8 Mayıs 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Sayın dinleyicilerim: e Ulu Şefin Anadoluya ayak bastığı 19 mayıs gününü geçen yıl olduğu gibi bu yıl da (Spor ve gençlik bayramı) o- larak kutlayacağız. Bu mutlu gün türkün uzun ve ka - Tanlık bir geçmişten, aydın ve hür ye - Ni bir tarihi devre geçişinin remzidir. Bundan ötürü bizim için hareket ve teşebbüsün sembolü olan bugünü bizde sSporla ve gençliğin hareket gösterileri- le kutluyacağız. : Hareket: yaşama, ilerleme ve artma demektir. Bu bakımdan hareket Atatürk neslinin hayat düsturudur. Sayın dinleyicilerim: Ben de bu akşam sizlere hareketin toplu manada ifadesi olan beden ter - biyesinden ve beden terbiyesinin geç - Miş zamanlarda, içinde bulunduğumuz ve gelecek zamanlardaki rollerini an - latmağa çalışacağım. Tarihin verdiği malümata göre be - den terbiyesi ilk evvel Türklerde mü - taveret dolayısiyle Çinlilerde ve daha Sonraları hintlilerde, mısırlılarda, yu- nanlılarda ve romalılarda görülüyor. Tarihe medeniyetlerini kaydettiren bu milletlerin medeniyetlerini tetkik e- decek olursak, fertlerinin bedenleri en Yüksek dereceye geldiği zamanda vaki oluyor. 'Gene bu milletlerin zevalleri tetkik edilecek olursa fertlerinin bedenleri in- hitata başladığı tarihten itibaren zeval- leri başladığı görülür. Bedenen çürük fertlerden mürekkeb milletler bir medeniyet yaratamazlar. Tetkik, keşif ve icat yapamazlar. Bunlar geçmiş zaman. Hale gelince: Kürremizde birinci derecede zinde olarak görülen milletler Avrupada al - manlar, Amerikada şimali amerikalılar, Asya'da japonlar. ğ Bu milletler, ilim ve fen şubelerin- de de ilerde, çünkü: z Bu milletlerde beden terbiyesine ve- rilen ehemiyet diğerlerinden daha yük- sek. Esbabına gelince: Fertlerinin bedenlerinin terbiyesi neticesi, mesaiye olan kudretlerini art- tırmak ve mesailerini daha uzun sene - ler temadi ettirmek. e Her hangi bir fart meslek hayatına vasati olarak 25 yaşında tahsilini bitıfe: rek dahil oluyor ve bu intisap ettiği meslekte mütehassıs olabilmek için da- ha 25 sene lâzım. 25 4 25 — 50 ve bu ihtısas dahilin- de bir keşif, icat veya bir eser Yapabi_ı' mek için daha 25 sene Jâzımdır ki; 25 - 25—50 4 25 — 75. İşte: içinde bulunduğumuz yüz yıl- lık fertlerinin her türlü mesailerinin hasılası alınacak vasati yaş çağı. Bu kadar uzun olan senelere taham' Mül içinde bir kudreti bedeniye ister ki çok sene mesaide bulunabilsin. “ Burada ekseriyet düşünülmüştür. Müstesna zekâ ve kabiliyetler hariç ad- dedilmiştir..,, Halbuki beden terbiyesi ileri gitme- miş milletlerde, fertler her hangi bir LTefrkria iva, 53 İÖT YA KA NIN FAO KASLAMAAKAAA KKY M AAAT KEKİKKEFRA SARTDAINM I “eden ade kJI'ITı'ı'H!'ll[lwlih'imilllll.ı;r rediyoruz : 19 Mayıs Büyük Şdimizin Anadolu'ya ayak bastığı gündür. Bu mutlu günü bü- tün Türkiye Spor ve Gençlik Bayramı olarak kutlayacaktır. Kültür Bakanlığı beden terbiyesi ve izci- lik direktörü B. Cemal Gökdağ'ın Ankara Radyosunda verdiği brr konferansı neş- Bu münasebetle meslek hayatına 25 yaşında atılıyor. 20 ve 25 senelik uğraşmadan sonra, hayat mesaisi sönüyor. 70 ve 80 ya%larma ka: dar mesaisini devam ettirmeğe kudreti bedeniyesi kâfi gelmiyor.. Çünkü beden terbiyesile, terbiye ederek sıhhat, kuvvet ve hammül kazanamıyor. Uzun zaman için mesaiye olz'.n bede- ni kudretsizliktir ki böyle ım_ll:tleı-e mucit, kâşif, müdekkik çıkmak imkânı- ermiyor. iş vAmeryi.kalxliır, japonlar, ılman?aı" fertlerinin mesaiye olan kuc.iredenm arttırmak için beden terbiyesıne.eh.e - miyet vererek bütün şuebatı - ilmiye iyenin verimli bir surette îler - lv:mfees'imiğkânmı ancak beden terbiye - sinde buluyorlar. Ve bunun içindir ki tetkik, keşif ve icat diğerl ran daha ileridedir. Beden terbiyesi İ Biribiri peşinden gelen ve birib, z tamamlıyan üç koldan mürekkeptir. Bunlar sıra ile: Oyun, jımnastik, ve spordur. bedenini ta - bu milletler de erine naza - irini oyş:tiyıkt hareket kaynağıdır: oyu - nun her yaşta herkes için lâzım olduğu- nu izaha hacet var mıdır? Bilmem. Yeni doğan çocuktan tutunuz da tâ 60 lık, 70 lik kimselere kadar yükseli- niz. Ve her yükselişte oyunun gelişme, hoş vakit geçirme, boş zamanları dol - durma vasıtası olarak kullanıldığını görürüz. eT - - e SA | Çocukların oyuna duşkunlü_klerını, oyundan kazançlariyle büyüklerin oyun oynama isteklerini dinlenme vasıtası o- larak kullandıkları görülür. 4 N Oyunların bedeni ruhi ve fılfrî bir- çok kazançları vardır Zihni tenzim eder. Çabuk anlama, doğru görme, dikkat ce- üret gibi vasıflar oyun sayesin- sareî,kîl;;e egdildiği gibi, oyunlardaki t $ , ..: îieicut çalışmaları da bedenin gelişmesini temin eder. J. ü S Vücuda ahenk ve tenuubıı:ı kazandı - ran hareket serisini fiziyolojik eı..ıı,:. öre ayarlanıp verilmesi, vücudu_te.şkıı k le ve uzuyların gelişmesini te- in eder. gi Jimnastik adını taşıyan ayarlanmıış hareket grupları bilhassa kalb ve akîı' : Serlerin, tahammülünü yükseltir. 'Go.gus lgıafesini işlek bir hale getirir. Ve geniş- Gran Grandet, noterin sözünü kesti: M — Ve ona şünları deseydi: “Saumur lış det ki şöyledir, Saumur'lü C.îrandet. _lgı det kardeşini sevdiği, letir teneffüs fiilinin kudret ve kabili- yetini ziyadeleştirir. Adalâtın salim bir şekilde inkişafı- nı temin eder. Hulâsa: bedenin tekemmülü sıhhati, kuvveti, çevikliği, mukavemeti ve zara- feti jimnastikle elde edilir. Bu tekem- mülât, insanı nefsine hâkim kılar hare- kâtına cesaret ve istiklâl verir. Jimnastik gelişi güzel hareket yap- mak değildir. Jimnastikle alâkadar olan fiziyoloji ve anatomi ile adale şekli, va- zifesi ve hareketlerin mihanikiyeti bi- linmekle bu kuvvet hüsnü istimal edi - lir. Yoksa fiziyoloji ve anottomi esas- larına dayanmıyan hareketlerden tam bir faide beklenemez, İki ve daha çok ferdin, ferden, ve - ya iki spor takımının aralarında yap- tıkları kuvvet ve tahammül müsabaka- larına spor diyebiliriz. Bu kuvvet ve tahammül müsabakala- rını yapacakların evvel beevvel terbiye- vi oyun ve iklerle fsalların işleklikleri, adalâtın kuvvetlenmesi asa- bın hassasiyeti ve bilhassa kalb, akci - ğgerlerin tahammül ve mukavemetini arttırmak suretiyle terbiye edilmesi lâ- zımdır. Bunlar terbiye edilmeden spor ya - panlar spordan fayda yerine zarar gö - rürler. Çünkü spor müsabakalarında cehti azami dereceyi bulur. Eğer vücut jimnastikle yetişmemiş ve yukarda söy- lenilen evsafr bedeniye iktisap edilme- miş ise azami -kuvvet sarfında beden bu cehte tahammül edemez. Bedenin yetişmeyen zayıf aksamı müteessir ol - mağa başlar. Bunun içindir ki spor ya- pacaklar bedenlerinin mafsal, adale, asab kalb ve akciğerlerin mukavemetlerini arttırmak için dakik ve tedrici bir su - rette terbiye edilmesini icab ettirir. Jimnastikle vücud takviye edilme - den yaprlan sporlardan istenilen rekor pek mahdud kalır. Yüksek dereceye çı- kamaz. Bunun içindir ki beden jimnas- tikle takviye edilmeli hekimin ve spor mütehassısının dakik: bir muayenesin - den sonra o bedenin yapabileceği spor şubesinde çalıştırılırsa rekor sahih ve yüksek olarak elde edilir. (Sayın dinleyicilerim: spur müte - .hassıslarından maksadım her ilim ve fen şubesinde olduğu için mütehassıs ken- di kendine değil, o ilim ve fen şubesine ait ihtısas mektepleri yetişti - rir. Spor da bir ilim ve fen işidir. Spo - run da, mütehassıslarını ancak — beden rak tekrarladı: terbiyesi mektepleri yetiştirir ki bu o- kula da bugün malikiz.) Hulâsa olarak diyebiliriz ki: haya - tm her safhası bir spor sahasıdır. Bu sa- hada muvaffakiyet kafa ile beraber sağ- lam vücutla kaimdir. Spor: sağlam vücudu bize ve genç - lere bağışlıyacak, gençleri asrımızın tatlr görünen sefahat yerlerinden uzak- laştıracak, kuvvet kudret, başarıcılık ve daha bunlar gibi birçok faydalı vasıflar kazandıracak, gençleri yurt için hazır- lıyacak en emin en güzel ve verimli meşgaledir. Sayın dinleyicilerim: Beden terbiyesini teşkil eden oyun, jimnastik, sporun ruhi, bedeni ve fikri faydaları saymakla bitmez. Saymakla bitmeyen bu faydalarından istifade an- cak buna yani beden terbiyesine verile- cek ehemiyet ve kıymetle mümkündür. Mazimiz bu faaliyete verilen kıymet lerin el ile tutulabilecek kadar canlılık gösteren muvaffakiyetleriyle doludur. Türk, zamanının sportmen tanılan milletidir. Mazideki faaliyet birçok se- beplerden dolayı epiyce bir zaman du- raklamış bu duraklama bize pek ağıra mal olmuştur. Ulu Şefin 1926 daki spor kongresi azâlarına hitbeleri de bize bu- nu pek açık olarak gösterir. * Görüyorsunuz ki tarihlerde cihanlar hâkimi olmuş koskoca türk milletine bugünkü neslimiz varis olduğu bir zamanda bu koca milleti biraz zayıf, biraz hasta, bi- raz cılız bulmuştru. Efendiler gürbüz ve yavuz ev- lâtlar isterim....,, Atatürkün bu sözlerindeki yüksek görüşlerini her türk, yapmadığı zaman mesul olacağı bir vazife bilmelidir. Sayın dinleyicilerim: Büyük Önderin istediği yavuz ev - lâtları yetiştirmek ve yavuz olmak ama- cına bizi ulaştıracak vasıta da beden terbiyesidir. a Atatürk devriminin beden terbiye - sine verdiği ehemiyet ve kiymet yurda açılan yüksek beden terbiyesi okulu bu işlerin ilmileşerek ilerlemekte ol - duğunu aydınlatan hamlelerdir. İşte; yurdun dört bir tarafında te - melleri atılan stadlar, halkevlerinin spor kolları yurdun sonu gelmez dağ - ları, zümrüt ovaları, denizleri........ He- pimiz bunlardan nasibimizi almalıyız. Koşmalıyız, yürümeli, yüzmeli ve dağ- lara tırmanmalıyız. Açık havada güneşin hayat bağışla- yan ışıkları altında vücudlar işlte- tip, carilılık ve sihhat kazanmalıyız. Bü- tün bu çalışmalarımızla başarıcılık, ya- ratıcılığımızı, kuvvet ve kudretimizi yükseltmeliyiz. Sayın dinleyicilerim: Her yerde, her işte muvaffakiyetin sırrını sihhatte arayınız. Sihhatinizi si- ze bağışlıyacak, sizi güzel bir vücuda kavuşturacak ve hayatınızın sonuna kadar zindeliğinizi ve neşenizi arttıra- cak olan beden terbiyesini esas biliniz ve tanıyınız. — İflâs ilân edilmemiş ve borç senedleri de ö- denmiş olunca insan kar gibi beyaz sayılır.. Grandet elini kulağına bir huni gibi tuta- ..........L.C<..—.r1.... çe........ CENGEL KİTABI Rudyard Kipling'in arkadaşımız Nureddin Artam'ın kalemiyle çevri- len bu şaheserini okuyanlara; İkinci Cenge! kitabı'nın da çıkmak üzere olduğunu müjde. *.*10404044004040000064 *................. N MA LA Fon VNoyrz;t Berline döndü Papa alman dış bakanını kabul etmek istememiş Roma, 7 (A.A.) — Berlin'e döner dönmez fon Noyrat, Mussolini'ye bir tel: graf göndererek Roma'da gördüğü iyi kabülden dolayı kendisine teşekkür et. miştir. Telgrafta, Almanya dış bakanı le şöyle demektedir: “— Görüşmelerimiz esnasında, yanı: İtalya ve Almanya'nın değil, bütün Av- rupa sulhunun nefine olarak iki millet arasındaki sıkı iş birliğinin inkişaf etmiş olduğunu müşahade etmiş olmakla bah- tiyarım.” Fon Noyrat, ayni zamanda kont Ci- ano'ya da bir teşekkür telgrafı gönder. miştir. Papalık ve Hitlerizm Vatikan, 7 (A.A.) — 14 mart tarih- Hi papalık tamimi hakkındaki alman pro: testosuna Vatikan tarafından verilen cevabda, papanım Almanya aleyhinde dünya kamoyuna karşı bir beyanname neşrederek alman katoliklerini tahrik edeceği hakkındaki iddialar reddedil- mektedir. Resmi mahfiller, Fon Noyrat'ın Ro- mada bulunduğu esnada Vatikanın Al- manyaya cevab vermiş olmasını papa- nın, bakanın kendisini ziyaret etmesini istememesinden ileri geldiğini iddia et- mektedirler, ı Bu mahfller, fon Noyratın Kastel- gandolfoda papanın sayfiyesine yakın bir restoranda öğle yemeğini yediğini ilâve eylemektedirler. Dolaşan şayialara göre, Ludendorf yakında Romaya gidecektir. Yat Kulüb Anadolu kulübü namına satın alınmış olan büyük ada yat kulübünün anadolu kulübünün bir şübesi halinde ve ayrı- ca tanzim edilmis olan bir statü ile ida- resi ve haziran başlarında eskisi gibi üyelere açılması kararlaştırılmıştır. Bu işlerin tanzimi maksadiyle Anadolu ku- lübü idare heyetinden bir komite ayrı- larak İstanbula gidecektir — (A.A.) çt t00 ALAAAKAAAA AAA AAŞ : RADYO £: #eretrrLCALALAAAAAAAARARA' ANKARA Öğle neşriyatı: 13,30 - 13,50 Muhte - lif plâk neşriyatı, 13,50 - 14,15 Plâk: türk musikisi ve halk şarkıları, 14,15 - 14,30 Dahili ve harici haberler. Akşam neşriyatı: 18,30 - 18,35 Plâk neşriyatı, 18,35 - 19,10 Çocuklara kara- göz (Küçük Ali) 19,10 - 19,30 Türk mu- sikisi ve halk şarkıları (Served Adnan ve arkadaşları), 19,30 19,45 Saat ayarı ve arabca neşriyat, 19,45 - 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rı- za ve arkadaşları), 20,15 - 20,30 Muhte - lif plâk neşriyatı, 20,30 - 20,45 Konfe « rans: Cevad Abbas, 20,45 - 21,00 Salâ - haddin ve tamburi Ömer, 21.00-21.15 a- jans haberleri, 21,15-21,55 stüdyo salon orkestrası, (1 — Bizet Suite L'Arlesi- enne, 1) Prâlude, 2) Minuetto, 3) A - dagietto, 4) Carillon, 5) Pastorale, 6) İntermezzo, 7) Minuetto, 8) Farandole, 2 — Duval Sourire, 3 — Rubinstein To- reador et Andaluse) 21,55 - 22,00 Yarın- ki program ve İstiklâl marşı. Ben... leam şudur ki biraderinizin aktifini yüzde yirmi beşi mukabilinde satın alabilirsiniz. — O adamın a... a.. adı. Jörömie Be... Be., — Bentham.. Bir ingiliz. 'Eugânie ğ Grandet Üü Yazan: Honor& de Balzac ” Türkçeye çeviren: Nasuhi Baydar 8... öderiz. He... he... her şeyden önce mat- sule dikkat etmeliyiz. Benim işlerim var. - vimi, barkımı bırakıp Parise gidemem. gi Yorsunuz ki if.., if... iflâsa mani olmak tasfiye ettirmeliym; Parise gitmeliyim... eaj kaf insan he... he... hem burada hem Pa... Pa. Pa... Pariste olamaz ki. Ben kuş muyum? Noter hemen söze atıldı: İr — Aziz dostum, bilirsiniz ki si dostleriniz vardır. Ve onlar size karşı S katlerini göstermeeğ hazırdırlar. — | Grandet, içinden: “Ha şunu bileydin. Şunu anlayaydın!,, diyordu. S — Bir kimse buradan Parise gidip kar- S karğres Perme S .. alacraklısını için zin eski ada- Ha P sinizt. ' lân ettirmeyiniz. ö ir, işte o Granı ğ bîğğgni sîvdiği için ,iyi bir akyapa gld_ug_u için iyi niyetleri vardn'_. Ka_rdeşuu r_nuflı.ş i- Tasfiyeciler tayin ettiri- niz. Bu.. bu... bunu yaparsanız O da düşun_ei- cektir. Adliye memurlarını işe karıştırıp if- lâs kararı almaktan ziyade menfaatiniz tas- Ayeai n rsiniz?-Doğru değil mi bu? Mahkeme reisi: — Doğru, dedi. n gîîg"ğu çünkü Mösyö dö Bonfous, i , bi.. bi... bir işe ka... Kü kğrar. verme- âîîıwîı:'mce ne yapıp yapamıyacağını bilmeli- dir. Her pa.. paralı işte, kendini harab elcmıel; mek için nesi var, nesi yok, hangi yukı_eâ'ir altına giriyor, bütün bu_gı.ları hesab etxpe_ık bi — Tabit. Ben şu mütaleadayım ki birkaç ay içinde, borçlar, muayyen bir para mukaî:: linde ödenmek suretiyle seıîedlen _s’atırlıg î ? nır ve uzlaşılarak_ tamamen odenebılırâst ; ;ğ_ — Kar gibi beyaz mı Karın bu işe karış- tırılmasını anlayamadım. Mahkeme reisi bağırarak: — Öyle ise beni dinleyiniz.. — Di., di., di... dinliyorum. ; — Ticaret senedi bir metâdır ki fiatı yük- selebileceği gibi alçalabilir de. Bu, Jerömie Bentham'ın mürabaha hakkındaki prensi- binden istidlâl olunan bir neticedir. Bu zat, mürabahacıları tasvib etmiyen hurafenin bir budalalıktan ibaret olduğunu isbat etmiştir. — Mükemmel! Mahkeme reisi sözüne devam etti: — Bentham'a göre para, prensip itiba- riyle, bir metâ ve parayı temsil eden ne ise ©o da onun gibi bir metâ olduğu, ticaret işle- rini tedvir eden değişikliklere maruz bulu - nan ve filânın veya falanın imzasını taşıyan sened - metâ da şu veya bu mal gibi piyasada az veya çok mevcud, pahalı ve hiç pahasına olduğu için mahkeme karar verir ki... (Afe- dersiniz! Ne sersemim! Afedresiniz!) Müta- Noter gülerek: — Bu J&örömie bizi birçok - sızıltılardan kurtaracaktır, dedi. — Şuin... in... ingilizler ek... ekseriya ma- kul adamlardır. Demek ki bu Ben... Ben.. Bentham'a göre kardeşimin se... se... sened- leri..! Eğer anlıyorsam.. Evet, evet, vaziyet açık. Alacaklılar.. Mahkeme reisi Grandet'nin sözünü kesti: — Bırakınız da size hepsini anlatayım. Şayed siz, kardeşinizin bütün borç senedle- rine sahib olursanız kardeşiniz veya veresesi hukukan hiç bir kimseye borçlu olmaz. İyi mi? — İyi, — Eğer kardeşinizin senedleri yüzde su kadar zararla almıp satılıyorsa (alınıp satılı- yorsa tabirini anlıyor musunuz?) ve dostla- rınızdan biri bunları piyasadan satın almıssa alacaklılar bunları geri vermek için hiç bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: