5 Nisan 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

5 Nisan 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6—SONTELGR Zonguldak'ta bir - liseye kavuşuyor Mehmet Çelikel'in teberrü ettiği 60 bin liralık lise binasının Ağustost! Teberrü münas 4 * 81 mart perşembe günü Zongul -| dak en mesud günlerinden birini ya| gadı. Memleketin kıymetli kültür - Bever tüccarlarından Çelikelin lise açılmak şartile hükümete terketmek üzere altmış bin lira sarfı ile yap-| tırmakta olduğu binanın temeli, va dakta merasim yapıldı. inşaatı a bitecek » ebetile Zongul- Bakanımız — sayın — Saffet A -| rıkan, bu teşebbüsümüzü büyük bir. alâka ve memnuniyetle karşıladık -| ları zaman çok sevindim. Ulu Önderimizin yüksek manevi- yetlerine sığınarak hepinizi öz yü - Tekten sevgiler ve sonsuz saygılar- Çokoslavakya için Korkulu rivayetler (4 üncü sahifeden devam) İdeğil... Almanların bir gün olup da Almanlarla birleşmeleri demek Çe-| koslovakyadan mühim bir ayrılması demek olacaktır. Çünkü imacmleketlerinin böyle parçalanma- İsımı kabul edemiyeceklerini her ve-| İsile ile söylüyorlar, Fakat oradaki | İAlmanlara diğer her türlü müsaade ve imtiyaz verilebileceğini kabul e- idiyorlar, Almanların kendi Üniver- siteleri, liseleri ve orta mektepleri meslek mektebleri vardır. Bilhassa son senelerde Çekler tarafından Al- manlara karşı bir hayli müsaadeler- de bulunulmuştur. Bu Almanlar es- ki Avusturya imparatorluğunun par çalanması üzerine Çekoslovakya devletinin idaresi altına verilmiş ©-| lan Avusturyalılardır ki yüksek se- han açılacağını ya; mektebinde bu imtihana başlanmiş tır. kinist olmak üzere 51 kişi iştirak' etmiştir. rak iera olunacağından bir müddetle devam edecektir, yapılacaktır. Denizcilerin İImtihanı Yapılıyor Imtihanlara 51 kişi iştirâk ott Kâptan, makinist, — motörcu kılavuzların terfileri için bir imti- tik, Cuma günü yüksek deniz ticaret İmtihana 22 si kaptan 29 u ma - İmtihanlar tahriri ve şifahi ola -| hafta Bilâhare kazananların — terfileri konferansı Bu kıymetli konferansın hülâsasını neşrediyoruz (2 nci sayfadan devam ) hattâ sonra ayni şahsa tekrar klaro- Meselâ: Ültra Viole şusın böyle|förm verilir ve bu defa ise ağır bir histamini meydana çıkardığı anla-| karaciğer hastalığı ârazı göstercrek şılabilir ve eskidenberi de malüm- Ölür. Başka bir müşahedesi de buna dur. Fakat rofesör Fissenjer'in bir| bit misaldir. Bir çocuk, duvara tu- müşahedesine göre su sathından gü-| lumba ile boya sıkıyormuş, Kimye- neş şuaları da histamini meydana| Vi muayenelerde zehirli bile olma- çıkarmıya kâfidir. Misal olarak pro-| dığı anlaşılan bu boyanın tesirile sa- fesör, maruf bir Fransız edibinin kı-|Tılığa tutulmuş. Sarılık çocuktanbe- ı üzerind yaplığı müşahedeyi an-|Ti geçmiş ve ondan 40 gün sonra ço- Profesör Fissenger'in RADYO BUGÜNKÜ PROG Akşam neşriyatı: Saat 1â,30 plâkla dans 18,45 Eminönü Halkevi neşriyi lu namına Nüsret Safa, 19 dans müsikisi, 1915 Konfet minönü Halkevi sosyal yardi Jbesi namına, Doçent — Sabali Rahmi Eyüpoğlu (Malk bil ri), 19,55 Borsa haberleri, 20, V dia Fıza ve arkadaşları tar Türk — musikisi, 20,45 va raporu, 20,48 Ömer Rıza t (dan arabca söylev, 21 Tahsin B kuş ve arkadaşları tarafından T musikisi ve halk şarkıları ( yarı), 21445 orkestra, 22,15 ajans habetleri, 22,30 p la sololar, opera ve operet pâl viyeleri, çalışmaları, bilgileriyle ile- Tı, 2250 son haberter ve ertesi ride olan bir ekalliyet teşkil ediyor- ğ nün programı, H Halit Aksoyun eliyle atıldı, Ön saflarda okullarla — binlerce| latmıştır. Karada, en şiddetli güneş-|Cük, tekrar tulumba ile ayni boyayı te bile bir tahammülsüzlük göster-|sıkmağa başlamış. Bu sefer pek va- la selâmlarım, Aziz kardeşlerim. Demiş ve söylevini bitirmiştir. kişilik bir balk kütlesi toplanmıştı. Merasime Halit Aksoyun şu söy devi ile başlandı : .- »*Valinin söylevi Aziz Zonguldaklılar: üyük bir bahtiyar! ç heyecanı kü: Bukün Zonguldağın zengin saa -| det günlerine bir yenisini daha ka- tıyoruz, Bu mutlu günde, Zonguldak yıl-| lardanberi peşinde koştuğu — çok Kültür direktörü Hüsnü Irkıla - ta, kültür ailesinin dygularını be « lirtü. Ortaokul ve halk namına söz ler seöylendi. Mehmed Çelikel, gösi terilen iltifat ve teveccühlere te - şekkür etti. | Bugün bir bayram gibi herkes bir birini kutluladı. Gün, çenlik ilçnde geçti. Gece — lise kurağının te -| melatma şerefine orta okul salo - nunda, Halkevi namına müsamere| verildi, Kültür direktörü Irkalata | bir konuşma yaparak kinici İnönü| zaferinin yıldönümüne rastlayan bu| lar, Yeşilköy miyen bu genç kız, su üzerinde bu- him bir sarılığa tatulmuş ve bundan Bunu Çekler de itiraf etmekten kendilerini alamıyorlar, Fakat Çek ler de eskiden parlak bir mazileri ol| duğunru, hatta vaktile Avusturyalı - ları idare etmiş olan bin — senelik Habisburg hanedanın saltanatından daha evvel ir tarihe malik olduk -| larını ileci sürüyorlar, Çekoslovakyadaki Almanlar a: sında ne kadar kuvvetli bir propa- ganda yapıldığnı söylemeğe Tüzum var mı? Çeklerle Slovaklar arasın - da da ayrılık fikirleri jileri ülmek| Hava meydanı Asrileştiriliyor rılan Ankara - İstanbul tay den ve gerek yağan Yeşilköy rakları bir çamur deryası haline ge- tirmesinden dolayı bu sabaha ka- dar yapılamamıştır. Nisanda yapıtması kararlaştı - arı gerek havanın m Çünkü Yeşilköydeki sahanın faz- lunduğu zaman, hafif ve hattâ bat-| kurtulamıyarak vefat etmiş. Profe- mak üzere olan güneş şualarının te- sör Fissenjer bu hâdiseyi şu suretle sirile, bütün yüzünü gözünü şişiren| İZah ediyor, İlk temasın (Klorofarm kere tutulurmuş. Bunun üzerine bu;mı gibi hastaların histamine İantorore-| dân sonra kuvvetli bir rejenerasyon zile tedavi etmeyi düşünmüş ve iyi yani genç höcreler teşekkülü başla- neticeler elde etmiştir. |Faştır. Halbuki bu genç höcrelerin Meselâ: Bu genç kızda profesörün | bassasiyeti pek fazladır. Radium ve | tedavisile iyileşmiş ve artık hiç bir Röntgen şualarına maruz kalan| rahatsızlığı maruz kalmadan sahil-| genç höcrelerin pek fazla hassasiyet de, battâ en kızgın güneşin altında gösterdikleri — esasen — malümdur. dolaşabilmiş. İŞimdi ise bu genç höcrelerin üzeri- ve yüksek ateşle seyreden bir ürti-| veya boya) tesirile ancak birkaç ka- F B Sanatkâr NAŞİT TURAN TİYATROSU Bu gece — saal 20,30 da ve arkada Hakkı Rüşen, Eyüb Sabri, Bi birlikte Madmazel Miçe - Pençef varyı tedir, Çekoslovak Almanları arasın- daki propagandanın tesirleri — çok| la çamurlu olması tayyarelerin ha- reket ve muvasaletine mani teşkil üksek bir dileğine kavuşuyor, utlu günde liso kura temeli| Nihayet konferanscı, Anafilaksi-|ne gayet cüz'i mikdarda olsun klo- Ça y aa MA ü YN ye mukâbil bir 'de- Katafilakalden| rolorin veyai boğa tesir- yüğmağa| sinin iştirâkile ı î î Aziz arkadaşlar; “ Türk ulusu her sahada olduğu gi bi, milli kültür davası yollarında da, | büyük Önderimiz Atatürkün kutsal izlerinde en ön safda yer almak he- define doğru bütün bir inan ve hız- Ja yürüyor, dedikten sonra Zongul- dağın kültüre karşı olan iştiyakını anlatmıştır. Mehmed Çelikele - Kültür bakan Doğının emirleri ve vilâyet — genel mecelisinin kararile hükümet — ve Halk adına takdirlerimizi, teşekkür Terimizi hepinizin huzurunda — bir daha tekrarlamak ile en büyük sa - adet heyecanını duymaktayım, Mehmed Çelikel; * Ötedenberi hayır cemiyetlerimi - ze karşı gösterdiğin yardım silsile- sinin parlak bir şahikası gi selecek'olan bu yeni ve büyük ese rin maddi ömründen çok manevi hayatını Zonguldakta ebedileştire- vektir. demiştir. Zanguldakla, Zonguldaklıların bul vesile ile Büyük Şefe tekrar min- 'et ve şükranlarını tebarüz ettir - üŞ ver Lisemizin temelini atarken bize büyük saadetler yaşatan en büyük Türkün Atatürkün adımı saygı İle atılmasının yüksek ve feyizli ma -| nasını anlattı. Liseye — kavuşmak müjdesinin heyecanı ile Zonguldak| sansuz bir neşe içindedir. Lisenin inşaatı ağustos nihayeti - 'ne kadar bitecek ve — önümüzdeki ders yılında lise açılmış olacaktır. Orman yangını karşı tayyare Karelistan cümhuriyetinde Ars-| kanjelsk ve Vologda mıntakaların-| da, Komis cümhuriyetinde, Sibir- yada Krasnoyarak arazisinde ve ay- rıca Sovyetler birliğinin diğer or- |manlık mıntakalarında, yangınlara karşı ormanların muhafazası için sistematik ve geniş tayyare teşkilâ- jta organize edilmektedir. 1933 sene-| sinde, bu tayyare teşkilâtı, 50 mil- yan hektar genişliğinde ormanı kontrol edecektir. Orman yangınlarına karşı en mü- essir itfa çarelerinden birini, or- manda yangın çıkan yerlere, para- şütle itfalye indirmektir. Bu para- şütçü itfalyenin yetiştirilmesi için husust mektebler açılmıştır. —Her yangın itfa tayyaresinde bir pilot, bir müşahid ve üç, yahut dört para- fütçü bulunacaki artmıştır. Propagundalara Tağmen Prag hükümeti geçen sene Alman - ların siyasi fırkaları ile bir anlaşma yapmış, bu fırkalar hükümete iş - tirak ettikleri gibi Almanların da bir nisbet dahilinde devlet işlerine, memuriyetlere alınması cihetine gi- dilmiştir, Fakat şimdi istenen şey - ler bunlardan çok ileri gitmekte - dirler, Bunlar kabul olunursa Çe - koslovakya devletinin birliği bozul- müuş, olacak diyorlar, Maamafih, diğer başvekil son nut kunda söyledi ki Berlin ile Prag a - rasında anlaşma temini için İngil- tere lâzım gelen tesiri iera edecek İdeğil, ancak makul surette bir te -| şebbüs yapacaktır. lukları ortadan kaldırmak arzusun- da olduğunu bildirmekten geri dur- mamaktadır. Şimdi bu satırlara nihayet verir- ken söylenecek şu var: Avusturyanın Almanyaya geç - mesinden sonra çekoslovakyanın a- kıbeti ne olacağına dair ortaya çı - kan velveleli rivayetlerin ardı ara- İniş ve havalanışları için altı Prag hükümeti de anlaşmak, zor-'de bulunacak ve gece uçuşları için İşa edilmektedir. etmiştir. Dün de pazar münasebetile sefe- ler esasen tatil olduğundan mevsi -| min ilk tayyaresi ancak bu sabahi saat 9 buçuğa doğru — Yeşilköydeni Ankaraya hareket edebilmiştir. Bu hususuta aldığımız malümata göre, Nafıa — veköleti, Yeşilköy- deki tayyare sahasının her — vakit fazla yağmur ve çamurlar yüzün - den tayyare seyri seferlerini işkâi| etmemesi için kat'i tedbirler al -| mağa lüzum görmüştür. Bu maksadla Yeşilköydeki bava imeydanı beton ve asfalt olarak yap, tırılmaktadır. Ayrıca bu meydanın muhtelif i - pist de hususl tertibat olınacaktır. MOSKOVADA VENİ TİYATRO » BİNALARI Moskovada dört tiyatro binası İn-, Bu dört tiyatrodan birini teşkil eden Kızıl Ordu tiyatrosu, tiyatrol binalarının en büyüğü ve en güzeli bahsetti. Katafilakside, insanın bir uzvu, bir semmin tesirile evvelâ ol- dukça hafif bir tarzda hastalanır. Meselâ: Bir şahsa kloraform narko- zu tatbik edilir. ve bunun zâhiren biç bir maraz! tesiri başlarsa, mevcud fartı hassasiyet dolayısile vahi muzvi bir hastalık husule gelir. Halbuki hastalığın ve- hametile zâhiren zararsız olan mad- de arasında bir nisbet mevcud de- Büyük Hala komedi 3 perde detler komedi 1 perde (8 inci sahifeden devam) | mem, Diye cevap vermiştir. j Lavrensin son seneleri büyük bir | ıztırab ve yalnızlık içinde geçmiştir. Kendisi paraya, para kazanmağa hiç ehemmiyet vermiyen, tamamiyle Kurunu vustadaki şövalyeler gibi maddi menfaat hislerinden uzak kal mak emelinde görünen bir adam di- ye şöhret kazanmıştır. Malüm olan larında olduğu halde ölen Lavrens için yazılan yazılardan, onu tanıyan sı kesilmektedir. Fakat Çekoslovak olacaktır. Beş'şualı bir yıldız şek-, eski harhiye ve maliye ve müstem - ya Almanya bahsi bitip tükenecek linde olan bu"binanım etrafındaki | lekât nazırı Çurçil gibi İngiliz dev- LAVR İmış, jbayanı Bernar Şav'ı çaya davet et- kaza neticesinde, ancak kirk altı yaş| "© 6 nisan çarşamba akşamı — saal da Beyoğlu Fransız — tiyatrası Çamlıca güzelleştirme cemiyeti # verdi, Onun için adını kendine tak-|dina büyük gala, büyük sanati . ve rkadaşları büyük komedi. H Çok okumuş, arabcadan başka lâ-|Opereti BAY - BAYAN, Mi tince ve eski yunancayı da Altinses konseri gardenbar varyt Lavrens bugünkü dillerden Fransız-| tesi, cayı da çok iyi bilirdi. Fakât kadın- lar hakkındaki noktal nazarı hiç iy leğildi. Bir gü Londranın kibar bir Ertuğrul Sadi Tek 'TİYATROSU Senenin son temsilleri bu al (Bakırköy Milityadide) ilk olarak büyük vodvil miş, Bernar Şav beraberinde Lav - ensi de götürmüş, Fakat onu şöyle takdim etmiş: — Tayyareci Şav'ı takdim ederim Bu kibar bayan, okur yazar, dün- .yada olup biten şeyleri merak eder değildir. KONTAK YAPTI Çarşamba Üsküdarda KONTAK YAPTI İskeleler artık kaldırılmış bulune|let adamlarının sözlerinden anlaşı «İbir kadındı, Meşhur Levrensin de maktadır, Tiyatro salonu 1866 kişi-/|lan şu oluyordu: Lavrens hiç de bu tâyyareci Şav ismiyle kendinden liktir. Sahnenin irtifar an iki katlılasrın adamı değildi, Hülyaları e -|bohsettirdiğini gazetelerde görmüş bir ev yüksekliğindedir. Bu muaz- melleri hep Kurunu vusta şövalye-'olacaktı. Fakat tayyareeiyi Bernar| zam binada tiyatro salonundan baş- lerini heyecana getiren emeller, his- Şav'ın oğlu zannederek iltifat ol - ka, ayrıca büyük bir sahneyi haiz lerdi, mak üzere: |bir prova salonu ve bir de dekorla-| Umumi Harb bittikten sonra Lav-| — Memnun oldum, demiş, oğlu - i"" ihzarına ve boyanmasma mıh—lmu Gibi faaliyet ve harekete alış- muz ne kadar genç!... | İsus salon vardır, |mış olan bir adam ne yaptı?... Tay-| Bunun üzerine her iki Şav buna Nemiroviş - Dançenko —müzikal v .. cilik çok hoşuna gidiyordu. O - gülmek mi, kızmak mı lâzımgelece- devlet tiyatrosu için de yeni bir bi- & ni | |nun için tayyareci oldu, Tayyareci ğini bilmiyerek orada çan sıkıntısı minnetle ve ebedi bağlılık andımızı| Her tayyarede, paraşütle yere er-i tekrarlıyarak anmayı en kutsal bir ?ak, itfa ve yangınla mücadele mad- ödev sayarım. 'deleri ve saire indirebilecek vasıta-|| , Putku takibeden alkışlar arasın- lar olacaktır. Bu iş için busust su- da ortaya gelen Mehmed Çelikel Tette bir paraşüt hazırlanmıştır. Or- e heyecanımı anlatan şu nutku irat| Man yangınları için husust bir yan- etti: jgın söndürme âleti de vücude geti- - Mehmed Çelik'in nutku , , , | Ümniş bulunmaktadır. Azi zkardeşlerim, Profesör Vitmor'un Bugün hayatımın en mesud gü - bir konferansı Dünü yaşıyorum, —Memleketimiz - 1354 Runl Mart 'ven tayyareci Şav yer yüzünde motosikletle üzami süratle koşm isterdi, Bir çok maceralar geçirm Arabistanda isyan harekâtını id ederek türlü türül vukuata karı Profesör Witmoor'un - Londra'da, | bir|Ayasofya hakkında verdiği kanfe- İrans, büyük alâka uyandırmıştır. Malüm olduğu veçhile, Amerikah | arkeologu, Türkiye büyük Önderi- 'nin muvafakat ve muavenetile işe yaptırmak — arzusunu| başlamış ve sıva altında bulunan birçok kıymetdar mozaikleri mey- dana çıkarmıştır. Profesör, pek ya- | Kültür|İkında şehrimize gelecektir. de bir lise açılmasının şiddetli ihtiyaç haline geldiğini gördüm, bakanlı - bir bina bulunduğu takdirde! Tise açılacağı vaad edildiğini öğren- . dim. Binayı düydüm. Sayın valimiz, bu dileğimi kül - tür bakanlığına arzettiler, | — Ah bu ne... Niçin bu kadar er-/sanra şefine yaklaştı. Halâ susmak- ken geliyorsunuz? Yoksa? İta olduğu için Durkhelm sualini Sustu, Kaşlarını çattı, Bütün ceh| tekrarladı. ; dine rağmen halâ hayal içine dal-| — Daha başlamadı mı?... Ya öy - mış ve hakikatten uzaklaşmış ol -İle mi? Bu kadar çabuk bitti ha! duğunu görmüştü. Memur başını hayır demek iste- Çünkü az kalsın mâdununa şöy -;yerek salladı, le bir sual soracaktı. — Daha başlamadı mı?... Ye üy - “Yoksa bana madam Corentin'in|le mi... Ben de böyle düşünüyor - hayatta olduğunu bildirmeğe — mildum. Ne oldu? Başka gün ne mi ta-| geldiniz!,, lik edildi. Tahkikatın genişletil - —— Odaya giren ve dünyanın her ta- — rafındaki sivil memurlar g'bi — ilk bakışta taharri memuru olduğu an- Taşılan genç adam, yağmurluğunu gıkarıp iskemle üzerine — altıktan el ükardlin di Slkümükena l e /mesi mi isteniyor? Memur nihayet konuşnuağa karar| vermişti; — Bunları hiç biri değil Abdul - Mesin'in mahkemesi görü- Bi GKÜ ddb: N HL DU gü Pa Achille Bastien yerinden sıçradı: — Öldü mü? Fakat daha ben bu- 'nu bu sabah Şante'ye telefon ettim, Sizin, benim gibi tam sıhhatte ol - duğunu söylediler, Adliyeye geldi - ği zaman da bir şeysi yoktu. Hem (de büyük bir iştiha ile yemek yedi- ği malüm, — Evet... O mahkeme - salonu - 'nun içinde öldü, — Nerede? — Mücrim sandalyesinin üstünde hâkim tam suale başlıyacağı — za- man, — Sektei kalb mi ği mi? — Hayır şef, bunların hiç biri de- ğil... Galiba katledildi? — Ne söyliyorsunuz? Bu go nsöz o kadar büyük bir e -| 'nerji ile telâffuz edilmişti ki oda - 'da bir kırbaç gibi şakladı: Bunları söylerken Achille Bostien ayağa kalkmıştı. Memurunun tam karşısına dikil Nezfidima - bakarak konuşuyordu. (B — Buro na yapılmaktadır. Bu - tiyatronun salonu 1500 kişi alacaktır, Yapılan tiyatro binalarından biri) de Stanislavski operasına aid ola- caktır. Bu salon 1372 kişi alabile- İcektir. | — Evet şef, roman hakiki bir po| lis romanı Achille Bastien âcil a - dımlarla ilerdeki büyük pencereye gitti bu pencere polis müdürünün avlusuna açılıyordu, Kânunusani sonunda olmalarına ve havanın da Pek soğuk bulunmasına rağmen o - nu sonuna kadar açtı, Tekrar yazı- hanesine döndü, Masanın karşısın- daki “Durkleine karşısındaki,, is - 'kemleyi gösterdi. Bu ara Achille Bar 'teinçin kâtibi de işini terketmiş bü- İyük bir merakla dinliyordu Polis İmüfettişinin en eski mesai arkadaşı |olan Duklein söze başladı: — Şef biliyorsunuz bugün kendi bir vatandaşını öldürme suçundan Abdul - Mesin'in mahkemesine baş- lanıyordu, Öldürdüğü adam da ken disi gibi bir seyyar tatlıcı idi, Ma -| lümya katilin ne de maktulün mi him bir şahsiyet olmayışı ve cin: İyetin sebebi de esrarengiz - bulun -| madığı için bu iş hiç de enteresan değildi. Bu mesele bir kadın mese - dedi.(mişti. Onun gözlerinin içine dik, dik Jesiydi. Abdul - Mesin bir sokak kı Za ile münasebette — bulunuyormuş Şav ismiyle Hindistana, Efganista- na gittiği söyleniyordu. Hattâ Efga- nistanda çıkan (htilâli bunun eseri diye iddia edenler de olmuştur. Tay- Hen Lavrens elinden çok iş gelen, | yareci Şav için de bir hayli tuhaf - - Bu adı niçin kendi- mek onun için süratle uçmak de - Malüm ya, İngilizle- rin meşhur bir muharriri var: Ber- senelerde, onu meraklandırmıyor -| bir kıskançlık çıkmış ve rakibini öl dürmüş, Siz de biliyorsunuz, hepimizce de malüm vak'anın hiç bir cazib ve ori Jinal bir ciheti yok, Vakıa Abdul - Mesin'in vatandaşları Fransız po - lisine her şeyi söylemediler, — Ve fahişe de bu adama para verdiğini inkâr etti amma, Mahkeme safha - larında bunların birer. birer mey - dana çıkacağı malümdu, Achille Bostien... — Malüm, diye bağırdı, Sen bu - gün olanları anlat, — Bugün biliyorsunuz orada bu- lunmak benim vazifemdi, Erkenden İmahkeme salonuna girdim, Abdul - Mesin hiç de bitkin bir halde görünmüyor. Başının üzerir- 'de bir idam kararı dolaşan bir ada- mın ümidsiz ve korkak halinde de- ğildi, Bilâkis yüzünde bam başka bir mana vardı, — Emniyet mi meydan akumak mı? ile bir müddet kaldıktan sonra çı- kıp gitmişler, Tayyareciliği, makinistliği ğ hünerli bir adamdı. Tayyarecilik de “mekti, Sürat kadar hiç bir şey son de süra! Yüzünde gözleri öyle parlıyor - du, Alâl... Devam et... — Biliyorsunuz, Vak'a bütün Pa-i risi alâkadar eden bir şey olmadığı| Jiçin salon oldukca tenha idi, Yal - İniz daimi meraklılarla avukatlar - 'dan başka kimse yktu. O içeri gireri |girmez hemen gözlerile sıraları ara mağa başladı, Muhakkak birini bekliyodu, Ve beklediğini nihayet bulmuştu. Çün- kü bir noktaya bakınca gözleri ta - kılıp kaldı, Ve sanki (hah!) demek istiyomuş gibi güklü, — Bu şeyden eminsiniz öyle mi?) — Evet... Bundan emin olduğum gibi her yeni gelen insanın onu ür - İküttüğünden de eminim — Şayanı hayret bir şey !... Son- Tâ, -- Evet bu dak.kaları takip eden büdiseyi de insan düşündükce ta - bif bu jestlerder. bin mana çıkara- biliyor, Mahkeme başlamadan ev - |e lâzım gelen bütün muamelcler| olan Lavrenste, diğerlerine göl şöhret hırsı yoktu, Kendisinin t 'nınmasını, bilinmesini, hele alkıf lanmasını istemezdi, Onun içli kendisinin de mukavemet edemet ği büyük bir faaliyet aşkı v. Daima çalışmak, didinmek, uğr İmak... Böyle bir adam için umül İharb biterek beklediği Arabii İhülyaları da suya düştükten sofil İbaşka bir faaliyet sahası bulmak lay değildi. Tayyarecilik, ma lik ve diğer faaliyet sahaları da & geliyordu, Onun için İngilterede $ kilmiş olduğu köyde bahçe içind küçük bir evde yalnız Başına o iyor, hemen hemen hiç kimso ile İrüşmüyordu. Yemeğini bile kef Pişirerek geçiniyordu, En büyük zusu motosiklete binerek — saat koşmaktı, Fakat 935 senesi nın bir gününde kendi arzusunu min için tenha yolda motosikletii koştururken birdenbire karşısına Df sikletli bir kasab çırağı çıkmış, da çarpışmışlar, çırak yere düşni se de bir şey olmamıştır. Lâkin rens düşünce kafası patlamış, 100 atten fazla süren bir baygınlıkt sonra ölüp gitmiştir, — Sağlık servisi / Tafsilât £ Son Telstaf

Bu sayıdan diğer sayfalar: