30 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

30 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Kayseri Pastırmahaneleri ÇILDIRAN Pastırmaları bekliyen köpek, pastırmalar ve pastırma kokle! Koyseri: 15 Eylül Wik Kayserinin pastırma si- tesidir, Buraya canlı giren inekler beş on gün zarfında pastır- ma olarak çuvallara basılır. İşte Btlik gözüktü. Burasını sa- kın ismine ve çalışmasına bakıp ta bir asri fabrika zannetmeyin. Et- lik, pastırma İle uğraşan birtakım kimselerin bir araya toplanmış ev- lerinden ibarettir. e Pastırmahane denilen yer alelâde bir evdir. Yal- Tiz avlusu ve damı kismen bu işe güre tanzim olunmuştur. Arabacı, lânlettayin bir pastır- mahanehin önünde durdu. Kapıyı çaldım. İhtiyar bir kadın açtı, Ba- şında örtü, örtünün üzerinde ayrı bir yemeni, sırtımda çarşafa ve da- ha ziyade harmaniyeye benziyen bir şey, bacaklarında yollu bir şalvar, veya don, çıplak ayakla- rında takunyeler vard. Bir erkek görünce, hemen kınalı ellerile çar- şafını burnunun üstüne kaldırdr. Ve iki esrarengiz gözle bakan bir yığın kumaş oldu. — Ne istiyon? dedi. — Içerisini gezeceğim. Beni üstü başı biraz 'temiz gö- Tüp memur filân mı zannetti ne- dir, derhal kapıyı açtı. İçeri aldı. Tik merhale bir avludan ibaretti. Ve pastırma bu avluda gözümün önline serilmiye başlıyordu. Muh- telif kapılardan birçok kadın ve birgok erkek daha çıktı. Bana bü- yük bir misafirperverlikle izahat verdiler, ize evvelâ avlunun bir fotoğ- rafmı çizmiye çalışayım; makinemde film kalmadığı için bu vazifeyi çarnaçar kaleme yaptıra» cağım; Dört köşeli bir avluydu burası. İki tane tahta tekne göze çarpi- yordu. Bir tarafta yerde yine dört köşe bir balya halinde çiy etler yı- Kılmıştı. Benim içeri girdiğimi gö- ren kadınlar hemen bu yığın çiy etin etrafina aslınm beyaz ol- ması lâzımgelen bir bez sardılar, Parçalanmış inekler bu suretle bir eteklik giymiş oldular. Bir tarafta yine yerde bir yığın gucuk vardı. Hani bir boğum bo- ğum sucuklar vardır; işte onlar. Bunların üzerine geniş bir tah- ta, bu tahtanın üzerine de bir ka- las konmuş. Bu kalasm bir ucu bodrumun parmaklığına geçiril - miş, diğer ucuna da ağır bassin di- ye kocaman bir taş asılmıştı, Bu suretle sucuklar baskıya almıyor: du. Yer, filhakika çimento idi, Fa- kat ıslaktı. Yer yer kan lekeleri ve tuz süprüntüleri, göze çarpıyor- dü. İşte, pastırmalar, ve sucuk- Jar bu yerin üstüne konmuş ve öy- le yükselmişti. ç — İnekleri nerede kesersiniz? — Buyur; dediler ve beni içeri- deki bir başka avluya aldılar. Bu- rası hem ahır, hem mezbaha, hem de yağ imelâthanesi idi. Sıralari- le satırı bekliyen inekler, cennete kavuşmadan evvel, buradaki hu- susi idam hücresinde bekliyor, #onra dişarı çıkarılıyor, kesiliyor, parçalanıyor, kemiklerinden ayrılı- yordu. Bundan sonra pastırma « kklar bir tarafa konuyor, yağlı tarafları bir kazanda kaynatıla « Yazan Mümtaz Faik rak yağları almıyordu. Bütün iş bir arada görülüyordu. Büyük endüstrideki “çontinu - De vamlı” mesainin alfabesi burada idi, — Peki, dedim, Bu inekler hu- rada diğer ineklerin nasıl kesildik- lerini görmezler mi — Görürler ağam, hele bir yol bir sabah erken teşrif et te gör. — Peki niçin ayırmazsmiz? — Yerimiz yok... undan sonra omuhatabım B pastırma hakkında teknik tafsilâta girişti. Pastırma merak- lıların. tecessüslerini ihmal et memek için bu noktayı da kısaca kaydedeyim: Buralarda her sabah gün doğ:- madan biraz evvel 30 - 40 inek ke- silir, Pastırma İçin başlıca üç şey lâzımdır, İnek, tuz ve bıçak. İnek, Erzurumdan gelir. Tane- si 30 - 40 liradır. Tuzu Kırşehir taraflarından alırlar, kayatuzudur. "Ancak bu tuzla pastırma iyi olur, Bıçağı gelince, mütehassıs pas - tırmacıların elinde bu bir şimşek gibi işler, Bir pastırmahanede senede 500 - 1000 inek kesildiği vakidir. İnekler kesilip yüzüldükten son- ra sekiz parça olur. Yıkanır ve asılır. Bt biraz kendini geker, #0- Zur. Sonra kemiklerinden ayrılır, bir daha asılır, Gece yarısından sonra ayaz yaşladı mı, etler biraz daha sıkışır. İşte ondan Sonra tahtaların üzerinde biçilir, tuzia - nır, O gün istif edilir ve birakılır. Sonra çevrilir, bir daha tuzlanır, bir gün daha durur. Ve nihayet yı Kanır, dama çıkar. Dama çıkar ta- birini Etliği görmiyenler birdenbi- re anlıyamazlar, Onun için biraz tafsilât vereyim: Her pastırmaha- nenin üstünde düz bir dam vardir. Buralara sırıklar asılmıştır. İşte etler buraya sallandırılır. Bu sirık- lar parçalanmış ineklerin idam sehpasıdır. Etler burada birkaç gün ,terler, gerinir, sertleşir, ku- rur. Sonra yukarda tarif ettiğim bir manemık altında basılır. Bir daha dama çıkarılır. Damdan İn- dirilip bir daha bastırılır. Sonra gölgeye asılır, Birkaç gün durur. Ve nihayet salçası Yurulur. Salça, kırmızı biber, çemen ve sarmısak- tan ibarettir. Çemenden sonra ku- rumak üzere tekrar dama çıkar. Bu hesapça et üç defa dama çıkar. Iki defa bastırılır demektir. 100 kiloluk inekten ancak 40 kilo pas: tırma istihsal edilir. # şte paslırma hakkında size I teknik malümat. Bu izahata göre içinizde pastırma yapmak is- tiyen varsa, bir tecrübe etsin. Fa- kat şunu da söylemek lâzımdır ki, her adam pastırma yapamaz. O- nun için evvelâ Kayserili mütehas- ss pastırmacı olmak lâzımdır. Ni- iNEK Kendi kendisinin! nasıl kesildiğini, yüzüldüğünü;par- çalandığını gören) ve kan kokusu İ-| çindebaşını dıvar lara vuran hayvan lar arasında ta-! hammül edilmez bir manzara tekim mühatabıma neden Kayse- rinin pastırması meşhurdur diye sorduğum zaman şu cevabı aldım: — Kim bilir, Kayserinin suyun- dan mı, güneşinden mi? Fakat ev velâ bu işi iyi çakmak lâzımdır! Bundan sonra dama çıktım. Dam biraz tenhaydı. Yani sırıkla” ya etler asılmamıştı. Duvarlarda ve yerlerde birtakım inek külbastı- Yarı kuruyordu. Bunların ne işe yaradığını sordum. Dediler ki: — Bunları öyle tuza çalar, ku- ruturuz. Fıkaralar 20 kuruşa alır- bunu karga filân çarp mâz #017. — Hayır, Köpek bekler... Filhakika bir saniye sonra, sahi- binin bir işareti Üzerine damn bir tarafından bir köpek pastırma kot- letlerinin arasından sekerek bizim tarafa doğru «geldi. İste bu gözü pek köpek bu pastırmalari bekli- yordu. Benim asıl o merskım ineklerin nasıl kesildiğini görmekti. Bunun için sabüh erken gelmek Vâzımdr, Çarnagar bü işertesi.güne iarket- tim, » abahın üçü... Şehir dalgın. bir Ss uyku içinde uyuyor. Araba, bu bir tek ışıkla dahi olsun gözü- nü kırpmıyan şehrin sokaklarından bir rüya gibi geçiyor. Büikteyiz. Etlikte müthiş bir hareket, bir uyanıklık var. Gecenin azameti içinde ketliâma giden ineklerin bo- guk sesleri yükseliyor... Kara gece- yi kızl bir kan kokusu sarmiş.. Bu İneklerin sesleri beynimin için- de helezonlaşarak ( burgulanıyor. Genzim kan kokusu ile tıkanıyor... Kapıdan içeri girince bu koku ve bu inilti bir kâbus şeklini aldı. Her tarafta kan görüyorum. Duvarlar kanlı, yerler kanlı, ve hattâ isli fe- nerlerin içinde yanan petrol lâm- balarmnı ışıkları bile kanlı... Doğru salhanaya ,ineklerin bek» leştikleri, kesildikleri yere giriyo- rum. Ben burada fötr şapkamla, yakalık ve kravatımla. idam mah- kümlarına hükümlerini tebliğe gi- den silindir şapkalı bir müddeiu- mumi gibiyim, Yerde bir ineği kesmişler, yüzü- yorlar... İnek daha ölmemiş. Ki fası titriyor, vücudu titriyor, ayak» ları titriyor. Olüm râşesi Deri- sinden ayrılan etinde hâlâ hayala kavuşmak istiyen bir emel, bir ça” balayış var... Ve bunu gören inekler haykırı- yor, bağırıyor, iki ayaklarınm ü- zerinde kalkınsrak, kafalarını par- maklıklara vurarak böğürüyorlar.. Her İneğin gözü bir projektör gibi açılmış, her ineğin burun de- Hikleri birer tünel gibi oyulmuş. A- gızlarndan mütemadiyen köpük geliyor Kendi kendisinin nasıl pastırma olduğunu gördükçe, inekler çıldırı- yor, İnekler kuduruyor. Sevki ta- bilsile anlıyor ki, gözünün önünde akan kendi kanıdır. Yüzülen kı di derisi. Parçalanan kendi etiğir. ? şte bir tanesine dahâ kement İ attılar, Çekiyorlar... Tneğin arka ayakları sanki ahırm gübre- lerine miknatızlanmıs gibi. Bir TAN Pamuk istasyonunun sen sistem traktörlerinden biri Çiftçi, üretilen yeni tohumlardan memnun Devlet tohumu ieken köylüler, ! fazla verim te-| i min ediyorlar | mmm vaar Sanaya Nazilli, (Husust muhabirimiz, yazı- yor) — Nazilli pamuk ıslâh İstas- yonu kuruluşundanberi Türkiye de- kuma fabrikalarının ve hariç di ların istedikleri vasıfta pamuk yetis- tirebilmek için denemeler yapmış ve yapmakta bulunmuştur. Dünyanm muhtelif memleketlerinden ge 13 geşit pamuk tohumu Üzerin pılan üç senelik denemeler neticesin- do maksada en uygun ve muhits en iyi yetişenin (Akala) pamuk çeşiti ol- duğu görülmüş ve bunun 935 sonesin- de istihsal olunan tohum üretme çfi- Tiği tarafından teksirine başlanmıştır. 935 yılı sonunda istihsal olunan to- hum miktarı 49.000 kilodur. Buradan basit öld elat Sümer Bank Eregli bez fabrikasina kilösü 48.5 kuruştan satılmıştır. Bu tohumun 23.500 kilo- su Nazilli bölgesi pamuk müstahsil- lerinden bir kısmına, bu yıl ödünç 0- larak dağıtılmış, bir asistan, İki Kontrol memurunun nezareti altmda makine ile fenni şekilde ektirilmistir. Bir kısım tohüm ihtiyat alakonulmuş- tur. Bu ekim mevsiminde devlet tohu-| mundan alan 96 çiftçi bu toktumu 4556 dekar tarlaya ekmiştir. Devlet tohumu eken çiftçiler fev- kalâde memnundurlar. Devlet tohu- mundan hasıl olan pamuk yerli kapa- h koza cinslerine göre fazla o verim temin etmektedir. Yerli kozadan yüz- de 25 ilyaf alındığı halde (Akala) dan yüzde 38 pamuk almmaktadır. Ayrıca sertme ekilen yerli pamuklar da pek çok çapa masrafı gitmekte iken şim- di makine ile ve sırayari ekilen pa muklar beygir gapalariyie çanalan- makta olduğundan çepa masrafı €ok | ucuzlatılmış, amele sıkıntısı da a - zalmıştır. Devlet tohumu eken çiftçiler mah- sullerini pamuk istasyonu çırçırmlan geçirtmek mecburiyetinde oldukların. türlü hareket edemiyor. İnek ha- kiki boyundan yarım metre daha uzanıyor. Ve sonra arka ayakla- rının üzerinde helezonlar çiziyor, Boynu o kadar uzamış ki, nefes borusu daralmış, sesi artık bir inil- ti halini almış. Kudurmuş, çilgin bir inek bul. . Birden ne oldu anlıyamadım. re yıkıldı. Sonra farkettim ki çabuk bitirmek istiyen kasap, bağ lamıya lüzum görmeden arka #- yaklarınm mafsallarındaki veter- lere arkadan bir bıçak atmış ve inek yere yuvarlanmış... Bundan sonra ineği kesmek bir mesele bi- le değil. Bir saniyelik bir iş. Eh kasabın da hakkı var, Otuz kırk ineği kesmek için herbirisini bağlamak icap etse lâakal beşer dakikadan üç t saat harcıyacak. Müğim bir yekün bul, Zamanın kıymeti var. Acele etmeli, « ördüğüm manzaraya beş da- kika: bile tahammül edeme- Bir kök akala pamuğu dan tohumun safiyeti temin edilmis- tir. Almacak tohumlar tamamen dev- letindir. Yeni ekim mevsiminde, bu sene eken çiftçilerin ihtiyacından gay risi bütün mıntakada 100 bin dekar sahaya verilecektir. iSomada iki kanlı hâdise oldu l geçen bir vak'a Soma, (Hususi muhabirimiz bildi- riyor) — Burada iki yaralama hâ- disesi olmuştur: 1 — Yağcıllı köyünden Musa ây- ni köyden bir kızla nişanlanmış, ara- dan bir hayli zaman geçmesine Tağ- men ebeveyni kızlarmı başka birisine vermek istemişlerdir, Musa, hınç ak mak İçin rakibi İsmajli bıçakla üç yerinden ağır surette yaralamıştır. Ismail tedavi altındadır. Musa, ya- kalanmıştır. 2 — Ayni köyde oturan iki Üvey kardeş arasında bir hâdise olmuz'ur. Arif oğlu Hidayet, sekiz senedir evli lolduğu karisiyie üvey kardeşi Musta- ifa oğlu Halilin münasebette bulundu. İğunu sezmiştir. Bu yüzden araların- da bir kavga çıkmış. Halil Hidayeti bıçakla gırtlağından' ağrı suretle ya- ralamıştır, dim. Gözlerim kararmıya başladı. İnekler sanki etrafımda kâh deri- lerinden ayrılmış çıplak vücutia- rile, kâh canlı şekillerile, kâh ve- terleri kesilmiş meflüç ayaklarile direliyorlar ve beni sarıyorlardı. Koca salhane dönüyor dönüyer ve beynimin üstüne yıkılıyordu, Bir kan deryası İçinde boğuluyorum Ve dışarı kendimi dar attım... Gijneşin gece İçinde eriyen sıkları yavaş yavas toplanmı- ya başlamış, ve Erciyaşın beyaz başını sanki ölen inekler için ki nalamıya koyulmuştu, » Bu veterleri kesmek vaziyeti karşısında, duyduğum ıstarabı bir tanıdığa anlattım. Bana dedi ki; — Yine taliin varmış. İneklerin nasıl kesildiğini şimdi görüyorsun. Halbuki eskiden ineği yere devir- mek için gözüne parmak sokarlar» dı. Şimdi bu menedildi. İnekler medeni şekilde kesiliyor! İlki üvey kardeş arasında! Beş gür süren orman yangını A olalyanın. <a çam orman- ları yandı Anisiye, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Antalyanm çam orman- Isrr, tabii güzellikleri itibariyle çök göhretlidir. Vilâiyet merkezi ile Kurkuteli kaza- ları arasında kalan kısmı çok zengin- dir. Uzunkuyu ve Düzlerçami denilen mevkilerde tabiatin bütün züzel- Tiklerini bir araya toplamışlardır. Iş- te hu güzel ormanın bir kısmı, bes gün süren bir yangın neticesinde yan. muştur. Şehitlerin ifadesine nazaran, Yes. nice köyünden Bekir isminde birisi tarlasını genişletmek için ormanın bir kenarmı tutuşturmuş ve bu süret- le yanan arazinin bir kısmından ati. fade etmeye kalkışmıştır. Fakat, poyraz rüzgârı dolayısiyle yangın sü- ratle genişliyerek muhtelif istika » İmetlere kol salmıştır. Ateşi söndürmek için vilâyet, der- bal tedbir almıştır. Hendekler aça- rak yangının yolunu kesmek için or- mer dairesi tarafından yüzlerde amc- le gönderilmiştir. Orman müdürü ile jandarma komü- tanı geceli gündüzlü * çalışmaktadır. Civar köylülerin yaylada olmama reğmen altı yüz köylü, ateşi söndür. mek için durup dinlenmeden uğras- mışlardır. Urunkuyu mevkiinden (o başliyan yangın, Aşağı Karaman, Yukarı Ka- raman ve Düzlerçamı ( İstikametine İdoğru uzanmıştır. Ateş, bu devanili uğraşmalardan isonra ancak dün söndürülebilmiştir. İ Yüz elli amele, halen yangın yeribde bekliyerek yanan kütüklerden otrafa 2t6ş sirayetine mani olmaktadırlar. Aldığım mevsük malümata göre, yas nan arazi, İki bin hoktar kadardır. Buşlu Bekir, derhal.tevkif edilmiştir. Köylünün kalkınması Bir heyet Giresunda tetkikler yapıyor Samsun, (Hususi muhabirimizden)) — Başbakan İsmet İnörlünün tensip'le riyle geçenlerde şehrimiye gelen ve Iktısat Vekâleti mügavirlerinden Dr. Esat'ın başkanlığında bulunan Zi - raat enstitüsü mezunlarından müs rekkep dört kişilik bir heyet Sam « sun, Bafra ve Çarşamba köylerine, köylünün sıbhi, içtimai, iktısadi Ye kültür kalkınması yolunda yaptıkları tetkikleri bitirmiş ve Giresüna git - raek Üzere şehrimizden ayrılmışlar » dır, Heyet Giresunda ayni iş üzetinde tetkikler yaptıktan sonra Rizeye ge- eecek ve oradan da tekrar şehrimize dönerek Ankaraya gideceklerdir. Heyet, köylünün kalkınması gaye- siyle vilâyetimiz dahilindeki (bütün köyleri ayrı ayri İhcelemekten ziyade İ heyeti umumiyesine ölçü olahilecek vasat derecedeki köyleri gezerek, €- Saslı notlar almışlar ve köylünün Zi- raat Bankasiyi e muhtelif -eşhasa Oo İlan borzlarının miktarını tespit etmiş- terdir. Niksarın haritası yapılıyor Niksar, (TAN) — Kasabamıza ge len harita mühendisleri bir aydanbe- ri çalışmalarına devam etmektedir. ler, Haritayı müteakip yapılacak plân lâ kasabamızın bir kat daha güzelle- şeceği muhakkaktır. Niksar, (Hususi mubirimizden — Bölge lik maçlarına iştirak etmek ü- zere Tokata giden Niksar idman Vur. du futbol takımı mıntaka ikinciliğini kazanmak suretiyle geri dönmüş ve çalışmalarına başlamıştır. Adapazarı panayırı Adapazarı, (TAN) — Adapazarı panayırı yine koşu yerinde ve Sakar. . iya kıyısında açılmıştır. Her sene agir lan ve 6 gün devam eden bu panıyır ker sene muntazgman tekrar edilişi Adapazarı ve civarında hayvan alım ve satımı ve yetiştirmesi cihetinden çok faydah bir hareket oluyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: