15 Temmuz 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 20

15 Temmuz 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ece yarisi karanlıklar arasında bir ka- pi açıldı. Siyah bir hayal korkunç adımlarla ilerliyor ve sık sık arkasına ba kıyor, Köşelere saklanıyor, gözleri yerin- den uğramış zail nshil bir genç kız 16 yaşında var veya yok. Koşuyor; yine du- ruyor etraflı gözetliyor. Gecenin karanlığı. mi yırtan bir ayak sesi, polis ve bekçi dü- dükleri genç kızı ağaçlar arasına saklıyor yerlere yatarak bir taşı siper alıyor. Tıka- han nefeslerile dağlara doğru irmanıyor, ayaklarının takadı kesilir a oluyor, ner- de ise yere yuvarlanacak, Bu perişan kıyafetli genç kız, bu zifiri karanlık gecenin sessizliği içinde evden fırlayarak niçin kaçıyor? Hava gayet soğuk; kar lapa lapa yağıyor, fırtına yamaçlarda ıslık çalıyın Genç kaz saatlerce koştu ve nihayet hiekirillerik bir tarla hendeğinin kenarına bayılarak düştü. Ertesi gün kendisini ihtiyar bir köylü buldu, Genç kız o kadar çok koşmuştu ki biraz daha koşmuş olsa idi Yıldız köyüne ölmemişti, ona neles verebilecek kadar kalbi atıyordu, «Acaba ne yapsam; onu alıp Gülsüm kadı- parim ? Yoksa köyün jandarmasına mı e ber versem?» gibi yarım yamalak işleyen mu- ey kullandı.Fakat kışın şiddetini & kızın ıstırapla solmuş yüzünü siyah iri gözlerile seyrederek şu kararı verdi; — Her şeyden evvel ölümün yanında olan bü kizi ısıtarak diriltmek lâzım, iyiet: mek, başından geçenleri kızın kendisinden öğrendikten sonra ona göre haraket etmek, bu Türk köylüsünün şearıdır; dedi, Belin- de kuşağını elile sivazlayarak derin bir re: fes aldı. Yerde yatan kızı kucakladı ve biraz saman dolu arabasının içine yatırdı, Sonra sırtından gocuğunu çıkararak üze- * rine örltü, Baygın halde yatan genç kız şelkat ve merhamet elinin vücuduna ii mesile kendine gelir gibi olmıya başlad Derinden derine inliyor ve sie — İmdat! kurtarın, alçak... git.. gil is temem. Ali dayı bu sözleri duyunca biraz ürk- Ben Mücrim Değilim Yazan: Handan ACUN tü, içine bir sabırsızlık girdi ve yine mer- hamete — rek: ak Neyin var? gız ne oldun? Bu sözü duyan genç kız kendisine ü- mit veren bir insanin yanında olduğuna inanarak hafifçe başını kaldırdı. Korkunç kâbusun perdesi gözlerinden hafifçe silindi; titremesi halâ devam ediyordu. O korkunç anlar birden bire aklına gelince feryatla bağırdı: —Bırak beni; beni nereye gütürüyorsun?. Ali dayı bu sözü kendisine zannederek: —Gız Me MD Şp grr; daha ne işte? Genç kız, gözlerini birden bire açtı nci merhametle Si Ali dayıyı gö rünce yarı itl — Bacın nerede? dedi, Ali dayı ona biraz hayat veren saf halile; korku ve ü — Dih Hani bir ağaçl'k gözüküyo ya işle orada... Senin adın ne, neden ME düştün, ındasın ?, iz Ali dayının bir. Mi adalı a inanarak : — Adım Süheyla.. babamdan kaçtım. Dedikten sonra bülün vücudunu titre- ten hıçkırıklara ağlamaya başladı. Ali dayı derdini anlayamadığı bu sevimli kız- cağıza acıyarak teselli için ona: — Benim gızım olun mu? şu karşıda... ada Kar ışısında hakikaten iyi bir insan e düğüne inanan Süheyla düşünmeden — Olurum.. dedi ve bir ir bir önüne bakarak yaşlı gözlerini Ali dayıya çevirdi ve birdenbire: — Acaba saat kaç var? Ali dayı cebindeki kocaman saatine bir göz altı: — On bir i Süheyla içinden artık meselenin şehire tamamile yayılıp suçluyu aramakta olduk- ları hatırına geldikçe ürküyor ve gocuğa sarılarak - acaba ekip ediliyor muyum? - in ağlıyordu e geldiler. Köy ağaçlık, küçük bir ei örtülü asude ve her şeyden azade bir yerdi; kuş cıvıltılarının ahengile çoktan uyanmış bulunan Yıldız köyü sakinleri Ali dayının arabasının yk sardılar, Sühey- la hiçbir seyi işitecek ve görecek halde değildi. Ali dayının evine ie eler O ka. dar ferahlık duymuştu ki etrafhına bakar- ga güler yüzlü bir kadın geldi, Süheylaya yretle bakarak Ali dayıya kim oldu- ei soracak gibi oldu. a dayı Gülsü- a ile — Gülsüm! Allah bize bir giz evlât eli Sen yok, olmuyu diye üzüntü edi- ordun. : Gülsüm kadın hâlâ bir şey anlamamak. lâ beraber, Ali dayının Süheylayı ulak bir izahatlar sonra tanılması, kızcağızı evde barındırmıya derhal kâli geldi Süheyla onun açlığını yüzünden okudu. Sıcak bir çorba hazırladı, Süheylâ öksürüyordu, za- vallı behbahi kız hastaydı, Ona'ne olmuşlu?. dayı çok merhametli ve Gömeri bir adamdı. Köyde onu ihtiyar genç. ço. luk çözuk herkes hürmet ederdi. Yalbız acaba Süheyla nasıl olup ta sokağa kaçmış? abası ile ne olmuştu? babası kimdi? neci idiP. Besbelli ki şehirli bir kız idi... Ama bunları nasıl öğrenecekti, Süheyla © kadar çok hastalandı ki gide yükseliyor, öksürük ciğerle rini içiyor Köyde ve da ok ya ona birşey olursa. Gülsüm kadin için için üzülüyor, kızın miş gelerek kendi kendine söyleniyor .. - «Zav aleşi git verilir mi?..» Onun hiç çocuğu olmadığı için büsbütün acımıyordu, bu kizi çok sevmişti. Bir eyi olsa da meseleyi öğrense; meraktan ölecekti, Ertesi gün Süheyla yataktan kalkamı- yacak kadar ağır hasta oldu, Gülsüm ka- dın ona sıçak çorba ve köy ilâçları yap: mak için yanına girdi; Süheyla ateşin ver- miş olduğu fazla hararetle sayıklıyor: — Ol. af.. anneciğim beni neden terk etlin, niçin bana.bu işkenceleri çektiriyorsun, ül kadın kulak kesilerek ve Sü. heyların yüzüne doğru eğildi. Süheyla yi- ne söyleniyor: — Beni de alsaydın anneciğim.. cenne! nasıl? ülsüm kadın a ki yavrucuğun annesi ölmüşlü, Ya babasır. Ondan neden ei tir. Süheylâ halâ sayıklıyor, © sırada ani olarak gözlerini açtı. Gülsüm kadını başına eğilmiş ağlar bir vaziyette görünce hayretle: — Ne var Gülsüm kadın?. neden ağlı- yam avrum, yavrum.. sana ağlıyom. Ona sarılarak: — Annem yok dedin, uykunda söylü- yon, ben annen olayım, sen de kabul edi: yön mu? o ne olmuştu. kız içini çekti başını yorgun gi- bi ya dayayarak: ülsüm kadin, iyi kalpli kadin. SE is ll e im alacaklar belki bu gün, belki — Kimler alacaklar? — Onlar. Ol korkuyoru Süheyla hıçkırarak e çlakiklarin arasına soktu. Gülsüm kadın tekrar ona sokularak — Neden yavrum, ben seni saklarım, senin günahın neki? Süheyla” yerinde doğruldu ve Gülsüm kadına artık her şeyi anlatmanın yerinde ol- düğunu düşünerek:

Bu sayıdan diğer sayfalar: