8 Ocak 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

8 Ocak 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tedavi Dr. Gorek ve avukatları İstanbulda Gorek adlı bir hekim, ta- bib odasına kalın bir dosya bıraktı. Bu dosyada, kendine mahsus bir usulle tedavi eltıgı kanserlilere aid müşahade- lerle 71 ar da resim vardı. Doktor, bu hastalıgın tedavisile 30 yıldanberi uğraştığını söylemekte idi. Tedavi etti- ği hastaların adreslerini de tabib oda- sına takdim etmişti. . Gorek İstanbul tabib odası hay- siyet divanına verdiği raporda kanser tedavisi için vitaminleri kullandığını, enjeksiyonları yaptığını söylemekte idi. İstanbul tabib odası haysiyet divanı Dr. Gorek'in dosyasını tetkik etti ve rapo- runu okudu. İki saatlik bir toplantıdan sonra bir karara yaramadan dağıldı. Gelecek bir toplantıda bu — meselenin yeniden inceleneceği — söylenmektedir. Günlük gazetelerde bu konu ile ilgili yayınlar devam etmektedir. Bir kısmı Dr. Gorek'i haklı görmekte ve cesaret- lendirici yazılar yazmaktadır. Bir çok keşiflerin ampirik yollardan ve tesadüf- lerle ortaya çıkdığını söyleyenler var- dır. Misal olarak 'Fleming'in penicillini buluşundan söz açılıyor, — Gorek'in de böyle bir tesadüfle hidayete ermesine engel olacak ne vardır deniliyor. «Hele ortada tedavi edilmiş 17 hasta varken bu ıddıaya omuz silkilemez. İlmi teces- insanlığa hizmet ar- zusu, Türk hekimliğine — dünyanın en büyük keşiflerinden -birinin şerefini ka- zandırmak emeli bu iddianın altında bir hakikat olup olmadığını araştırmağı em- rederdi. «Sözlerini yazanlar da Hattâ hiç bir tedkik yapmadan, müte- hassıslara danışmadan, Avrupa ve Ame rika'daki ilim — çevrelerinin — mütalâası alınmadan doktorun İstanbul tabib oda- sı tarafından haysiyet divanına veril- de kanuna ve vicdana aykırı bu- Pasteur'den, Kodh'dan misal- . Hekimlikle hiç ilgisi ol- le ch'un adını bile yanlış yazarak münakaşaya karışıyor- lar. Yani Dr. Gorek gibi düşünmiyenle- rin, bu mesele ile ilgilenmiyenlerin, sep tik oldukları, ruh kanserine müsab bu- lundukları söyleniyor.. Biz (Akis) in bundan evvelki sayı- larında kanser için bir kampanya açmış, meme kanserlerinin bu günkü tedavi imkânlarından, deteksiyonun- tarafından kendi kendine tanınmasından, hekime müra- caatı gerektıren ilk şupheh ışaretlerden halk dıhyle yapıla— cak açıklamaların ne kadar yerinde olacağını — göstermektedir. Her konuda AKİS, 8 OCAK 1955 TIB Amerikada kanser araştırma merkezi Oradaki ilâç hıyar değil kendim çok bilgili sananların ne kadar yanlış fikirleri olduğunu da bu hâdise- den ötürü yapılan yayınlardan anla- maktayız. Önce şunu belirtmek isteriz: Gorek'in çalışmaları Fleming'in buluş- larile hiç bir zaman — karşılaştırılamaz. leming penicillini hastalara vermeden önce bu küfün tesirini biliyordu. Hattâ bu maddeyi bir çok mikrop kolonilerini birbirinden ayırmak için kullanıyordu Sonradan bazı kolonilerin tamamen tahribe uğradığını görünce penicillinin bir deva olabileceğini — düşündü. Fle- ming'in keşfi, yıllarca, laboratuvarlarda, mikrob, mikrob kolonileri, mikropların üretilme usulleri, bir mikrobu kültür ortamlarından o derek başka bir mikrobu saf koloni halinde elde etme çareleri üzerinde yapılan araştırmaların bir sonuncu idi. Bu ilim adamı amacı- için çevresindeki de- ğerli yardımcılarile birlikte bu işin pe- şinde 'yıllarca koşmuş, didinmiş ve uğ- raşmıştır. Kendisi, bulduğu ilâcı hasta- lara tatbik etmemiş, ancak kültürlerde- ki çeşidlii mikrob kolonilerini birbirle- rinden ayırmak için bu maddeyi kul- lanmakla yetınmıştır Penicillin, sonra- dan Chai Flory tarafından klinik- teki hastalarda kullanılmıştır. Görülüyorki zamanımızda ilim özel laboratuvarlarda, kimyagerin potasında veya tübünde yeni buluşlarını ve geliş- melerini imkân alanına çıkarmaktadır. Yeni keşifler, Pasteur'ün yaptığı gibi evin ahırında başarılamaz. İptidat usul- lerle çalışanların; — yüzyıllardanberi bü- tün dünyanın bütün medeni vasıtaları- nı kullanarak düğümünü çözmeğe ça- Tıştığı bir konuyu hattâ kavramıyacak- larını bir tarafa bırakalım. Hiç yoktan kanserin devasını bulsalar bile bizce makbul değildir. Bu şekilde bir buluş sağlamaktansa biz, hiç bir şey başara- madan fakat tamamen ilmi metodlarla yıllarca didinmeyi tercih ederiz. Çünkü bırıncısı nihayet bir tesadüften ibaret- leri, araştırana enstitüleri, ma merkezleri, buralarda bilinmiyenin etüdıle uğraşan genç, ihtiyar, aksaçlı, ak sakalı bilginlerde daima faydalı, da- ima verimlidir. Eskiden büyük buluşlar hep bir tek insanın, bir dâhinin kafa- sından imkân alanına — ulaşıyordu. Bu gün ise ilim bir montaj işidir. Bu mon- taj için gerekli bütün materyel milyon- ji bir ekip elile yapılır. ketin; bir kral, bir şah, bir, padişah eli- le idaresile bir meclis, iki meclis tara- fından idaresi arasındaki farka benzer. Biz fanilere değil; fikirlere, ve sıstemle— re bağlanmak zorundayız. Onun dir ki yukarda, mi araştırmaların ampirik yollarla ya- pılmasına taraftar değiliz, dedik. Kendisinin Tanrı, peygamber, ev- liya olduğunu sanan, yalın ayak, baş açık, bağrı yanık, elinde dilekçe, bele- diye, vilâyet, meclis dolaşan ve buluş- larına kimsenin itibar etmediğini yana yakıla anlatan ne kadar akıl hastası ta- 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: