24 Eylül 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

24 Eylül 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Geçen seneki temsillerden bir parça Maziden — bir. yaprak... Ankara Şimşir tarak Tiyatronun — meşhur kahvehanesınde yordu. Halbuki söylenenler tiyatroda son samanlarda sanatkârların başlıca dertleri idi. Bu sırada meclise dahil olan bir sa- natkâr kendince son derecede mühim saydığı şu haberi verdi: «Umum Miidür Dahide Sonkuyu davet etmiş, o i Kral Lear'de veya İki rtal da ı'ol oynamak için muta- bık kalmışlar... Genç sanatkâr daha sözünü bitir- i ki, aynı kahkahalar — yeniden . Şaşırmıştı, etrafına bakındı ve halkın ne yaptı- ğını sorarmış, vergi toplayanlar da her- kesin her şeyini sattığını, ağlayıp sızladı- -ını anlattıkça Timurlenk yeniden vergi toplatırmış. Nıhayet verirler bir gün şaş- kın bir imurun huzuruna çık- mışlar ve yeni vergi toplanacagmı ilân ettikleri zaman ahalinin çılgın yyna- yıp zıplamaya başladığını bıldırmişler. o zaman halkın verecek bır şeyı kalmadıgına inandığını söyle- Hakıkateıı tiyatro binbir dert ile mesbü iken bu ihtilâfları hâl edeceği yerde Umum Müdürün eski ve müstes- na bir şöhreti velev bir veya iki eser i- çin angaje eteye kalkışması her ne ka- dar içten içe: «O kadar böbürlenmeyin, »idene uğurlar olsun derim»> mânasına gelmekte ise de, bu hareketin, muvazene- lini kaybetmiş olan tiyatroda büyük bir 30 ır reaksıyon yaratacağını da hesaba katmış olması icabederdi. Diğer taraftan «Genç Osman» isimli eserin de Behz t Butak tarafından sahııeye koydurulması bahis mevzuu olmaktadır. Bunlar rmal şartlar içinde çok i yi ve faydalı hareketler sayılabilirdi. Fa- kat bu gün zararı iki taraflı olacaktır. Bir kere, gerek Cahide Sonku ve gerek- se Behzat Butak, Türk sahnesinde büyük isim yapmış sanatkârlarımızdır. Fakat, - tâbir mazur görülsün © alaylıdırlar. Ti- yatro eğitimli görmemişlerdir. Kendi ye- tiştikleri tiyatro anlayışının sivrilmiş ve çok beğenilmiş elemanları olmakla be- Devlet Tiyatrosunun en beğenilen sanatkârlarının İstanbul Şehir Tiyatrosu ekseriyeti arasına girdiği zaman da varittir. Her şeyde kendisini gösteren metodsuz çalışmamız, işte modern bir sa- nat müessesesi olan tiyatroda da belirmek tedir. Devlet Tiyatrosunda bu gün Avru- palı bir rejisör ve aktör veya aktrist mu- vaffak olabılır fakat, bir ıntıkal sıstemı- sini iddia etmek inkâr demektir. Teşkilât Bölge tiyatroları Yeni tiyatro mevsimine bir haftadan az bir zaman kaldığı şu sırada zihin- düpedüz <«Mektep» i Terimizi bir istifham kurcalıyor: Geçen sene Muhsin Ertuğrul ortaya «Bölge ti- yatroları» meselesini mış, bu yıl bu meseleyi gerçekleştireceğini vadetmiş, bu hususta hiç itiyadı olmadığı halde ma- tetkiklerde bulunduğunu söylemişti. Son- Ertuğrul'un rejısorlugunu yaptıgı İstaııbul daki Küçük Sahne rosu da - tesadüfen © buralara gıderek hususi temsiller vermişti- hsin Ertuğrul muhal bir fikrin ilhamları file ve gene * harcırahla - İz- mir'e, Balıkesir'e, Adana'ya, — Erzurum'a uçarken bir memleket vazifesini yaptığından emin olarak mümkün olan şeyleri mecbur olduğumuzu, hayalilerin peşınde koşmaktan artık vaz geçmemizi ihtar ediyordu. şte, Muhsin Ertuğrulun vadettığı günler gelip çattı, fakat ortada ne fol var ne de yumurta! Bunun hesabını kim soracak? Biz Muhsin Ertuğrul'un ikinci defa Devlet Tiyatrosuna tayin olunduğu şua- daki kanaatimizi hâlâ muhafaza ettikten aşka, aradan geçen bir senelik icraat muddetının bizi teyit etmiş olmasına da tiyatromuz hesabına üzüldük. Muhsin Er- tuğrul bütün meziyetlerine ve tiyatro- muza geçen büyük emek ve hizmetlerine rağmen bugün bir organizasyonu işlete- bılecek ıktıdara malık değildir. Onun İ- gıbı cevherini heder edip gidiyor. Devlet Tiyatrosu afişi Hayırlısı AKİS, 24 EYLÜL 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: