26 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

26 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dış vapur hatlarımız Yunanistan sefer- lerine 7 Nisanda başlanıyor Denizyolları idaresi ; Hamburg Iskenderiyeye vapur işletecek Bazı tüccarlar ve ihracatçılar; de-/an evel açılması kararlaştırılmış - nizyolları işletmesi — müdürlüğüne tır, Denizyolları idaresi bu sefer - Müracat ederek son zamanlarda va lere derhal başlaması için icabeden Pur bulunmaması yüzünden yapıla- hazırlıklara hemen girilmiştir, Ya- Tıyan memleket harici - seferlerin 'pılan bu tedkikler sonunda evelâ; fekrar ihya olunmasını ve bu me - İzmir - Pire seferlerinin tekrar ih- yanda İstanbul - İzmir - Pire sefer- yası tekrar muvafık görülmüştür. İcrine bir an evel başlanmasını ri- Yeni yolcu ve navlun tarifeleri ha- Ca etmişlerdi. zırlanmıştır. Filhakika vaktile İstanbul-İskende-| — Vapurlarımız Yunanistan'a uğr- riye seferini yapan vapurlarla ihraç|yacaklarına göre yolcu ve eşya kon- «lan mallarımız ve bu meyanda bil-|trolünde ne şekilde muamele yapa- bassa canlı hayvan ihracatını; bu|cağı hakkında bir de talimatname seferler kaldırıldıktan sonra mun-|hazırlanmıştır. İlk sefer 7 Nisanda tazaman Yunan vapurlarile yapıl - yapılacaktır. Bu surette 15 gün son- mıya başlanmıştır. Fakat bu — sonira Denizyolları vapurlarile evvelâ sene içinde Yunan vapurlarına fev-|İzmirden Yunanistan'a yolcu, eşya kalâde işler çıkması yüzünden bu|ve canlı hayvan sevkiyatına mun- vapurlar da limanlarımıza uğramaz|tazaman başlanacak ve bilâhare İs- olmuşlar bu yüzden bazı ihracatçı-|tanbul - Pire ve diğer yabancı hat- lar ve canlı ahyvan tacirleri müş-|ların bu meyanda Hamburg, İsken- kül vaziyette kalmışlardır. deriye postalarının da tesisi için Bu müracaat ve vaziyet ayni za- tedkikat yapılacaktır. —, manda Denizbank Umum Müdürü| İzmir - Pire seferlerini şimdilik Bay Yusuf Ziya Öniş'e de bildiril-|yalnız (Konya) vapuru icra ede - Miş ve memleketimize mühim mik- cektir ve şimdilik haftada iki sefer darda döviz getiren bu hattın bir | yapılacaktır. Memurlar ve tekaüdlük Bütün memurlar her üç neye tâbi tutulacaklar Yeni ahkâmı ihtiva eden teka- üdlük nizamnamesi dün vilâyete tebliğ olundu Mülkt memurların sicilleri üzerine'reisleri, bulunmadığı halde baş mü- tekaütlüklerinin icrası ve tezkiye va- fettişler, kaymakamlar vilâyetlerde rakalarının tanzimi hakkındâ ka -imcrku teşkilâtına metsuplar yük- bul edilen nizamname şehrimizdeki'sek âmirler, başkonsoloslar, konso alâkadarlara gelmiştir, | |loslar, Badema mülkt memurların si -| — Gizli tezkiye varakaları senede bir sıhhi muaye- |Muhacirin eşyasına Roma müzakereleri İngiliz - İtalyan müzakereleriniz ne safhada olduğuna dair malümat alınmıyor değil. Bu müzal Tin çabucacık biteceğini zannetm cele olur, Kaç senedir - sürüklerip gelen ihtilâfların tasviyesi; — pek de kolay olacağı benzemiyor. Mamafi gelen malümat da; ehem- miyesiz değildir. Müzakereye nasıl başlandı, nasıl devam edıyor' esas olarak öyle görülüyor ki; İ - talya müstemleke noktasından ta - İmamile kendini tatmin ettiğini, Ha- beşistanı aldıktan sonra başka — bi tarafta iddiası olmadığını söylemiş- tir. Müzakerenin başlangıcında; İ - talya'nın bu suretle ortaya çikmış olması neticeye varmak itibasile müsait karşılanmaktadır. Daha baş- ka yerlerde de iddiası olsaydı, Lon- dra ile müzakereden müsbet bir ne- 'tice elde edilmek imkânlarının da ortadan kalkacağı tahmin edilmek- tedir, Halbuki; müzakerelerin iler- lediğine dair malümat gelmekte - dir, Şu halde Roma hükümeti — bu sefer İngiltere ile ciddi surette an- laşmak emelindedir. Londra'daki İ- talyan sefirinin müzakerelere ze - hazırlamak için aylardanberi vıı“ıııuııiiğı gayret ve faaliyet; neti- cesiz kalmıyacağı benziyor. İtalya'nın başka taraflarda gözü olmadığına dair İngiltere'yi tatmin etmek İsteyişi, diğer taraftan — pek fült ve maddt bir vaziyetin de ica- |. Habeşistan alınmışsa da buranın |ümid edilen servetini işletmek, ele İgeçirmek için; nesillerin gayret ve zahmeti lâzımdı. Hal böyle ve he- |Ssap meydanda iken İtalyanlar ken- İdi kuvvetlerini daha başka yerlere| dağıtarak yeni bir takım faaliyet sa- haları arıyacağa benzemiyorlar, Ahmed Rauf göz diken insafsız. Dün Salih isminde bir adam Ti-| renle gelen Yugoslav « Türk göç -| menlerinin eşyaları arasında gö - züne kestirdiği güzel bir av tüfe - ğini alıp kaçmıştır. Neden sonra dar, kına varan göçmen derhal hâdiseyi polise haber vermiş ve Salih yapı- lan araştırmadan sonra ele geçmiş - ir. Suçlu hakkında kanuni taki - İya karısnın emlâk ve serveti ve al- lesinin her günkü sarfiyatı geliri i- le mütenasip olmuyan memurlar - cilleri üzerine tekaütlükleri bu ni- zamname hükümlerine göre icra e- dilecektir. Her memur için muayyen birinci ve ikinci derecede tezkiye âmirleri tarafından her sene nümunelerine | Kör bir gizli tezkiye varakası dol - durulacaktır, Bu varakalarında hak v wilinti yasaktır, Şurayı devlet ve divamnı muhase. bat reisi daire reisleri ile âzaları bu | nizamname hükümlerine tabi değil.| dirler, Gizli tezkiye varakaları doldura- | cak amirler şunlardır. | Başvekil, vekiller, vekâlet müs- iki|dan kendilerinin veya karılarının Gizli servetlerini, yaşayış tarzlarını gös- me-|teren bir beyanname istenecektir. iye amirleri maiyetinde Beyannamede gösterilenleri ispat - en az altı ay çalışmış olması çart - edemiyenler tekaüde sevkolunacak- tır, Ayrıca her üç senede bir sıh - fardır, hat raporu da alınacak ve raptedi -| Memuriyette kalması, amme hiz- lecektir. Garaza binaen veya hu - meti menfaatine Uygun görülmiyen susi bir maksatla hakikate uygun memura eh yüksek memüaru tara - olmiyan mütaleaları yazdıkları an - fından mahrem tebliğat yapılır ve laşılacak amir veya müfettişler bi-'bir sene daha tocrübe edilir, Vefat rinci defasında vazifelerini suisti - eden memurlarla «65> yaşını ikmal. Malden takibata maruz birakılacak, 'den dolayı tekaüde sevk olunanların. tekerrürü halinde sicillen tekaüde|ve bir daha devlet hizmetine gir - sevkolunacaktır. -Birinci derecede Miyecek şekilde vazifeden ayrılan- amiri vekil olan memurlarla umu-|ların mahrem tezkiye varakaları ta- ay zarfında hazırlanacaktır, tezkiye varakası doldurulacak Müurun tezki: Mi Müfettişlerin müsteşar, vali ve teşarları umum müdürler, müdür - sefirlerin sicilleri üzerine tel der, —şube müdürleri, vıhlğr. e - sevkleri icra vekilleri heyeti kara - çiler — daimi — maslahatgüzarlar rı ile yapılır İrtikâp ve İrtişa şüp- elçilik müsteşarları, teftiş bey'eti/hesi altmda bulunan kumar oyna - — Köye geç dönüyorsunuz bu Fakat bana çık kırgınsınız! — Neler düşünüyorsunuz? — Ben de bildiklerinizi söyle- — Bir çok şeyler ve hiç bİr yiniz de izah edeyim, teklifimi bi ikinci defa tekrar ediyorum Tren süratle ilerliyordu. Bit — — Ne yüzum var buna Sühey- müddet ikisi de. başlarını PeNÇE> — 14 hanım... Pardon, dilim alışmış. reden fârafa çevirerk, zaman Zâ- *, gomra hanım. . Niçin bunla- man aydınlanan, kararan cam — . L L L D edeceksiniz? üzerinde geri geri kaçan BÖlle- — Surada Bakırköye ne kadar yer leri seyrettiler, kaldı? Böyle uzun bir masalı üç Sonra ayni zamanda karar Ver- — Gört dakikanın kalıbına nasıl dö- miş gibi başları pençereden ây- — kebilirsiniz? rıldı. Yavaş yavaş dönen başları — y L L A de im birbirlerinin gözlerini yakaladı. — 5,, ci l müııadıyde edcr':exîiî İkisi de göz göze gelince gülüm- size Yeşilköye kadar &1 ık , ederim. Sonra, bildiğiniz şeyler Semra: © kadar çokmu ki, izahı uzun sü- Y aŞ olarak ayrılalım! — rer diyorsunuz? MB' . — Yeşilköye kadar hei etmek için, müsaadeyi galiba me- değiliz ki... kaüde | akşam' — Yalan — söylemiyoceğim... N Ayni dalgın vaziyeti muhafa - — Doğru.., | u za ediyordu kadın: 3 — Haksızsınız amma... — Saçlarımı yaptırmak için s- — Suat, doğruldu. — * ra bekledim., -— Her şeyi bildiğimi bir üçün- — Daldınız! €ü defa tekrarlamama müsaade — Düşünüyorum,. ediniz, jMamen imha ve sicilleri itibarile te- kkaüde sevkolunan mülki memurlar hakkında 1683 numaralı kanunun 62 inel maddesi hükmü tatbik oluna- Caktır, NUSRET SAFA COŞ EDEBİ ROMAN: murdan almak icap edecek, Hem ne diye rahatsız olacaksınız? Ge- lelim izah meselesine: Vaki olacak hücumlar karşısın- da hazırlıklı bulunduğunuzu tah- min ediyorum, Maamafih buna Tağmen sözlerinizin enini da - kikaların boyuna sığdıracağınızı sanmam, Bırakalım bunları... Genç kadın içini çekti: — Peki... Madem öyle istiyor- sunuz? — Teşekkür ederim.., — Niçin teşekkür ediyorsunuz? — Niçin etmeme mi istiyor - nuz? Bir münakaşa kapısı açıp birbirimizi hırpalamaktansa, böy le hiç olmazsa daha az kırgın ola- rak ayrılmış olalım... Ölüm ve Tahir 8. M. Çrpan hepimizi korkutur. İnsan faniliğine inandığı, ebedi bir Gmüre sahip olamiyacağını bildiği |halde, ölümü hatırlamamak, en kü Ççük, en hurda mahlüktan, en bü- yük âlemlere kadar bütün Mmevcu- aat uf ölümü unutmak ister, Aldanmak... İnsarlârın hayatı bır |mastarla icmal edilebilir, Başımızı arkaya çevirip geçen günlerimize baki Yazan: Ölüm bahi mez teessüf ve teessür sebeplerin- dn başka hakikat olarak ne bulu- ruz? Ancak gelecek günlerin hatı- rı için bugünle yarın, bize taham- İmüle lâyık gelir, Halbuki, gelecek, günlerin bize getirdiği yine © ça- Tmuür, hep ayni şey, daima o aldatı. cı silsilenin devamından başka bir- şey midir? Yer yüzünde saadet, servet, ça- İlışmak, koşmak, velhasıl — her şey |bir ihtimali hesap muadelesi üzeri- ne kurulmuştur. Bu muadelede, sa- |adet bir gölgeden, bir hiçten, bir se- raptan, bir sıfırdan ibarettir Felsefe, sanat, şür, fen bir keli- |mğ ile cemiyetin bütün zekâ çalış- ması, didinmesi, uğraşması, yorul- ması, üzülmesi, enerji sarfetmesi, bu seraba, bu sıfıra, bu hiçe bir sa- iplik miftahi oymak için sarfolu. nuyor, Bunun için, aşkın, paranın, tahakkümün, cebrin büyülü kuvve- tinden istifade ederek,bütün açılmaz kilitlere bir maymuncuk uyduru- yorlar, Hattâ göz yaşlarından, ci- nayetlerin pıhtılaşmış kanından bir anahtar yapmaya çalışıyorlar. Cemiyetin üzerine kanat geren talih dediğimiz kör, rastgele kâlp- lerimize avuç avuç elem, keder, husran, mihnet, acı, zevk, neşe, şe- ftart dağıtıyor, Biz de bunların çüsüne göre, derin bir oh çekip, fı- sıldıyoruz: Bahtiyarız! . Fakat, şurası muhakkak ki, haki- kate karşı biz talihden bir kaç ke- re daha körüz. Dünyanın hangi karanlık köçe- | sak dolaşalım, bizi bekliyen nöbetçi dalma: — Azrail! Dir, Yakamızdan tutacak — olan Onun korkünç elidir; simsiyah bir el, ölümün Zekü, sevgi, Şeref, şan, para, şöh- ret, gürür, aşk ve ihtiras... Yaşa- makta bunlar var, Âlâ, güzel, bun- ları anlâdık, ya sonra ne var? Bir çukur, birkaç kürek toprak... Son- suz bir boşluk, sonsuz bir yokluk| getiren birkaç toprak değil mi? Bu acı hakikate rağmen herkes| bir yuva kurmaya çalışır, koca, ba- ba, ana, büyük baba olmak ister, zengin olmaya savaşır,, fazla para kazanmak hirsiyle birbirinin gözü- nü oyar, Sonra ölümden de kaçmak, ister, Hepimiz hem yağa «Tüken- mel» hem kandile «Aman sönme!» deriz. Biz ölümden kurtulmak, onu unutmak istediğimiz halde, ölüm bizi unutur mu? Aslâ!... Aşklarımızın, saadetlerimizin, fe- lâketlerimizin, gururlarımızın, — id- dialarımızın, hayallerimizin ve ah- Tâksızlıklarımızın üstünde daima| kayıtsız ve galip bir vaziyette çır-| pınmak hakkı yalnız ölüme, onun aifetmiyen eline verilmiştir Bu iti- barla diyebiliriz ki, insanlığın ha-, kiki yuvası, hakikf evi mezardır. Ölüm; karşısında yüzlerce ve YAZAN 8t Yalvarırım — sana, — Suat, hakiki ismini saklamandaki mak- satla gidişinin sebebini izah et, Beni üzmek istemezsin değil mi? Bir hayale dalmış gibi, gözleri kampartimğnın bir köşesinde ta- kili devara 'etti: — Ayın bizi koynuna aldığı ge- geleri, nefeslerimizin — birbirine karıştığı dakikaları hatırla... Ne kadar kırgin olursan ol, bu kadar meraklı bir azap içinde kıvran- — Bunlar o kadar merak edi- lecek şeyler değil ki... Hem ga- yet basit... Zekânız bu kadar kü- çük şeyler karşısında aciz mi gös- teriyor? Hâdiseleri kafanızın için- de bir filim süratiyle çevirirseniz, ğ n, bir çok boşluk-| k lar, birçok acılıklar, bitmez tüken-| sinde, hangi ışıklı sokağında dolaşır- | | Memleketimiz. Memleketimizde en çok sârf ve istihlâk olunan maddelerden biri de; çay ve kahvedir, Yalnız; çaya her sene 1 milyon lira bir para vermekteyiz. Ve bu para her yıl hariç memleketlere çık- maktadır. Hükümet; bu vaziyeti göz önüne alarak memleketin muhtelif mın- takalarında çay yetiştirmek — için tetkikler yapmış ve neticede Rize mıntakasında çay yetiştirmek müm. İkün olacağı anlaşılmıştır. | Bunun üzerine Rizede; büyük bir| çay fidanlığı tesis olunmuştur. Bu fidanlıkta: uzun ve ihtimamlı |bir mesaiden sonra çay istihsaline | başlanmıştır. Diğer taraftan aldığımız malü- | Gençlik ve |Jimnastik | Bayramı programının hazırlan- masına başlandı Şehrimizde 19 mayıs — jimnastik bayramı hazırlıklarına başlamıştır. Öğleden sonra şehrimiz kültür di - rektörlü, günde direktör Bay 'Tev - fik Kun'un riyasetinde lise ve orta okullar beden terbiyesi muallimleri toplanarak bayram hazırlıkları hak- kında görüşeceklerdir. Bu seneki ra nazaran daha parlak olmasına ça- lışılmaktadır. —- —— — | yüzlerce yılların bir aydınlık zerre- | Si gibi eriyiverdiğini görmüş, pen-| geresinden ne ihtilâller, ne inkılâp- lar, ne değişmeler, neler ve neler seyretmiştir. Onun için, o hiç bir fe- lâkete, hiçbir acıya yüreği sızla- maz, Anaların, babaların, öşlerin çocukların matem içinde kalacakla- rını hesap etmez, Sevdiklerimizi yanımızdan, nızdan çeker, alır kanlı bir katil, Ta-| hirin otuz üç yaşında — oluşuna, gençliğine, doğurmak üzere — bülü- nan bir eşi bulunduğuna, tekem- mül etmiş bir insan oluşuna acıya- tak, «kâbo> si fazilet, *mihrab» 1 doğruluk olduğuna saygı göstene-| Tek, ona soğuk ve kanlı elini uzat- Mmaktan utanır mı? Bu yaman katil- den böyle bir fazilet beklenir mi hiç? Zavallı Tahir!... Aramızdan - bir dere gibi saf ve berrak süzülüp gi- den zavallı dostum!, Dün herkes seni söyledi, senin için acı göz yaşları döktü, fazilet- lerini saydı, meziyetlerini sıraladı. Ben de mezarına kürek kürek top- rak attım, ben de topraklarım göz yaşlarımla ıslattım. Ve içimden se- ninle beraber öldüm, Münir Süleyman ÇAPAN GÖNLÜM KUN I Hepsini bir an içinde halletmiş bulunursunuz. — Ben zeki bir kadın değilim, bulamıyorum sebeplerini... — Kendinize iftira ediyorsu- nuz!... — Çok zalimsin Suat... Semra darılmış gibi omuzları m kaldırdı, Oturduğu köşeye bü- züldü, İstediği yapılmamış bir çocuk jestile dudaklarını büktü, Bözlerini oğuşturarak: — Çok üzüyorsun beni! Diye sızlandı. Bu hareket, onun takındığı bu safiyane ve masum kılıklı pozis- yonlar Suadı, baştan aşağı değiş- tirmeğe kâfi gelmişti. Titredi, —— 4 büyük çay fabrikası kuruyoruz en kısa bir zamanda müsaade edilmiyecek jimnastik bayramının diğer yılla- | 8 SONTELARA* 26 Mart 1938 Iyon liramız dahilde kalacak !... [* Her yıl, 1 mil e hariçten çay getirtilmesine ymata göre; bu çay işini daha esaslı mize mühim bir gelir kaynağı ha- bir şekilde halletmek üzere Ziraat| line gelmiş bulunduğunu anlatabil- Vekâleti yeni bir kanun projesi ha- mek için şimdilik Rizede bir büyük zırlamıştır. çay fabrikası açılacak ve bu fab- Bu proje; zirsat kongresi ruzna-| Tika müstahsil elinden işlenmiyen mesine de alınmış olduğundan önü-| Ve şimdiye kadar geri vasıtalarlaı müzdeki ay Ankarada toplanacak | OK Bgüç işlenen çayları satın alarak olan köngrede bu mevzu hakkında| #€Yecektir. —— mühim ve esaslı kararlar verilecek-| — Ziraat Vkâleti, üç senede mahsı tir. vermeğe başlıyan çay ağaçları ço İSeDİK, ğaldıkça muhtelif mıntakalarda iik Bi Ş_:;u’;“?'"'mn"“““ ": fabrikaya ilâve olarak yeniden üç yi Dös a yak ve modefn Ça dabelleai (e SOT GY SD BVi ha açacaktır. Ve in bu işlerin ve en kısa bir zamanda dışarı mem-i y S ş işi beş sene içinde olacağı kuvvetle leketlerden çay getirilmesini önle- v nin olunmaktadır, Ve o mesil yecek tedbirler ahnması kararlaş- | tarihten sonra hariç memleketler: tırılacaktır. den yurdumuza çay sokulmiya Çay işinin köylümüze ve çiftçi-|tır. Çok garib Bir eşarp Uğruna bir Bir Müracaat Kadın yandı Dün gece saat 10 sıralarında Çar . Şehrimizde ne kaâdar şıkapıda Onniğin meyhanesiride Li> balık kılçığı varsı |vak'a olmuştur, Tafsilâtı şudur: isteniyor Kâzım isminde biri yanında Le Brükselden ticaret odasına ge -/MAn isminde bir kadınla Onniğin ir firma- Meyhanesine gitmişler ve içm Ka m.r Pa mî“f w eT |başlamışlardır. Biraz sonra arala - nin bizden 100000 kilo incir satın , Xgs bir eşarp yüzünden — kavga almak istediği bildirilmiştir. İsıkmış ve Kâzım bıçağı çektiği gi Ayrıca; İsveçli bir firma da alâ- bi kadının kafasına saplamış ve a adar tüccarlarımıza; şehrimizde ne| ĞiT surette yaralamıştır. kadar balik kılçığı varsa alacağını| Katil hakkında kanuni takibat ye bildirmiştir, Pılmış ve 35 güne mahküm olmuş-. 37 bin Şehrimizde 5000 Liralık bono AÂileye madalye Hırsızlığı Verilecek 27 kişi Ağır Ceza mah- Çok çocuxlu 40 bin kemesine verildiler âlle mükâfat talebile Bundan dört sene evvel İzmir 1s- müracaat etil kân dalresinde esrarengiz bir vak'a |— © , ü ; 'd aç olmuş ve kıymeti tam 37000 lira at ve muavenet müdürlüği tutan 55 adet mübadil bonosu garip| 1? Secuklu annelere ikramiye ve- bir şekilde kaybolmuştu. rilmek suretiyle yardiımda, bulun. O vakittenberi devam eden tah-| mağa devam etmektedir. kikat neticelenmiş ve bu suçla zan altına alınan 27 kişi mahalli ağır ceza mahkemesine verilmişlerdir. Mahkemeye verilenler şunlardır: İskân — kâtiplerinden Mustlafa Mazhar, Müze — Kâtibi Meh - met Tevfik, Süleyman oğlu Musta- fa, İsmail oğlu Süleyman, Rıza Do- ğan, eşi Behiye, sabık iskân kâtibi Feyzi, iskân kâtibi - Feyzinin eşi Münire, anası Ayşe, komisyoncu Tahsin, Mehmet İzzet, Kâni karısı Hayriye, İbrahim Behçet, Emlâk ko| misyoncusu Ziya, Kâni oğlu Feyzi, İstanbulda Papazyan İstefanos, İs- tanbulda sarraf Vasil Papas oğlu, Beyoğlunda polislikten — mütekait Muhtelif vilâyet — sıhhatvmhüdür lüklerine şimdiye kadar 38 41â 4( bin çok çocuklu ailenin müracaat ettiği tahmin edilmektedir. Bunla- Tın 8 - 10 bini şehrimizde bulun- maktadır. Ve bunlardan yalnız 120' aileye 50 şer lira mükâfat verilmiş tir. Mütebaki 5 bine yaklaşan ni - lelere de madalya verilmesi karar laştırılmıştır. Bu madalyaların ve | vesikaların çoğunun tabı ikmal edil miştir. Mütebaki madalyalar da darbhanede henüz - basılmaktadır, Bu madalyaların Cümhuriyet bay. ramında tevzi olunmasına çalışıl. maktadır, Şehrimizdeki 5 bin âileden maa: da diğer şehirlerdeki madalya ala:- | cak ailelerin 10 bini bulacağı tah min olunmaktadır, Ali Kâni, Aksarayda Fazli, Esat, Beyoğlunda Hakkı, Beyoğlunda ko- misyoncu Peçor. Muhakemeye caktır. yakında başlana- Bir heyecan onu kolları arası. — Derin bir nefes daha aldı, 5 na aldı. Gözlerini yere indirerek devam Sonra kanapeden kayarak ona — etti: Ç doğru eğildi, — Sizin için... —— Bana elinizi verir misiniz? Gözl — Hayır, dargınım size... v Bay açıldı.. kadı- : Kadın hareketlerinin erkek üze- KÇ rindeki müsbet tesirlerini göre — — im için mi, ne diyorsu- ' müştü, Ve bir erkeğin naml yu- Ç S muşatılacağını çok güzel biliyor- — — Evet... Sizden kaçıyorum. d Unutmak için... Karşılaşmamak Üüi Heleli için... Sizi yeni günahlara sürük- — Elinizi veriniz bana!... lememek için... Emreder gibi konuşmuş ve ok Gözleri yaşarmıştı: gibi saplanan bir bakışla kadını — — Size çok haşin davı baştan aşağı süzmüştü. Semra derhal elini uzatmıştı, — Nedense, sizin arzularınıza mümanaat edemiyorum. Suat duymamış gibi, elini avuç- ları içine aldı: — Dinleyin, dedi. Mâadem bu kadar ısrar ediyorsunuz, sordu- ğunuz iki suale cevap vereceğim, Bir saniye durdu, İçini boşalt- tı. Kadının parmaklariyle oynu- yordu, Buna karar vermiş değildim Çok aıstırap çektirdiniz. bama... Karşı- laştığımız zaman belki de var. Şimdi yavaş yavaş sakinle- şen bu ihtilâl içinde galip tarat seçmeğe başlıyor gibiyim, farkettiğim dakikadan beri görüyorsunuz - hiddetim — — Niçin mi gidiyorum?

Bu sayıdan diğer sayfalar: