18 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tecrüb radyo İnşaatı hitmek üze - te olan ve muyakkat Kabul — muamolesine başlanması — dolayisi - le tecrübe neşriyatına Kamış olan Etimas- d radyo istasyonu - nun bu noşriyatı bir &y devam edecektir. Tecrübe — neşriyatı her gün 1280 ile 13,90 arasında gündüzle Bir saat ve 21 e 22 9 Tasında da geceleri bir Saat yapılmaktadır. Yeni yaplan — ve Cumhuriyetin on be - Şinci yüdönümünde &- fdması mukarrer bu - lunan radyo lstasyonu- Muz biri verici diğeri de radyo evi olmak Ü- 2üre İki kısımdır. Verici istasyonu An- Taya 20 kilametre Mesafede ve Biülmes - Udda yüksek bir tepe Üstünde — kurulmuştur. tasyonun — Ankara - dan uxak bir mahalde Yyapılması Ankaradaki alıcı istasyonların mü | tcessir olmaması içindir.. İstasyon. biri ıl' Kilovat kudrette uzun, diğeri 20 kilovat kud Tette kua dalgalı ikt posta olarak yapılmış- tır. Her iki posta, kudret tibarile dünyanın Bn kuvvotli radyo istasyonları arasında yer almaktadır ve radyo tekniğinin en son te - köâmülünü ihtiva etmektedir. Uzun dalgalı posta 1639 metze dalga U - zunluğunda tesbit edilmiş ve fcabında 1000- 2000 metre arasındaki bütün dalgalar üze - Tine çalışabilecek bir vaziyette tezis - edil - Miştir. Bu postanın anteni 260 şer metre yük - Bokliğinde iki pilon tarafından taşınacak - Ankara radyosunun neşriyat program (Ankara radyo evinde orta orkestralara tır. Bu pilonlara çıkmak için asansör terti- batı yapıldığı gibi ayrıca merdivenler de in- 148 edilmiştir. Kısa dalgalı posla ise, biri gündüz diğeri gece çalışmak üzere ikt dalga — üzerindedir. Bu — dalgalatdan — biri 31,70, diğeri 19.74 metre üzerinden çalışacak bir surette tesis dilmiştir. h İstasyonun elektrik kudreti Ankara şe - hir santralından alınacaktır. Bunun için Ankara ile radyo İstasyonu arasında 1000 kilovat şarja mütehammtl bir yeraltı kablosu döşenmiştir. Radyo evi şeh- Tin merkezinde, Ata Radyo dinleyicileri yeni istasyondan ne istiyorlar? mahsus stüdyo İ verici postasına kadar nakli İne Bümesud arasında yüksek vasıflı mü - türk bulvarı üzerinde ya| pılmışlır. Binada 100 kişilik büyük bir san -| SON POSTA eleri yapılmakta olan Ankara istasyonunun hususiyetleri kestraları, tiyatro ve eperet temsilleri, gra - mofon plâk neşriyatı ve konferanslar — için #yrı ayrı geniş salan - lar vardır. Btüdyolar tahsis e - dildikleri neşriyata gö- ve sesin bozulmaması için husust ve modern tesisatla mücehbezdir. Büyük — atüdyo 17 metre genişlikte ve 22 metre — uzunluktadır. Bu stüdyoda 100 dim - leylet için husüsl kal - tuklar tesis edilmiştir. Radyo evindeki te - tisat, verlel istasyon - daki uzun ve kısa dal- gâli postaları aynl za - manda gerek ayni prog ramla ve gerekse &y - yi programla çalıştır - mağa müsald bir tarz- da hazırlanmaktadır. Radyo evinden çı - kan ses cereyanlarının asıllarını muhafaza e- derek — Bülmesuddaki | için Ankara zik kablasu döşenmiştir. Bu yent istasyon ile memleketimiz cihan radyo Gleminde mümtaz ve kuvvetli bir mev- ki alncaktar, İstasyonun son noksanları da ikmal edil- mekte ve neşriyat programının — teferrüati etrafında çalışmalara devam edilmektedir. İSTANBUL RADYOSU Bugünden itibaren İstanbul radyosu öğ- l& neşriyatını tatil etmiştir. Bunun yerine yeni Ankara radyosunun tecrübe — neşriyatı | kalm olacaktır. Bu neşriyat 1230 ile 13.30 Sayla 7 İngilterede kabine nasıl toplanır, bilir misiniz? Loid Corc'un hırka ile, Bonar Lov'un yakasız ve kravatsız geldiği bir kabine içtimaı Cngilterenin eski bir Dahiliye Nazırı yazıyor ) Havada buhran var. Son iki hafta zar fında, nazırlar tered- düd içinde kaldılar, harb operasının uver- türünü teşkil edecek kabine — içtimaların- dan birine çağırıla- rak Downing Street'i boylamayı — bekledi- ler. Bugün hâlâ hükü- met — mekanizmasını idâre edenler, İngil- tere imparatorluğu- nun — mukadderatını ellerinde tutanlar son günlerde, Downing Street 10 numaraya, yani başvekâlet bina- sına bir çok kereler gitmişlerdir. Ve eski hükümet zamanlarında — nazır bulunan bizler de, bugünkülerin, — pek | iyi bildiğimiz hareketlerine aklımızda resmi geçid yaptırarak, verecekleri ni - hat kararı sabırsızlıkla bekliyoruz. Kabine fzası içtimaa şu şekilde çağı- rılır. Her nazıra kısa resmi bir mektub gönderilir. Mektubda şunlar yazılıdır: ** Majeste kralın mutemed hizmetkârına.. Filân günü, Downing Street 10 da ka- bine toplanacaktır. Teşrifiniz. etrafında halk arasında bir anket Ankaradaki yeni ve büyük radyo istas- yonunun neşriyata başlamak ü?m old: Yu sıralarda radyo dinleyicileri arasında yapmakta olduğumuz ankete devam edi- yoruz. Suallerimiz şunlardır: ğ 1 — Yeni radyo istasyonumuzda )ğıı lacak neşriyatın programının nasıl ol Sını iztiyorsunuz? 2— ğnnj saatlerde neşriyat yapılma- h? SŞ 3 — Ne gibi şeyler işitmek istiyorsu- huz? Ankete aldığımız - cevabları aşağıda Neşrediyoruz: a İ Bay Vedad (Samatya Nariefendi sokak 26): o Mkafad.ı neşriyata bı.şı.ın_u.k dı.er:' olan yeni istasyonun faaliyetini Şabırsız lıkla bekliyen her Tadyo — meraklısı Bibi ben de o neş- Tiyata başlamadan €vvel kalben bazı temenniler — yap- tim. Meselâ prog- Tam yapilırken â- laturkanın erken Statlere, yani ye- etmesini htlynrum_ Mem- alatartayı bekliye sek- İeketimizin — ta - liye uykum geliyor. Dinmış — gan'atkârlarının — haftada — bir € yirmi dakika değil, daha sık ve da- & uzun okumalarını İstiyorum... İstan- ikk — hava bir — kon - koyar, ders Ç - ü x""3""1 ni kaçızır. Halbu- enim husust radyom yok. Akşam - #imnden çıkınca gidip bir gazinoya oluru- Tam ni içip bir şarkı dinliye- im, Derken stüdyo tSestrasını işitirim. Ben alafranga mü- Sikiden bilhassa klâsiklerdin. anlamam. *Dim gibi halkın ekseriyeti de stüdyo Orkostrası başlayınca radyoyu — KapıyOr. Tadyosunda, arada İstanbul radyosu alaturkayı çok geçe ko- yuyor. İnsanın bekliye bekliye uykusu geliyor.. Ankara radyosunun ayni hata- lara düşmemesi şayanı temennidir. Alaf- ranga kısımlarda ise daha fazla hafif mu- giki tercih edilse daha iyidir. Konferans- lar çok fuzulidir. Hele dil dersleri, fizik derslerinden bıktik, usandık. Bir da a- matörler piyes oynamasın. Seslerini mik- rofona göre uydurmasını bilmiyorlar. Pek çirkin tonlarda ses geliyor... Ama hafta- da hiç olmazsa Ankara tiyatrosu artistle- rinin bir temsillerini işitmek hiç de fena değildir. Cumartesi, pazar günleri ise mu hakkak futbol, güreş maçlarını radyoda vermeli. Büyük maç olmazsa vermiyor- lar.. halbuki en küçük maçları bile mem- leketin her tarafında merakla bekliyen- ler pek çoktur, Gidemiyenlerin bu mera- kını da unutmamalı... * Bay Mustafa (Tarlabaşı cadde - i): ")- Ben alaturkadan hazzederim. Fakat alaturkanın curcunasından — değil, ağır yoda ancak alatur- ka musikiyi; İyi ellerden ve iyi a- Şızlardan — dinle- Ümek en büyük te Ümennimdir. Plâkla İncşriyn:tı da bu ta raf nazarı itibara alınmalı, güzel saz gemalleri ve, &- gır besteler çaliN- Insana tıbbi bir konfe- malıdır. ' Radyosu olan insanlar ekseriya dinlen- ve istirahat ettikleri saatlerde a- çıp iyi vakit geçirmek isterler. Tam bu sırada tıbbi bir konferans veya radyo İdersi dinlemek kadar, bütün gün çalış- muaş bir insanın sinirine dokunacak hiç- bir gey yoktur. Onun için Ankara radyo- rans dinlemek kadar... | « su konferansa, bilhassa mesleki kanfe- ranslara programında fazla yer ayırmasa daha iyi olur... Ajans haberleri de pek uzun olmamalı... İstanbul radyosu ya- rımda başlıyor. Ön iki bence daha müna- | sibdir. Akşamları sekiz iyidir. * Bayan Saadet (Şişli): | — Ankara radyosunda işitmek istedi- ğim şeyler şunlardır: Memleketimizin muhtelif mınta - kalarındaki — halk havaları.. bunları oranın yerlileri bizzat çalıp oku « yacak olurlarsa el- bette — çok daha doğru ve çok da - ha şayanı istifa - de olür. Çünkü içimizden bir ço - ğumuz , memleke- n Memleket — havatarını tin — yalnız — bir V L lar ça tarafını biliriz.. da- p söyleseler... hili turizm — bizde — olmadığı — için memleketimizi tanımayız. Halbuki haf - tada bir kere memleketin bir mıntakası hakkında bize konferans verilse.. oranın coğrafi ve içtimai vaziyeti ve hususi - yetleri anlatılsa ve sonra oranın musikişi- nasları ora bestelerini kendileri okusa- lar, çalsalar, kendi evimizde oturduğu - muz halde memleketimizi gezmiş ve ta- nımış oluruz. Hem de memleketin her bucağından belki de san'at kıymetleri keşfedilmiş bulunur. Memleketimizde şark musikisini sevdiğini iddia eden bir çok insanlar vardır. Fakat eminim ki mu- sikl kültürü tam yerinde insanlar pek azdır, Bunun için eski ve klâsik Türk mu- isini de gene onları bize anlatan bir tan sonra dinlemek benim ol- dar bir çok vatandaşın hem zev- kini okşıyacak, hem de kültürünü arttı- | | | | racak bir şey olabilir, Garb musikisini de | » bizde hakkile anlıyanlar pek azdır. Bu- nun için bir: program yapıldığı -zaman (Devamı 10 ncu sayfada) Başvekil.. Mecburiyet takdirinde kabine — başka yerde de toplanır. Nazırlar telgrafla davet edildikleri gi- | lüzum görülürse, dahilde ve hariçte İkralın memurları vasıtasile ve tayyare ile aranır bulunurlar, düğünde, konfe - ranslarda veyahud cenazede, hattâ yatak- larında bile olsalar, çağırılırlar. Bu say - dıklarımız fevkalâde hallerde vâki olur. Ekseriyetle alelâde bir mektub, telefon veya telgraf, nazırı toplantıya getirir. Dünya buhranı umumiyetle cumartesi günleri öğleden sonraları meydana çı - kar. (Zira dünya borsaları cumartesi öğleden sonraları tatildir. Maksad para merkezlerile halkın başına inen topuz- |dan ayılmak için pazardan istifadedir). | İngiliz siyaset tarihinde, bazı en mühim hailevt kabine içtimaları pazar veyahud da cumartesi akşamı geç vakit olmuş - ür. Böyle zamanlarda bir çok nazırlar ki - liseden apar topar çağırılmış, bir çok bü- yük şahsiyetler de başvekâlete traş ola- madan, kaldesince giyinemeden koştu - tulmuşlardır. 1920 senesinde (Karacuma) hâdisesin- de, Loyd Corç, gecelik hırkası, pijaması, ve karma karışık saçları Jle yataktan fır- ladığı gibi başvekâlete koşmuş, daima gık olan, elbisesine itina eden, fakat bu| sgefer yakalıksız ve kravatsız içtimaa g&' len Bonar Law'la diğer şahsiyetlerin bu- kunduğu bir kabine toplantısına riyaset etmişti. Gizli bir kapı ile 10 numaraya iltisakı olan Downing Street numara 11 de otur- duğum zamanlar, yabancıların asla bil- medikleri, görmedikleri bir çok şeyleri gördüm, öğrendim. Sakin içtimaların ma- hiyetini tâ yakından anladım. İngiliz ka- binesinin içtimaı, askerleşmiş diktatör - lerin toplantısından çok farklıdır. Bazan yüksek nazırlardan birini — görürsünüz. Arkasında, fötr şapkası giymiş birisi var- | dır, şaşarsınız, şaşmayınız. Bu nazırın hu-| süsi detekl . Bu gibi tedbirler hiç te boşuna değildir. Zira vaktile gene bu başvekâlette eski başvekillerden birinin kâtibi vurulmuştu. Bir kete de, ben da- hiliye nazırı iken kadının biri, havanla penceremin camlarını kırmıştı. Umumiyetle kabine âzasınm yarısın - dan fazlası başvekâlete yaya olarak gelirler. Ve ekseriya tanınmazlar da. N; binadan içeriye girer H#irmer şapkalarını ve paltolarını brirakır- lar ve uşaklar onları kabine odasına ı;l'»’ törürler. İngiliz diplomasisine uygun, binbir türlü girintili, çıkıntılı, eğrilen, İngiliz nazırları kabine içtimaından çıkıyorlar kıvrılan merdivenleri, iç içe 40 odasile, kabine salonu, Whitehall'in mühim kö - şelerinden biridir. Eski başvekil Mak Donaldın kızı, ba - basile birlikte Whitehall'e geldiğinin ilk günlerinde, el işini odalardan birinde u- nutmuş, buluncıya kadar akla karayı seçmiş, nihayet binanın daimi adamların- dan birinin yardımı sayesinde elişine kavuşmuştu. Kabine salonu çifte kapılıdır. Duvar « lardan dışarıya sada sızmaz. Bu suretle dünya istikbalinin dayandığı gizli ka - rarların dışarıya çıkmaması sigortalan « miştir. Kabine kâtibi ile nazırlardan |maada kimse bu içtimalarda buluna - maz. Vaktile müzakerelerin zaptı tutul- mazdı. Ve o günkü içtimada konuşulan- ları, hususi surette not etmek te, nazır- lık vazifesini sulistimal telâkki olunur - du. Bu da, bu gibi notların tehlikeli elle Te düşmesinden korkulduğundan ileri ge- lirdi, Fakat harbin en buhranlı zamanla- rında kabine kâtibi içtimalara çağırıldı O zamandanberi kabino içtimalarında za- bıt tutulur. Bu gibi zabıtların ileride na kadar işe yarıyacağı malümdur. Onun için de bunların saklandığı yer de mah- rTem tutulur. Ancak nazırlar, sonraları bu zabıtlardan istifade ederler, Kabine salonu, takriben 17 metre u - zunluğundadır. Ortada uzun bir masa vardır. Nazırlar bu masanın etrafında o tururlar. Başvekil veya mümessili başta yer alır, (Ben bir çok kereler başvekil Ce- nevre konferansında bulunduğu zaman lar orada oturmuş ve kabineye riyaset et. mişimdir). Diğer nazırlar, daima her zt- manki yerlerini muhafaza ederler. Salo na girmek için sıra tertibi yoktur. O gün kü müzakere ruznamesi yüklü ise masa ya bir muhtıra konur. Müzakereler baş lamadan evvel de bu muhtıra tedkik olu nur, Nazırların hepsi gelince, çifte kapılar kapanır, başvekil beyanatta bulunur Mevcud buhran beynelmilel bir şekilde ise, arkasından hariciye nazırı fikrini söyler. Değilse, muhtırada ismi yazılı o lan nazır söylevini verir. Bu salonu gören her hangi bir yaban cı, burada en mühim kararların verile bileceğine tnanamaz. Bu odanın bütün eş- yası, bir masa, bir düzüne kadar iskemle, ve bir de hiç kimsenin okumadığı kara kaplı kitablardan teşekkül eder. Son za- manlarda oldukça güzel bir kütüphane | kuruldu. . Kabine içtima: ne kadar uzun sürerse sürsün içeceğe dair hiç bir şey getirile - mez. Benim bulunduğum zamanlar, do - lablardan birinde bir sürahi bulunuyor- du. Fakat kimsenin içtiğini görmüş deği. lim, zira buhranlı kabine içtimalarında hava o kadar gerginleşir ki, insan cisma- ni ihtiyaçlarını unutur gider, * İçtimalarda bazı formalitelere riayet olunur. Avam Kamarasında olduğu gibi bir nazır, diğer bir arkadaşından bahse- deceği zaman, onu temsil ettiği maka - (Devamı 10 ncu sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: