14 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

14 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İZMİRDE Çamaltındaki Tuzlada Yeni Izmir, (TAN) — Çamaltı tuzlasın- dan ecnebi memleketlere tuz yükle- yen vapurların tahmilde kolaylık gör meleri işi tetkik olunmaktadır. Ora- da sahil sığ olduğu için betonarme bir iskele inşası yarım milyon İlra- ya bağlı görünüyor. Ayni zamanda bu iskele üzerinde havai hatlar ve de kovil hattı inşası da lâzım gelecek- tir. Buna mukabil, deniz altında bir koridor açılması daha ucuza mal o- lacaktır. Çünkü bu koridor tünel şeklinde olmıyacaktır. İçi boş büyük beton kalıplar dökülecek, bunlar va- purların yanaşabileceği yere kadar uzatılacak ve orada bir iskele yapı - lacaktır. Tuzlar bu koridordan hava tazyiki vasıtasile doğrudan doğruya vapurlara yüklenecektir. Maamafih henüz kati bir karar verilmiş değil- dir. Kıskançlık Yüzünden Bir Yaralama Oldu İzmir, (TAN) — Bayraklıda kıs- #ançlık yüzünden kanlı bir vaka ol muştur. Kiraz sokağında 18 numars da oturan İlyas oğlu şoför Çakır Meh met, ayni evde oturan ve 3 yaşında İIznik elektriğinin ıslah TAN Fİ Elektriği RE Ea LL İçin Islah Plânı Yapıldı denizaltıkoridoru| Dutlara Dadanan Hastalık, Ko- zacıları Hayli Telâşa Düşürdü Iznik, (TAN) — Belediye reisi Sa- lim Demircan, Ankaraya gitmiştir. çin yapılan plân hakkında Nafıa Bakanlığına iza hat verecek; Karaköy, Inegöl ve Ye- nişehirden gelmekte olan postalarin Mekeceden taşmmasını temine çalı - şacak, haziranda burada hâkimi mün feritlik teşkilât o yapılmasına dair Adliye Vektletile temaslarda bulu- nacaktır İznik Dutlarında Hastalık Iznik, (TAN) — Geçen sene iki köydeki dut ağaçlarında hasıl olan diyaspis hâstalığı burada ve on köy- de de görülmüştür. Bu hal, ipek ko- zacılığı ile meşgul olan İznik ve mül hakatı halkını telâşa düşürmüştür. Ziraat memuru Hayri Tokman, has- talığa karşı koyacak tedbirlere dair Gençler Birliğinde bir konferans ver Yeni orman kanunundan sonra ko zacıların askılık ihtiyaçlarını temin etmek için sıkıntıya düşecekleri za: nedildiğinden bunu önlemek için çebay Muhsiy Doğu icap eden yer- lere müracaat etmiş, fakat henüz bir netice alınmamıştır. Belediye Reisi Salim Demir JoRDUDA: Mahrukat Sıkıntısı Ankara Sergisi İçin Hazırlık Yapılıyor Konya, (TAN) — Şehrimiz sa- nat okulu direktörü Rıza Gürkan, ö vinde açılacak olan “Kız enstitüleri ve bölge sanat okulları, sergisi direk törlüğüne tayin edilmiş, Ankaraya gitmiştir. Konya sanat okulu bu sergiye teş- hir edilmek üzere 2 yazı odası, 2 teş- | hir vitrini, 1 resim odası, 1 otel oda- sı takımı, portatif işler ve 74 parça | demir işi gönderecektir. 1901 yılında vali olan Ferit ei tarafından kurulan sapat okulumuz, o zaman 17 talebe İle açılmışken bu gün müdavimlerinin sayısı 312 dir, bunun 288 i leylidir. Mektebin 12 yâ- taklı bir de reviri vardır. ağ Safranboluda Sürek Avı Safranbolu, (TAN) — Ilçebayımı zın , Karabük fabrikası müdür ve me- murlarının da iştirakile pazar günü. Aktaş nahiyesinin Saitler köyü civa - rında bir sürek avı yapılmıştır. Gözlük © reçetelerinizi yalnı? Kanzuk eczanesinde yaptırımı Kânzuk gözlük servisi zengin V€ mutena çeşitlerile | profesörleri" mizin mazharı takdiri olmuştur. Gayri fenni gözlüklerden sakını Paz, İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ BEYOĞLU — İSTANBUL nümüzdeki mayısta Ankara Sergie -| > | NE di Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Ariritizm, İzmit Barosu Izmit, (TAN) — Baroda umumi heyet içtima: aktolunmuş, eski reis Sedat Rek ekseriyetle ipka olunmuş- *İ tur. * Izmit, (TAN) — Burada “Kör- Romatizma Çocuklara Yapılan Yardım Sıvas, (TAN) — Çocukları Esir” me Kurumu şubesi, ilk mekteplerğf” ki kimsesiz çocuklardan 200 üne bise ve ayakkabı dağıtmıştır. fez,, isimli bir gazete çıkarılması İŞ hazırlıklara başlanılmıştır. Her Eve Lâzım Olan PN k Ansiklopedisi bir çocuğu olan genç dul Mehpare — | Ordu, (TAN) — Burada sürekli kar le nişanlanmıştır. Bir Çocuğun Beyni Dağıldı Jsrtınaları olmuş, karın irtifa yarım Mehmet Mehparenin korışuları Ab) İzmir, (TAN) — Hasan oğlu Mus-| metreyi bulmuştur. Mahrukat buhra dullahın evine gitmesine kızmış ve|tafa isminde bir şoförün idaresinde İm başgöstermiştir. Belediye, Halke - Mehpareye karanlıkta boş el ateş et-| ki otomobil Karşıyakada gelirken | vi ve Kızılay kurumları fakirlere ya- miştir. Bunlardan hiçbiri rastlama-| Mersinli ile Salhane arasındu, Kedir| kacak dağıtmışlar, para yardımında mış, fakat, 6 ıncı kurşun Mehpareyi kalçasından ağır surette yaralamış - tar. oğlu 7 yaşında Aliye çarpmıştır. Ali, | bulunmuşlardır beyni parçalanıp sokağa saçılmak su. Tipi durmuştur, havanın iyileşme- İretile ölmüştür. İsi bekleniyor. BURDURDA MUHTARLAR KURSU : Burdurda veni acılan köy kâtipleri ve muhtarlar kursu çalışmıya başlamıştır. Kursa iştirak edenleri bir arada görüyoruz. “ge Yi üessesemiz tarafından neş- We Yeni Çocuk Ansik- lopodisi her çocuğun mutlaka sa- hip olması izim gelen bir eserdir. Çünkü çocuk bu eserde ders esna- sında ve ders dışında aradığı bü- yaşı bulabilir... İDISI DUZ tün dünya disarılarne dereümerei dilmiştir.. Bu beynelmilel eseri, Türk çocuklarının ihityaçlarını ve mektep programlarını gözönünde bulundurarak lisanumıza çeviren- ler, Profesör Salih Murat, Faik Sabri ve M. Zekeriyadır. Eser 1500 sayfalık iki büyük ciltten mürekkeptir. Tam eserin fiyatı 7 liradır. Muallimlere ve TAN Neşriyat Evi Ng mektep talebesine ayrıca yapılır, Bu eser yalnız çocuklar için d” gil, bütün ilkmektep öğretmeni için en kuvvetli yardımcıdır. ÇüP kü bütün dersler bu öserde Te” simlerle ve geniş malümat ile 2c9$ gileştiriimişt ir. Eser hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız aşağıdaki kuponu durup bize gönderiniz. Size bö” dava bir broüşr göndeririz, Bu br?” şür size Ansiklopedinin kıymet anlatacaktır. ISTANBULDA TAN MATDAASINA Yeni Çocuk Ansiklopedisi broşürüö” den bir tane göndermenizi ve mü” allimlere ait son fiyatınızı bildirme” nizi rica ederim. Isim: . Adres: . Zaten, milli dil cereyanlarından, ne şundan ne bun dan haberi olmıyan birçok kadın vardı ki hep böyle yarı türkçe, yarı fransızca kelimelerle cümleler y Seyhanda estetik bir titizlik vardı, bunun için © na dostları “muvazenesiz!,, derlerdi, Halbuki benef Seyhan muvazenesiz değil, tam, normal bir insandi Belki ona muvazenesiz diyenler biraz öyleydiler, Seyhan etrafında geçen herhangi bir bayağı söz8 bayağı tavra, şımarıklığa, yılışıklığa, dedikoduya, cinsiyetlerini ortada ilân edercesine kırıtıp süzület kadınlara, erkeklere tahammül edemediği için böyle insanlardan uzaklaşıyor, onları kendisinden soğutü” yordü. DONUYORUM YAZAN : ŞÖKUÜFE 'NIHA ği YE Ayşe kadına bir kahkaha ile cevap verdim ve kendi o hem karısı da tanıdık değil mi, ne olur, onu da gö- kendime, böyle yağlı böreklerin benim başıma açe- (o rebilir, dedim. cağı iş ne olabilir? Hasanı elimden almaksa, onu ben Şefkat hanımın evinde tanıştığım arkadaşlardan zaten çoktan gönlümden çıkardım. Kadının kalbinde © yavaş yavaş kendime bir mubit yapmıştım; bu muhit bir kere kaybolan yeri bir daha bulmıya çalışan er © yer gün biraz daha genişliyordu. Ara sıra da bizde kekler üzülmesinler, hiçbir kadın, o kadar cömert müye başlamış, erkekler için bir gönül eğlencesi idi. — değildir. Ben onu bazı gün kurtarmıya çalışıyordum, Bir sabah Esat Beyin benden aldığı bir kitabi is © eski bir dost gibi, bir hastayı kurtarmıya çalışan bir temek için onlara gittim, apartman kapısı aralıktı; £ doktor gibi. Bazı da onu kendime bir etüt mevzuu yaparak, eğleniyorum. Bir sosyoloğ, bir psikoloğ gi bi... Gerçekten o zaman Hasanın bir ruh hastası, mü- kemmel bir psikopat olduğunu görüyordum. Onun iyi taraflarile kötü tarafları o kadar biribirine zıttı.. Bazı da mükemmel bir (Somnambül) ârazi gösteri- yor, yaptığı bir münasebetsiz şeyden hiç haberi yok- muş gibi, masumlaşıyordu. Ayşe kadın bir gün yine: ” — Hanımefendiciğim, bu apartmana geldiğimize hiç te iyi etmedik, Namık Beyin hanımı biraz de- lişmendi, amma, ne yalan söyliyeyim, bir kötülüğünü görmedim. Buradakiler daha beter! Bizim Beyefen- di sabah akşam 4 numaraya uğramadan geçmiyor, dedi. Hizmetçilerle yüzgöz olmak âdetim olmadığından, Ayşe kadını herzamanki gibi yine susturdum, Hasan Bey, Esat Beyle arkadaştır, onu görmek icin uğrar. parak konuşmayı büyük bir yükseklik, bir Av- rupalılık sanıyorlardı. Türk topraklarında geçen o haşmetli, kanlı, savaş, o büyük kurtuluş; o kara kuv vetin yere geçmesile meydana gelen büyük içtimaf değişiklik, böyle kadınların kafasında ancak erkek- lerle kolkola, göğüs göğüse yaklaşabilmiye, eğlenip gülmiye bir vesile olmaktan başka bir mâna kazana- mamıştı. Hiçbirinin kafasında ne bir ideal, ne bir da- va vardı... Ne çocuk memleket meselesi onlar için üzerinde durulacak Seyhan, memleketi sevmiyor, sevemiyordu. İl fırsatta Avrupaya dönecekti. Önceleri, onun bu me leketten kaçmak isteğine kızmıştım, sonra biraz bak verir gibi oldum, bunun sebepleri vardı. O daha ç9 cuk yaşında bizden, yurdundan soğumuştu. Yanlı terbiye sistemlerile evinden, alleşinden kırılmışi” Zengin bir paşanın oğlu idi, konaklarında — annesini" iki üç ortağı, babasının düzünelerle helayıkları, od” lıkları vardı... Bunların arasındaki dedikodular, kı” kançlık kavgaları, hileler, düzenler temiz ruhlu 6 cuğu iğrendirmişti. Seyhan çok zeki, çök yaramazd” Zekâsını, kuvvetini harcıyacak yor arıyor, bulsmi" ramazlık ederek eyi altüst ediyordu. Bu 707” gin paşa evinde, Ne paşa babasının, ne annessini”” ne de dadıların. alayıkların bu çocuğu anlıyocâ vakitleri, kabiliyetleri vardı... Annesi ancak orta” larını kıskanmakla, babası, karıları ve odalıkları © rasındaki geçimsizliği, karışıklığı düzeltmekle; h# layıklar bu dedikoduların içinde biribirlerini mekle ve odahk seçilmek için paşanın mekle uğraşıyorlardı. Bu karışıklık içinde Seyhan rüzgâra kapılmış, avare bir yaprak gibi rastgele 9” Şayıp yetişiyordu. meselesi, ne alle meselesi, ne mevzular değildi. Bu kadınlar, ancak Hasan gibi yo- Ianu şaşırmış, idealini kaybetmiş, olamadan çürü- toplanıyorduk. Benim de biraz gülmiye, eğlenmiye ihtiyacım vardı, amma, o düşkün, çürük insanlarla değil... İkinci defa olarak hazırladığım bu mühite yine Hasanı da aldım, dostlarımdan önün yine canı sıkıldı, aramızdan çabuk çekildi. Avrupada uzun zaman kaldıktan sonra memlekete dönen Seyhan, birdenbire tanıdık bulamadığı için, canı sıkılıyordu: — Bürada kadın yok, Yıldız Hanım, diyordu; ka- dındin maksadım ne olduğunu anladınız, tabii, de- gil mi? Her halde kadın dediğim zaman yağlı börek- lerden bahsetmiyorum, yani entellektüel kadın de- mek istiyorum. Evet, hiç yok değil amma, tahsil gör- müş, lisan bilir bazı kâdınlar tanıdım ki, bunlar, uka- lâ kesilmişler, sonra içyüzleri yok, kupkuru.. Cansız, heyecansız... Kadın dost olarak burada yalnız sizi taniyorum. Siz onlardan değilsiniz. Görünüşünüzde- ki sertlik, sonra içyüzünüzdeki coşkunluk, samimi- yet, bu ne bulunmaz şey bir kadında! Siz, kafasile kalbinin muvazenesini bulmuş tek kadınsınız., ortada kimseler yoktu; salona doğru yürüdüm; içer- amma benim den Raifenin kahkahaları geliyordu; salonun kapı- sını vurarak girdim. Beni gören yağlı börek, bembe- yaz kesildi, çünkü köşedeki sedirde Hasanla yangel- miş oturuyorlardı... A Soğukkanlılıkla bir adim attım, Hasan sakin gö- rünmiye çalışarak kalktı: — Esadı aramak için uğramıştım, ama, erken git- miş bu sabah, dedi. Halbuki Hasan evden çıkalı bir buçuk saat olu- yordu. Kitabı istedim; Hasan da kalktı, birlikte çık- tam. Bir gün Ayşe kadın bana: — Hammefendiciğim, dedi, şu kadınla görüşme- yin; o, sizin başınıza çok işler açar, yınca 3 wevart VATj

Bu sayıdan diğer sayfalar: