15 Eylül 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13

15 Eylül 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ir ar konum) EKREM ue #BOLAYIRI DA n, neşeli, canli yi KAYBETTİK! şlanmıyan bir £ k âlâ olmuştu, zünkü onun yalngeçen Ağustosun son günlerinde, mücadele. İster ik vatansever Namık Kemalin oğ- 'skrim olsun, işdib Ali Ekrem Bolayırı kaybettik. 'utbol olsun, insan müddettir hasta olan sayın üstat, ferahlık verir| yet her fani gibi, hayata gözlerini ayram sabahındıımıştır. alnız ve o kada Ali Ekrem, ışığı hâlâ sönmiyen bir di kad yi an kopmuş bir şuleşdi, Namık şimdiye kadar Eiğiden bir parçaydı. O şule uzun “nalden bir parçay ş yaptı: hastabakıyp mi benzemek için yandı, ca- coymuş olduğu gdı.. ve kendini yanlar bazan bir kitabı tn ümitler uyandır Namık Kemali yenemiyen zehiri yaldıza syn bazan da beşlik diş- roman, sergülyi göstermek suretiyle Ali Ekremi bir hikâye olsüypdan e derece uzaklaştırdı, ıda bu gibi şeyiliyamıyan bir ateş haline koydu. r vakit geçirileğii mabeyin kâtipliği ile susturdu. ven yd vi ia yırın, elk ha- inda babasından üstün, edebiyat yo” Ri heal ise Mamık Kemalden Sok an unun yapraklı, “ması, işte bu sebebdendir. > Bu kitabın adO, duyduğunu haykıramadı, diledi- ? O bunlara ehi terennüm edemedi. Hele babasının u. Rasgele birinde dolaştığı dikenli yolda hiç okudu : 'üyemedil.. İlhamını başka mevzular- Kapıları, , #ad; ve kanadını kullanamıyan tatlı çe gir durumunda kaldı. Bununla beraber itiraf etmeliyiz ki o, daima bir kıymetti. Zeminle zamanı düşünmiyerek kalemini hissine tercü” man Bel ili zarif bir şairdi. Su- ya 5 a dokunmamak imkânını bu- lup da sayayı, eşbahı tasvire kalkıştığı demlerde kalemini fırça gibi kullana- bili ai İlham) e bu kakilreti teyid e çok nefis parçalar vardır. Ondan ali kendisinin ölümünü kay- dederken kıymetli bir şairin, kuvvetli bir nâsirin, değerli bir eilebiyak müte- hassısının aramızdan eksildiğini düşü- nerek elemleniyoruz. “ ** Ali Ekrem 1867 de doğdu, hususi hocalardan mükemmel bir tahsil gördü, arabca, farsça ansızca öğrend genç yaşı de şiirle “iştiyale berdi. Şöhreti: A, Nadir imzasıyle Servetifü- nunda eser neşretmeğe giriştiği gün den başlar, ve ismi Servetifünun üstad- ları ea görünür. evfik Fikret gibi edebiyatta bariz. bie yenilik belirten san "atkârlar- dan değildi. Babasının mektebine Fik- retin ek iidim daha yakındı; fakat garb edebiyat tekniğini geniş en kabul etmekte de tereddüt göstermi- yordu. Bu dilekler ile, babasının edeli İzinde yürümek hevesidir ki, onun eser- lerinde garib bir ikilik görünmesine se- beb olmuştur. O, Galatasarayda.. Darülfünunda.. Maltepe Süel Lisesinde, hep gençliğin edebi zevklerini olgunlaştırmıya çalıştı, Büyük bit bahtsızlıkla son zamanlarda unutulmuş olmasına rağmen o, ömrü- nün sonuna kadar memleketin gençliği” ne edebiyat okutmak yolundaki bu meşkür ve vatansever işine devam etti.. adeta siperinde kutsal vazife ba- yendik ölen bir asker gibi öldü. Babası öldüğü zaman Ali Ekrem, Gezi uzun bir işe va bu büyük kaya bağlamıştı. Şimdi b , O mersi- yeden aldığımız şu satırla eli Ali Balayıra Riiem'e ağlıyalım : &ferin! etmedi gerdunu deniye minnet; «Terki can etti, fakat hakta sebat etti Kemal !» «Ağlasın haşere kadar didet naşadı vatan; «Ağlasın ehli valan, çünkü vefat etti Kemal !» “gün için vedalaşmak olur ama, ebe- “olarak ayrılmak!.. Bu kazanın kal ni de zedeleyeceğini bilmiyord ruzgârlarda Ni ı iml ? Aşkı hâlâ devam mı ediyordu?. Baş pırnin acı acı yandığını hissediyordu... i sert bir han Birdenbire apartmanın kapısı çalındı. sahifeyi çe — İşte şimdi birde bu eksikti. Bir tekrar okukadaşım, benim ağlamış olduğumu gö- a hip Hi j yiye girerek bir kart Soba i vizit u bakmadı — Kl bu bayan sizi görmek Bir küliyor:. yarak kita Pierre Leroy, kendisine bir şaka ya- bıraktı, Sıldığını zannederek şaşırıp kalmıştı. iihayet, geçirmekte olduğu keder bulı- gözyaşı, r gözyaşı yanağsrinin tesiri altında dedi ki: e — Peki, o halde böyle bir a eş deme/Feği gibi ne duruyorsunuz? Onu i 'atmşıl Vede eteğe alınız aşmıştı. Buji” Siz zannediyorsunuz ki... tik, biliyorum. — zannedersem edeyim. Onu erhal ii alınız. » .. Yaran; Madeleine içeriye girdi. Pierre ona -L| EPi. defa fakat uzun uzun baktı. Hiç .— eğişmemişti. Kestane renginde, elâ çeyiz çeviren pözlerine çok iyi uyan güzel bir elbise : iriymişti. Açık Ri yadan yüzü penbeleş- Gnişti, Elinde bir leylâk demeti vardı... — Beni mazur görünüz... diyiverdi. Nasıl bir düşünceye kapıldığımı bilmi- yorum... Belki de kâfi derecede düşün- medim. Fakat sizin hasta olduğunuzu işittim, ve belki de tamamile yalnız ol- duğunuzu düşünerek, bir dost, bir ar- kadaş gibi hatırınızı sormağa geldim! Bu halile nekadar da güzeldi! Hemen ar verme li fakat onun uzattığı eldivenli eli sıktı. Çiçek deme- tini yatağın üzerine bırakmıştı, bundan o kadar taze ve o kadar keskin bir koku intişar ediyordu ki, Pierre'in yüzü kızardı. Ancak bu sırada — Teşekkür ederim, teşekkür ede- rim, çok naziksiniz!.. diyebildi. Genç kadın etrafa acele bir göz gez- direrek sordu : — Şimdi daha iyisiniz ya? Mümkün olduğu kadar suya sabuna dokunmıyan bir mükâleme mevzuu ari- yordu. Yatağın üstünde açık duran ki- tabı gördü: — Ooo (Henri dö Rögnier) nin Ml Medial mı okuyorsu- uz P Eldivenini çıkararak kitabı eline al- dı. Gizli bir hissin tesiri altında olarak Pierre'in okumuş olduğu son misral okudu Sonra dönüp arkalarına bakmadan gidenler. Fakat oda devam edemiyerek : — Bunlar pek hüzünlü şeyler! dedi. Size başka şey lâzım. İster misiniz ki size eğlenceli kitaplar göndereyim ? Haydi artık, Allahaısmarladık; gene ar- kadaşça, öyle değil mi? Genç kadın elini uzattı. Bu sırada delikanlı onun çehresinin de, şairin si- hirli sözlerinin tesirile, altüst olduğunu gördü. Elini tuttu, avuçlarının arasına aldı, ve bu çıplak eli sıkarak onun yü- züne baktı... Kızarmıştı... Başını çevirdi, kitabı tekrar eline aldı ve bu sefer şunları okumağa baş- ladı : Evine dönenin ayak sesleri duyuluyor; İşte imdi merdivenden yukarıya yö Sevgilisinin odasına doğru yaklaşı Bakınız heyecandan nekadar kle z o şimdi arlık başka hiç birşeyi düşünmüyar, e kalbi kopacakmış gibi hızlı çarpıyor. Kapıyı açıp onun kollarına alılınca, Sevincinden çot uk gibi ağlayar, hiçkiriyor! unun üzerine ilık eli dudaklarına götüren Pierre Leroy şöyle bağırdı: adeleine, sevgili Madeleine ! Seni halâ seviyor — Ben de öyle! Bunu yavaş bir sesle söyliyen genç kadın, onu öperek barışmak üzere gü- zel yüzünü delikanlının yüzüne yaklaş- tırdı. 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: