14 Ağustos 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

14 Ağustos 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

roline Fath ise Fransız imparatoriçele- rinin tuvalet modellerini çizen bir de- sinatör. Annesi de Fransanın meşhur terzihanelerinin birinde modellik et- miştir. Parisin tapındığı Jacgues Fath New.York Herald Tribüne gazetesinde çıkan bir makale ile Amerikalıların da kalbini fethetmiye muvaffak olmuştur. Sanatta daima güzeli sadelikte arayan bu moda kralı bütün dünyanın gözde- sidir. Genç desinatör kumaşta, dikişte ve çizgide olduğu kadar düğmede da- hi Zzarafet arar. Jacoüe Fath'ın atolyesınde altı yüzden fazla işçi çalışmaktadır Hayatımız Dedikodu: Erkeğin şanı D edikqdu kadının şanındandır, ler İki, üç kadın bir araya , takılmak için söylenen söz, "— Ne o, yıne dedikodu mu yapıyorsunuz?" dur der- geldi Erkekler, nedense seneler senesi Kadınları daima dedikoducu olarak ta- nımak ve tanıtmaktan bir türlü kurtu- lamamışlardır. Bu, bir dereceye kadar hakikat olmakla beraber, şurası mu. hakkaktir ki kadın dedıkoduyu bir koduyu bir maışet vasıtası edinen bey- lere ne demeli? Büyük bir ekserıyetı erkek olan ga- zeteciler, ekmek paralarını sadece de- dikodudan — kazanırlar. Kat'i bilgiye, dayanan tek tuk haber ve malümatın "söylenmektedir, tahmin anlaşılmaktadır" — gibi kaçamaklı ıfadelerle büyük siyasi mu- bahirlerimiz ve muharrirlerimiz tara- fından yazılan tefsirler dedikoduya dayanmıyor mu da anlaşılıyor ki, kadına Ğ erkek, ken- ekmeğini kazanıyor. O, " enmekte- dir, anlaşılmaktadır" şeklindeki tef- veremez, sırlerıne bir gün dahi nkü bu onun maişet vasıtasıdır undan başka, ucunda bir maksat olmadan dedikodu yapan erkek yok mudur? Kaç tanemiz, bir araya geldik- leri zaman, arkadaşlarını ve âmirle- ini işti "— dedi- insan bahse girebilecek kadar emındır ki, erkeklerin pek çoğu, bir masasında toplandıkları dınlara aittir, ya da onu bunu çekiş- tirmektir. Üzerinde durulması icabeden bir mühim nokta daha vardır. Kadınların dedikodusu çok zaman zararsızdır. k çoğu, onun bunun elbisesinden, filancanın çok şişmanlayıp vücudunun formunu — kaybettiğinden — bahseder. Tabit bu arada elâlemin şerefi ile oy- nayanlar da belki —bulunabilir ama, ekseriyetle kadın dedikodusu zararsız- AKİS, 14 AĞUSTOS 1954 KİTAPLAR ŞİNASİ Haz: Hikmet DİZDAROĞLU, Varlık Türk Klasikleri Serisiz 35 - (1954, 120 sayfa, 100 Krş. arlık Yayınevinin V Serisi adı altında taplar arasında çıkan Sinsi, incelemenin ürünü Baştan otuz dorl sayfa içinde Şina- si'nin hayatı, sanatı, kişiliği, yenilik hareketleri karşısındaki durumu, naz- e nesre getirdiği yenilikler, gaze- tecilik anlayışı, eleştirmeciliği, rosu, eserleri derli toplu olarak — ve- rilmiştir. İncelemenin dayandığı bib- liyografya da kitaba eklenmek suretile gerektiğinde — okuyucuların o eserlere başvurmaları imkânı da sağlanmıştır. Bundan sonrakı bölüm, onun şıırlerın— Türk Klâsikleri yayınladığı ki- titiz bir narak), makalelerine ve tartışmalarına ayrılmıştır İNSANLARIN DÜNYASI Saint - EXUPERY, — Çev: Vedat GÜNYOL, Varlık Yayından (1954, 139 sayfa 100 Krş.) xupery birmantık adamı felsefe adamı. "Mantık m anlıyabilirse — anlasın bakalım! diyor. İdeolojiler üzerinde çene yormak neye yarar? Hepsi de mantıkla isbat edil- dikten, hepsi de birbirini çürüttükten sonra, ne işe yarar? Bunları tartışma- ya kalkmak, insanoğlunun kurtuluşun— dan umudu kesmekle birdir Antoine de çoğunluğun, kendi ufacık dünyaları ile yetinmeleri, Öteki dünya- larla ilgilenmeleri içlerinde uyuklıyan istidadı öldürmeğe götürecektir. Pilot Exupery böylece insanların dır. Ama, erkeklerinki öyle midir? Bir araya gelen ıkı arkadaş, dikleri bir üçü hsı zemmetmek mi istediler; bırı ahlakından başlar, di- geri siyasi temayüllerinde bitirir. El- hasıl, belki de hiç günahı olmayan, kendısıne isnad edilenlerle en ufak a- lâkası olmayan zavallı adamcağızın el- le tutulur yerini bırakmazlar. Sonra bu iki arkadaştan her biri, orada ko- nuştuklarını yeni yeni arkadaşlarına nakleder ve bu, zincirleme bir şekilde yayılır gider. Bundan başka, bir top- lulukta bir kadından bahsedildiği za- man, "— Canım bırakın, ben onu iyi tanırım" diye manalı bir şekilde sal- lanan baş, açıkça olmasa da dediko- dunun ta kendisi değil midir? Kadınlar hiç dedikoduyu yapma- yan melekler değildir belki onla- rın da dedikoduyu sevenleri çoktur. Fakat temenni edilecek şey, kadınları dedikoduculukla itham eden erkeklerin, hiç olmazsa, onlar kadar zararsız dedıkodu yapmalarıdır—R.E, ARASINDA Mehmet Kemal Sair dünyasını kavramağa, insan ve ortak vunmuyor. Çünkü çöl çırılçıplaktır." 1926 yılının — bu gunku teknıkle başdöndürücü ayrımları olan — li- kelerle dolu uçak seferlerınde pılotluk yapan arkadaşlarının, kendisinin ola- ğanüstü maceralar, meselenin salt ya- umursamamak olmadığı belirti lerek anlatılır, "Ölümü hiçe saymak" lerek anlatılır "Eğer kökünü şuurlu bir sorumluluktan almıyorsa bu hiçe sayış, ya ruh yoksulluğundan ileri gel 1nekled1r ya da gençliğe has o aşırı- lıktan.. Bü bir üslüpçu olan Exupery kişiyi, —insanlığına, farkında olmadığı göklerden kuşbakışı, bak- tırmasını bilen bir yazar. Üzüntüsü "talihlerinden sızlanmasını bilmiyen insanlar" değil onların mez mirasını devir dünyasına, Ruh, o da balçığa solugunu degdırırse İnsan'ı yaratabilir."

Bu sayıdan diğer sayfalar: