16 Ekim 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

16 Ekim 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT hassa başlangıçta bu tipi biraz aptal gibi gösterdi. Halbuki öyle olmadığını yine kendisi ispat etti. Konuşmasında da bazı yerlerde, bilhassa yapılan bir aca- iplik vardı. rengine sahip bulunan bu değerli aktö- rün, sesinin nazalleşmesine hiç lüzum yoktu. Mediha Gökçer'in hareketleri mübalâğalı, Ali Algın'ın küçük kompo- zisyonu da başarılı idi. İlk ıslahat! <— Nora kalkmış'» Üçüncüsü tamamladı «— Haberin yok mu şekerım ben daha ziyade senin hesabına sevindim!.» «Yaa... Birinci hanım devam etti Tebrık ederim şekerım » u konuşma Tiyatro'nun, belki banyo dairesi olarak yapılan, du- yarıya kadar beyaz fayans kaplı bir bölgesinde derme çatma kurulmuş kahve ocağında tiyatronun Üüç hanım sanatkârı arasında cereyan ediyordu. Kapı dibindeki peykede oturan iki ya- bancı daha vardı ama, hanımların on- lara aldırış ettikleri yoktu; dan birisi elindeki kitaba dalmış görü- nüyor, Ööteki de kurumuş bir simidi ge- veliyordu. Hanımlar bir araya gelince, konuş- mayıp ne yapacaklardı; hem de iki de- ğil, üçü bir arada «— Demek Nora kalkmış, ne var?» «— Gılgameş'» şimdi k> Belki de klâsiktir.» «— Tarihi.. «— Yok şekerım telif eser, klâsik olur mu?» «— Telif ama efsane, neden olma- sın?....> KAPAKTAKİ SANATKAR Nur Sabuncuoğlu merikan kız koleji birinci sınıfın- hareketlerinde de ise yaramıyor de- ğildi ilhassa son sınıflara doğru, ko- lej müsamerelerinde Nurinisa mek- tebin yüzünü güldürenler — arasında idi. 1947 senesinde mezun olan Nur sanata karşı hususi bir alâka duyu- yor, sanat yazıları okuyor, sanat ha- reketlerını takıp ediyordu. Nitekim ilk izdiv. da bir sanatkarla oldu. Fuat İzerle evlendi. Fakat Nitekim çalışıyordu. Muhtelif müesseselerde vazife — gör- d ddi kazancı yetiyordu, fakat eksık kalan bir taraf vardı, bunu an- lamakta gecıkmedı Tiyat Manevı huzuru bulacağını ümit Konuşmalar bu minval üzere de- vam ederken kapıda bir zat belirdi ve yabancıyı dışarıya çağırdı, yavaş sesle bırşeyler söyledi, özür dilediği halinden belli idi. Yabancı «Ne beis var efendim, zarar k Örürüz, bız, daha faydah olabılırız diye düşünmüş- ük t dedi. abancıyı dışarıya çağırıp bir şey soylıyen zat hakikaten çok üzülmüştü. Biliyorsunuz, alınan müsaade eski umum müdür tarafından verilmiş- Tanrıdağ ziyafeti mekteptir Tiyatro — bir ettiği tıyatroya biran evvel kavuş- b kendisini Sabuncuoğlu İstanbul seyırcısı ile ilk defa bir erkek rolünde karşılaş- n memnun oldu mu bilinmez, fakat muhakkak olan bir şey var ki bu şaka seyircilerin pek hoşuna git- medi. Nur Sabuncuoğlu sahnede mut- laka muvaffak olabilecek kabiliyet- lere sahiptir ve kısa zamanda, başa- rılı rollerde — alkışlanması mümkün olacaktır. var ki; Küçük Sahne'nin bü- yük rejisörü kendisine fena bir oyun oynadı ve Nur sanat sevgisi ile he- yecanının tesirinde kalarak bu tuşa gelişin tehlikesini önceden hissede- medi. Bir kazancı oldu : İsmini duy- mayan kalmadı. Bir anda şöhrete kavuştu ti, halbuki şimdi Muhsin Ertuğrul gel- di» dedi. Devlet Tıyatrosuna Muhsin Ertuğ- orada, daha bir kaç gün len repertuvarda yer programdan çıkarıldığı Dört ayda güçbelâ seçilen ve afişlerle ilân edılen bir eserı biz kalemde siliver- maz. Hattâ bu sırada İdare heyeti de toplanmış değildir. Hüküm doğrudan doğruya Muhsin Ertuğrul tarafından verılmışlır Forma- lite bilâhare bu hükme göze uydurulur. Pekâlâ; diyelim ki Nora'nın temsili doğru değildi de ondan kaldırıldı, fa- kat doğru olmıyan nedir? Bunu nasıl izah etmeli? olması bır şimal eseri b iddiaları yanvari Strindberg'e meftundu. cümesini de kendisi yapmıştır). Strindberg'ten daha mı geri? Burada rol oynayan faktör: «No- Tra» tercümesinin halefine ait bulunması- dır. Yâni Cevat Memduhun tercümesidir. İşte böylece hemen ayağının tozu ile Muhsin Ertuğrul Devlet Tiyatrosun- da ıslahata girişmiş bulunuyor. - ter- İbsen, AKİS. 16 EKİM 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: