2 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Förr ' rücur # KA * —ı=ı_..-.-.iıH Kbaf | AZ — A ,e. gü —*':: _rîğç".î.'; a —aArtıi - gayret sarfederlerse ana vetanın ve Türk Hergün Hatayın doğum günü Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarajı 1 inci sayfada) bir çocuktur; Türkiyenin yavrusu! 'îî'ıı'- kiye, onun gürbüz, müstakil, tamamen müstakil bür devlet olması için, üstüne düşen vazifeyi, şimdiye kadar olduğu gi- bi, bundan sonra da, gerek milli sahada, gerek enternasytmal âlemde tamamen ifa edecektir. Fakat, Türkiyemin vazife- leri bitmemiş olduğu bir devirde şimdi Hatayın ve Hataylıların vazifesi başlı- yor. Bunun için, Hatayın reşmi hayata doğduğu bugünü sevinç ve ferahla selâm- larken ve Hataylılara mes'ud bir istikbal temenni ederken bu vazifeler üzerinde * Hatay, büyük bir Türk ekseriyetinin | azmi ile ve bu ekseriyet hesabına kutul- muş bir Türk devletidir. Hatayda Türk-! 4 lüğün yalnız başma büyük bir ekseriyeti|” olmasaydı ve Türklüğün istiklâl azmi bu ekseriyetin ruhunu canlandırmış bulun-' masaydı bu devlet kurulamazdı. Şu hal-| de, Hatay Türklerin elile ve Türklerinî hesabına kurulmuş bir devlettir. Türklerinin sırtlarına yüklenmiş demek- | tir. Hatay devleti muvaffak ve Hataylı- lar mes'ud mu olacaklar? Bunun şerefi Hatay Türklerine aiddir. Böyle değil de Hatay devleti müşkülâta ve muvaffaki- yetsizliğe mi uğrıyacak? Bundan müte- vellid mes'uliyet ve mahcubiyet te gene Hatay Türklerine teveccüh edecektir. Şu halde, Hatay müstakil hayata do- tikbal, saadet ve muvaffakiyet mes'uli- yetlerini omuzlarına almış olan Hatay Türklerine tevcih etmek mecburiyetin- deyiz. Onlara dönerek Türkiye ve ana vatan namımna şu moktalara dikkati cel- * ; Evvelâ, Hatay Türkleri için kayıd ve şartsız bir şekilde birbirlerine "bağlan- mak lâzımdır. Tam bir ittihad, tam' bir! bağlanma ve sevişme! İki Hatay Türkül arasmda siyasi bir kanaat ihtilâfı mi var? İki Hatay Türkünü, geçmişle alâkadar herhangi bir şahsi dava nefsaniyet duy- gusa mu ayırıyor? Yoksa Hatayın Meh- medi ile Alhrmedi arasında mevki ve şe- ref hırsı bakımından kötü ve menfur bir: duygu bir ayrılık mı vücude getiriyor? Ne olursa ölsun, nereden gelirse gelsin, bu tarzdaki bütün ihtilâflar, ayrılıklar veya farklar, Hatay davasının tam ve kâmil muzafferiyeti, Hatay istiklâlinin şerefli bir tahakkuk yolunda, başma par- lak bir muvaffakiyet tacı geçirebilmesi için, mutlaka susturulmalıdır. Evet, Ha- tay Türklerinin ilk vazifeleri sevişmek,, son vazifeleri birleşmektir. Hatay Türk-. lerinin zulümden kurtulmaları ve istis- mar makinesinin dişleri arasında — ezil- Türkiye, Hatayın bu vefakâr anası bu- yan yavruya bütün gözleri ve bütün dik- katile bakıyor. Hatay Türkleri, üzerleri- | ne düşen sevişme ve birleşme vazîîele- rini tam ifa ettikleri takdirde Türkiye sevinecek ve kendisini mes'ud sayactak- tır. Aksi takdirde Türkiye derdlenecek. ve ancak sevişmenin ve birleşmenin hü- küm sürmesi lâzım gelen bir yerde ihti- Hf ve nifak unsuru olanlara lânet ede- cektir! İşte, Hatayan ilk bilmesi lâzım gelen hakikat, ilk öğrenmesi icab eden vazife' budur. Bu vazifeyi âyi anlamıyan bir tek; Hatay Türkü bulunabileceğini farzetmek Hatay Türkleri, bize vazifede kusur ede- bilen bir Hataylı bulunabileceğine tek * de, bütün Hataylılar arasında, Türk, A- levü, Arab, Ermeni, Kürü, Çerkes, kim ©- lursa ölsun, tam bir Hataylı dostluğu, Hatay kardeşliği tesis etmektir. Bir kıs- maının temini kolay, diğer bir kısmının da temini çok gayrete ve bilhassa dikka- te muühtaç olan bu dostluk ve kardeşli- ğim tahakkuku uğurunda Hataylı Türk kardeşlerimiz ne kadar dikkat ve basi- ret gösterirler, me kadar fedakârlık ve| âleminin o kadar sevgi ve takdirini kaza- Resimli Makale : Hayat düz bir yol değildir, önünüze bazan sarp bir dağ halinde çıkar. Eğer siz bu manianın kar- şısında küçük, zayıf, korkak kalırsanız nızda bir talih yaratırsınız. Amerikan hastanelerinde yeni doğan bebekler birbirlerile karışmamalarını te- min için mai şua sistemi ile damgalan- makta, vücudlerine kendilerinin ilk i- simleri ile aile isimlerinin ilk harfleri dağlanmaktadır. Harfler, vücudde 15 gün kalmakta, sonra kendi kendilerine silin- mektedirler. Dördüncü defa üçüz doğuran kadın Danzigli bir şoförün karısı dördüncü: 'defa olarak üçüz evlâd doğurmuştur. Şim- di 6 oğlu ve beş kığı vardır. İlk üçüzler- den biri ölmüştür. Bir batında birdüzüne yavru İngilterede, köpek meraklısı bir baba- nın köpeği bir batında tam bir düzüne yavru doğurmuştur. Hepsi de sıhhatlidir. mak için de gene evvelâ kendi araların- ''da sevişmeğe mecburdurlar. Aralarında- iki ittifakla ve sevişmekle herkese hem güzel misal verecekler, hem de yarata- ecakları Hataylılık duygusu ve Hatay kardeşliği işinde kuvvet kazanmış ola- caklardır. Görülüyor ki İlk vazifelerini tam ifa' etmezler veya edemezlerse ayni derece- de mühim olan ikinci vazifelerinde hiç |muvaffak olamazlar. Her şeyden evvel birinci vazifenin ifası bunun için elzem- dir. Bu hakikat Hataylıların kulakların- da bir küpe olmaya değer; v kadar mü- Hatay mes'ud olmalıdır, Hatay mes'ud 'dmı;yı lâyıktır, Hatay Türkü Türkiye- |de bugün hüküm süren birlik ve kardeş- lik manzarasından kâfi derecede ders al- mış olduğu içim vazifesini hakkile ifa e- decektir! Buna ifimadımız vardır ve Ha- tay Türklerini vazife başmda görmeği tenecek sözleri başka zamana bırakarak bugün, Hatay meclisinin toplanmasını, yani Hatayın resmi ve müstakil hayata doğuşunu sevinç sesleri ve mes'ud istik- bal temennileri üile karşılıyalırm: — Yaşasın Hatay ve mes'ud olsun Ha- taylılar! Muhittin Birgen — Üç hassa — bazan bir uçurum, kendi ölçü ve çırpı- — lâyık gördüğü jest manda da âlicenab - İ Mi a Taaccüb etmeyiniz Papu on üçüncü Leom'un bir ves - mini yapan ressam, Papaya, Tresmin altına kendi el yazısile bir kaç keli- me yazmasını Tica etmişti. | : Papa, kendisine benzemiyen bu res- ! mibeğenmemişti. Böyle olmasına rağ- men ressamı tebrik etti. Ve: ğ — Hay hay, dedi, yazayım. Resmi : aldı, bir kaç saniye düşündü, İncili açtı, oradan İsanın Havvariyuna hita- bınmı aynen koöpye etti: «Sakın taacçcüb etmeyiniz. Bu be- : niml» bi -i - A—.İ_ıllı_ıilg_ıll!_ıııı_ıııı Dişi agrıyan kedi Bu kedinin dişi | ağrımaktadır. Sa- hibi, hemn eczane- İye koşarak sevgili hayvanına ilâç al- mış, dişine koy- muş ve Tesimde gördüğünüz veçhi- le çenesine bir sargı sarmıştır. * Kedinin sahibi gibi Amerikalı de- |&il, İngilizdir. Canı sıkılan milyoner Amerikada bütün bir şehrin sahibi o- lan Âmerikalı milyoner Rispinin bolluk- itan ve rahatlıktan fena halde canı sıkıl- imaktadır. 66 yaşında olmasına Tağmen igene bilfiil çalışmaya başlamıştır. Rispi- min en büyük hususiyeti, — arziyatçıların «burada petrol bulunmaz» dedikleri “yer- |iden petrol çıkarmasıdır. Kendisi de pet- rol kralıdır. Kanadalı olan milyoner ilk petrol kuyusunu 12 yaşında iken kaz- mıştı. Son defa olarak ta bir işde bir ge- cede 6 milyon Türk Hrası para kazan- mıştı. Milyoner öz malı bulunan şehirde po- lisi, itfaiyeyi kuvvetlendirmiş, teşkilât- landırmış, beledi ve âmme işlerinin hep- sini kendi parasile yola koymuştur. - Hindlinin intikamı Hindistanda Pençab yerlilerinden biri, | karısını kaçıram ve tasallutta bulunan haydudlara, 50 lira fidyei necat vererek kadını kurtarmış, sonra bir tüfek ve kur- şun tedarik ederek haydudların bulun - duğu yere gitmiş, 12 tanesini öldürmüş, #udÜKnMÜLEĞÜREEERERÜĞUMMME w Hayat cesurları, kuvvetlileri, âlcenabları sever, baş sediri onlara gösterir, himaye kollarımı onlar için açar, diğerlerine büir tekmedir. Cesur, gözü pek, ayni za- olunuz. Yolunuz hiç kapanmaz. Bir Prens daha Şoför oluyor Londrada bulunan kardeşi prens Mah- mud bir İngiliz kızını sevmiş, ağabeysi otomobilini sattırmıştır. Şimdi prens a- zusundadır. Bunun neticesinde onu ikna edeceğine ve Oksfordlu bir terzi kızı ©- lan sevgilisi ile evleneceğine inanmakta, şöyle demektedir: — Ağabeyimin beyanatı beni sevdiğim kızdan aslâ ayıramaz. Bugün evlenemez- sem de gelecek sene reşid olacağımdan, kimse bana karışamıyacak, © vakit iste- diğimi yapacağım. Fakat afabeyimle hü- susi bir surette görüşecek olursam, o za- man işin değişeceğini, ve onun bana hak wereceğini göreceksiniz. Tahsisatımı kesmişler. Güldüm. Para' ile aşk saadet olmaz ki... Sevgilim hı-] na inanıyor, ben de ona tapıyorum. E- sa, o zaman bana burada iş bulmak dü- şüyor. İcab ederse şoförlük bile yapaca- tayım..> riyor, /-ruhani âyin no öleli 12 yal oluyor. Geçenlerde, Lon- için ruhani bir âyin yapılmıştır. Feci bir kaza Amerikada mütekabil cihetten gelen iki tren bir kaza neticesinde çarpışmışlar, ,Tasız beresiz. kurtulmuş, öteki mes- lekdaşının yardımına — koşmuş. — Fa- ,kat olduğu yerde kalıvermiş. Zi- ra, o meslekdaşını yana devrilmiş loko - motifin bir kenarında ölü bulmuş ve işin en fecii de bu meslekdaşın bir gün evvel — sekizini de yaralamıştır. ayrıldığı kardeşi olduğunu anlamış. ' ; İSTER İSTER nacaklardır. Hatay Türkleri bu işi yap- Dün 'bir gazetede şu satırları okuduk: <— Beyoğlunda bahçesi olmıyan evlerin ve apartımanla- rm mütekâsif halde bulundukları mıntakalarda dtavuk ve emsali hayvanlar beslendiği görülmektedir. Bunlar umumi İNAN, İSTER ötmeyea başlıyarak İNAN, İSTER sıhhat için muzır bulunduğu gibi gete yarısından itibaren lan şikâyetler nazarı dikkate alınmış ve böyle yerlerde ta- vuk beslenmemesi için icab eden emirler verilmiştir. İNANMAL | komşuları rahatsız etmektedirler. Yapı- İNANMA! buna razı olmamış, tahsisatını kestirmiş, Babeysile hususi bir mülâkat yapmak ar-. ğer sultan kararında musır kalacak olur-, | metresine elli beş kuruş istenir mi? (Yü- |rTür). (ğım, esasen teklifler de almış bulunmak-. | | Resmimiz prensi ve sevgilisini göste-; drada Westminster kilisesinde ;ıımı*lt.'âı'm |matlde koymamışlar. 'O da ondan istifa » ae İ | 4 ; ': * 1 | Sözün Kısası Pazarlık yasak E. Talu —) ay, aynanın karşısında, pijama —) ik traş oluyor.. bayan henüz ya- takta.. perdeleri inik, loş odanın içinde, birdenbire bayanm âmirane sesi yükseli- yor; — Gifmeden evvel bana para bırak « mayı unutma! Önce şapkacıya, sonra da terziye gideceğim. — Olur. Ne kadar lâzım? — Yazdanberi terziye para vermedim yüz lira bırak, — Çİnsiyaki bir sarsıntı sebebile yuzü- nü kesen bay, çenesindeki sabun köpü « Bünün birdenbire vişneli kaymaklı don- durmayı hatırlattığına bakmıyarak| yüz lira mı dedin? Yahu daha geçen gün sa- na yüz lira verdim. Bugün elli versem olmaz mı? — Pazarlık yasak! Alimallah seni haher * — ÂAnmne! Uçlan papeli!, Sıtkı, Necati, Hüsameddin, Yaşar, hep beraber Florya- ya gideceğiz. — Floryada, bu sıcak günde ne işinli var? Denize girecekseniz, Wenikapıda ©x — Biz nereden girersek gireriz, Sen pa- peli tosla! — Ayol mereden bulayım? 'AL, yırmi beş kuruş yeter. — Çok dırlanma! Pazarlık yasak! Duy- madın mı?, * — Bilet almıyan?!. — Bayım! Siz bilet almadınız.. — |Beş kuruş uzatarak) al! — Yirmi para daha.. — Ne tuhaf adamsın, yahu! Şurarcıkta ineceğim.. yirmi parayı artık aramayı « VEer. — Olmaz: Pazarlık yasak! * — Kerimenizi bizimkiler beğenmişler.. Allah bağışlasın, her hususta bizim mahduma elverişli olduğunu söylediler. Cenabihakkin €emri, Peygamberimiz e« fendimizin kavli ile, mahdum namına is. temeğe geldim. — Pek güzel, mirim. Ancak, malüm ya vakitler dar. Kızın cihazını ikmal için âdet otduğu veçhile, bir mikdar ağırlık., — Ne kadar, meselâ?, — Üç yüz! — Heyyy!. Aman, Mevlâna!. Fahiş de ğil mi?. Şunun yarısı ile işi bağlasak.. IKahvede, kulak kabartanlardan bi ri:) — Ne o, baylar? Pazarlığın yasak ol duğunu bilmiyor musunuz? * — Allahtan kork be adam! Şuncağızın — Yel!, Kaçma!, Sen da bir fiat ver! — Yirmi beş!. — Ötuz ver, al! idahale eder:) — Pazarlığın yasak oldu- zinkisi pazarlik diğil.. sabah sabah yâ « renlik yapiyoruz! * — O adamı bilirim: İçten pazarlıklıdır. — Ne yapâlım? Kanuna bu bususta de ediyor! E. Talu zilerine muntazaman devam etmektedir,. Bu hafta da Aksu köyüne büyük bir ge« zi tertib olunmuştur. Geziye Üiş tabibi Köycülük komitesi başkan vekili eczacı Münir Kemal, komiteden Lütfi Deveci ve köycülük mütehassısı Rıza Kiper ge- ziye iştirak edenlere gereken malümatâa büyük bir nezaketle vermekte idiler.; Köy çocukları mühtelif hediyeler ve « rilmek suretile sevindirilmiş, fakir ço « cuklara kuzu ziyafeti verilmiş, hastalaf heyetle beraber gelen doktor Rifat Gün« gör tarafından muayene edilerek reçe « telerinin bedava yaptırılacağı kendile « rine bildirilmiştir. Köy muhtarı Halil ve köyodası üyeleri ile ihtiyaçlar Üüzerinde Samsun (Hususi) — Halkevi köy ge * Mümtaz Arkayın riyaset etmekte idi, İlm

Bu sayıdan diğer sayfalar: