16 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

16 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: v SAZ BENİZLİ RAHIP Kılık değişmesi kanununun tatbik edildiği ilk gün, yeni ve çok bol bir sivil elbise giymiş, genç bir rahip gördüm, Bir v purun güvertesinde, benden iki sıra ötede oturuyordu. Gevşek ve rahat caketinin etekleri, ge- | niş pantalonunun paçaları, en hafif bir hava cereyanile salla - nacak kadar vücüdünü serbest bıraktığı halde, ruhünün fazla semizlemiş bir tarafını sıkıyor - mus gibi onu rahatsız ettiği bel- liydi. Mahzun duruyordu, çok mahzun. Gözlerinin yorgun genç liğini daha çok belirten seyrek ve yumuşak bir sakalın çevirdi ği sazbenizli yüzünde, baygın - lığa benzer bir uçukluk ve derin bir keder hazmsızlığı vardı. Daha dün, rahip elbisesile, bir yıldızın havuzdaki aksi ka - dar bize yakın, fakat o yıldı - zın kendisi kadar bize uzak dü - ran bu semavi genç, sanki o gün, ilk defa olarak toprağa ayak ba sıyor ve gökten yere hızla inmiş olmanın baş dönmesini duyuyor du. Sanki o gün, ilk defa olarak anlamıştı ki, biz faniler gibi kendi cak bir yüreği, çürüyecek bir hazım cihazı, işlemiyecek bir midesi, veresiye ve iğreti bir | vücudü vardır. Sebatsız madde | âlemi onu da zarüretleri içine almış ve buluttan şiltesini al - tından çekerek fani gövdesini toprağa oturtmuştu. Ben, realitenin bu ikinci bü- yük kutbunu da yakından gör - meğe ve hissetmeğe fırsat bul- duğu içiti, bu setre pantalonlu genc rahibi tebrik etmek iste - Tim; tebrik etmek ve kendisine anlatmak isterim ki, ruhun en fani kisvesi telâkki ettiği bede - ne ehemmiyet vermeyen bir ra- kip, © bedenin daha fani kisvesi olan kıyafete her yerde bağlı talmayı büsbütün mânasız bul- nalıdır. Peyami SAFA | Üniversite imtihanları Üniversite talebesinden mühim bit kısma bu yıl imtihanlara girememiş - lerdir, Bunun sebebi yabancı dül im- tihanlarında çok fazla talebe dönmüş olmasıdır. Yabancı dil imtihanların- da muvaffak olamıyan talebeler, ken- di fakültelerinde imtihana alırımamak tadır. Bu vaziyete düşen talebeler Kültür Bakanlığına müracaat ederek ;lğm'yııu bulunmağa karar vermişler- | lir. | —— Tam yevmiye verilecek Hafta tetilinin cumartesi günü sa- at 13 te başlaması dolayısile ortaya a- melenin gündeliği İşi çıkmıştı. Bu İş | balledilemediği için dün de bazı fab- | rikalarda amele ile sahipleri arasında gündelik İşİ görüşülmüştür. Amele tam gündelik istemektedir. Miücsse - seler yarım gündelik vermişlı :;ıdı bir iki resmi uııuıı?ı:"di: v?rl: e. Amelenin istekleri hükümete bildi- rilmiştir. Tatil saat 13 te, yani öğle - den sonta olduğuna göre Çalışanların Dün İspanya elçisi geldi — Amerikan Kız Koll x g SEHİRDE OLUD Mektebinde imtihanlara başlandı Evli Kadın Öğretmenler 'Türkiyede Ükmekteplerdeki mual- lim adedi on sekiz bine yaklaşmıştır. Her yıl açılan yeni mekteplere, her yıl muallim mekteplerinden mezun Oolan yeni muallimler tayin edilmek- tedir. Yapılan bir istatistiğe görc, Türkiyede ilkmektep muallimliği, ya ni mürebbiliği gittikçe kadınlaşmak- tadır. İlk mekteplerde erkek hocala- rın sayısı ber yıl biraz daha aralmak- tadır. Yapılan bir besaba göre ilk- mektep muallimlerinin üçte ikisi ka- dındır. Muallim mekteplerinden me- zun olan kız ve erkek gençlerin (8) yıl mecburi hizmetleri vardır. Kültür bakanlığı son zamanlarda bir karar vermi: Evlenen kadın muallimler, isterlerse muallimlikten — ayrılabilir- ler, Bu vaziyette meslekten ayrılan kadın muallimler, henüz mecburi hiz- met müddetlerini doldurmamış olsa- lar dahi, kendilerinden bir tazminat istenmez ve çalıştırtmak mecburiye- tinde tutulmaz. Bakanlığın bu karârı, İlk tedrisat kadır müallimleri arasında iyi bir te- sir bırakmıştır. ——— Amerikan kız kollejini bit renler Arnavutköy Amerikan Kız Kolleji yeni merunlarının dün - diplomalarını vermiştir. Bu merasimle olmuştur. Ev velâ İstiklâl marşı çalmmış, bundan Terkos suyu Kesilecek Şehre çok su vermek için Terkos fabrikasında ve yollarındaki borular büyütülmektedir. Bundan dolayı bu- gün ve yarın Terkos saat 21 de ke- silecek ve saat $ te şehre tekrar su verilecektir. Su kesileceğinden yans ga karşı depolar dolu bulundurul- maktadır. —— Tramvay şirketinin borcu Tramvay sosyetesinin hükümete borçlu olduğu 2,5 milyon liranın ia » bitmisti. Aldığımız malümata göre, direktör Gindörf mühletin bitmesinden bir gün evvel Bakanlıkla müzakerede bu- kanmak Üzere Ankaraya - gittiği için bur işin sonucu ancak bu müzakerenin sonunda belli olacaktır. —— Yol vergilerindeki yanlışlıklar Yol vergisi tahakkuk İistelerinde bazı yanlışlıklar görülmüştür. Kanu- na göre beş çocuk babaları, okul tale- besi, bütün askerler, 18 yaşından ufak ve 61 yaşına baszmış olanlardan yol vergisi alınmaz. Bu “gibilerin listeye konulmaması ve vergi vereceklerin de adları yanma yaşları ve ne iş yap tıklarının yazılması, böyle yaprmyarı memurların ceza görecekleri şarbay- lıktan direktörlüklere yayılmıştır. —a SN K Srlanee bi mürse ge) Bakırköyündeki-ercin-. lemiştir, Bu n tan sonra mektebin eski mezunlarından Malatya saylavı Mihri Pektaş güzel bir hitabe okuya- tak mektebi bitiren genç bayanları kutlulamış, Inkılâp Türkiyesinde ken dilerine düşen vazifeyi hatırlatmıştır. Bundan sonra mektebin genel direk- törü D. Paul Monroe bir nutuk söy- lemiştir. Nutuklar bitince genç bayan ların diplomaları verilmiştir. Bu yıl mektepten 31 talebe çıkmıştır. Iki ba- yan şeref diploması almağa muvaffak olmuşlardır. Bu iki talebenin isimleri Meri ve Halettir. — Bebek — Eminönü yolu kısaltıldı Bebek ile Eminönü arastında sefer yapan tramvayların en çok 40 dakikâ- da bu mesafeyi katetmesi sosyetece kararlaştırılmıştır. Halbuki evvelce bu mesafe 55 dakika olarak tesbit e- dilmişti. Bu mesafenin az zamanda katedilmesine sebep, vatmanların faz Ja süratle hareket etmeleridir. dehine olarak tam yevmiye verilmcai, nin muvafık görüleceği kuvvetle tah. min edilmektedir, No. $5 Erik Çiçekleri Mahmud YESARİI | far kadehleri alışkanlığı ile şişeyi açtı, ya van kadehleri doldurdu, birini bana uzattı: — Al, sevgilim! Alâkadar bu yüzden kaza olması ihtimalini önemle gözönünde tutarak tetkikata başlamışlardır. ti ve kesme billür yemiş kâse- sinden buz içinde dura dura buz kesilmiş kaysılardan iki tane aldr, birini bana verdi, ve tek- doldurdu: ğimız için içe- Gözleri, pırıl pırıldı, olurdu. Kırmızı abaju- le sarhoş Bu, onun en büyük iltifatı | run kızıllığı, ateşi al ki idi. Fakat bu - iltifatın sonu ne | kırmızı ipek Mmm çıkacaktı? ateş dudaklı ağzında yanar gibi İçime korku gelmişti. Çünkü | kırmızılaşan kaysı... çok dela o, zehirden evvel şurup Bu, bir adamı değil, binlerce veriyordu. Acaba, bu iltifat da, | adamı, sarhoş etmeğe, kendin. sonradan dayıyacağı zehirden | den geçirmeğe yetişir ve ârtar. evvel verilen bir meşrup muydu | dı.. Öteki kadehi aldı, yanırma geldi. Oturduğum geniş kana - penin kenarına ilişti: — İşte böyle arkadaş! Kadehini kadehime dokun- durdu; — Şerefimize içelim, arka- daş! İçimden geldi. Haydi içe- | lim! M Ve kadehlerimizi bir içişte b> şalttık. Kadriye, kanapenin ke- narından kalktı, masaya yaklaş- O, tekrar yerine oturmuştu: — Avrupadan döndüm. Def- terde, ben, biraz kapalı ve kısa geçtim. Neden mi? Çıngıraklı bir kahkaha attı: — Neden mi? Utandım, Şai- rimden utandım. Kaşlarmı birden çatmıştı: — Utanılacak kadar da var, Yesari! Bak, anlatayım, İstan- bula dönünce gene can sıkısı başladı. Bir baloda, bir gence fabrikası | — Bakırköyünde Nifos köyünde dişçi | Atıfın çiftliğinde Kemal tarafından kurularak basılan eroin fabrikası hak kındaki tahkiklere devam edilmekte- dir. Bunlar, çiftlikte yeraltı bir mahzen de yapmışlardır. Ercin yapıcılığı ve kaçakçılığı işinin büyük ve başka kim selerin de eli olduğu anlaşılmaktadır. —a Büyük adada açılacak sergi Ziraat odasile Adaları güzelleştir- e cemiyeti tarafından Büyükadada 22 haziranda açılacak çiçek sergisi ha zırlıklarına devam edilmektedir. Bu - gün zirant direktörü ile ziraat odası üyeleri Büyükadaya giderek sergi ye- rini göreceklerdir. — Alyon şları Alyon alımı ve satımı işleri etzafın da bazı önemli kararlar alacak olan müsteşarlar komisyonu önümüzdeki hafta sonunda Ankarada toplana- | caktır. Uyuşturucu maddeler inhisarı idaresi genel direktörü Ali Sami, bu iş için bir iki güne kadar Ankaraya gidecektir. rasgeldim. Pek, çiçeği burnunda genç değil...Hattâ, biraz da orta yaşlı sayılabilir. Fakat çok çir- kin! Evet, çok çirkin.. Elleriyle tarif ediyordu: — İnanır mısın, bazan çir- kinliğin de kendine göre bir gü- zelliği var. Sana, nasıl anlata- yım? Kemikli, sert çizgili bir yüz... Zayıf değil, lâkin kalın kemikli, sert bir vücut.. Boy, ortanın uzunu... Bakışları çelik gibi... Adaleleri de çelik gi Öyle, hantal sporculardan de- il; yay gibi.. Uzak - günlerin hattralariyle uyuşmuş gibi gözleri dalmıştı: — Bahriye zabitine benziyor- du; l.nıhr'ıyeli değildi. Sporcuya benziyordu, sporcu değildi. O, “nev'i şahsına münhasır,, bir adamdı. — Evet, - yaradılışmda tekti. Birkaç dil biliyordu ve hepsini ana dili gibi konuşuyor- du. Nerede, ne okumuştu? Meş- desi için verilen mühlet cuma günü | leki neydi? Bilmiyorum. Sorma- dım. Tüccar mıydı? Komisyorti- cu muydu? Mütcahhit miydi? Onu da bilmiyorum. Miras ye- diye benzemiyordu. Her halde, Sandığın hesabı Verilecek Tramvay işçilerinin — sosyetedeki *“Yardım ve Ceza,, adir sandıktan ha- va kurumuna teberruda bulunacakla- rını, ancak şimdiye kadar kendilerine hesap verilmediğinden sandıktaki pa- ranın tamamını - bilmediklerini yaz - mıştık. Duyduğumuza göre, sosyeteden he sap istemek üzere teşebbüsata girişen işçilerinin bu müracaatları yerinde gö rülmüştür. Sosyete ameleye bu san - dığın hesabını verecektir. — Rıhtım şirketi memurları sandığı Rıhtım sösyetesi memurları tasar - ruf ve taavün sandığı, dün yıllık ge- Ünel toplantısını yapmıştır. Bu toplan- tıda, bir yıllık işler görüşülmüş ve ye ni idare heyeti seçilmiştir. İdare he- yetine Hüsamettin, Saim, Rüştü, Hil- mi, Ziya Seydi, Halit Göksu, Niza » mettin seçilmiştir. Muhasebeciliğe Şe rif Ocal, veznedarlığa Ferruh, mura- kipliğe Kadri ve Ahmet Fevzi seçil- mişlerdir. — Yeni şeker fiyatları Şarbaylık İktisat direktörlüğü şeke- rin yeni toptan satış fiyatlarına göre halkın her hangi bir ihtikârla karşı - laşmaması için tetkikler yapmış ve Tüzumlu görülen, tertibatı almıştır. Toz şeker en çok 27 ve kesme şeker 30 kuruşa satılacaktır. — Şeker kaçakcılari Şeker kaçakçılığından suçlu Salâ - Kaddin; Tüles, Galip, Murkan, TTüca | mettin ve İsmailin duruşmalarına dün sekizinci ihtisas bakyurinde bahılmız tır. Dinlenen şahitlerden tecimen Ke- Tim, bir çok göçmenlerden şeker ala- rak muamelelerini takip ettiğini an- Tatmış, ikinci noter kâtibi Suatla, dör düncü noter kâtibi Ahmet te bildik- lerini söylemişlerdir. Göçmenlerden şahit Torahim “bir yıldır ne çekiyor- sak, hep bunlardan çekiyoruz.,, diye söze başlamış, işin iç yüzünü anlat - mıştır. Duruşma gelmiyen şahitlerin çağırılması için başka güne bırakıl - mıştır. — Esnaftan alınan yıllık aidat Esnaf cemiyetlerine yazılı esnaftan alınan yıllık aidat çok ağır ve yüklü olduğu yolundaki şikâyetler üzerine bu mesele önemle gözden geçirilme- ge başlanmıştır. Duyduğumuza göre, ilk olarak berber esnafının cemiyete ödedikleri aidatın azaltılması karar - laşmıştır. Diğer esnaf cemiyetleri ü- yeleri için de aynı şekilde kolaylıklar gösterilecektir. Bundan başka, bu &i- datın taksitle alınması da muvafık görülmüştür. iş adamıydı. Belki karanlık, ka- rışık işlerle uğraşıyordu. Lâkin, o kadar sert ve dikti ki sorma- ğa korkuyor ve ondan ürküyor- dum, İhaimal ki ona karşı düy- duğum sevgi, — geçici de olsa, gene sevgidir! — bu korkudan, bu ürkmeden ileri geliyordu. Ara sıra gözlerini yumuyor, dizleri üstünde yumruklarını sıkıyordu : — Ne yapıyordu? Nereden para kazanıyordu? Onun parası- na ihtiyacım yoktu. Fakat o, benim para harcamama vakit bırakmıyordu. Çok hovarda idi. Hattâ, benden hovarda idi, di- yebilirim. Su gibi, sarfediyordu, su gibi... Durdu, hâlâ çözemediği dü- gümün, kendini sıkan hatırasiy- le yorulmuş — gibiydi; tekrar ö se e M baslal açtığı : zaman hazin — Bu parayı nereden bulu- rdu? Çalıyor muydu? Bu tip insanlar, çok korkulu... Onlar- dan, her şey umulur. Belki yan- kesici, belki kasa hırsızı. Belki İTENLER inden mezun olanlar diplomalarını a!dılar — Tapu ve Kadastro ea aarmaznrce T İKUÇUK HABERLER | * Haseki hastanesine ek olarak ya- pılmakta olan pavyon yakında bite- cektir. * Şarbaylık sinırları içersindeki pazar yerlerinde şatılan deve, at, manda, eşek, katır tır. *Fransız Verdon torpidosu yarın şehrimize gelecektir. Torpido 5 gün limanımızda kalacak ve birinde Çanakkaleye gidecektir. * İstatistik genel direktörü Celâi Ayba, genel nüfus yazım - işleri için yapılan hazırlıkları gözden geçirmek- tedir. Bu işlerin ağustos - sonuna ka- dar bitirilmesi ilgili olanlara bildi- tilmiştir. Celâl Ayba yarın Ankaraya gidecektir. * Şarbaylık kalem işlerinin düzgün gitmesi için her kalem şefinin yanın- da o şube memurlarının ev adresleri de bulundurulacaktır. Lüzum görül- düğü vakit istenilen memur çabucak evinde buldurulacaktır. * Gümrük muhafaza teşkilâtı tek- neleri İstanbulda kurulan gayet sürat li iki motor yaptırmıştır. Kaçakçıların takibinde kullanılacak olan bu motor- ların dün tecrübeleri yapılmış, iyi so- nuçlar alınmıştır. * Cumuriyet Halk Partisi Süley- Maniye ocak merkezinde dün akşam saât 20 de bir toplantı yapılmış, iki piyes temsil edilmiştir. * Tuzu ucuzlatan kanunun tatbiki- ne dünden itibâren başlanılmıştır. İn- hisar memurları tuzun her taratta ay- nı fiyatla satılmasıni temin içia kon RrOllara Lbaşlasızşlaıda. Keni tuz fiya- 'ti yedi kuruştur. * Kadastro meslek metkebinde im- tihanlara dün sabahtan itibaren baş - lanmıştır. ** Kızılayın Istanbul mümessilliğin- de önümüzdeki salr günü kaza baş - kanlarının iştirakile bir toplantı ya - pılacaktır. Bu toplantıda Kızılay haf- tasında yapılan faaliyet ve kaydedilen üye miktarı tesbit edilecektir. * Kıyafet kanununuün — tatbiki mü- nasebetile Fener patrikhanesi ve Metroj mesini, saçın enseyi kapatacak şekil- de kesilmesini bildirmiştir. Papa Kf - tim de sakalını kestirmiştir. * Kızilay Alemdar nahiye kolu ta- rafından tertip edilen Yalova gezinti- si bu sabâh saat 9 da Akay idaresinin Kadiköy vapurile yapılacaktır. * Yugoslavyanın —Ankara de bir hırsız çetesinin başı idi, Bu şüphe de, ona olan zaafımda büyük bir rol oynuyordu. Onun- la bir yere giderken, kalabalık bir yerde otururken, korkudan titriyordum. Birden polisler gö- rünüverecek ve kanun namına tevkif ediyorum! diyecekler, onun bileklerine kelepçeyi geçi- riverecekler,.. Bir sinema, bir roman hayatı yaşıyorum, gibi geliyordu. Ve heyecan içinde ya şamanın zevki başka... Hakika- ten bu, tadılacak bir zevk... Ayağa kalkmıştı, üşüyormuş gibi titredi ve bir bardağa şam- panya doldurup içti: — O günleri, andıkça korka: rıim. O günlerde, yaşamıştım. Evet, tam manasiyle yaşamış- tım, Ben, sessiz, sakin, hareket- siz, uyuşuk, miskin hayattan bir şey anlamam; hattâ, tiksini- rim. İnsanın, bir teviye heyecan içinde yaşaması, korkması, tit- remesi, yabana atılır bir keyif mi? Her an, kendimi tehlikede görüyorum. Tekrar yerine oturmuştu: , — Korkuyorum. Ona, apar- gibi hayvatların satışlarında ihtisap vergisi alınacak- ayın yirmi K papas itlere bir tebliğ gönder - miş, sakal ve bıyığa ustura sürülme- sefiri Yankoviçin ailesi Mari Yankoviç ve çocukları dün sabah ekapresle İsviç- reden şehrimize gelmiş. sefir tarafın. dan kargılanmıştır. Bugün Ankaraya 16.6.935 —— BU DA BENDEN | BEKÇİ PARASI | — Bekçiler eskiden kalın sopalı, | pos bıyıklı, gocüklüydülar. Şim- di üniformaları, düdükleri ve ço funun uçları kesilmiş bıyıkları var. Bu giyim kuşam işinde ye- vi bekçi eski bekçiden ayrılıyor. Bekçiler eskiden ramazanlar- la davul çalarlardı. Şimdi de ça lyorlar. Bekçiler eskiden bay - ramlarda mendil ve para toplar lardı, şimdi de topluyorlar. Bay ram ve ramazan bakımından es- ki bekçiyle yeni bekçi arasında ayrılık yok. Olmalı mı? Bilmem. Ben eskiden çocuktum, oruç tutmaz ve sahura kalkmazdım ki, davulu düşünmüş olayım; şimdi de orüç tutmuyorum ki, bekçinin davuluyla uğraşayım. Yalnız, eskiden — yapmayıp şimdi yaptığım bir iş var. Çocuk ken bekçi parasını babam ve - rirdi, şimdi ben veriyorum. Bekçiler hangi esas üzerin » den aylık toplarlar? Bizim evden bizim bekçi ayda 40 kuruş alı - yor, sağdaki komşudan 30, sol- dakinden elli, karşıdakinden 45 kuruş.. Bekçi aylığını mahalleliler verecekse, bunu her ev ne ka- dar verecek? Gönlünden kopa - nı kadar mı? Yok eğer bekçi her kesin gönlünden kopanla geçi- hen, İş gören bir yurddaş değil sc, her evin ne vereceğini nere « si bildirir? Bunu çok merak ediyorum. Acaba * makamı aidi beni ten- vir,, eder mi? Orhan SELİM Olgunluk imtihanlarına başlandı Dünden itibaren liselerde olgunluk imtihanlarına başlanmıştır. Bu imti- kanlara Hiseyi bitirme imtihanlarında muvaffak olan son sınıf talebeleri, ha riçten müracaat edenler ve geçen yıl bakaloryada dönen talebeler girmek- tedirler. İstanbuldaki hususi liseler hlıllze— AOA GU GrAk Üaler e ; Tiselerden bit müdürle başmuallim Hüsüsi Hseden de bir müdür, mümey- yiz olarak bulunmaktadır. Olgunluk imtihanlarının haziran devresinde muvaflak olamıyan tale- beler, eylülde tekrar imtihana girebi- deceklerdir. Olgunluk imtihanlarında muvaffakiyet kazanan talebeler Üni « versite fakültelerine ve yüksek mek- teplere kabul edileceklerdir. Yalnız li seyi bitirme imtihanını verip te ol « gunlük imtihanında karanamıyanlar, yüksek tahsile devam edemiyecekler. dir. — gideceklerdir. * İngiliz bandıralı Orama vapurile yarın şehrimize 450 seyyah gelecek- Seyyahlar bir gün şehrimizde ka- larak muhtelif yerlerle cami ve mü - zeleri gezeceklerdir. Kraliçe Marya vapurile gelen seyyahlar da bugün gi deceklerdir. * Lise ve orta mekteplerin son sı- nıflarında, dün sözlü imtihanlar bit - | miştir. Bu yıl imtihanlarda muvaffak Volan talebe sayısı yüzde yirmidir. Ey lül devresi imtihanları da yapıldıktan sonra, hakiki vaziyet anlaşılacaktır. Mühim bir kısım talebe doğrudan doğ Tuya sınıfta kalmışlardır. tımanımı göstermedim. O, beni, serseri ruhlu, dejenere bir aşif- te zannediyordu, Ben, para sar- federken, onun, sinsi sinsi bir gülüşü vardı, kanıma dokunu- yordu. O, benim para sarfedişi- me sinirlenirdi de... Bu garip ti- pin, inkâr olunmaz meziyeti, er- kekliği idi. O, erkekti. Yanında- ki kadına, yan baktırmazdı,. Ka- dımın parasını yemezdi. Yedir- diği parayı başa kakmazdı. Vü- cudu, yüzünün çizgileri kadar, sesi de sertti. Sözüne karşılık verilmesini, itiraz — edilmesini istemezdi. Evet, itiraza, hiç tâ- hammül edemezdi. Sözlerinde ve kararlarında sert ve kat'i idi. İki elini koltuğun kenarlarına vuruyordu: — Tam erkek, diyorum sanâ 'Tam erkek... Hırsız da olsa, ka* çakçı da olsa, umurumda değile di. Onun erkek üstünlüğü, bana yetiyor, ve artıyordu. Önun ya” nındayken kendimi emniyett€ sanıyordum. Onunla her yert gidebilirdim. Ve, beni nen:; götürüyorsun? diye sormadım — z " — ÇArkası var) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: