15 Eylül 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7

15 Eylül 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 — eni düşünceli buldum. Gözlerin gül- lerine dalmıştı. Bahçendeki güllerin, i pğuyu imrendiren renklerini soyun- AHİ — Güllerim renklerinden vazgeçti, iye üzülüyorsun. Tatlı bir kor gibi bülbülleri yakan Ne kokularını yele savurmuştular. — Kokular öksüz oldu, diye üzülü- inde en al da i, gözlerimi faltaş; ne bayan yenger mütbiş olduğun. inü görebiliyordula koyuldum. Tenbellik de burnum- 'uğunu | n geldi, şairlikte! Ter denizi içinde züyorum, fakat su denizine hasretim! .* yle kabadayılığı ele alıp pekgözlülük . gü ola Ga duygıkadar sarp ve dikk güzeli ya canbaz olmalı, ya kovboy! ti tabii ol, Akılsız başın zahmetini ayak çeker, hi ve tabiatı seyitr, ama bu sefer akıllı başın zah- İskarpini, ço- gibi sevmeli. etini ayağa çektirdim. r ile boğuculuğ yybı yukarda bırakıp, funda köklerine altında bunları gina tutuna “İebi derya, ya indim ve NE Su, serin su. Bu sevinçle attım ku: em derdinde) fakat biri yer, biri bakar, hep ıda fedai; ve içli rültü ondan kopar, malüm. İnsan n da - hayatta hr perest olmalı, olmasa bile yine benim taliimdir | 1 yengeyi mutlaka düşünmeli. - Ama tmekte, Bu işle meşgul. Biri “Ay amcasız düşünemem! - Allahın sev- li kullarından imişim meğer! Gökte İ p “ Bp a B W "slim mi? Artık bütün ko il tembellik, zimdi. Bir iskele. bir plâğın ii sirr “Sü, bir karşıki kayalık sahil: Ee N atasımda 2 açılabildiğin, çek çeke- m, moda, eda, di iğin kadar... Öyle ama, KR a Ser hâhi selümel der kenaresi in iş üç nal, ği başlamıştım: Midem iş 1 çalıyordu. Soluğu karada alım, ver elini ! İlin, Sofra başına biran ev- z, koy ya kavuşuntij ulaşmak için kayalıklara alanıyor. Sahil # yanmamı görenler, beni iskele ve beya aryyinin ve gönülden i kırıtan emekdir ar aftarı zannederlerdi! 5 numaranın şili e zi ızarayı seyre pek yan yengenin “ Uyku, yahut ai kapa: derhal seçilen Mp düşünmek. ve kir yine bayan yengsokus su, Adalara ne zaman i < derhal, derhaleiğitsem, hiç eksiksiz olarak abii ami ei r en- cetlerle doldurdduyduğum bir his vardır : Şö- geciğim, böyledir ediyenin tenbihifalyelik arzusu. Dört tarafı yengeciğim!.. demek, ye denizle çevrili kara: Bu arzi düşüyor!. üne düşüne arım kaya kayıfeşekkül şekli, bana garip bir Beyarlara boyanıp gelin gibi kırıtan e- msktar ö numaranın.. Söyleyen Kalbimdir Tevfik Abdurrahman Tanyolaç vorsun. Fakat beni asıl içlendiren şu- dur, yoldaşım Güllerin, ne kendi kokularından, ne de o canım renklerinden haberleri var- ır, Binbir çiçeğin kokusu ile sarhoş rüzgâr, kulağıma fısıldadı : — Senin kendinden haberin var mı Tevfik?. heyecan verir. Yükselmek, yükselmek isterim. Heyecan, tepeden bakmak ve galiba biraz da gurur. Bunların üçünü ü bi araya getirmek ve düşünmek, göğs sü ılık rüzgârlarla e düşünmek, göğe bakmak: Şövalyelik! Şimdi hiyörüm ki, kahramanlık rk tatmak noktasın- dan, orta çağda yaşamak, MX ruh- Kağar ana sütü yerine geç Bu ü bir Romeo-Juliet loan tliteği ile beslemek... Eyvah! Bayan yengenin aa çatıl- dı! Hike emiyatı sever ama, kendisi tara- fından serdedilmek şartla İOüüm'ü için benim gevezeliğime müsaade etmiyece- gi a Eğer hâli selâmet der est. Fincancı katırlarını ürkütme- mi sartile de kelâmest. Bayan yi yavaş yavaş gülmek istidadı gösteren çehresinden anlıyorum ki “adabı kelâma riayet, e becerebiliyorum. Ve saatler geçiyor... Ve leğen lake üzeredir... engenin — O beni ne kadar taniyorsa. DEN geceyi, öfkene benzediği için, ündüzü de gülümsemeni ha- a için. Rüzgârlara bayılırım; ne- rede olursam olayım; bana, okşıyama- dığım e dağıttıklarını söylerler. Teninin kokusunu getirirler de.. dudak | larını daklarame sanırım. Yörükali plâjı tenhalaşmağa, Mei iskelesi de kalabalıklaşmağa başlad Kır kazinosundaki cazband, rüzyana keyfine göre, gâh bir ses dalgası halinde gönlümüze gülüyor, gâh bir toz zerresi gibi kayboluyor Ve artık beyazlığı kurşunileşen yol- lardan yürüyoruz. Yokuşlar, inişler. Ha- yat böyledir zaten: Hep yokuşlar ve inişler... Bayan yengeyi yolda oyalamak lâzım. Yoksa beyaz iskarpinlerinin,' tozların ele a dolayı kirlendiğini gö- cek ve sinirlenecek. — Caz ne çalıyor, farkında mısın yenge? — Hayır! — Ninon'u dinlemek ister misin yen- ge? ayır! — Solita'yıl — Hayır! Yine mi hayır! Peki, ya La gerim yı yengeciğim? — Eve Ve ei iyice olmuştur artık! Vapura yetişmek için koş mak lâzım hattâ ğ İskeleye geldiğimiz vakit yine Akayın azizliği ile karşı- laştık, Sağlam kafa, sağlam vücudda olur. Binaenaleyh oturmak ta ne imiş! Ayakta durmalı, ayakta! Fuzuli gibi ne verseler anâ şükir, ne kılsa- lar anâ şad görünmeli | Ve gece, sularda kayıp giden vapurun içinde kaybol: duğu gece... Ve az sonra ay doğacak... — “Bir siyara iç yenge- ciğim, La Paloma'yı gönlün- de bulmak istersen... 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: