Sİ(|(F Evvelki bulmamm halledılm/q şekli Bugünkü program İSTANBUL 31 Ağustos 1938 Çarşamba ÖĞLE NEŞRİYATI: 1230: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk musikisi. 13.30: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 18.50: Konfe- rans; Kadıköy Halkevi namına: 30 Ağüustos Mili Zafer Bayramı hakkında, 19.15: Dans musikisi (Plâk). 19.30: Konferans: Havaci- liık haftası, Hava Kurumu namına, Eşref Şe- fik. 19.55: Borsa haberleri. 20: Saat âyarı: Grenviç rasadhanesinden naklen: Faide ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.40: Hava raporu. 20.43: Ö- mer Riıza Doğrul tarafından arabca söylev. 21: Sat Âyarı: Bedriye Tüzün, Şan. Stüdyo orkestrası refakatile. 21.30: Nezihe Uyar ve arkadaşları tarafından Türk müsikisi ve halk şarkıları. 22.10: Ajans haberleri, 22.20: Darüttalim musiki heyeti: Fahri ve arkadaş- ları. 22.50: Son haberler Ve ertesi günün programı, 23: Saat âyarı. ANKARA 31 Ağustos 1938 Çarşamba ÖĞLE NEŞRİYATI: 14.30: Karışık plâk neşriyatı. 1450: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları. 15.15: Ajans haberleri. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Plâkla dans musikisi, 109.15: Türk müsikisi ve halk şarkıları (Halük Recal-, 20: Saat âyarı ve arabca neşriyat. 20.15: Türk muüusikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza). 21: Havacılık haftası münasebetile konuşma (Ş. Hazım). 21.15: Stüdyo salon oörkestrası. 22: Ajans haberleri ve hava raporu. 22.15: Yarınki program. Nöbetci eczaneler ) Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev). Alemdarda: (Eşref Neşet). Beyazıdda: (Haydar). Samatya- da: (Rıdvan). Eminönünde: (Bensason). Eyübde: (Hikmet Atlamaz). Fenerde: (Emilyadi). Şehremininde;: — (Hamdi). Şehzadebaşında: (Asaf). Karagümrük- te: (Fuad). Küçükpazarda: (Hulüsi). Ba- kirköyünde: (İstepan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Galatasaray - Ga- rih). Galatada: (Hidayet). Kurtuluşta: (Kurtuluş). Maçkada: * (Feyzi). Beşiktaş- ta: (Nail Halid). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İttihad). Sariyerde: (Nu- yükadada: (Tanaş). (Şinasi Rıza). Heybelide: _J ri). Kadıköyünde: (Büyük - Üçler). Bü- || muhtelitine 3 OR, Mısırlı futbolcular Şişli - Beyoğlu 1 yenildiler İlk maçta mağlüb, ikinci maçta — ga- lib gelen Mısırın Ennadiyülehli takı - mı dün üçüncü maçını Beyoğluspor - Şişli muhtelitile Taksim stadında yap- tı, Zan ve tahmin ettiğimiz kadar gü - zel oyun gösteremiyen Mısır — takımı dünkü son maçında çok bozuk bir o - yun oynamış ve yaptığı bir tek sayıya mukabil üç gol yemek suretile ağır bir mağlübiyete uğramıştır. Bir hafta zarfında yaptığı üç maçını dikkatle takib ettiğimiz Mısırlıların a- rasında yediden fazla milli takım o - yuncusu bulunduğu söylendiği zaman burada yapılacak maçlarda çok güzel oyunlar seyredeceğimizi hesablamış - tık, Mısır takımı kaptanı merkez muha- cim Küçük Muhtardan gayri bütün ta- kım çok genç oyunculardan teşkil e - dilmiştir. Bu kadar yeni ve taze oyuncular - dan teşkil edilen bir takımı karşımız - da gördüğümüz zaman Miısırlıların fev kalâde güzel oyun gösterebıleceğmi zannetmemiştik. Birinci ve ikinci maçı oldukça bo - zuk oynıyan Miısır takımı dünkü maç- ta tahminden fazla fena — oynamış ve karşılarında çok enerjik — bir gayret gösteren Beyoğluspor ve Şişli muhte - litine mağlüp olmaktan kurtulama - mışlardır. Muhtelit takımın hücumile başlı - yan oyunun öon üçüncü — dakikasında meydana gelen bir fırsattan istifade e- den Filipo ilk golü yaptı. Bu sayıdan cesaret alan — muhtelit birbiri üzerine birkaç hücum — fırsatı daha bulmuş ve sol iç Bambino vası - tasile ikinci golü pek nefis bir surette yapmıştır. Oyun baştan sona kadar muhtelitin hâkimiyeti altında devam etti. Mısırlılar dün en fena oyunlarını oynadılar Mısırlılarla Şişli - Beyoğlu muhteliti bir arada Oyun bu devrede tamamile muhte- lit takım lehine bir şekil almış ve 40 1ın cı dakikada merkez mühacim Buduri üçüncü golü de yapmıştır. Devrenin sonlarına doğru muhtelit takım aleyhine bir penaltı olmuştur. Mısırlılar bu fırsatı topu kalecinin eline atmak suretile kaçırdılar; devre 3-0 Mısırlıların aleyhine bitti. İkinci devre Mısır takımı bu müş - kül vaziyetten kurtulmak için çok hız- lı bir şekilde oyuna başladı. On dakika kadar devam eden sıkı hücumları müteakib Mısırlıların mer - kez muhacimleri ilk ve.son — gollerini güzel bir paslaşmadan sonra yaptılar. Miısır takımı bu sayıdan sonra fazla sert oynamağa başladı. Yirminci daki- kada hakem Mısır merkez muavinini sert oynadığı için sahadan çıkardı, Oyun daha sert bir şekil aldı. Muh - telit takım sol müdafiinin sert oyunu Üüzerine hakem onu da saha harici etti. - Misır takımı büyük bir gayret sar - fetmesine rağmen neticeyi değiştire - medi ve oyun 3 - | Mısırlıların mağlü- biyetile bitti. Ömer Besim Mısır takımı 4 Eylülde İzmirde ya - pacağı maç için Cuma sabahı Bandır - ma yolile İzmire gidecektir. Galatasaraylı Bekir Macur'un klüpten kaydı silindi Galatasaray klübü denizcilik şubesi eski baş kaptanı Bekir Macur'un idare hey’eti kararile klüpten kaydı — silin - Fınlandıyalı gureşcıler dün geldiler Finlandiyalı gür eşciler şehrimizde Finlandiyalı güreşciler dün şehrimize gelmişler ve sporcularımız - tarafından zere Ankaraya gidecektir. — a. AT m AOA ha l d hararetle karşılanmışlardır. Finlandiya takımı güreşcilerimizle karşılaşmak ü- 7 1