Tan 1 Mayıs 1937 sayfa 7 | Gaste Arşivi

1 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee ai İRİ DAL ARASINDA KALMIŞTIK D “piz binbaşısı Ziya Denizen da gaçi SHralarınım son kısımlarını Söyle anlatıyor: Motörüyl tığım bir Befe yle yaptığım ryî-:eğ]dukçl heyecanlıdır. Bir W’lı—d,_ Felâh gurupundan çağır- — İzmite & €n seri vasıta ile cep. "00 götüreceksin, dediler. enin her z ki gibi Etceleyiş A amanki gi ı,_,;îem Yükletilmesini istiyor « oıqHuğubuklv âay ışığının en parlak ü d?lma-nlm yaşıyorduk. Ben üş“îerek kararımı değiştir Caf eğil, gündüz yola çıka. % Meht&p, böyle yolculuklar Hele Si Işığından daha esrarlı ve tirazla M Uaka daha tehlikeli idi. İ- gundğzm" dinlemiyerek seferin, Yapılması için alâkadarla. thîîtrî günü, sabah sekizde, Zey- U faş iskelesine yanaştım. .ımmı;WŞ_lden icap eden tedbirler Fak;:“betçiler elde edilmişti. Yaptıklar, Sü€düz kaçakçılığı, ilk hakiş bi.îı 1Ş olduğu için, hepsinde, t'keleye heyecan vardı. Motörün hüyord, Yanaştığı tabak gibi görü- Beldi: y Aklıma şöyle bir çare Ci İşlet İskele üzerinde duran m'l'mye başladım. Vinç o- İle ârı büyük bir gürültü wl:e' birer yerinden kaldırıp koyuyor ve yine bir aralık, Yordu. p yerlerine bırakı - Ş *r-:ız'î O>zaktan gören M cin Besini işitenler, Mzdtaş Yükletildiğini saha . Tâda ç, ” Süphelenmediler. Bu a. ne?ükleüğwtöre durmadan cepa- nin 'Yordu. Sandıklar iskele- İçine Hide iple çekilip motörün &t icindi ekte idi. Böylece bir sa. Üzetleri bütün cepaneyi yükledik. töre y;n“ Muşambayı çekip, mo. Verdik, '—;Imdn. İstinyeli Koço var, !üveuij:ım’ğ“lf işte biraz da ona Sihdan od v Ç_h!_ıkıl. Yunan teba- ’uî’helen USU için ondan kimse Hey li Miyor. Motörü doğruca â;llrıı “;: m(;ğiğnde deı:ğrtli İngiliz © — yanaştırıyoruz. “ğğd:üyuk bir ıoğuk kanlılıkla, & Bkiım sesleniyor: decak: U eşya Serez torpitosuna gi. * Nereye götürelim! “evıe;m.d' ben de Koço da, itilâf *ri donanmasından hangi Tede :::ln' hattâ hangi saatte, ne. Zepin,, Onduklarmı biliyoruz. Ü. İçin, 8e ŞÜüpheyi davet etmemek Yapıyor, ” fOrpitosunu arar gibi Betoj ;“—_Amımı gemisindeki nö- d ç, Siliz zabiti, lümbarm ağzı. — K Sert sert cevap veriyor: Yüky eZ torpitosu Tuzlada!.. Ben, y Üzlaya — götüreceksiniz... mm:h“d*“enmiş gibi görünüyo. & Bî:“ü şey... Bize Serez tor. hi ada açıkl: lduğu- ü 'öyleuıxşıe r;ı_ç arında olduğu 0 Tuzlaya kadar nasıl gide. !ı.mı * Gidersek fazla benzin Pa. b!tçi zîım den alacağız! Koço, nö. Süneç Hitine, sözlerimi tercüme O ;0 da kızıyor: mrmîgl“m mutlaka, Sereze gö. “tetmemi AZEMdır!. Ben fazla l⣠* Deyip, geri dönüyor. Bhdeki de iyi cesaretti doğ. V uygay yöt- Ya, İngiliz nöbetçi. t adam olsa da: Yat Dese K ! Çıkarın eşyayı bura- l!imiz ney?yvrm-dı K bup ” Böyle bir müsaadekâr. Bin etti Unmıyacağını kuvvetle tah ğim halde, yine içimde €ndişe vardı. Bereket "adamcağız hiç oralı olmadı. Ben de homurdana homurdana motöre hareket emrini verdim. A- da karşısında demirli Yunan ge - mileri önünden, emniyetle geçiyo- ruz. Biraz evvel, İngiliz Amiral ge- misine yanaştığımızı, nöbetçi ile konuştuğumuzu gördükleri için bizden tabii şüphe etmiyorlar, Tuz burnuna kadar, ilerliyoruz. Orada Koçayu dışarı birakıyorum. Mötö- rümde makinistim İstinyeli Füat, gemicim Rizeli Emin ve bir,de ben varım, Güpegündüz, Tuzburnundan i. çeri giriyoruz: — Ver elini İzmit! Asıl tuhafı, sözde, eşya götür. miye memur olduğumuz, Serez tor pitosunun önünden kollarımızı sal- laya sallaya geçişimizdi. Torpito . nun vazifesi, geceleyin, Tuzburnu sahasını projoktörlerle tarayıp Ya. vuzdan bir şey kaçırılmamasına nezaret etmekten ibaretti, Gündüzün geçen bir motörle ta- bit alâkadar olmadı. Biz de rahat. ça İzmite kadar geldik. * zmite yaptığım seferler say. makla bitmez. Fakat, son yaptığım seferim pek f_eci oldu. Bahriye mektebindeki cepaneyi İzmite kaçırmak lâzım gelmişti. Hem de bu işi'süratle yapmak ge. rekti. Aksi halde, İtilâf kuvvetleri. nin mektebi basması ihtimali var. dı.ı)eniz grubu reisi Nazmi Bey, bana İzmite hareket için talimat verirken, hava birdenbire bozmuş, fırtma alâmetleri başgöstermişti, Nazmi Beye: — Bu gece, motörle denize çıkı- lamaz! Dedim ve sonra sebebini i. zah ettim: — Epeyce yüklü kalkacağımız i- çin suya çok yatkın gideceğiz. Bu yüzden motörün içine Ssu girmesi, manyetonun ıslanması ihtimali var! Dedim. Fakat, itirazlarımı dinletemedim. Binlerce liralık ce - paneyi, Anadolunun bu kadar ih. tiyacı olduğu bir zamanda, düşma. na teslim etmek pek feci olacağını söylediler. Cepanesini kaçırarak vaziyetini kurtaracağım mektep, benim de feyiz aldığım bir yuva i- di. Böyle müşkül bir zamanında yardımıma koşmağı şiddetle ister. dim, Israrlarna dayanamadım, motörümle bu gece, cepa.ı'ıeyi al . mıya geleceğime söz verdim. alnız motörcüm yoktu. Gü- vertede tek başıma idim, Koçoyu, İzmite kadar götüremez. dim, — Bana arkadaş veriniz! De . ' dim, Güverte binbaşısı Hulki Beyi GALAR Yazan: Salâhddain Güngör yanrma kattılar. Motörcü olarak ta deniz' gambotlarında çalışan i- kinci Çarkçı Mülâzım Mustafapa. şalr İbrahim Efendiyi verdiler, (Şimdi tayyarecidir) Rizeli Eminin ayrılmıyacağını biliyordum. Bu fe dakâr çocuğu ne zaman hatırla . sam, gözlerm yaşla dolar. O akşam Galatada Asetilen mağazası sahibi Dimitriyadisin delâletiyle motör i- çin lüzumu kadar : benzini âldım. Hava, gittikçe fenalaşıyordu. Hattâ ; benzin mağazasında çalışan bir a- dam, benim nereye gideceğimi bil. mediği halde: — Aman kaptan.. Sakm, bu ha- vada motörü kaldırma:;. Fırtina ge liyor.. Demişti. Motör makinistim İbrahim Efen- dinin yüzüne baktım. Arkadaşım, büyük bir tevekkül içinde idi.. — Ziya Kaptan.. Dedi, seninle birlikte Berkısatvette mayma çarp- tım. Birçok harplere, hep seninle bir arada girdim, çıktım. Allah beni hepsinden kurtardı. İçim öyle söylüyor ki, bu sefer de kurtulaca- gim! Şansının açık olduğunu bili- rim, Sana bağlıyım. Nasıl istersen öyle yapalım.., İbrahim Efendiden bu kuvvet verici sözleri dinledikten sonra, ben de gözlerimi kapayarak: — Gidiyoruz İbrahim.. Dedim. Bir ramazan günüydü. Ezana ya- rım saat kalmıştı. İbrahim de, ben de oruçlu idik, Yolda iftar etmek üzere, pastırma, sucuk gibi kuru şeyler aldık, Motöre atladık. ToP atılmadan evvel, Haydarpaşa ÖN- lerine gelmiştik, Müthiş bir bora patlamak ÜZe- re idi, Saçaklı siyah, bulutlar krb- le istikamteinden sür'atle kaçış- makta idiler. Deniz yittikçe kaba- rıyordu. Öyle ki, Moda burnuna geldiğimiz zaman, ada yolundaki Yakacık vapuru, bocalamış, geri dönüyordu. Biz ise, denizlere baş, vererek, Kmalradaya doğru yol al- maya başladık. Fakat hava; 0de rece dehşet peyda etmişti ki &tra- fimızı göremiyorduk. Yağmur, adeta oluklardan bo- şanımmcasına yağıyordu. Bahar Müsabakası KUPONU: 9 Bu kuponları kesip saklayınız v y FT S — K — Üniversiteden Röportajlar: 3 niversitemizdeki muvakkat talebeliğimde iyi arkadaş- lar buldum. Bu sayede bu binlerce genç içinde bir saniye bile yaban- eılık ve sıkılmak hissi duymadım. Kalabalık sınıflar içinde yersiz ka- Imca arkadaşlardan biri mutlaka yardıma geliyor, bana sıra orta . sında bir yer açıyor: — Böyle oturursanız aramıza daha iyi karışırsınız, hayatımızı da ha yakmdan duyarsınız, diyorlar. 'Yeni arkadaşlarımdan biri sor- du: — Akademiye gittiniz mi? Hangi akademi? Memlekette harp akademisinden başka akade « mi diye bir yer bilmiyorum, Fa - kat akademiye gitmiye elbet te merak ediyorum. Dersten — çıkınca Beyazıt meydanı « na doğru ilerledik. Meydanı geçtik, Çmnar altındaki is. kemleleri göster . diler: a. Işte bizim a - kademimiz bura . sıdır, dediler. Masalar etrafmda kafile kafile “gençler oturuyordu. Kimi müna- kaşaya dalmıştı. Kimi gazete oku. yordu. Kimi notlar üzerinde çalı. şıyordu. Arada kız talebe de eksik değildi. Matbaama telefon ederek bir fotoğrafçı arkadaş istedim, Ar- kadaş biraz sonra geldi, resimler çekti. Kız arkadaşlar buna gücen. diler, Dediler ki: — Bu resimleri gazetede neşrede. cek olursanız ne kadar fenalık ede ceğinizi biliyor musunuz? Üniver. sitede ders arası oturacak, nefes alacak hiç yer yok. Bu ağaçların altına gelip oturmaktan tabil bir şey olamaz. Fakat resim gazetede çıkınca dedikodu başlıyacak: Falan ve filân kahvede oturu . yorlarmış... Ailelerimizden çekin - miyoruz. Çünkü bizi ve-seciyemizi biliyorlar, Fakat yabancılar neden İ dedkodu fırsatı bulsunlar. “Kendilerine hak verdim, Alman resimlerin gazetede çıkmıyacağını temin ettim. Dersler haricinde boşluk M asamızın etrafındaki daire yavaş büyüdü. Konuşuyo . ruz ve dertleşiyoruz. Gittikçe faz. Beyazıt ”Akademi,, sinin bir köşeciği AYAT YOK UHİT YOK “Akademi,,de ağaçlar altında bir dertleşme Bir dersane köşesi YENİ, BAHAR MÜSABA Resim No. 9 Bu resim şu on türküden hangisine aittir? ? — Bana ne oldu da ben bilemem. Eski halimi hiç göremem. 11 — Cıgaramın dumanı Yoktur yârin imanı 17 — Darıldın mı cicim bana Hiç bakmıyorsun bu yana 20 — Erzincanda bir kuş var Kanadında gümüş var. 27 — Hani ya benim elli dirhem düz rakım İçer içer kalkar benim ; merakım MIZ KA 382 — Karga da seni tutarım aman Kanadını yolarım aman 86 — Oğlan yaylı kız yaylı Ben dayanamam gayri. 44 — SBSuya iner tavşanlar Yine oldu akşamlar 45 — SBSürü sürü sürmeli kızlar Göğsü de çapraz düğmeli , kızlar 49 — Yerde buldum bhir elma Elmalı yâr kirazlı yüz YAZAN : Ahmet Emin | la anlıyorum ki, bugünkü Üniver. sitemiz; henüz ders takririnden, nottan, imtihandan, diplomadan i. 4 baret kupkuru bir âlemdir. Üniver site muhiti, Üniversite hayatı, Ü. niversite gençliği denilebilecek bir 4 şey henüz inkişaf imkânı bulmuyor, Dersten çıkınca talebenin bura- siyle alâkası kalmıyor. Profesörle görüşmek ve tanışmak için fırsat yoktur. Talebe biribirilerile tanışa mıya ve müşterek bir içtimai ha. yat yaratmıya da fiırsat bulamı. yor. Talebenin büyük bir kısmının hariçte çalışmak ve hayatını ka - âı zanmak mecburiyetinde olmasının tahsil hayatı için zararlarımı ileri sürdüm. Yanımda oturan Galata « saraylı bir genç hayretle dedi ki; — Çalışmasınlar da ne yapsın « lar? Ben hayatımı kazanmıya neec bur değilim. Fakat zamanımı dol. durmak için bir iş arıyorum. Üni- versitede muhit ve hayat yok. Va. kit öldürmek derdile avare ve serser bir adam haline düşmekten kor « kuyorum, Bir Üniversitede talebesini bül. tün gün, hattâ kısmen akşamları bağlıyacak hayat yoksa Üniversi- te henüz tam manasiyle kurulma. mış demektir. Bunu söylemekten maksat, Üni. versite idaresine tariz değildir. Bü yük bilgi müessesemiz henüz ku « rulma devrinde bulunuyor. Nok « sanları doldurmak her şeyden — — evvel imkân ve para meselesidir. Ben ihtiyaçları bir defa daha ha » tırlatmakla kimsede kusur aramı. yorum, Ancak Üniversite idaresine ve talebesine faydalı olmıya çalı » şıyorum, Muhit yaratmalıyız B ilgi bulmak emeliyle mem. leketin her tarafından bu- raya toplanan binlerce ğencin, Ü. niversite ile münasebetinin ders, not, imtihan ve diplomadan ibaret — kalması yazıktır. Bundan büyük — bir kuvvet israfı olamaz. Eğer iş — bu kadarla - kalacaksa milyonlar sarfederek fedakârlık etmiye, dı. şarıdan profesörler getirtmiye ne — lüzüum var? Talebe kitap bilgisini — sadece kitap okuyarak elde edebi. — lir. Eğer maksat, bir Üniversite muhiti kurmak ve yüksek bilgi ve h: terakki ideallerini memlekete ya. — yacak ateşli bir Üniversite nesli — yetiştirmekse meydan bugünlük çok boştur. ğ Bugün her alayımız da yalnız su- — baylara değil, erlere mahsus ta bir — gazino kurmak ihtiyacı duyulmuş. . tur. Kayseri gibi yeni yapılan fab. — rikalarımızda ameleye mahsus yüz me havuzları, tenis ve futbol yere — leri, yemek yiyecek, oturacak, 04 | kuyacak yerler yapılmıştır. YA Halbuki bugün Üniversitenin binlerce gencinin dersten çıktık . tan sonra Üniversite muhitinde . kalması için hiç bir vesile yoktur. (Arkası 10 nucu da) — |

Bu sayıdan diğer sayfalar: