14 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

14 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4-3938 Avusturya Avrupa Haritasından Silinirken... arihin 11 İkinciteşrin 1918 senesinde Avusturya İmpa- ratoru Şarl, son iki iradesine imzasını attı. Bunlardan biri, sulhü hazmlamak i in 23 İlkeşrinde iş başına getirdi Br. Lamaş kabinesinin istifasmı kabul ve tasdika dairdi. İkin- “isi de Habsbug hanedanının tahtan vazgeçtiğini bildiriyor ve bin senelik Avusturya İmparatorluğunun ölüm hükmünü havi bulunuyördu. Bu imparatorluğun mirası içinden milli bir Avusturya doğdu, yirmi Börüyoruz. *ene fırtınalar içinde yaşadı. Bugün bu Avusturyanın da ölüm döşeğine #tüğünü ve Avusturya isminin artık tarihe gömülmek üzere olduğunu Kocaman bir tarihi varlığın ölümünü görmek, heyecanlı bir manzara. » Hem de öyle bir varlık ki asırlarca Avrupanın mukadderatında baş- Millerden birini oynamıştır. vusturya, Avrupanın göbe- ğinde iki türlü vazife gö- Tüyordu. Birincisi, yedi muhtelif unsura mensup 30, 40 milyan in- Banı sun'i surette bir arada yaşa- byor ve Tuna vadisinde İstikrarı Muhafaza ediyordu. Bunu; düzen- Merkeziyetli bir memur hükü- Metinin babaca istibdadı sayesinde Yapmağa çalışıyordu. Ikincisi de “dahili birliğini muhafaza gayreti- bir düziye harici mesele çıkar- Mâk ve vakit vakit yetiştir. birinci sınıf diplomatlar saye: © Avrupa siyasetinin müvâzene Oyunlarında manevralar o çovir- Harice karşı kuvvetli bir cephe Muhafaza edilmekle börüber, im- Ortalarında imtiyarlamağa ve çök- Mieğe Yüztüttuğu çok belli idi. Bir a Prusya ile olan nüfuz müca- İssinde geri kaldı, cenubi Ak hş Yanın katolik memleketlerine “kim olamadı. 1868 da çok kısa n bir muharebe neticesinde İmanyanın üstünlüğünü kabule <bur oldu. Ayni sıralarda Ma- “arları da mi bir hükümet İYe tanıdı. Bu hükümetin Avus- a ile olan münasebeti, Avus- Uirya imparatorunun ayni zaman- Mâcâristan kralı olmasından söretti, Iki memleket dahili işle- de tam bir İstikiüle sahipti. Yal- Mz hariciye, harbiye ve müşterek İşlere sit maliye nezarelini müş- Ez bir surette yürütülüyorlardı. i Memleket âyan ve mebusanın- Viz mürekep heyetler, bir sene Yanada, bir sene de Peştede (de- x “syon heyeti) adı altında top- Miyor, imparatorluk ve krallık a- Psinda: müşterek işlere bukıyor- lara, : A vusturyada OAlmanlardan, Macaristanda Macarlardan a skkep bir nüfus kütlesi, ken- pg inden miktsrea üstün Slâvla- 1 vim Arada tutmağa uğraşıyordu. lp makinesinin verimli ve in- ml: bir surette işlemesine rağ- *h aradaki bağlar gittikçe gevşi- e kavga, gürültü hiç eksik ol yordu. e senesinden sonra Balkan- ter YENİ yeni hareketler başgös- ei Avusturya — Macarista- Pali, bağları temelinden sarsıldı. haçı ihları taşıran Pan Islav hare- Ga,” Avusturya — Macaristanın nüfusunu büsbütün zıvana- ig, kardı, Ttil4f devletleri bu is- i Atları ilerletmek için elden ge- e, Ş“Piyorlardı. Bir taraftan da untazam memur makinesi için- “şnutsuzluklar artıyor, inti- Kün azalıyordu. N «rpten evvelki senelerde Yava, Avusturya — Macaristan, hiç, Yavaş batan bir gemi hissi. ünye Yordu. 1911 senesinde düş- AZ durdurmak için büyük âra müracaat ihtiyacı du- » Mütehassıslardan mürekep Mm Avusturya İmparatorluğunun tarihinde kalın bir fasıl teşkil eden meşhur İmparatoriçe ş Mari Terez'in Viyanadaki âbidesi skar iiseesasasinssbesekey abinin büyük salâhiyetli bir komisyon toplandı. Bu komisyon, memleke- tin neden sukuta doğru gittiğini araşlıracak, derde deva göstere- cekti. Komisyon o kadar derin tet- kikler yapıyordu ki harp koptuğu zaman raporunu henüz hazırla” mamıştı. 1914 te Bosnada yapılan suikas- tin Avusturya — Macaristan için derin bir manası vardı. Varlık ve- ya yokluk hakkında bir karar ver- mek dakikası gelmişti. Avusturya, biricik bekn imkânım! harbe atıl makta gördü. Harp ilânlârını dört tarafa acele ile yağdırmasının hil- meti budur. f akat harp Avusturyanın del dine deva olmadı. Derhal 8$keri bir istibdat kuruldu. Asker- ler, zaten İslâv unsurlara karşı em. niyetsizlik duyuyorlar ve sivillerin müsamaha ettiklerine kail bulu - nuyorlardı. Tuttukları yol, milyon- larca insanı düşman mevkiine ko- yacak, memleketi inhilâl ettirecek bir yoldu. Harp idaresi, memleke- tin harp zamanına mahsus teşkilâ- tını da iyi kuramamış, yürüteme- işti. 22 İkinciteşrin 1916 tarihinde imparator, Fransuva Josef öldü. Genç imparator Karl, demokratça bir yol tutmuk istedi. Fakat İş iş ten geçmişti. Mütareke imza edilir edilmez, Avusturya ve Macaristan çözüldü ve dağıldı. 28 ilkteşrin 1918 de Çekoslovakya. bir gün son >a Hırvatistan isyan etti. 11 İkinci- seşrinde Habsburg hanedanı Avus- turyadan çıktı, gitti, K vi Avusturyanın Alman- larından ve Macarlardan başka herkes kurtuluş bayramları yaptı, Bin senelik bir imparatorluk enkaz haline gelmişti. Çekoslovak politikacılarından biri o günlerde söylediği bir nutukta şöyle dedi: “— Habsburglar, tarih çerçevo- sinden defolmuştur. On sene sonra böyle bir hanedanın adını bile ha- tırlıyan kalmıyacaktır.,, Ve küçük Avusturya sonsuz müş külâtla çarpışmıya başladı. Hayat kaynaklarından bepsi kesilmişti. Bir müddetler, haricin mali yardı- mile güç belâ varlığını sürükledi. Fakat gitgide bir mucize başgös- terdi. Avusturya iktısadi bakım- dan kendini topladı. Siyasi hakım- dan da istiklâl sevgisi kuvvet bul- du. Yi alnız bu İstiklâl tehlikede #- di. Avusturyanın içinde Al man nazileri kaleyi içerden fethet- mek için uğraşıyorlardı. Avustur- ya, bir düzüye siyasi istinat nok- taları arıyordu. Habeş harbine ka- dar bu rolü İtalva oynadı. Avus- Mevhum Avusturya tahtınin son vârisi Prens Otto Avusturyada son rejimin müessisi Dolfüs turya istiklâlini kendi menfaati na mına Almanyaya karşı korudu. Bu sayede Almanya ile 11 temmuz 936 anlaşması yapıldı ve Almanya 'A- vusturya İstiklâline müsamahayı kabul etti. İtalya Habeş hârbinden sonra Avusturyayı Almanyaya feda edin- ce, Avusturyalılar arasında kuvvet- li bir grup, belediye ikinci reisi Dr. Visner'in idaresile ortaya atıl- dı. Habsburgları geri çağırmak ve Tuna havzasındaki küçük millet leri bir federasyon şeklinde bir a- raya getirmek fikirlerini müdafa- aya başladı, Çok gariptir ki, Çe- koslovakyalılar bu fikri,iyi karşı- ladılar. Fakat Yugoslavya ve Ro - manya, Habsburgların avdeti bir harp sebebi telâkki edileceği hak- kında Sen Jermen muahedesinin başlangıcında yazılı prensipi hatı- ra getirdiler, Çekoslovakyayı ken- di taraflarına sürüklediler. Buna mukabil küçük itilâf bir aralık A- vusturyanın etrafında bir çember kurmayı düşündü. Fakat Almanya ile olan iktisadi münasebetler Yu- göslavya ve Romanya için o kadar mühimdi ki bu çember pek çabuk gevşedi. A yusturya bir arlık Londra - ya başvurdu. Fakat İngil- tere, Milletler cemiyetinin on altın- ci maddesindeki zecri tedbirler ha- | ricinde Avusturya lehine hususi bir garanti kabulüne yanaşmadı. Za- ten İngilteredeki müfrit muhafa- zakârlar, Avusturyayı feda etmek suretile Almanlarla anlaşmıya ta- raftar bulunuyorlardı. Büyük Bri- tanya İmparatorluğunu teşkil eden memleketlerden hiçbiri Avustur - ya yüzünden Almanya ile harbi ka bule taraftar görünmüyorlardı. Yransa da, Çekorlovakyanın var lığını garanti etmiş olmakla bera- ber Avusturya için tek başına ate- şe atılmıya hazır değildi Bu vaziyette Avusturya için ö- lüm dakikasını beklemekten başka çare kalmamıştı. Almanyanın teh- ditlerine rağmen Şuşmig bir iki baf ta müddet beklenmez bir mukave- met gösterdi. Halkın reyine mü - racaat suretile milletin arzusunu ortaya koymak ve hiç olmazsa mâ- nevi bir istinat noktası bulmak is- tedi. Fakat plebisitin arifesinde Al man askeri tazyiki fili bir şekil al. dı. Bin sönelik Avusturya, son ne- fesini verdi ve taşihin karanlıkla- rına karıştı. KRALİÇE FERİDE Misir Kraliçesi Yerlde, saray kadınlarının eski ananesi olan yaşmağı yavaş yavaş kal- dırmaktadır. Kraliçe Feride son günlerde Mert Bir emleketimiz dün çok kıymet- li bir evlâdını kaybetmiştir. Orgeneral Cevat, dün sabah saat on- da gözlerini ebedi surette kapamış- tar, Orgeneral Cevat, memlekete uzun seneler en kiymetli hizmetlerde bu- lunmuş bir asker, fazilette, terbiye- de örnek olacak bir insandı. Kendi- sini tanıyıp ta sevmemeğe, derin bir saygı duymamaya imkân yoktu. Olümün sebebi, tedrici bir dimağ nezfidir. Sıhhi tablo birdenbire te- şekkül etmemiştir. Merhum, 28 şu- batta ani bir rahatsızlık duymuş, kendisini kısmen kaybetmiştir. Fa- kat bundan sonra kendine gelmiş, iki, üç gün yalnız siyatik tarzında bel ve bacak ağrısından şikâyet eyle- miştir. 3 mart günü oğlu Bay Hasan Cevat, Tiran sefaretindeki yeni vazi- fesine gitmek üzere Ankaradan 1s- tanbula geldiği zaman babasını ya- takta bulmuştur. Baba oğul, o gün tabil bir şekilde konuşmuşlar ve ge- çen sene yaptıkları gibi bu yazda Çekoslovakyada bir kaplıca yerine yapacakları seyahate dair plânlarla meşgul olmuşlardır. O akşam amnezi hali başgöstermiştir. Merhum arasıra kendine gelerek şiddetli baş ağrısın- dan şikâyet etmiş, fakat devamlı su- rette kendini toplayamamıştır. Son- ra birdenbire afezi Mali görülmüş tür. Memleketin en tanınmış doktor- larının elbirliği ile yaptıkları müca- deleye rağmen ölümün önüne geç- mek mümkün olmamıştır. Merhumun hayatı : General Cevat, askerlik mesleğine ait büyük heyecanlar hariç olmak ü- zere sakin, ölçülü bir hayat geçirmiş tir. Hayatta her ifrattan uzak dur - muş, mutedil yemiş içmiş, vazife ha ricindeki zamanımı kitaplarile bahçe merakı arasında taksim etmitşir. Bir vakitler memleketin en kıymetli hu- sanelerinden. b olduğu halde mütarekede Nişanta - şındaki evi Italyanlâr tarafından iş - gal olunduğu bir sırada yanmiş, o kıymetli kütüpane kül olmuştur. Bun dan sonra Göztepedeki köşkünde ye- | ni bir kütüphane kurmakla berâber eskisinin derecesine varmamıştır. Bu hayat içinde daima dinç kal - İmiş, bastalık yüzü görmemiş, fakat on yaşındanberi sebebi anlaşılmamış bir baş ağrısından hiç bir zaman kur tulmamıştır. Son seneler içinde merhum bir kaç Acı görmüştür. Evvelâ eşini, sonra çok sevdiği damadı general Basriyi, daha sonra da oğlu gibi sevdiği yave- ri binbaşı Yusufu kaybetmiştir. 1035 senesinde 65 yaşını doldurduğu için tekaüt olmuş ve kendini okumaya vermiştir. Son zamanlara kadar en çok askeri eser ve mecmualar oku - makla vakit geçirmiştir. Geçen sene bir gözünün küçük bir damarı patlamış, gözü kanlanmıştır. Peştede kendisini muayene eden pro- fesör Imri bunu ehemmiyetli bulma- mış ve vücüdünün ârızayı bel ede- ceğini ümit etmiştir. Bununla bera - ber merhum ârızalı gözüyle eskisi gibi okumağa devam imkânını bul - mamış: — En iyi arkadaşım kitaptı. On - dan mahrum kaldım. demiştir. İlk askerlik vazifesi : Orgeneral Cevat, Müşür Şakir Pa- şanın oğludur. 1870 senesinde Istan- İbulda doğmuştur. Galatasaray lisesin den çıktıktan sonra Harbiye mekte- binde okumuş ve 1894 senesinde yüz başı olarak Erkâmharbiye mektebin- den çıkmıştır. Askeri hayatında ilk mühim vazifesi Harp Akademisi mü- dürlüğüdür. Balkan Harbinde de va- zife görmüş, Çanakkale müstahkem mevki - kumandanı sıfatile Büyük Harp zamanında kendinden derin bir hürmet ve itamatla bahsettirmiş- tir. Bundan sonra Galiçya cephesin- deki Türk kolordusunun, Filistinde - ki sekizinci ordunun kumandanlığın da bulunmuştur. Mütarekede Erkânı harp reisi ve Harbiye Nazırı #ıfatile Istanbulda Türk askeri şerefini işgal kuvvetlerine karşı korumaya müm- kün olduğu kadar çalışmış, bir taraf tan da Anadoludaki Istiklâl hareketi- bir sergiyi ziyaret ederken yarım yaşmak takmıştır. A EY NNE Büyük Bir Asker İnsan: Orgeneral Cevat Orgeneral Cevat, tekaüdünden ev- vel askerlik hayatının hatırası di- ye çıkarttığı son resim 1919 işgalinde Ingilizler tarafından Istanbulda Anadolu hareketine hiz - met etmek ithamile tevkif edilen yirmi dört kişiden biri Orgeneral Co- vat, diğer biri de merhumun dama- dı general Basri idi. Maltadan sonra : Cevat Paşa Maltada bulunduğu iki seneye yakın zaman zarfında ve- karını, metanetini, nikbinliğini hiç bir zaman kaybetmemiştir. Her bu - lunduğu yerde olduğu gibi Maltada da herkese örnek olacak, ciddi bir hayat geçirmişti. Maltadan dönüşte Büyük Millet Meclisine aza ölmüş, sonra Eleezire ıdanlığına memur. edilmiştir. Diyarbakırda geçirdiği seneler. ora balkının hâtırasından hiç bir zaman silinmiyecektir. Merhum, askeri ya- zifesile meşgul olduktan başka asa- Yiş ve umran işlerine de vaklt ayır- Dış ve hususi bir yetim evi kurmuş- tur. Diyarbakırdan ayrıldığı zaman bu müessesenin Osmanlı Bankasında 10, 12 bin lira sermayesi toplarımış- tı. Bu para. sanat sahibi olarak mek- tepten çıkacak yetimlere sermaye di- ye dağıtılacaktı. Yine Diyarbakırda bulunduğu s- rada kendisine o zaman Başvekil olan Bay Fethi tarafından Berlin sefirliği teklif edilmiştir. General Cevat, Di- yarbakırda vazifeye devamı tercih et- miş ve telgrafla şu cevabı vermiştir: “Memleketimde bir ağaç dikip gölge- sinde barınmayı dışarıda sefirliğe ter- cih ederim.,, Merhum, Musul müzakerelerinde ve Cenevredeki muhtelif müzakere- lerde askeri murahhas sıfatiyle bu- İlunmuş ve askerlik hayatının son 5e- nelerinde Askeri Şürada âzalık et- miştir. Yanan hatıralar : Çanakkale müstahkem mevki kü- mandanlığı, mütarekede Erkânı Har- biye Reisliği ve Harbiye Nazırlığı gi- bi vazifelerde bulunan Orgeneral Ce- vadın hiç bir yazılı hatıra bırakma- ması, milli tarih hesabına büyük bir kayıptır. Merhumun hatıraları ve notları, mü İtareke günlerinde kütüphanesiyle be- İraber yanmış ve ondan sonra hâfiza- sından hatira yazmak istememiştir. Hattâ vefatından iki ay evvel eski ya veri avukat Bay Sinanın ve oğlu Bay Hasanın aile için olsun hatıralarını dikte etmesi hakkındaki arzularını ye rine getirmemiştir. Yalnız ara sıra gazetelerde çıkan mülâkatları, bu - lünduğu mühim vazifelere git bazı hatıraları kısmen tesbit etmiştir. Orgeneral Cevadın ölümü, bütün memlekette elem uyândıracaktır. Bu ziyadan dolayı ordumuza, merhumu çok yakm ve kıymetli bir uzuv sa- yan Galatasaraylılar ailesine, oğlu Hasan Cevada ve diğer aile efradına derin taziyelerimizi bildiririz * Merhum generale ait bu müshadaki 45 pe tam bir sevgi ve kanaatle elinden gelen her hizmeti yapmıştır. 16 mart İtoğraflar, Voto Sebak Joniller'nin kolleksi- vanundandar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: