18 Haziran 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 4

18 Haziran 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Bir Neslin Vazifesi Dış Yardım 300 mü, 30 mu? Geçen haftanın sonlarında Paristen Yeşilköye gelen bir uçaktan uzun boylu, yorgun lü, traşı hafifçe u- zamış orta yaşlı bir zat çıktı. Üzerin- de gri bir elbise, kolunda trençkot vardı. Bu, Başbakan Muavini' Fatin Rüştü Zorluydu. Hayatının en zor - ama en başarılı değil - vazifesinden dönüyordu. Memleketten ayrılmasının üzerinden uzun haftalar, hattâ ay- lar geçmişti. Evvelâ Atlantik Paktı- nın Bakanlar toplantısında Türkiyeyi temsil etmiş, oradan Amerikaya ge- çerek dostumuzda talep ettiğimiz u- zun vadeli bol kredinin temini için müzakerede bulunmuştu. Fakat mü- zakerelerin neticesi yurda kendisin- den evvel ulaşmıştı. Biz 300 milyon dolar borç istiyorduk, Amerika 30 milyon dolar hibe edıyordu Teselli verici tek taraf ortada "şimdilik" ta- birinin mevcudiyetiydi. Gazeteciler Başbakan Munavinini uçaktan inerken herkesten evvel ya- kaladılar ve malümat sonlular. Fatin Rüştü Zorlu batı âdetlerine vâkıf bulundugundan istenilen izahatı, kı- saca ve mühim esrar açıklamadan verecekti. Bir memleket umumi ef- kârının böylesine mühim bir mesele- den derhal haberdar tutulması gerek- tiği kanaatındeydı Bütün demokra- silerde bu, ayı şekılde cereyan edi- yordu. Fakat ağzını açmasına Za- man kalmadan gene kendisi gibi u- zun boylu, ince, ama iyi. traş olmuş ve daha genç biri yanına yaklaştı. Bu Başbakanlık özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersüydü.Bildirildiğine gö- re Başbakan Adnan Menderes, Mu- avinini bekliyordu. Hakikaten uçak meydana inerken Adnan Menderesin büyük otomobili de meydana giriyor- du. Başbakan, muavinini samimiyetle karşıladı. Gülümsemesinden cesaret alan gazeteciler onun yanında Fatin Rüştü Zorluya suallerini tekrarladı- r. Ama cevabını Adnan Menderes-, ten aldılar. Başbakan — Müsaade edin efendım, dedi, evvela bana malümat versi Muhabirler bir takım yanlış ha- berlerin dolaştığını hatırlattılar. Baş- bak aldırmadı. Istenılen yazılsın, bız duzelt- mesini biliriz..." diyı D.P. Geni Başk nı muhalefet yıllarından bu yana basının ve efkâ- rı umumiyenin demokrasılerdekı ro- lü ve vazifesi hakkındaki fikirlerin- de hayli değişiklik yapmıştı. Hakika- ten yardımın reddi veya müzakere- lerin mahiyeti hakkındaki ilk resmi görüş ancak bu tanın ortasında, Çarşamba akşamı açıklandı. Hem de bizzat Başbakanın ağzından. Ancak bu defa da öteki uçtan ifrata varıl- hükü- mıştı: Türkiye Cumhuriyeti Biz bir nesiliz. Yaşlarımız yirmi beş ile kırk beş arasında deği- şiyor. Elbette ki bu, bir tel örgü değildir. Yaşları yirmi beşin altın- da veya kırk beşin üstünde nice insan var ki gönülleriyle bizim saf- larımızdadır. Buna mukabil bilim- le ayni senelerde doğan kimseler tanıyor, kimseler biliyoruz ki nes- limizin idealleri ile alâkaları bile yoktur. Ama gene de biz bir nesi- liz, Atatürk inkılâplarının sonun- cusu olan Demokrasiyi - sıfatsız bir Demokrasi - bu topraklar üze- rinde bu millet için gerçekleştir- mek bize mevdudur. ir neslin verdıgı savaştır. Her savaşta oldu- ğu gibi bunda da yaralananlarımız, şehit düşenlerimiz olacaktır. Bun- ların yanında, ters yüzü edip ka- çanlarımız da bulunacaktır. Bazı- larımız ıstırap çekeceğiz. Bazımız fedakarlık yapmak mecburıyetın- de kalac . Bir kısmımız ise bile bile tehlıkeye atılacak, gönüllü ola- rak vazife göreceğiz. En sonda za- ferin bizde kalacagım bildikten sonra ne gam! Her şey gelip ge- çecek, ama bu memleket demokra- siye kavuşacaktır. İktidar, Muhalefet... Bunlar su- ni sınıflandırmalardır. Demokrasi- yi isteyenler ve demokrasiyi iste- meyenler: işte çarpışan iki zümre bunlardır. Biz öyle hürriyet kahra- manlarına rastladık ki altlarında bir koltuk bulunca seneler senesi şampiyonluğunu yaptıkları fikirle- ri, dâvaları bir kenara bıraktılar. Mucadele ettikleri kanaatleri be- imsediler, onların avukatları ke- sıldıler Bız Öyle hürriyet kahra- manlarına rastladık ki dünkü söz- lerini inkar ettiler, o sözleri bugün tekrarlamaktan başka suçu olma- yanlar?, yapmadıklarını bırakma- dılar. mokrat Parti yet Ha lk Partisi.. Cumhurıyetçı Millet Partisi.. Bunlar da bir ta- kım etiketlerden başka şey delil- dir. İçimizde partililer var, parti- sizler var. Bizi birbirimizden ayı- ran parti olmadığı gibi, birleştiren de parti olmaktan uzaktır. Davaya inananlar ve davaya inanmıyanlar: hakikat bundan ibarettir. 1945 den bu yana geçen on se- nenin, pek çok şeyi de beraberinde degıştırınış bulunduğunu; o on se- nenin havası içinde büyüyüp yeti- şenlere artık lıurrıyetsızlıgı kabul ettırmege imkân olmadığ r- memek için körlük bile kal'ı degıl— metinin başkanı, bir havadis ajansını tekzip için beyanat veriyordu. Hal- buki Anadolu Ajansının bu vazifeyi üzerine alması çok daha yerinde 0- lurdu. Cüneyt ARCAYÜREK dir. Şu parti iktidarı kaybederse, şu parti iktidarı kazanırsa biz şah- sen ne elde edecek, elden ne çıka- racağız? Hiç bir şey... 1945 ile 1950 arasında elimizden gelen bütün gayretle muvaffakiyetine çalıştığı- mız fikrin zahiri temsilcisi parti ik- tidara gelince, kimden gidip ne is- tedik? Bir tek demokrat lider çık- sın da "bizden şunu ıstedı, biz yap- madık" desin, kalemimizi ebediyen kırmağa hazırız Onlardan istedi- ğımız vaad ettikleri demokrasiy- i. Onu alıncaya kadar, her, ne pa- hasına olursa olsun mucadelemız- den bir an vaz geçemiyeceğiz. Biz, Şefin adı Ahmet değil de Mehmet oktun diye uğraşmadık. Biz, hürri- yetimizi temin için çalıştık. Son on senenin havasını teneffüs edenler, yollarından alıkonulamazlar. Buna teşebbüs edenler ise, bugünkü kud- retleri istediği kadar korkunç bu- lunsun, mağlüp olmaya mahküm- durlar. Azmimizi yenemiyecekler- dir. r partiden, her yaştan, her sınıftan demokrasiye inanmış, o nun Avrupalı mânasına iman et- mış milyonlarca insanız. Bir yerde iri susturulursa, bin yerde bini başlar. Kısa müddetler zafer, kar- şı tarafta kalmış görünebilir. Ama, dünyanın her yerinde muzaffer o- lan fikirler bizde de nihai galebeyi sağlıyacaktır. Öyle bir an gelecek- tir ki cereyan bir çığ halini alacak ve sedler dayanamıyacaktır. iç kimseden korkumuz yok- Hiç bir şey. bizi yolumuzdan donduremıyecektır Ne şahsi kini- miz, ne şahsi sevgimiz vardır. Tut- tuğumuz bir taraf mevcut değil- dir. Bugün iktidarı ellerinde bulun- duranlar Demokrasi yolunda bir tek adım atsınlar, onların en can- dan teşvikçisi, en hararetli müda- fileri — kesiliriz. Şampıyonlugunu yaptıkları, rey almak için gerçek- leştireceklerini vaad ettikleri hür- riyeti sağlasınlar onları daha se- neler senesi başımızda tutmaya hazırız. İstediğimiz başka şey yok- tur. Ama tohumlarım vaktiyle biz- zat attıkları fikirler — meyvalarını vermiştir. Şahıslar ezilmekle, şa- hıslar susturulmakla o fikirler bu vatanın sathından silinmez. Olsa olsa, onları sümek isteyenler ilk seçimde siliniverirler. Tabiat kanunları, hükümlerini icra edeceklerdir. Bir saatin ibre- lerini hıç, ama hiç kimse ters dön- düremi Çeşitli haberler Uzun vadelı bol kredı talebımızın is'af mayıp onun yerine “şim- dilik"” kaydıyle 30 mılyon dolar hi- be edildiği havadisi memleketimize iki AKİS, 18 HAZİRAN 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: