15 Eylül 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14

15 Eylül 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Küçük Hikâye: Aİ Ge kız yüzünü ona çevirdi, beyaz kadar sarı saçlarını arkaya doğru atan bir hareketle ; — Niçin? diye sordu söylesenize niçin? — Beni anlamıyorsun çocuğum.. Uzun uzun konuşmağa ne lüzum var. aşka birşey sormadı. Başını yana çevirdi, geniş caddenin nihayetine doğru, çok siyah gözlerinin donuk nazarlarile daldı Öteki, konuşmağa hiç bir lüzum olma- dığını iddia ettiği halde, kendisini haklı çı- karmak için kesik, kesik söyleniyordu: — Biliyorsun Şükran., çok bedbahtım... Dün eve gittiğim zaman herşeye karar vermiştim. Artık ona: «Hayatımdan çekil» diyecektim, Onun karşısına geçtim. Bu sözleri söylemek istedim; bütün enerjimi dudaklarımı açmak isteği üzerinde teksif ettim, Fakat mümkün olmadı. Mümkün ol- madı.. yapamadım... bunu yapmak büyük bir vicdansızlık olacaktı. Çünkü o.. zavallı o.. hiç birşeyden şüphe etmiyordu. Ta- mamile müsterihti ve bana karşı emniyeti ve şefkati vardı. Genç kız uzun kirpikleri ucunda pırıl dayan gözyaşlarını muslin mendilile ku- ruladı. ca onu seviyorum deyiverse- nize, bu daha doğru olmaz mı? 12 Eğer onü sevmeseniz, üç senedenberi beni böyle oyalamağa, böy- le bedbaht etmeğe cesaret edebilir miydi- niz? Bütün bir istikbali, bütün bir hayatı ben sizin için feda ettim... Beni daima al- dattınız.. halbuki ben size inandım.. o sizi benden fazla mi seviyor. — Fakat Şükranl.. — Artık yetir!.. söyliyeceğiniz sözlerin hepsini ezbere biliyorum. 4 Şükran, üç senedenberi çılgın gibi sev- diği, kadındı; ve bu aşkına ayni hararetle mukabele eden Şükran, onu anlamıyordu. Anlayamıyordu, Anlamasına imkân yoktu. — Eğer beni sevseydin?.. diyordu. Ve onu sevmiş olsa herşeyi çiğneye- ceğini, on altı senedenberi kurulmuş bir evi.. bayata eş ve arkadaş yapılmış bir kadını tereddüt etmeden bırakabileceğini zannediyordu. O genç ve hodbin bir ço- cuktu. Ve şüphesiz sevdasına mukabil bü- tün bunları istemeğe hakkı vardı. Hasan onu seviyordu. Hayatını onun hayatile bir- leştirmek isteyordu. Fakat buna rağmen bunu yapamıyordu. Bunu yapmasına imkân yoktu, Şükransa, halâ ötekini sevdiğini zan: mediyordu, Hayır halâ ötekini sevmiyordu. Fakat Şükranın Hasanı anlaması için, Hasanın bütün hayatını, Hasan gibi bilmesi... Hasanın hislerile, mantıkile muhakeme ede- bilmesi lâzımdı. #*w Emineye aşık olduğu zaman Hasan, yir- mi beş yaşındaydı. Emine otuz beşinde bulunan bir kadındı, Onu sevdiğini onu sevmekten bıkmıya- cağını, yirmi beş yaşında hissedilen kör bir kanaatla Emineye vâdetmişti. İsrarla- rile, köpekce yalvarışlarile genç kadının bütün mümanaatım kırmıştı. Emine, ilk izdivacında bedbaht olmuş bir kadındı. Fakat Hasana rasigeldiği zaman, kendine yeniden mes'ut bir hayat yapabilecek kadar genç ve güzeldi. İşte bu güzel, bu nefis kadın en son güzellik senelerini ona vermişti, hayatını ona bağ- lamıştı. Onun karısı olmuştu bütün iziyetlerini şikâyet etmeden paylaş- mıştı. Hasan başlangıçta bir aşık, sora da müş” fik bir koca olmuştu. On altı senelik bir izdivaçta birbirlerinden bir parça bile kırılmamışlardı. Emine, o, meşhur bir avukat olup kendisine iyi bir hayat verin- ciye kadar, her sıkıntıya tahammül etmişti. imdi hayatta muvaffak olduktan sonra, tam Emineye rahat bir hayat vere- bileceği zaman ona: «Git! sen artık elli yaşına geldin, artık seni sevmiyorum, Kırk bir yaşındayım, henüz gencim, genç ve körpe bir kız seviyorum» diyebilir miydiP, Şükran ondan bunu istememeliydi. Ha- san, Eminenin en son güzellik gi almışdı. Şimdi onun çehresi elli ş lamıyordu. Bu kadını nasıl ortada pi Şükran ona, Şükran Emineye gi etmeliydi. Fakat o, merhamet tanış «Eğer beni sevseydiniz.. eğer, bin bütün şuurile, bütün şevki, bğ veti ve bülün zafile seviyordu, Fakat Şükran gözyaşından | gözlerini ona çeviriyordu: — Ya 0.. ya ben diyorum Hı — Ah mümkün değil çocuğunj acı, benden bunu isteme; beni dir — Yao. ya n demiştim -hıçkırıyordu- tercihinizi yaptınız 9 ısmarladık.. : — Gitme Şükran : — Hayır gideceğim., gideceğim daha gelmiyeceğim.. Allaha ismuf Hasan, Şükranın kendine uza tutuyordu. Hasan, Şükranı kaybeigF miyordu.. Hasan, Şükranın buz gi elini öpüyordu. İn — Güle, güle biriciğim. beniğ tm güle.... Genç kız elini onun avucundf Her şey bitti mi?,. İnanmiyor... | yordu. Fakat geriye döndü.. bir id altı. arkasından gelecek zannediyg;'& fakat kimse gelmedi arkasından, # onu, deli gibi sevdiği Sulranıni devam etsin bıraktı. A ! wi > N Kalabalık ve büyük şehrin di bu sokaklara kadar aksediyordu. yanan sokak fenerlerinin etrafındı'g kar taneleri uçuşuyordu. Akşam (47 dönen yorgun insanların, çamurlu | € rini sürükliye sürükliye gidişlerinii! mi ve hazin bir hal vardı. ii Genç kız, kahve rengi kürküsğ | mıştı. Hıçkıra hıçkıra, kenardaki ol © yaklaştı. il Hasanın kocaman gövdesi, üz taşımaktan yorgun gibi, biraz kız mıştı.. olduğu yerde duruyordu ranın arkasından bakıyordu. Şükran otomobile atlayınca iç bir müddet kapadı; gözlerini açığı ge otomobil çoktan uzaklaşmıştı. o (S © Yazan ; SUAD DERVİ ; | i |

Bu sayıdan diğer sayfalar: