11 Aralık 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

11 Aralık 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Falih Rıfkı Atay Ne yapayım, mum Müdürü Şerif Arzık'ı çağırdı ve kendisine bahis mevzuu mektubun Dev- letin resmi ajansı tarafından verilmesini emretti. Ayrıca radyoya da talimat git- ti. Dr. Mükerrem Sarol'un bu alâkası boşuna değildi, zira —Falih Rıfkı Atay Burhan Apaydın'a yazdığı Devlet vekilinden, hakkında Dünya ga- zetesi tarafından yapılan neşriyat dola- yısile alenen Özür lıyor ve arkadaşı Bedit Faik'i affetmesini niyaz ediyordu. alih Rıfkı Atay'ın şahsı ve gazete- si ıçın olduğu kadar basınımız içinde üçük düşürücü hazin bir vesika olarak kalmaya mahküm bu mektubun metni şudur: Sayın Burhan Apaydın Arkaı daşım Bedıı Faık ın sıhht du- r hekim olan Sarol'- pek iyi takdir ederim Arada geçen hadıseye gelince: Me- sele, bir kooperatifin bazı mensupları- nın bize iyi niyetli görünen müracaat- larından çıkmış ve verilen malümat ga- zetenin ve Bedit Faik'in yazılarına mes- net teşkıl etmiştir. Bir gazetenin ve ga- hkik — imkânlarının güçlük meslekdaş zin Devlet Sarol'un haysiyet ve şerefi ile ilgili bir arka niyetleri yoktur. Sarfedilmiş sözler Devlet Vekiline karşı kasda makrun ol- mayıp bir münakaşanın asabiyet hava- sı içinde kullanılmışlardır. Bu bakımdan bazı neşriyatın ve hallerin tahriki ile münakaşanın elde olmaksızın anide al- AKİS, 11 ARALIK 1954 «höb> dediler! a'ıgı şekilden — müteessif ve müteessir olduğumu da size — söylemek isterim. Bence aslı hiç de ehemmıyetlı olmıyan dedıkodulardan hasıl olan — suitefehhü- mü izale etmeniz mümkün olursa pek de müteşekkir olacağımı ilave ederim. Hürmetler... 1 Aralık 1954 Falih Rıfkı Atay Rıfkı Atay bu mektubu ya- zarken âni bir buhran mı geçirmektey- di? Yalnız gazetesının değil, arkadaşının da itibarını umumi efkâr önünde hiçe endirdiginin farkında değil — miydi? İstanbul, dediği — yazılar Dünya gazetesinin birinci sayfasında al- tı, yedi, sekiz sütunluk başlıklarla neş- redilmiş, bu yazılar esas ittihaz edilerek bir kampanya açılmıştı. Eğer bu arada suç işlenmişse o suçu işleyenin cezasını çekmesinden daha tabii bir şey olamaz- dı. Nerede kaldı ki, henüz muhakeme bile başlamamıştı. Dünya gazetesi, aslı hiç de ehemmiyetli olmayan dedikodu- larla beslenen bir şantaj gazetesi miydi, yoksa bir fikir gazetesi mi? Falih Rıfkı Atay hazin mektubu ile telâfi edilmez bir harekette bulunuyordu. Bu hareket bütün basını da süphe altında bıraka- . Demek basın bir takım dediko- duları yayınlayarak hakikaten vekillerin şeref ve itibarı ile oynuyordu. Demek en ciddi bildiğiniz gazete korkunç bir hafiflikle bir takım iftiraları sütunları- nın hem de tepesine alıyordu. O halde bir «Dördüncü Kuvvet» olarak kim saba katardı? — Evvelâ basın kendini ıslah etsin, ondan sonra mey- dana ç İşin aslı: korku.’ ysa ki Falih Rıfkı Atay'ın tesiri al- tında bulunduğu his bir vicdan aza- YURTTA OLUP BİTENLER bından ziyade korkuydu. Dünya telli- lerinin elinden alınması tehlikesi belir- mişti. Dr. Mükerrem Sarol'un aleyhin- de kampanya açmalarım müteakip De- mokrat Parti Meclis gurubuna dünya- nın makinesini müvazaa ile alıp alma- dığı yolunda bir sözlü soru verdirilmiş- ti. Gerçi bu tesisleri mahkemeye başvu- rarak hazineye intikal ettirmek müm- kün değildi. Ancak Falih Rıfkı Atay hu- susi bir kanunun çıkarılmasından endişe ediyordu. Kulağına bu rivayet kasden fısıldanmıştı. Üstelik Bedit Faik de tah- liye edilmiyordu ve genç — gazetecinin sıhhati iyi değildi. Karısı endişe ediyor- du. Onun da kulağına tehlikeler fısılda- mıyordu. Bütün bunlardan başka Babıâ- lideki diğer gazete sahip ve başmuh T- rirleri de Bedit Faik'in tevkifini mütea- kip Akşam gazetesinde topla: clıkları Za- manFalhRıİkıAy Devlet Vi - den ozur dilemesini tavsiye etmişlerdi. İşte bu hisler altında - Falih Rıfkı Atay, h de 1 Aralık günü, yani mek- tubun radyoyla neşrınden tam 5 gün evvel kalemini eline aldı ve o küçük düşürücü yazıyı yazdı. Yazdıklarına ina- nıyor muydu? Bu hususta biç kimse bir şey soyleyemezdı Anc k tesinin, arkadaşın l m karışık hislerin tesirinde kaldıgı muhakkaktı. Halbuki Bedii Faik'in tevkifinin akabinde yazdı- ği güzel bir yazıda inandığı davada mucadeleye devam edeceğini söylüyor ve eger sesini yüksellmek imkânından m bırakılırsa bir kenara çekilip meml k tin haline anmaktan başka şey yapmayacağını soyl O yazıdan o mektuba koprulerın altından Öylesine az su akmıştı ki Mektubun akisleri Mektup Devletin radyolarında okun- gün bizzat Dünya gazetesının içi bir Ölü evınden farksızdı. Kapıcı dan en yüksek idarecisine kadar aze— tenin bütün mensupları tarif edılmez bir huzun bir hayal sukutu içindeydi. Bu- nun için ücadele etmışlerdı" «Ga- zetecılık Vazıfesı» dendiği zaman anla- dıkları bu muydu? Demek karşına ZoOr çıkıncaya kadar at -tut, «höt» dendi- ya indir.. «Aslı hiç de etli mayan bir takım dediko! niçin kendilerine ehemmiyetli şeylermiş gibi yazdırılmıştı? Hem> y/gazetede bir toplantı yapıl— mış ve tesisler gitse bile davanın peşı— nin bırakılmayacağı karar altın: mıştı. Gençler, başlarında bızzat Bedıı Faik ve Hayri Alpar, bu tezi gençlikle- rinin bütün ateşile savunmuşlardı. Hey- hat! Falih Rıfkı Atay'ın hareketi hiç bir tarafta iyi karşılanmadı. Yalnız, : errem Sarol tarafından yapılan bir havadis ajansı «Devlet Veki- li Dr. Sarol'un dâvasından vaz geçme hareketini gayet vakur ve asilâne bir şe- kilde yapmış olması basın mensuptan arasında oldu kadar efkârı umumiye- de de takdiri mucip olmuştur» diyor ve yalnız Zafer gazetesi bu satır- 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: