14 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

14 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ne 61 Yine bu komite mensuplarından kep pütekalt zabitandan Çerkez Şev iş İsminde biri, Amasraya çıkarak bavalideki Çerkezleri isyan ettir eğ teşebbüsüne girişmişti. Hattâ, komitenin tasavvuruna göre, A- bu isyan vukubulur bul 247 bir fırka düşman askerini de Mi karaya çıkararak ko - w Ankara üzerine yürüyecek- yı Yikat milli hükümetin dirayet- a yata memurları bütün bunla- Wi, #şfetmişler; vazifelerini büyük dikkatle ifa eylemişlerdir. iralay Sadık Bey, padişah vahdettinden aldığı yüz hi- m ozaşla iktifa ederek bir kena- & Şekilmişti. Ve artık karşısında» şi eler çılgm ihtiraslarile A çıkamıyacağını anlamış; ve aa köşesinde( Melâmet hır- İ nı giyerek kendisini büsbü- İ İçkiye vermişti. 'akat, hocalar partisi ile onların - hakka ve millete daya- — - milli hükümetin büyük ve Zafer temin ettiği güne kadar, arasına şer ve nifak sok- Malta devam etmişlerdi. Talihin ne garip cilvesidir ki, mü sonra: a melun ittihatçılar.. Memle- k ç Dahvettiler... nihayet, kendile- de kaçıp gittiler.) fi z —Güvur!, Pie yan bakan... ve onlara do - Metini için cübbelerinin etek- ti toplıyan bu adamlar, kötü haç #mellerinin mânevi intka- ağrı; » kendi tabirleri- e kapıları) na İlticaya olmuşlar.. başlarındaki sa- Klanlar, söz söyletmedikleri sa - g utanmadan - yine ken- aş irlerile söylüyoruz - (Gâvur- *l açmışlardı. izafe eden bu adamlar, se ringe. bahçelerinde, duvar dip- Pan, » yabancı milletlerin uşakla- Hi, izmetçilerinin istihza ve İs- İle dolu nazarları altında, Mmek Gütlen ihsan edilen) leri Peynirleri, mezarlık dilen- Köşeyi kapıştıktan sonra; Taş- te ye yabancı askerlerin şarap, al giri kokan iğrenç ya- ta yatarak hiçbir vicdan bong” astırabı duymadan, horul, Ve Uyumuşlardı. e Allahın en büyük Ve cezusına uğramışlar.. va- , milletlerinin arasın e Kovulmuşlar... vatansız ve mil Diz Aspa. cezanın bu kadarı kâ e Masum, milletine el ve dil yalanları hiçbir saman affetmi - , gu fani dünyanın dört anl bandet için milletlerine i- Mag “den bu adamları da affet ii rlarında padişahları Vahdet- Yad du halde, bunlardan çoğu de aç, sefil, perişan bir hal Biyaiz bir zillet içinde eriyip PN öekiyorlar, ise, ölüme has- Unlardan bazılarının, acı neda- — IKINCI KISIM — met ateşlerile cayır cayır yandık- larına dair elimzide vesikalar var. Fakat nekadar gariptir ki, bazıla- rı da daha hâlâ Türk milletine ve Türk milletinin bugünkü saadetine derin bir kin ve gayız besliyorlar. Asıl garibi şurasıdır ki, ana va» tanda yaptıkları ihaneti, vatan haricindeki Türklere de tatbik €- diyorlar. u yazımıza nihayet verir - Ş ken, bunun en canlı bir mi- salini de göstermek İstiyoruz. Ve (Mirza Sait Bey) isminde bir zatın Gümüleineli İsmall Beye yazdığı » aslı elimizde bulunan - mektu- bun bazı parçalarını, aynen ve har- fiyen dercediyoruz: (Behey ağzına ekmek uzatan, ©- li ısıran köpek!. 15 teşrinievvel 924 tarihli Lo- zandan yollamış olduğun mektubu aldım. Yazdıklarını okuyarak, ne âdi ve ne derece vicdansız olduğu- Du pekâlâ bilirdimse de, bu defa tamamile kanaat hâsıl ederek, #a- na cevap vermek bile tenezzül ise de, şu yazdıklarımı oku ve kendi- nin, kaç paralık bir namussuz ol- duğunu gör!. (Benim, Müslüman sıfatile, böy le zamanlarda sana karşı yapmış ol duğum iyiliğe mukabil, bütün âdi- liğinle yazmamış olduğun tahkir kalmadı... Ben seni, sevdim. Sana itimadım olduğu için evime aldım. Seni, zeki ve âlim bildiğim için ö- - teberi mahrem işleri söyledim. Ya- dak verdim, yemek verdim. Hattâ, üstümden elbisemi bile verdim. Evime. gelip kaldığın müddet başıma getirmediğin felâketler kal madı. Bunları bir bir saysam va- kit zayi etmiş olurum. Onun için, yalnız birkaç tanesini hatırlata - yım da, fena bir adam olduğunu 1s- pat edeyim. (Sen, uğursuz bir adamsın. Zira, evime geldiğin günden itibaren, e- — TAN : Tıbbiyelilerin İnkılâbımızda , İHizmetleri Nasıl doğdu ?- Nasıl yaşadı? - Nasıl battı ? Yazan: Ziya Şakir Ve Bunlar Nihayet Vatanlarından Kovuldu vimin şeriliği kalktı. Sen, entrikacı, #ena bir yılansın. Çünkü, her fır- sattan istifade ederek evlât ile baba arasına fesat koyarak kavga bile yaptırdın. Sen, vicdansız bir herifsin. Zira, babası olabileceğin bir biçare kızı emniyet ederek, ter biye ve talim için eline teslim et- tiğim halde, o biçare kıza söyleme- dik lâkırdılar, yapmadığın edep- sizlikler kalmadı. Söyle! Sende AL lah korkusu kalmamış... (Bütün zekânı, bütün ilmini, yal ruz İenalık yapmak yolunda sar- fettiğini, hem bu defa, hem de bü- dön hayatında gösterdin. Ve bu- nun yüzünden de çektin. Ve daha çok çekecek ve sürüneceksin. Bun lar, sana müstahaktır. Cenabı hak, herkesin lâyik olduğu cezayı kul- lardan daha iyi verir, ve basları- na yıldırım gibi salar.) Mü uzun.. ve, daha mü- him kısımları var. Fakat biz, muhterem karilerimizin göz - lerinin ismetini daha fozla baleldar etmemek için bu kadarile iktifa e- diyoruz. Son «öz olmak üzere şunu söy- lüyoruz ve yazımıza hitam veriyo- ruz: — Hürriyet ve İtilâf fırkası; memleketle samimi şekilde alâka“ dar olan iki üç zatin hayalinde doğ du. Fakat, maatteessüf bidisatın karıştırdığı birtakım haris ve men- İfsatperest şahsiyetlerle kuvvetlen- di. Bu adamlar, fırkayı şerre âlet ettiler. Bu hali gören ağır başlı ve kendini bilir zatler, derhal çekil- diler.. Fırka (şer ve fesat) tan baş- ka bir şey düşünmiyen adamların elinde kaldı. Ve coşkun bir levs der yasında, çalkana çalkana battı. İşte, Hürriyet ve İtilâf fırkası- mın tarihi... ? 11/3/938 SON Sarsıntıdan Şifa Otomobil yolculuğundan rahat- sız olmamak için iyi bir çare de sarsıntının bir tedavi vasıtası oldu Einti düşünmektir. Otomobilinin sarsması bazılarına rahatsızlık ve- rir ama, birçok hastaların rahat etmelerine de sebep olur, Güzel bir havada, düzgün bir as- falt yol üzerinde otomobil yoleu- İuğunun verdiği keyfi söylemek is- temiyorum. Bunda hiç kimsenin şüphesi yoktur. Anlatmak istedi- ğim bozuk yollar üzerinde, sağa sola yatarak giden bir otomobilin sarsılmasından bile fayda gelebi- leceğidir. Sallanmanın sinirleri teskin et- tiği çocukların beşikte sallandık - ları vakit susmalarından, sonra da uyumalarından bellidir. Böyle sal lanmakla sinirleri yatıştırmak w- sulü pek eski zamanlardanberi ço- cuk olmiyanlara da tatbik edilmiş- tir. İpokrat hekim bile, hastalarının sinirlerini yatıştırmak için onla rı tavandan asılı salıncağa yatırır ve orada sallnta sallata uyuturdu. Ondan sonra - Milâdın ikinci asrın da - meşhur olan bizim Bursalı Asklepiyat hekim böyle salmcak la tedavi usulüne büyük rağbet göstererek eski Romada büyük a- damları tedavi etmiye gittiği vakit onların zorlu sinirlerini hep salın- caklarda teskin ederdi. Fakat salıntı tedavisine en.bü » yük şöhreti veren on sekizinci asır da Sen Piyer adında bir papas ol muştu. Şirak adında bir hekimin sinirleri bozuk ve daima kederli bir İngilizi o zamanın atlı posta a- rabalarında en bozuk kaldırımlı yollarda gezdirerek iyi ettiğini ha ber alan bu papas posta arabası kadar sallanan bir koltuk icat ede- rek zamanın nazırlarına birer tane hediye etmişti. , O vakitki devlet adamları sinir li ve çok defa öfkeli kimseler ol - duğundan papasın icadı pek hoş- larına gitmiş ve aralarında birço- ğu o salıntılı koltuklar üzerinde 0- turarak hükümet etmişlerdi. Şimdi en meşhur otellerde, bir- çok köşklerde gördüğümüz salın- tılı koltuklar da yemekten sonra hazmederken sinirlerin sakin kal. ması için icat edildiği gibi, büyük hükümet memurlarının masaları- nın önünde her tarafa döner yay- lı ve istenildiği vakit salıntılı kol tuklar da o zamandan kalmıştır. Bu sayede, büyük memurlar işlerin - den sıkıldıkları vakit sinirlerinin sakinliğini muhafaza ederek daha küçtik memurlara karşı fazla sert- lik göstermekten kaçınırlar... Papasın icadı tabii hekimlerin de dikkatine çarpmış ve e vakitten beri, bütün vücudü sarsarak sal - ayan, yahut vücudün yalnız bir kısmına sarsıntı veren türlü türlü aletler icat edilerek bugün hekim- (Başı 5 incide) Üstelik zihinlere durgunluk ve- ren zulüm ve dehşet devam edi - yordu. İşte ağabeylerimiz sadece içlerindeki vatan duygusunun zev ki, hürriyet aşkının yüksekliği ve samimiyeti içinde devrin zulmü- nü de, kahpeliğini de unutarak yaşamışlardır. Onlar ancak vazife hissinin mesuliyetini duymuşlar ve vicdanlarına karşı küçük düşmek korkusunu çekmişlerdir. Ne mutlu onlara! gn tıbbiyeli, * mes - lek ve mektep hayatının dar çerçevesi içinde müfekkiresi hapsedilip kalmıyan — bir yetişme tarzına sahiptir. Bugünkü tıbbiyeli için faaliyet ve inkişaf sahaları çok müsaittir. Ortada kanla, çarpışma ile halledi- lecek bir fikir davası da yoktur. Bugünkü nesil sadece genç Türk inkılâbının silâh sesleri ile gözle- rini açmış ve bu inkılâbın kendi - #ine bahşettiği hürriyetle, hürri- yetsizliğin verdiği korkunç dehşe- ti ve acıyı hissetmemiştir. Bugünkü tıbbiyeli eümhuriyet telâkkisinin istediği ve beklediği ahlâki vasıflara sahip olmıya mec burdur. Bu cemiyet bakımsızlık, bu cemiyet hürriyeti kıskanan ida reciler elinden cümhuriyet hükü - metine âdeta bir iskelet halinde geç 8. Bugünkü vaziyet hiçbir muasır devletin ilk nazarda inanamıyaca- ğa bir süratle kemalini bulmuştur. Bize düşen vazife her hususta bugünkü rejime lâyik olmak bize tevdi edilen (Vedia)yı ilelebet ha- yatımızla, kanımızla, fikrimizle muhafaza etmektir. Yalnız ne var ki, bizden iste- nen ve beklenen bir çok vazifeler karşısında bize tevdi edilen (ve- din) yı parçalatmamak için bizden kanaatlerimiz ve milli duyguları- mız, ve hürriyete olan aşkımız hi- N fedakârlık heklenmesin.. E- sasen rejimin manevi yüksekliği bakımından da beklenmemesi lâ- zumdır. Bu nesil genç Türk kanım- larının memlekette yarallığı me- deni bir seviye içinde hayata atıl- dı. Bu nesil milliyetçilik hisleri- nin bütün coşkunluğu içinde yaşı- yor. Tıp Fakültesi sayısız hürriyet kahramanları yanında sayısız bey- | nelmilel ilim adamları da yetiştir. | miştir, İşte Tıp Fakültesinin kuruluş yılının hatırası böyle birkaç satır- Güneş - Alsanca Maçını Hakem Tatil Etti (Başı 6 ıncıda) akıyordu. Topla o saniye hiğ alâkası yoktu. Oyun sola meyletmişti. Böyle olduğu halde arkadan gelen İzmirin sol müdafii sanki üstüste attığı iki golün huncını çıkarmak için tekme at tı. Hakem bu sarih hata karşısında oyuncunun dışarı çıkmasını emretti. Sol müdafi çıkmamakta ısrar edin- ce hakem oyunu tatile mecbur kal- dı. Bu suretle maçın bitmesine on altı dakika kala Güneş #2 galip vaziyet- te iken oyun tatil edilmiş oldu. Nasıl oynadılar? İzmir takımında sağ içe geçen Sa- im gerilerden top çikarmak vaziyet- lerinde müdafanya iyi yardım etti. Hücumda da iki cenahı iyi beslemek suretile faydalı ve müessir bir iç o- yuncusu gibi oynadı. İzmirin sol içi Basri sürati ile dai- ma tehlikeli oldu. İzmir takımının a- gır bastığı zamanlar onun tesiri çok oldu. Fakat müdafaaya yardımı hü- cumdaki kadar müessir değildi. İzmir müdafaasile muavin hattı bil hassa ikinci devrede takımlarını fe- na bir vaziyete düşürecek şekilde ha- talı ve asabi oynadılar. Kaybolmuş bir maçın üstüne seyircilerin tevec- cühlerini kaybedecek favullere teşeb büs etmeleri mensup oldukları takım aleyhine tecelli etti. Güneşe gelince: Hücum hattının sol tarafı birkaç maçtır devam ettirdikleri gibi oyunu yalnız bir tarafta mıhlamak suretile âkınların tesirini azalttı, Fazla ola- rak arkalarındaki yan muaviri de kendilerine uydurduklarından Güneş hücum hattı sol ayağından topal bir adam gibi seke seke iş görmiye çalış- “ Bazı dakikalar topu ayaklarına al dıkları vakit “Dön baba dönelim ha- cılara gidelim,, tertibinden boyuna kendi mihverleri etrafında fırıldak- landılar. Bu gayesiz ve maksatsız ©- yunla mütemadi döndüler, fakat bir Tü a gidemediler. Bereket versin ki Güneş merkez muhacimi Melih'in emsalsiz bir sürati vardı da son tarafın bu mevleviliği yüzünden bir türlü çıkamıyan #ayıları dörde kadar çıkardı. Güneş takımı gibi her akını tehli- ke olan bir kadrodan beş dakikada dört korner kazandığı halde gol çıka ramamak beklenir mi idi? Rebii gibi tecrübeli bir oyuncunun neden boğul —- k| | BAŞMAKALEDEN MABAT Sevr Cinsinden Ekinler ki hataların tabii neticelerinden bi- ridir. (Başı 1 incide) vusturya hâdiseleri karşısın- da insan düşünüyor: Acaba 1918 diplomatları, Cihan Harbinin son harp olmasına niyet ederek ona göre hakiki ve devamlı bir sulh kur- maji akıllarına getirebilselerdi, dar ve kara kinlere ve ihtiraslara kapıl- masalardı, dünyanın umumi hayatı nekadar yüksek şekiller alabilirdi Meselâ Versay muahedesi yapılır» ken, Almanyanın silâhını elinden al- mak gibi çocukça bir düşünce takip edilecek yerde dünyayı silâhsız bir hale koymak için bu yaman fırsat- tan istifade edilseydi dünyanın gidi- şi nekadar değişecekti Avusturya — Macaristan, tarihin bin senelik bir zamanda tabii bir şe- kilde inkişaf ettirdiği bir uzviyettir. Avrupanın varlığı ve müvazenesi için kendine hazırladığı bir yer var- dır, Sen Cermen mushedesi, bunu bir balta darbesile ortadan kaldıra- cak yerde gönül hoşluğuyla kurul muş bir federasyon halinde devam ettirseydi, Avrupa elbette bugünkü kararsızlıklara düşmezdi... 'n Versay o muahedesi?... 1918 diplomatlarına kalsaydı ya- kın Şarktaki işler Sevr muahedesile güya düzene konulacaktı. Kendimizi bir tarafa bırakarak, Sevr muahede- sinin dünya bakımından verebilece- Zi neticeleri düşünelim. Anadoluda nüfuz mıntakaları elde edecek Fransa, italya, İngiltere, Yu- nanistanın neler yapacağını, rakip ve haris menfsatlerin biribirlerile ne şekilde çarpışacağını gözönüne getir- mek için hayalimizi zorlamağa hiç lüzum yok. Bu tarihi tecrübe 1918 ile 1922 arasındaki zamanda flilen ge- girilmiştir. Eğer Atatürkün kurdu- ğu, teşkilâtlandırdığı, yürüttüğü mil. H istiklâl mücedelesile bu korkunç istidatların önüne geçilmeseydi Sevr muahedesi, insanlık için en felâketli karışıklıkların başlangıç noktası ola- aklı Bizim için Versay ve Sen Cer- men muahedelerinin manasını kav- ramanın en kestirme yolu, bunların (Sevr) ölçüsüyle yapılmış, Sevr ruh ve gayesinde muahedeler olduğunu gözönünde bulundurmaktır. Atatürk gibi bir milli rehber bu- Jan Türk milleti, Itilâf devletlerinin yapmaya hazırlandıkları tarihi ha- la anılırken memlekete beynelmi - lel kafalar yetiştiren fakültemizin ilmi yüksekliğini, hem de cemiye- tin karanlık devirlerinde hürriyet meşalesini ellerinde taşıyan genç- leri yetiştirdiği için de ideal yük- sekliğini birden hatırlamak insan- da büyük ve haklı bir gurur ya- ratıyor. Hürriyet için kaybettiği - miz Tıbbiyelilere saygı ve hürmet. duğunu farketmesi icap eden bir fut bolcu takımın kaptanı olduğu halde bu göze batan hücum aksaklığından nasıl kurtulamadı? Hayrettir!... Boyuna sikıştırdıkları halde gol çık madığını gördükçe topu yalnız sol o- luğunda çalkalamak ve çevirmek fik ri sabitine düçar olan sol tarafın ma- SIVASTA: Yeni Bir Halkevi Binası Yapılacak Sıvas, (TAN) — Burada C, H. Partisine ait olan emvali gayri men- kulenin satılması ve elde edilecek pa- raya icabında lüzumu kadarının ilâ- vesile hükümet civarında 100 bin li- raya bir halkevi inşası karârlaştırıl. miştar. nevraları bize çocukluğumuzda eğle- “ İnirken söylediğimiz “helvacı helvanı kavursana vay? dumanını dumanim savursana vay|,, mısraimı hatırlatı- yordu. Garibi şu ki topla boyuna dönerek helvalarını kavuran Güneş sol tarafı ramıyordu. Bereket Melihe!, maçta bu yüzden nahak yere bir mu- çoktur. o helvanın dumanını bir türlü savu- Güneş takımının sol tarafına çabuk bir ilâç bulunmazsa ilerdeki gü; bir vatfakıyetsizliğe uğranmak ihtimali tayı derhal düzeltti ve bir kargaşalık yuvası diye kurmaya uğraştıkları Türk yurdunu, cihan barışının en is- tikrarlı bir sahası haline koydu. Versay ve Sed Cermen muahede- lerindeki tarihi hataların önüne geçen olmadı. Avrupa 1918 senesinde sulh adı altında kin ve nef ret ekmenin mahsullerini bügün bir defa daha biçiyor. Ahmet Emin YALMAN BULGARİSTAN: Fesatçıların Namzetlikleri Kabul Edilmiyor Solya, 13 (A.A.) — Burgaz ve Şimdi, Partinin ve Halkevinin iş - gal ottikleri bina o zaman belediye- ye verilecektir. Kangal (TAN) — Cümhuriyet ilk okulundaki fakir çocuklardan 30 una sıcak yemek verilmesi için hazırlık. lara başlanılmıştır. İ em yer tutmuştur. sıla sarsıla giderken © mekanikle tedavi aletlerinden bazılarının yap tıkları tesiri yapar. Şu kadar ki, o aletlerin kendilerinden beklenen iyi tesiri yapmaları için birinci şart o tesiri yapacaklarına önce - den kanaat getirmiş olmaktır. Otomobille bozuk yol üzerinde sarsılırken bu sarsıntının faydalı olduğuna kanaat getirmiş olursa- nız, hem otomobil tutmasindan kur tulmuş olursunuz, hem de sinirleri niz yatışır. Sarsıldıkça gülersiniz, gülmek insana her vakit şifa ve- rir, GİRESUNDA: Lekelihummaya Karşı Mücadele Açılıyor Giresun, (TAN) — Vilâyetimizin likte mekanik tedavisi önemli bir | muhtelif yerlerinde ötedenberi mün- ferit vakalar halinde görülen lekeli Otomobil de, bozuk yollarda sar | hümma hastalığının kökünden yok edilmesi için, Sıhhat Vekâletinin em- ri ile esaslı mücadeleye girişilmiştir. Köylerde eşyanın temizlenmesi için yapılacak buğu sandıklarının ve fert- lerin temizlenmeleri maksadile yapı- lacak yıkanma yerlerinin krokileri Sıhhat Vekâletinden gönderilmiştir. Bunların vücuda getirilmesi için köy bütçelerine ve hususi muhasebe büt- çesine tahsisat konulacaktır. Mücadele için bastırılan propagan- da öğütleri bütün köylere, köy mek- teplerine, cami, mesçit, köy oturma odalarına, han, otel ve kahvehanele- Te asılmak üzere dağıtılmıstır. dirmislerdir. Plevne mıntakasında bugün mebu - san meclisi intihabı yapılmıştır. 4 Diğer taraftan mahkemeler Sofya mıntakası için konulan namzetlerin Hstesini tetkik edip bitirmiştir. Es- ki Başvekillerden Malinof ve Çan - kof ile eski nazırlardan Vassilief, Smi iof, Nacarof, Sakarof'un namzetlik- leri kabul olunmuştur. Fesatçı ol « makla tanınmış diğer bir çok kimse- lerin namzetlikleri reddedilmiştir. Yeni Bütçe, Encümende Ankara, 13 (Tan muhabirinden) — Bütçe encümeni, hükümetin tevdi et- tiği lâyiha üzerindeki müzakereleri - ne önümüzdeki hafta içinde başlıya- caktır. Encümenin bu müzakerelerin- de her vekâlet adına bir mümessil bu Tunacak ve bu mümessil vekâletine ait bütçe hakkında izahat verecektir. Vekâletler mümessillerini intihap et- miş ve isimlerini meclis reisliğine bil

Bu sayıdan diğer sayfalar: