22 Ekim 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

22 Ekim 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ölünce biz de iyi adam oluruz» diyen Orhanı Veli, bir kere daha haklı değil mi? Yeni Türk Şiirinin bağımsız bir kut- bu olan Fazıl Hüsnü'nün, yüzlerce şiiri, bitmek bilmeyen soluğu ile, başlı başı- na bir değer hazinesi olarak duruyor. «Çocuk ve Allah» Türk şiirinde bir da- ha yazılması imkânsız bir eserdir. «Top- rak Ana Anadolu'yu şimdiye kadar bü- tün çıplaklığı, acılığıyla bize tanıtan tek eser olma şerefini bâlâ elinde tut- maktadır. Taklıde yelteneni bir maymu- na çeviren Fazıl Hüsnü'nün şiiri, yeni Türk şiirinin, bütün karşı iddialara rağ- men, yüz akıdır. ahit Külebi, kendi alanında, yumu- şak, ağırbaşlı, ölçülü ve temiz dil ve de- yişiyle, yeni şiirimize Zzenginlik katan, yeni şiirimizin gelişmesine emek bir şairdir. O'nu unutmak haksızlık olur. Anadolu insanının kaderi üzerine e- ğilmiş bir Ceyhun Atuf Kansu, yeni şiiri- mizin ayrı ve gür bir sesidir. Sabahaddin Kudret, Behçet Necati- güil, Necati Cumalı, Suat Taşer, İlhan Berk, Selâhaddıliin Aldanır, Nahit Ulvi, Salâh Birsel, Hasan, Şimşek, yeni şiire ayrı ayrı emek v şiirimize yenı ran şairler Şöyle derlı toplu, biraz da eksiğiyle sayılan bu sanatçılar, yeni şiirin kurulu- şuna gelişmesine — çalışmış, yeni şiirin bugünkü duruma gelmesinde unutulma- yacak hizmet görmüşlerdir. yeniler arasında büyük değer- lerin bulunduğu bir gerçektir; M. Ba- şaran Atttila İlhan, Metin Eloğlu, Talip Apaydın, Turgut Uyar ilk akla gelen- lerdir. Görünen manzara Bütün bu sanatçıların, bunlara daha bir kadar da katılması mümkün olanlarla birlikte topluca — gösterdikleri manzara sudun ü r k dili, bu sanatçıların kalemin- de bir olgunluğa ve sadeliğe ulaşmıştır. Şiir dili, renklenmiş, çeşitlenmiştir. Türk veren, yeni sesler getiren, aydınlık ufuklar kazandı- şiiri, hayatın içinde, hayatla beraber, gerçekle elele, kolkola yaşama gücü &, rişmiştir. Türk şiiri, sığlıktan, sahtelik- ten, süsten, kapalılıktan, mız - mız bir gözü yaşlılıktan kurtulmuştur. Türk- şi- iri yeni deyişleri, yeni biçimleri, yeni özleri bu sanaçılarla kazanmıştır. Türk şiiri, gerçek bir batılı, anlama bu Ssa- natçıların eserleriyle yönelmiştir. Bugün, Batıyla boy ölçüşecek bir şi- irimiz olduğunda, büyük bir çoğunluk birleşiyorsa, 'bu,, yeni jürimiz sayesinde- dir. r zamanlar «böyle muymuş?* diyenler dahi bugün yeni şi- irin kuvveti ve kudreti karşısında, yeni şiirin önünde eğilmişlerdir. Düne kadar şiir adı altında batı dünyasına göstere- bileceğimiz neyimiz vardı ki? on olarak şunu da, inançla belirt- mek yerinde olur ki, biç bir çağda «va- sat»> in üstünde b u . kadar çok şairi bir arada saymak, pek mumkun değildir. Türk şiirinin mutla bir çağ yaşa- dığına, bütün bu gerçeklerden sonra, i- nanmış olmak bir yanlış inanç mıdır? M. S de şiir olur 22 KADIN Adabımuaşeret Amerikalıların âdetleri Vaktile, yabancı memleketlere seyaha- ere o memleketin otelleri, binaları, muzelerı hakkında izahat ve- rilir ve seyyah gezeceği şehrin plânını almakla iktifa edermiş... Şimdi seyyaha en 'başta öğretilen şey, gideceği memle- ketin âdetleri,halkın itiyatlarıdır... Çün- kü bazı memleketlerde ayıp olan şeyler, diğerlerinde mubahtır.. İşte —Amerika'ya gidecek olursanız, bilmeye mecbur olduğumuz şeyler: Amerikalğlar, ilk tanışmadan — sonra, size rahat rahat küçük isminizle hi tab ederler... Bu birçok Avrupa mem- leketlerinde lâubalilik, Amerika'da ise içten gelen, hüsnüniyet ve dostluk ifade eden bir âdettir... Aksi şekilde hareket abancının sevilmediğine alâmettir! B iryemek esnasında, sahibesi, davetlilerin <«buzunu erit- mek» için soldaki davetliden başlayarak teker teker herkese birer sual tevcih eder ve herkese hususiyeti, bildiği bir mevzu üzerinde konuşma fırsatını sağlar. Bu ev sahibesi,gayet alakalı Amerika'da, ev -suali sorarken, gözükmelidir: «— Ya siz, Mr. Wilson, siz ki tica- retle meşgulsünüz, yenil ticaret Trejimi hakkında ne düşünüyorsunuz?.» otelde bir hizmete mukabil bahşiş derhal verilmeli, oteli terkedeceği güne kadar, muşterı cimri bir adam his- si vermemelidir. Sokakta otobus beklerken, herhangi bir yerde kuyruğa son derece itina göstermek icab eder. Müsavat esasını bo- zacak açıkgözlülük, Amerikalıların — fev- kalâde sinirine dokunur Amerilka'da sık sık değiştirir- ler Avrupa memleketlerinin ak- sine olarak burada kadınlar, her saatte süslü olabilirler... Bu saatten ziyade, ka- dının baleti ruhıyesıne bağlı bir şey- dir!. Umumi havaya intibak edebilmek için seyvah kadınların da zaman zaman süslenmeleri icab edecektir!. Seyyahları sevmeleri, onlara fazla bir itibar göstermeleri, ön sırada tutmalarım, ona vermelerini icab ettirmez!. Nezaketi ya- bancılık derecesine göre değil, sıraya gö- re hallederler. seyahat edenlere gümrükler- de zorluk çıkarılma», köpek uz lu muavenelere, karantinaya tâbi maz. Buna mukabil köpek hiçbir lokan- taya giremez ve pek az otel, köpekli müş- teriye ver verin.. Amerika'ya seyahat çok dostluklar den her insan bir arkadaşlıklar kazana- rak döner fakat mektup bahsinde, ümit- lerimiz ekseri kırılır. Sanat Picasso ve ilham perileri Meshur bir söz vardır: Bir cinayet iş- lendi mi, «kadını ara derler. Bu de- mektir ki, her cinayetin altında muhak- kak bir kadın gizlidir; ama aktif, ama pasif.. Sanatta da öyle! Sanatkâr kadın miktarı, sanatkâr erkek mıktarının ya— nında solda sıfırdır ama hem her büyük eserin, her büyük sanatkarın bir kadın ilhamı ile meydana çıktığı bir hakikattir... İşte Pablo Picasso! Belki de o, bu kadar çabuk âşık olup, bu kadar derin seven kadar çabuk bıkan bir kalb adamı olmasaydı dünyanın en enteresan ve en çok eser veren sanatkâr- larından biri olamazdı... Onun tablola- rınla, kalb işlerile olan yakın alâkasını anlamak için eserlerinin tarihlerini tet- kik etmek kâfidir. Bu tarıhler, daıma, o- cerasının şiddetine göre yükselen bir rafik gösterir, sonra aşk durur, daha sorara yavaş yavaş — yokuş aşağı var- lanmaya başlar, çalışma grafıgı de artık bir iniş ifade etmektedir Hattâ, hattâ onun çalışma tarzı sev- kadının tarzına göre değişiklikler Her yeni aşk tecrübesinde, Pi- casso — yeni bir çalışma — tarzı nemiştir. İlerlemek, yenileşmek, bir lisan, başka bir dil, yepyeni bir ifa- de kullanmak ister... Belki artık bir nok- taya, bir kadına bağlanmayı da arzular a Her yeniliğe, tecrübe edilen her degışık— liğe bir kadın ismi vermek mümkündür.. O yirmiüç yaşında, sefaletin soğuk ma- vi aşığında dilencilerin ve çingenelerin Picasso ve Modeli İlham Perisi AKİS, 22 EKİM 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: