16 Ekim 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

16 Ekim 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RADYO İstanbul Keşmekeş No. 2 İstanbul M ünir Nurettin Selçuk, radyosuna —müşavir tâyin edilir edilmez, bir tamim hazırladı ve bütün ses sanatkârlarına gönderdi: «Radyonun selâmeti bakımından edilecek saat ve günler beni di- rektifim ve — hocalığım altında (usul) dersi almaları lüzumlu görülmüştür. Bu b dan her ses sanatkârının tâ- yin edilen gün ve saatlerde. u tamim bir bomba tesırı yaptı, dedıkodular başlad ve meslekte — Mmaalesef Turkıye de pek çok meslekte — pek çok misâlleri vardır — gruplar ortaya çıktı, Münir Nurettın Selçuk un aleyhinde ve lehin- çatışmalar başladı. Nasıl 1 gibi — garbın biti- bildiğim için, radyoda yanlışlıklar yap- tığınız için kurs yapıyorum, sizi tâbi tutuyorum gibi bir eda taşırsa, müna- kaşa değil kavga bile çıkabilirdi. tanbul radyosunda şark musi- kimizin halk tarafından devlerı olarak isimler şarkı söylüyordu: Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Altındağ, Radife Ertan, Sabite Tu ve.... Zeki Müren. Bu ların — yanın oı'tanca olanları vardı, Alâaddin Yavaş- ça, İkinci sınıfın bu — davada pek is- rarı olamazdı. Tamimi kabul edebilir- lerdi. Halbuki, o birinciler, o her ge- ce fazlaca alkışlan sineye — basanlar, C şımaranlar grubu buna tahammül ede- mezdi. Kimdi bu Münir Nurettın" Bir Safîye Ayla'ya, bir Hamiyet Yüceses'e verecekti? Bırıncısı Atatürkün bir «bak- ile şöhret yapmıştı Bu ogretılebılır mı bunlara kurs yapılabilir teklifi ünir Nurettin de kendileri gibi bir ses sanatkârı değil mi idi? istiyen kurs usulüne radyoda «konser» vamda israr olunursa, feshedecektı Diğerlerinden bazıları da şifahen ayni teklifi, daha doğrusu tehdidi radyo idaresine bildir- diler. Radyo idaresi müşkil, içinden çı- AKİS. 16 EKİM 1954 kılması güç bir durumda kalmıştı. Bu sanatkârların radyo — idaresinden uzak- laşmaları, dinleyici arzusuna bir vuracak, alınan tenkid — mektupları günde bin tane ise, beş bin adedine yükselmesi işten bile olmıyacaktı. Rad- yo idaresinin isimler üzerindeki «otori- te sarsılmaz» iddiası iki kutup arasına düşmüş, meseleyi karışık, karmakarışık bir şekle dökmüştü. Tamimin geri alınması, Münir Nurettin — Selçuk'un otoritesini, — prestijini — kıracak, — karar değiştirilmediği — takdirde, radyonun muhtaç olduğu elemanlar uzaklaşacak çekilip gideceklerdi. Bu hale gelinmesinin sebebi ney- di? Meseleyi ortaya çıkaran bir tamim- Zeki Müren Kızdı! tamim bir ses sanatkârı ta- rafından kaleme alınmıştı. u tamim «müşavir Münir Nurettin Selçuk» tara- fından kaleme alınmamış olsa idi, bir aksülameli nakaşalara yol açacak kadar büyük ve derin olamazdı. Bir netice u hâdiseden, İstanbul radyosun- da patlak veren, Ankara radyosun- da görülen arızalardan, — iki tip idare eden şefler arasındaki anlaşılmaktadır ki, sa- bir «ben» davası vardır. Sevilen, tutulan, yüksek mezi- yetlerde, bu pek sevdiğimiz, alkışladı- ğımız sanatkârlarda haklı olarak «ben» dâvası bulunabilir, fakat — ihtisasının üzerinde bir talebe bir sanatkâr, ken- disine verilen işten ayrı olarak girişir- se, o zaman bu mesele «ben» dâvasın- dan çıkar, garıp bir şekle girer ve o sevimsiz bir sıfat verilmesi- usikiyi geçımsızlık — natkârlar arasında sanatkâra ne kadar sürüklenir gider. arp mMusi- kisinde — ihtisasını, — şöhretini — yapmış birisinin, şark musikisinde ehliyetini is- pat ederek, bır radyonun bu musiki şu- vazifelendirilmesinden bunu da anlarım, bilirim, de- bir yol değil- dir. Ve hesap ediniz ki, Chopin'in ya- nında bir Dede Efendi'yi de tedvire iddialı birisi radyoya ne kadar fayda- h olabiliri Hele o kişinin ihtisas saha- sı sadece garp veya şark musikisi olur- sa İstanbul radyosunda patlak veren ve «ben» lik ölçüsünün bir şubesi olan hâdise, Ankarada iki nevi müzik ya- mücadelenin nü süpürsün, kafi: Memnunıyetımızı ifade — edelim, Ankara'nın garp şari musikisini tedvir eden iki şahıs arasındaki anlaş- mazlık giderilmiş, <iş'âr-ı ahireye» ka- dar olmamasını temenni edelim, barı- şa varılmış. Bir müdürün — dedikleri : Ankara radyosu müdürü Münir Müey- da çıkan ve geniş ak yazıdan bahsediliyordu. yet aynen şunları söyled. Munır üey- — Yazıyı objektıf bulmadım. Tenkitleri severim, ancak bu zıda şahıslarla uğraşılmıştır. mlar üzerinde iyi ve kötü traflar gösteril- sin, ıslahı cihetine gidelim ir Müeyyet, şahıslardan i sürüyor, müzik, kabul eden bir karakter ve gençlik, onun kendi branşına taalluk — eden kısımlarına yenilik getirebilirdi. Bekle- kendisinden bir- getirecektir. Ama bir mısallerı ile yukarıda h Ğ man aksaklıklar kargaşalık erse, a alacaktır. halini alır Bu barışmanın olduğu, hattâ rad- ta giriştiği bize resmen çalıştıkları şubelere değerlerini koyan- ların, bir anlayış, — hani o eşhur sözle, — rasyonel — çalıştıkları ifade 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: