22 Ekim 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

22 Ekim 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

az çok alıştığımız için bize olağan gibi geliyor. Bir de bu işin başlangıcını dü- şünmek gerek. Bu çığır, öyle her kaba. dayının başaracağı çeşitten değildir. Yüzyılların «Fildişi kule» sinden, ha- vadarda dolaşan «nazenin balon» undan kolay mı kurtulduk? Bir Orhan Veli, Türk Şiirinin hayat hakkı bahasına, bü- tün ömrünü harcamasaydı, misli görül- memiş hücumlara, alaylara, taşlamalara Sıtkı Tarancı sınan yapılmakta olduğu bildiriliyor ve telif Ücretinin İ nkası — vasıtasiyle havale edildiği yazılıyordu Cahit Sıt- kı bu mektubu okuyam Ertesi gün, edebıyat gecesinin prog- ram spikerliğini yapan şairle üç arka- Numune Hastahanesine gidiyor- Cahit Sıtkı'yı yatakta, arkasına yastık konmuş, bir kitap, yahut gaze- te oburken göreceklerini umuyorlardı. Umudları, hastahane odasının kapısın- dı yarım kaldı. Cahit Sıtkı, o daha üç beş gün önce yolda görüp konuştuk- ları Cahit Sıtkı, artık konuşamıyordu, kımıldayamıyordu; sanki, yatağa mah- küm edilmişti, kıpırdamadan yatıyor- u Dört kişi dilleri 'tutulmuş, şaşkın ve düşkün bir hâlde geri döndüler. Hava- dis, sanat çevrelerinde bir bomba gibi . Herkes, ne diyeceğini bilemez i birbirinden bir söz Ama kimse- nin teselli edecek hali yoktu. Bundan sonra her geçen gün Cahit Sıtkı için ümit verici olmadı. Hastaha- neden evine nakledildi. Oradan İstan- bul'a götürüldü. Sonra da, <«Yapılacak iş kalmamış» denildi, Diyarbakır'a, ba- basının evine bırakıldı. Bâr yıla yakın . Ondan pek sık haber Ara sıra gelen haberler e pek sevindirici değildi. çen Ağustos ayından bu yana sı için birşeyler yapmak, daha doğru- su ne mümkünse onu yapmak nokta- sında toplanıyordu. Cahit Sıtkı'nın genç karısı, çırpınıp duruyordu. Henüz bü- tün ümit kapılarının kapanmadığını söylüyordu. <«Cahit Sıtkı'yı kurtaralım'» diyenler de buna inmiyorlardı. Her- şeyden önce, Diyarbakır gibi, tıbbi mü- dahele ve tedavi imkânları, Ankara ve İstanbul'a nazaran çok az olan uzak vilâyette, çevresinden uzak doğru — bulmuyordu. Yeni fizik tedavi usulleri, görülen bazı misaller, Cahit Sıtkı'nın Ankara'ya ge- tirilmesini gerektiriyordu. Bu teşeb- büse geçildi. Tedavisi için yatırılacak hastahane ve yer temini <sanılacağı gi- bi kolay olmadı. AKİS, 22 EKİM 1955 yiğitçe göğüs germeseydi biraz sor kur- tulurduk, «Orhan Veli, yalnız sağlığın- da değil, ölümüyle bile yeni Türk şiiri- ne hizmet etmiştir. Cahit Sıtkı'nın de- diği gibi: «Orhan Veli, ölümüyle, şimdi- ye kadar ciddiye alınmayan yeni Türk şiirini ciddiye aldırdı. Bu şiire saygı ve sevgi gösterilmek lüzumunu bütün halk tabakalarına kabul ettirdi. Orhan'ın ö- lümünden sonra, ama onun sayesinde, Sanatkâr şahsiyetinden kimsenin şüp- he etmediği Samet Ağaoğlu —ki Cahit Sıtkı'nın ayrıca yakın arkadaşıydı— bu meselenin hallinde tek ve en güvenilir kimseydi. Ağaoğlu beklenen ilgiyi der- hal gösterdi. Milli Eğitim Bakanı ile temas etti. Tıp Fakültesi Fizikoterapi kliniğinde iki yataklı bir. oda hemen temin edildi. Cuma günü Cahit Sıtkı Diyarbakır'dan Ankara'ya getirildi ve hazırlanan odasına yatırılarak, tedavi- ye başlandı. Yapılmakta olan tedavi, ağır da olsa, iyi bir gelişme göster- mektedir. * Cahit Sıtkı, 1910 da Diyarbakır'da doğdu. Galatasaray Lisesinden me- zun oldu. Mülkiyede okudu. Tahsilini tamamlamak üzere Fransa'ya gitti. Bu sırada İkinci Cihan Harbinin çıkması üzerine memlekete dönmek zorunda kaldı. Bir müddet Anadolu Ajansında çalıştı. Sonra Çalışma Vekâletine mü- tercim olarak girdi, hastalanıncaya ka- dar bu vazifede idi. Yeni evlenmişti. İlk şiirlerini 1930 yılında Serveti- fünun ve Muhit mecmualarında ya- yınladı. 1932 de Ömrümde Süküt» ad- l1 ilk 'kitabını çıkardı. Bu eseri ile dik- kat ve alâkayı üzerine çekti. Cahit Sıtkı 1932 den sonra yazdığı şiirlerle asıl şöhretlini yaptı. En güzel şiirleri de bu tarihten sonra yazdığı şı— irlerdir. 1946 yılında . nin tertip ettiği ilk şiir armağanını, <35 Yaş Şiiri» ile kazandı. Aynı yıl. Varlık Yayınları arasında <«35 Yaş» adlı şiir kitabı çıktı. Geniş ve büyük olduğu kadar haklı bir ilgi gören bu kitap, bugüne kadar dört kere — basılmıştır. Şimdiye kadar, şiir kitabının dördüncü basılışını sağlığında .görmek — şerefine eren tek şairimiz, Cahit Sıtkı Tarancı'- dır. «35 Yaş» dan sonra yazdığı şiir- leri de 1952 yılında yine Varlık Ya- yınları arasında adı «Düşten Güzel» ile yayınlanmıştır. Cahit Sıtkı Tarancı, aşk, hatıralar, hasret, kimsesizlik, yalnızlık gibi duy- guları sâde, açık, temiz bir dil ve de- yiş zenginliği içinde bililere sunmuş- tur Ölümden sık bahsetmesi, hayata, ya- şamaya sımsıkı bağlanmış olmasından- dır. EDEBİYAT yeni Türk şiiri memleketimize gerçek- ten maloldu.» . Bu sözlerde, gerçek olanca açıklığı, doğruluğuyla tesbit edilm Or Veli'nin saglıgından ona ve şiirine en insafsız hücumu yapanların, ölümünden sonra metih yarışında en Ööne geçmeğe savaştıkları henüz unutul- mamıştır «Ölünce kirlerimizden temizlenir Cahit Sıtkı, Türk şiirinde muvaze- neli, istikameti belirli, göz ve gönül doyurucu, yapıcı bir hizmet gören, kendinden, sonra yetişenlere, mısra ya- pısı, söyleyiş edası bakımından da bir ok faydalar sağlayan, bugünden «ya- rın» a kalacak sayılı şairlerimizden bi- «İnsan oğlundan beklediğim her- şeyi şiirden 'bekliyorum» diyen şair, şi- irlerini nasıl yazdığını şöyle anlatır «Nasıl yazdığımı ben de açıkça bil- miyorum, dersem şaşmayınız. Şiirde bu olmaz. Yemek yerken veya gibi birşey. Bakarsınız, o zamana ka- dar 'karanlık gördüğünüz bir dünya birdenbire aydınlanmış. Artık o mısra kılavuzumuz olur — yazacağınız mevzuunu, şeklini boyunu hepsini o tayin eder. Ve o şiir bitin- ceye kadar siz işgal altında bir mem- leket gibisiniz. Dairede çalışmanızı, meğinizi, gezmenizi, uykunuzu ona tah- sis etmek mecburiyetindesiniz. Bu ara- da kalbinizin, sinirlerinizin, kafanızın, hattâ kollarınızın ve ayaklarınızın akıl sır ermez bir işbirliği halinde çalıştı- ğını görürsünüz. Gerçekten güzel şiir- i hayatiyet belki de buradan ge- liyor. Şiirle hayat arasındaki bu sıkı münasebete inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir fikrin ispatı, bir dâvanın müdafaası, bir felsefe siste- minin takdimi olarak telâkki etmedim. Şiirin bünyesinin gerektirdiği bu ba- ğımsızlık, sairlerin hürriyet aşkiyle de izah edilebilir. annatkarm gönül rahatlıgı ile ça— lışabilmesi i aliyetine her lüp ola ola kendini olgunlaştırır. meğini kazanmak üçün başka bir iş tut- ması mı İlâzım? Tutsun. Yazacak şeyi . varsa, herkesin uyuduğu saatte yazar. Sanatkâr bu haysiyetimi idrak etmeli ve asla uşak, dalkavuk derekesine düş- memelidir.» ahit. Sıtktı Tarancı, söylediklerini yerine getirmiş insanlardan birisidir. 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: