18 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

18 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— MEMLEKETTE TAN Samsunun ihracatı Geçen Yıla Nisbetle Yüzde 35 Arttı Samsun, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Samsun Ticaret ve Em- taa Borsasında 1 Kânunusani 935 ten Mayıs sonuna kadar beş ay zarfında 5,521,503 kilo buğday, 3,729,150 kilo arpa, 70,532 çu val un, 12,460 Hndlk yumurta, 556,993 kilo nohut, 337,715 kilo bulgur, 50,000 kilo ceviz içi, 60,000 kilo haşhaş ve 13,240 kilo mercimek alrm satım muamelesi yapılmıştır. - Geçen senenin ayni aylarında yapılan alım satım muamele- sile bu seneki muamele arasında Yüzde 30 - 35 bir fazlalık vardır. Yalnız arpa geçen seneye nazaran biraz noksandır. Alanyaya Su Getiriliyor Alanya, 17 / (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Alanyanın, deniz seviye- sinden 1630 metre yükseklikle Kirazlı. ve 2315 metre yükseklik- te Kaplıca tepeleri civarında çıkan bir suyu vardır. Kasabanın şarkında Akdenize dökülen bu berrak ve lezzetli suyun kasaba- ya getirtilmesi için çalışmalara başlanmıştır. Birçok halk, her yıl olduğu gibi, yazın sıcak aylarını geçir- ek üzere yaylâya inmiştir. İncir Bu Yıl Çok Olacak kurağa rağmen geçen yıldan iy Aydın, 17 ) — İncirin bugünkü durumu vereceği henüz kestirilememektedir. Eski incir üretmenleri, bu- günkü kuraklık sürdüğü takdirde bile incir genel durumunun bundan zarar görmiyeceğini söylüyorlar. Buna karşılık şimdiki sıcakların sürmesi zeytine çok dokun- muştur. Bağların durumu iyicedir. İlimizde üzümün iyi ve bere- ketli olacağı anlaşılıyor. Antalya Ormanlarını Korumak Lâzımdır Antalyada yeni açılan caddelerden birisi, “Antalya, (Husust muhabirimiz bü- diriyor) — Beş, altı yüz bin hektar- lik araziyi kaplıyan Antalya orman- lıkları burası için önemli bir servet kaynağıdır. Son yıllarda, Mısıra olan I.hr;;:m bu memleketin istihlâk yekünunun yüzde $ ini teşkil ede kadar azalmıştır. Bu ::'.hbuı el:: müddet evvel yüzde 701 bulmuştu. Tetihsal masraflarının ağırlığından ötürü fiyatların yüksekliği, Roman- ya, İsviçre ve hattâ Amerika malları. No. 57 _âaşar Bbal| Bürhan CAHIT Artık güzel yüzünü eski tara- veti ile teşhir edebileceğine ken- | di de inanmıştı. Bir aylık mahrumiyetten son- ra Sarı Bal hasretini çeken ve iltifatlarına susayan dostlarını bir akşam yemeğine davet etti. Bu dört haftalık mecburi inzi- va, gülmeğe eğlenmeğe alışan Nadyaya çok ağır gelmişti. zun Misir. pazarlarında bize rekabet etmeleri bu azalmanım başlıca sebebi- dir. Keresteciliği iptidai şeklinden kurtarmak için fabrika kurmak gerek- lidir, Yangınlar görmek ve büyük | tahribata uğramak yüzünden Antalya ormanlarının azaldığını da söylemek lâzımdır. Kesilme yaşına gelmiş, bü- yümekten kalmış ve çürümeğe mah- küm bir hale gelmiş orman servetle- rinin bir an evvel paraya çevrilmesi de, bir an evvel yapılması icap eden Pirovani seyrine bile hasret kaldığı Sarr Balım etrafında bir fino sırnaşıklığı ile yaltaklanı- yor, Moreno arsız bir. kedi gibi şfl?:'lnyk yalanıp yutkunuyor. yeni başlıyan bir içli :ilbilr(::_nı:kıvmeü ıı.ıç üŞ n deri 5 e Tltorderi n a Şahin görünmüyordu. Ve artık görüzmiyecekti de! Nadya'nın gönderdiği davet mektubu geri gelmişti. Şahin Basıbrin'de yoktu. Nadya o geceden sonra ko- casiyle hâdiseye dair konuşma- dığı için olup bitenden haberi Bu ziyafete Turguttan başka | yoktu. bütün ahbaplar can attılar. Pat- ron bürodaki işlerini bitiremedi- Şahinin mektubu onun kasa- bada olmadığını söylenerek ge- ğini bahane ederek özür dile- | ri gelince hayret etmişti. Bir mişti. Nadya bu gece adeta güzelli- ğinin yeni bir küşat resmini ya- aralık baş başa kaldıkları Mo- reno'ya sordu: — Şahin Bey İstanbula mı pıyordu. Az vakitte bu küçük | gitti? kasabada gene küçük, fakat mo- dern bir sosyete kuran Sarı Bal kendi eserini gören bir san'at- İspanyol sinsi bir bakışla ba- şını salladı: eee — Hayır Madam. Şahin bir kâr gibi etrafını saran perestiş- | aydanberi “Atik,, te! kârları iltifatlara garkediyordu. Bk . ü d Nadyanın gözleri büyüdü, BZ LÜ ir. Fakat sıcakların ne sonunç / | Bandırmalıların Yapacağı Işler var Balıkesir muhabirimiz, Balıkesir- Bandırma tenezzüh trenlerinden bahsederek bize şu satırları yazı- yör: Gidiş geliş saatlerinde değişiklik yapılmasından sonra artan rağbet, Devlet Demiryolları Idaresiniı gös- terdiği kolaylığa yerinde bir karşı- lık teşkil ediyor. Fakat, Balıkesir- tenezzühlerinden liler Bandırma den faydalanmak Fikrinin yaygın bir vaziyete girmeyişidi maltların, ayaklarına h. bu güzel fırsata karşı hiçbir şey yapmadıkları görülüyor. Bandırma: da bir deniz hamamı vücuda getir- mek, Ermeniköy diye anılan şirin yeri ihya etmek, denize, yüzmeğe, canı akan iç şehirlilerin bu :::lııııı ı'ıJım. tedbirler almak gayretlerle ba; lir. Bütün .Ilıhıürül-.-::'kw"% kayı özlüyorlar. SALRAARAARA AA AAA Samsun ilk okulları Sergileri Samsun, (Husust muhabirimiz bu- Jiriyor) — Ders kesimi münasebetile ilk okullarda senclik çalışmayı göste- ren güzel sergiler açılmıştır. Yukarı- ki resim, Bozkurt İlk Okulunun vü- cuda getirdiği sergiden elişleri kıs- mmndan bir köşeyi gösteriyor. KÜÇÜK TELGRAF | İHABERLERİ - | * Sıvas, (Tan) — Lise, erkek mu- allim, orta okulda gözlü imtihanlara bialaskbığtir * Sivas, (Tan) — Fevzipaşa oku- tanlarından Sabire, Osmanlı Devleti- nin kuruluşundan milli savaşın sonü- na kadar Türk kültürünün geçirdiği değişiklikler hakkırda bir koaferans vermiştir. * Sıvas, (Tan) — İlkbahar at ya- rtşlarına bu hafta başlanacaktır. diden her yerd.. - birçok atlar ge' İspanyol anlattı: — © geceden sonra onu gör- medik. Sonra haber aldık ki ar- tık Atik çiftliğine yerleşmiş. Şimdi şirketin kontrol direktö- rü olarak çalışıyor.'İki ay izin almış. Nadya düşünüyordu. Dudak- ları zorlukla hareket etti: — Evlendiler mi? annederim.. Patron sık sık gidiyor. Yeni bir mukavele ile çiftlik arazisinden daha bir 1 Demir Bey hesabına Şirket tarafından işlenileceği söyleniyor. Kanal bitince işe lanacak deniyor. Nadya sordu: — Şahin mı « Ati üi uhakkak “Atik,, — Zannederim. Onları her gün hayvanla ıeıim.im ken görenler var, Nadya düşünüyordu. İnce samur kaşları kalkıp ini- yor. Burun delikleri kabarıyor- du. Misafirler onları yalnız bı- rakmadılar. Ve Sarı Bal daha çok izahat alamadı. - Ne zamandanberi yüzünü gör TAN edilmeyişi ve iç taraftan gelenler: | | *slan Ecoineller KUTUBARI HAKYERLERİNDE CİNAYETİ Dava Kocaeli mahkemesinden sonra Adapazarı Ağırcezasına gitti Fredrik Marş, Efdal, İzzet ve Tbrahim le diğer gümrük memurlarının duruş- malarmma dün Sekizinci ihtisas hakye- Kutu barında çalgıcı Samiyi öldü- ren Adil, hâkimi red isteğinde bulu- narak, davasının başka yerde görül- mesini istemişti. Bunun üzerine, Adi- lin dosyası Temyize gönderilmişti. Buna dair Eskişehirden birşey bil- dirilmemiştir. Aldığımız habere gö - re, suçlu Adil tarafından verilmiş ©- lan istidanın hem reddi hâkim, hem de davanın nakli isteğine dayanması dolayrsile bu iş, ayrı ayrı yerlerde iki cepheden tetkik edilmektedir. Hâkimi red işine dair kısım, Koca- eli ağırcezasıma verilmiştir. Kocaeli mahkemesi, Adil tarafındar verilen is tidada, hâkimin reddini icap edecek |hir sebep göremediğinden — suçludan 100 lira para cezası alınmasına karar | vererek kararı suçluya bildirmiştir. Adil, bu karara da acele itiraz yoli- le itiraz etmiş ve bunun üzerine iş, ikinci defa Adapazarı ağır cezasına gönderilmiştir. Eskişehir Temyir birinci ceza dai- resi, davanım nakli işini ayrıca tetkik etmektedir. * Şehzadebaşında Letafet apartı - manının kapısını kırarak - Mehmedin eşyalarını çalmaktan suçlu Hayik ve Aznifin dün üçüncü cezada duruşma- ları yapıldı. Suçlu Hayik : — Ben haksız yere yatıyorum! di- ve sızlanıyordu. Mahkeme, gelmiyen bir şahidin zorla getirilmesi için du- ruşmayı başka güne bıraktı. * Eyüpte, karısı Dilberi öldürmek- ten suçlu balıkçı Azizin dün Ağır ce- zâda duruşması yapıldı. Müddeiumu- mi, iddiasını ileri sürerek suçluya ce- za kesilmesini istedi. Suçlunun vekili müdafaasını yaptı. Duruşma, karar verilmek üzere haş- ka güne bırakıldı. : * Eyüpte bir lâstik fabrikasına gi- dip kapalı bir mektup vererek fabrika hakkında bazı isteklerde bulunmak - tan suçlu Eyüp Maliye şubesi memur larından Kemalin duruşması, dün ü - çüncü cerzada yapıldı. Son celsede fabrikadan Adolf, Zeki, Matiye Tahsil subesi memuru Sezai, komisyoncu Os man Nuri, ve fabrika muhasebecisi Samuel şahid olarak dinlenildiler. Durusma, gelmiyen şahitlerin çağı- tılması için kaldı. * Bakırköyünde Nifos köyü civa. rında Gümrük Muhafaza teşkilâtının Jandarma ile müştereken meydana cı- kardığı Eroir fabrikası hakkındaki tahkikatı ilerlemiştir. Meydana çıka'- tü Emniyet müdülr! e. tir. Tahkikata Emniyet Müdürlüği kaçakerlık bürosy devam etmektedir. Bu fabrikanın satıcılarını teşkil eden birkaç kişi de Emniyet Müdürlüğü kaçakçılık bürosunca meydana çıka- rılmmuiş ve butların sorguları yapılmış- tır. Fabrikayı işletenler ile satıcılar yakında ihtisas mahkemesine verile - ceklerdir. * Ford fabrikasmdaki yolsuzluk - tan dolayı sorguya çekilen Ford fab- rikası memurlarından Artur, Vuster, —— ——— miştir. —* * Sıvas, (Tan) — Köy okulları yaz tatiline girmişlerdir. * Denizli, (Tan) — Denizli Hibayı ve C. H. Partisi Başkanı Denizli Say- lavı Hâamdi ve yanlarında vilâyet en- cümen üyeleri bulunduğu halde Ecir- li, Karahayıt, Haytabey köylerine git- mişlerdir. İlbay Fust Toksavul Hay- tabey halkı ile iki saat kadar görüş- müştür. * Denizli, (Tan) — Karahayıt kö- yünde çelik hassalı, romatizma ve cilt hastalıklarına şifalı — bir ilıca vardır. Çok rağbet kazanan bu rlıcada, idarci hususiye ve köy heyeti tarafından ya- pılacak bir birlik marifetile genel ban- yolar açılması İlbaylıkça onaylanmış- tır. pılmak üzere duruşma başka güne kal mıştır. * Kitap sergiciliği yapan ve sergi- sinde yapıları aramada 397 adet kaçak beyaz kopye kâadı bulunan Azizin muhakemesine dün 9 uncu ihtisas hak yerinde başlanmıştır. Şahitlerin din - lenmesi için duruşma başka güne bı- rakılmıştır. Serbest Mesleklerde vergi 2395 sayılı kazanç vergisi ka- nununun 19 uncu maddesile 34 üncü maddesinin H ve I fıkra- larınt değiştiren kanun dün il - baylığa bildirlmiştir. Değişen 19 uncu madde: Serbest meslek erbabı işgal eyledikleri yazıha - ne, idarehane ve müayenehane- lerinin gayri safi iratları üze - rinden vergiye bağlı tutulmuş - tur. Serbest meslek sahipleri bu vergiye ilâve olarak bulunduk - *ları şehirlere ve sınıflara göre 1 numaralı cetvelde gösterilen maktu vergiyi verecklerdir. 1 numaralı cetvel şudur: Da- va vekillerile avukatlar, mühen- disler, mimarlar ve alelümum serbest müşavirler ve mütehas - sıslar , doktorlar, diş tabipleri, dişçiler : Nüfus 200,000 ve daha yukarı olan şehirlerde fevkalâde sınıf 1000, birinci sınıf 200, ikinci sı- nif 80, üçüncü sınıf 30, dördüncü sınıf 10, Nüfusu 50,000 den - 200,000 & kadar olan şehirlerde birinci $ı- nıf 150, ikinci 80, üçüncü 30, dör- düncü 10, Nüfusu 30,000 den 50,000 e ka dar olan şehirlerde üçüncü sınıf 30, dördüncü sınıf 10. Nüfusu 10,000 den 30,000 € kadar olan şehirlerde üçüncü sınıf 30, dör- düncü sınıf 10. ğ Dis tabiplerinden ve dişgiler.- den fevkalade sınıta ayriildlak O ianlar bu cetveldeki maktu ver- ginin tamamını ve diğer sınıfla- ra ayrılacak olanlar bu cetvel - deki maktu verginin yarısını ve- rirler, Nüfusu on binden aşağı olan | mahallardeki serbest meslek er- babı maktu vergiden müstesna- dır, Gene değişen 19 uncu madde- ye göre bir yazıhane ve muaye- nehane ve idarehanelerde çalı - şan birden ziyade serbest meslek erbabının her birinden yukarıda yazılan nisbi maktu vergi ayrı ayrı alınır, Ancak yazıhane, muayeneha- ne ve idarehanelerde çalışanlar, işte iştiraklerini isbat ettikleri takdirde her biri için nisbi ver- gi mikdarından yüzde otuz ten- zilât yapılacaktır. Serbest meslek erbabının sı - nıfları her sene ikincikânun ayın da tayin olunur. 34 üncü maddenin değişen H Y8.Ğ.0İS —— aa AAA AAA AARAN SAGLIK OGÜTLERİ Insan tipleri Hekimler insanları birtakım smnıf- lara ayırmağı severler. Vaktile deme- vi, lenfavi, asabi, safravi diye dört türlü mizaca Aayırırlardı. Fakat, bu dört türlü mizaç insanların hepsine yetişmediğinden iki, bazan üç türlü Mmizaçlı adamlar farzedilmiş ve gemi- cilerin rüzgâr gülü dedikleri âlet gibi, bir de mizaç puslası meydana çıkmış- |& | “Sonra, böyle mizaç ayırmanm pek | doğru birşey olmayacağı anlaşıldığın- dan, dünyada ne kadar insan varsa © kadar da mizaç olacağı fikri kabul edilmişti. Daha sonra bu fikir de beğenilme- di, Insanlar biribrlerine büsbütün benzememekle beraher, benzeyen ta- rafları da bulunduğundan gene bir tasnif merakı çıktı. Şimdi en son fikir insanları mizaçlara değil, birtakım tiplere ayırmaktır. Bu yeni usul tas- nifte insanların biçimile beraber, u- zuvlarının işlemesine de bakılır. | Tikin, insanların bir takımında nefes Vuzvu daha işlek olur. Bunların yüz- lerine karşıdan bakıldığı vakit, yüz- lerinin orta kısmı da yani burun ile yanaklar, kafa ile çeneden daha geniş görünür. Burun geniş ve uzundur. Boyunda ince ve urun olur. Göğüa karına nisbetle daha geniştir... İkinci bir takımda adaleler daha işlek olur. Bunlar da kollar ve bacak- lar, göğüse nisbetle daha iyi gelişmiş- lerdir. Yüzlerine karşıdan bakıldığı vakit âdeta bir müstatil gibi görünür. Kafa ile yüzün orta kısmı ve çene hepsi bir hizadadır. En gütel tip bu- dur. Zaten bu kadarcık tarif bile ins sana pehlivan ve #porcu tipini hatırla. tır. Üçüncü bir takımda hazım uzvu en işlektir. Bunların yüzüne bakılınca ağız ve çenenin geniş olduğu görülür. Bu sınftaki adamların yüzü sapı yu« karıya tutulmuş bir armuda benzer. Kafa çeneden daha küçüktür. Boyun da kısa, fakat yağlıdır. Karırları gö- iüslerine nisbetle çok geniş olur. Dördüncü takımda, en İşlek olan âza beyin ile sinirlerdir. Yüzlerine ba kınca kafanın yüzden ve çeneden çok geniş olduğunu görürsünüz. Bunlar -« da armudun sap tarafı aşağıya doğrü- dur. Bir insan bu dört tpten hangisine benzerse, yaşayışı, tutacağı sağlık ku ralları, hastalık istidadı ona göre de« Üişir. Hangi âza daha işlek ise en zi- yade korkulacak, yani korunulmast lâzım olacak hastalıklar da 6 âzanın hastalıklarıdır. ğ tizmaya, üçüncü tipten olanlar mide ve bağırsak hastalıklarına, dördüncü tipten olanlar da sinir hastalıklarına daha ziyade tutulurlar. İInsan bir meslek ıeçecısi wakit bi le hangi tipten olduğuna dikkat ede- rek ona göre hastalık istidadıpı arttır. mıyacak olan mesleğe girmelidir. Lokman Hekim — ve I fıkraları: H — İdarehane ve muayenehanelerinde ve evle- rinde sanat ve mesleklerini ya « pan diş tabipleri ve dişçiler, da« va vekilleri ve mimarlar, kimya- gerler, baytarlar, doktorlar, avu katlar, mühendisler, müşavirler ve mütehassıslar ve bu gibi il- mi ve mesleki ihtisaslarile ka - zanç temin eyleyen diğer ser « best meslekler erbabı gayri safi iratlarınımı yüzde ellisi ve evle- tinin bir kısmını yazıhanc, mua- yenehane ve idarehane ittihaz etmiş olanların veyahud muay- yen yeri olmaksızm çalışanların ikametgâhlarının iradı gayrisa- filerinin yüzde be! verirler. ya seyretmek ister gibi sokulu- yorlardı ve Nadya bu küçük, fakat kuvvetli arasında eski neşesini bulmağa çalışıyordu. Yiyor, içiyor, konuşuyorlar- dı. bülüyorlardı.. Nadya bir aylık inzivadan sonra biraz daha toplanmış. Fa- kat boyuna göre aldığı kilolar göze batmıyacak bir şekilde onu tıkızlaştırmıştı. Bu bakılmış, düzgün vücudun daha gergin- leşmiş, hatta tazelenmiş oldu- ğunu görenler onun yalnız ko- kusu ile olsun avunmak için et- rafından uzaklaşmıyorlardı. :M_oreno petrol kuyularının âânkçe zenginleştiğini, fakat Mml i ti ediğini #öğlüyokda di Kİ z ea Vatson 1 başından hâdiseyi şöyle anlattı: — Buradaki işçiler altı ayda bir değişiyor. Nereden rini anlamadığım birtakım in- sanlar birkaç ay, çalışıyor gidi- | — Vatson zÜ B j v perestişkârların geçen bir zaman onları kaybediyoruz. Patrona kaç kere söyledim. Bana: — Bunlar köylüdür. bırakır, gelirler. Profesyonel iş- Bunlardan birine geçen gün söyledim : — Burada her zaman kal, da- ha çok kazan, Ustabaşı olursun, dedim. Bu açık göz bir dağlı idi. Düşündü, düşündü. Sonra: — Kalırım çelebi. Fakat ba- na yardım edersin! dedi. Önce ne demek istediğini an- lamadım. Fakat o anlattı. Me- ğer bu adam uzaklarda birtakım kanlı ve karışık vak'alar yap- mış, kaçmış. Burada izi belli oluncaya kadar çalışacak, sonra kimbilir ne tarafa kaybolacak, görseniz gözleri ateş gibi bir lirim. Yarın patrona haber ve- receğim. — sustuğu zaman hepsi yorlar. Tam işleri öğrendikleri | birden: Biraz | edilirken nasıl para kazanmak için köylerini | acaba? — Elbet de. Eilbet de, dedi- ler. Patron bu işlerde müteyak- kızdır. Bu adam şirkete kabul anlaşılmamış — Belki de başka bir isimle çi yetiştirmek için çalışmalıyız. | geldi. Çok oluyor böyle.. Hepsi anlatacak birçok şeyler | Dedi. KB İ ğ Pirovani dedi ki : 5i — Böyle adamlarla yan yana çalışmak tehlikelidir. Onlar kü-. Çük bir hırs uğruna tavuk gibi adam öldürürler. Nadya dikkatle dinliyordu. Başka mevzulara geçtiler. Köşede bir grup olmuşlardı. Vatson Nadyadan biraz piyâ' no calmasını rica etmişti. Sarı Bal şuh ve kıvrak bir tat — vırla kalktı: Z — Peki, dedi. Gelin öyle is? piyanonun yanına, Ötekiler konuşuyorlardı. Nadya piyanoda bir iki küçük | parça çaldı. Sonra taburesiP adam. Buna nasil yardım edebi- | Vatsonun — gömüldüğü koltuğa doğru çevirdi. v — Hoşunuza gitti mi, dedi. (Arkası var). —

Bu sayıdan diğer sayfalar: