21 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

21 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sonradan Weinberger'lerin evine üç defa daha telefon etmişlerdi. Polisin verdıgı bilgiye göre şöyle demişlerdi: e yapmak istiyorsunuz. Orasını po- lislerle doldurmuşsunuz Parayı Roo- sevelt caddesindeki "Dowling and Cusack" barına getirin ve telefon ku- lübesine bırakın. Çocuğunuzu Jan- dark kilisesinin arka avlusunda bula- caksınız.." Bahsi gecen kilise tarif e- dilen bardan biraz ötedeydi. Bu defa da dikkatti:bir telefon operatoru po- lise vaziyeti bildirdi. Böylecı Beatrice ikinci defa kandırılmaktan 'Kurtulmuş oluyordu.İki fırsatçı yaka- lanmıştı. 'Robert Giebler ve Gordon Rowell adlarındaki bu iki serseri önce “polise oyun yapmak" istediklerini soylemışler fakat sonra. "Mrs. Be- atrice'in paralarım alıp savuşmak" niyetiyle bu işi tertıpledıklerını 1tıraf etmişlerdi. Giyecekleri ceza beşle on- beş sene arasında değişiyordu. Mrs Beatrice ertesi günü firsatçılar hak- kında dava açılması için resmen mahkemeye müracaat ediyordu. F. B. I tahkikata başlıyor P eter'in kaçırılmasından yedi gün sonra Washington'daki — Federal Polis Merkezinden F.B.I.'nin hadise hakkında tahkikata girişeceği bildi- riliyordu. Çocuk kaçırma vakaların- da, yedi gün içinde çocuk ailesine ia- de edilmez veya bulunmazsa suçlu- n bir eyalet hudutlarından çıktıgı kabul edilir ve hadise böylece F.B.I.- nin yetkisi dahiline girerdi. Peter'in akıbetinden hiçbir haber yoktu. 13 eyalette polis sarı gecelikli, sarı mavi şapkalı bir aylık bir bebek arıyordu. O günden sonra artık suçlu hakkın- da "Lindberg Kanunu" tatbik edile- cekti. Yani bir aylık Peter'i kaçıran suçlu yakalandığı zaman, bu sucun- dan dolayı idam edilecekti. İki fiır- satçı serserinin tevkifinden — sonra, Mrs. Beatrice'i dolandırmağa çalışan Brooklyn'li bir kadın daha tevkif e- dilmişti. F.B.I. tahkikata başladıktan iki ün sonra "muzip" bir adam New York telefon santralındaki operatör— lerden birine kaçırılan çocuğun 168. St. Independent yeraltı tren istasyo- nuna bırakılacağını bildirmişti. Polis bütün yeraltı istasyonlarım boşuna a- radı durdu. Telefonun Manhattan yer altı istasyonunun kuzey garında gri elbiseli bir adam tarafından edildiği tespit olunmuştu. Polis şimdi bu ada- mı arıyordu. Peter kaçırılalı on gün olmuş, da- ha en ufak bir ipucu elde edilememiş-' ti. KİTAPLAR TÜRKÇEDE YAKIN ANLAMLI KELİMELER SÖZLÜĞÜ (Hazırlayan :Mehmet Ali — Ağakay. Türk Dil —Kurumu Sözlükler — Dizisi XVIHI, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1956. 116 sayfa, 200 kuruş) T ürk Dil Kurucu "Türkçede Ya- kın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü" nü yayınlamakla hayırlı bir adım at- mış bulunuyor. Nedense bugüne ka- dar bizde bu mevzu üzerinde hiç du- rulmamıştır. Mehmet Ali Ağakay'ın hazırladığı bu sözlük, — Fransızların "Dictionnaire des synonymes"lerinin bir örneğidir. Dilimiz, başka dillere nazaran eskilerin "müteradif" dedik- leri eş manalı kelimeler bakımından çok büyük bir zenginliğe sahiptir. Mehmet Ali Ağakay, 116 sayfalık kitabında 459 ana kaynak etrafında toplanmış dörtb'ine yakın kelime ve. deyimi tespit etmiştir. Meselâ "aldat- mak" kelimesine yakın manâlı keli- meleri şöyle sıralamaktadır Aldatmak; Doğru olmayan bir şeyi doğru gibi göstererek karşısındakini buna inandırmak. Atlatmak:(mecaz olarak)aldatıp başından savmak, -ga- zetecilik argosunda- bir haberi raki- inin almasına' fırsat bırakmıyarak kendisi almak. Kandırmak: (iğfal etmek) ümit verıcı sozlerle aldatmak. Yutturmak: (teklifsiz.. konuşmada) aldatıp fena bir' şeyı kabul ettirmek veya açık bir yalana inandırmak. Do- landırmak; birini aldatarak parasını veya malım elinden almak. Oy- namak: (veya külhanbeyi argosunda madik oynamak) bir düzen kurarak aldatmak. Tuzağa düşürmek: birine oyun oynıyarak onu çok kötü bir du- ruma sokmak. Kafese koymak: (tek- lifsiz konuşmada) kandırıp birini i- çinden; kolayca; çıkamıyacağı bir du- ruma sokmak. Tongaya veya faka veya mantara bastırmak: birini Zza- rara uğrıyacak şekilde aldatmak an- lamına teklifsiz konuşma deyimleri- dir. Mandepsiye bastırmak: ayni an- lamda külhanbeyi argosunda geçer. Tatlı sözlerle aldatmayı anlatmak i- çin teklifsiz konuşmada külah giydir- mek; (alışverişte aldatıp paraca bü- yük zarara sokmak anlamına da, ka- baca bir deyim olmak üzere, kazık atmak deyimi kullanılır.) Mal, kelimesinin yakın karşılıkları için de Mehmet Ali Ağakay şunları göstermiş (Mal kelimesi kimi vakit çek anlamı dışında "aşağılık şey" veya "aşağılık kimse" karşılığı ola- rak kullanılır: Onun ne mal olduğu- nu biliriz. "Meta" kelimesinin bir soy— lenişi olan matah hep "malın kötüsü" anlamına gelir. Az yaygın olan meta sözü ise hep gerçek anlamıyla kul- lanılır.) Son bir misâl daha alalım. (Şırfın- tı seviyesi düşük, bayağı kadın. Fın- dıkçı erkeklere yüz vererek öğlenen kadın. Yelloz "aşağılık kadın" anla- mına olup sövme ve aşağılama için kullanılır. Hafif meşrep serbest dav- ranışları dolayisiyle iffeti şüpheli gö- rülen kadın.) Bütün bu örneklerden anlaşılacağı gibi yazar kitabının hazırlanışını bir hayli geniş tutmuş ve emek harca- mıştır. "Türkçe'de Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü" nün bizde bu sa- hadaki ilk eser olması bakımından noksan ve aksak — tarafları vardır. Meselâ bir kaynak etrafında toplan- ması gereken bütün kelimeler — ve deyımler noksansız olarak derlene- memiş. Unutulanlar, atlananlar, göz- den kaçanlar olmuş. Yukarı aldığı— mız örneklerden atlatmak ana kelime sinin etrafında toplanan kandırmak, dolandırmak, oyun oynamak, madık oynamak, tuzağa düşürmek, kafese koymak, tongaya, faka, — mantara bastırmak, mandepsiye bastırmak, külah gıydırmek kazık atmak kelı— me ve deyimleri gösterilmiş de açma- za düşmek, açmaza düşürmek, şiş- mek, atlatmak gibi kelime ve deyim- leri unutulmuş. Sonra bu sözlüğün bir mahzuru da verilen örneklerin misallerle gösterilmemiş — olmasıdır. Eğer bu kelime ve deyimler misal- lerle, cümleler içinde kullanılış şekil- lerıyle gösterilseydi ço lurdu. Maamafih kitabı hazırlayan ve yayınlayanların memleketimizde bu tip bir çalışmanın ilk defa yapılması dolayısiyle - ilerdeki baskılarının çok daha geniş ve etraflı olacağı ümit e- dilir. Sözlük elimizdeki haliyle dahi pek çok soruyu cevaplandırabilecek durumdadır. YENİ PRATİK PEDAGOJİ (Yazan : Aime Souche, Selâhattin Odabaş. ları: 46. İstanbul, Millt Eğitim Basım- evi 1956. 116 sayfa, 140 kuruş) illi Eğitim Bakanlığı talebeler için ders kitapları neşretme faa- liyetine -muvazi olarak — öğretmenler için de mesleki kitaplar temin etme gayretlerine ara vermemiştir. — Yeni Pratik Pedagoji, öğretmenler için hazırlanmış bir kitaptır. Aime Souche'un bu eseri onsozunde de be- lirtildiği gibi öğretmenler için sınıf hayatında tatbik edilmeye müsait bir şekilde hazırlanmıştır. Aktif pedago- ji ön plâna alınmış, çocuğun canlı kuvvetlerim ve ferdi gayretini sağ- lam bir şekilde harekete getirmek, araştırmaya sevketmek, zihnini, kal- bini, iradesini faal hale getırmek ga- ye ittihaz edilmiştir. Bu kitap, günü- müzün pedagojisini ıhtıva etmekte- dir. Yazarın da dediği gibi "Resmi ve geleneksel pedago;ı çocukların kendilerine has faalıyetlerıne ve hür kışılıklerıne dayanan yeni pedagoji- nin yoluna girmeye başlamıştır. Ço— cuk kendi kendinin öğretmem, eği- timcisi olmak yolundadır. Hayat yo- lu ile hayat İçin, hürriyet yolu ile hürriyet için hazırlanmaktadır Yeni Pratik Pedagoji'nin ilk cildi 14 kısmi ihtiva etmektedir. Bu fay- dalı eserin ikinci cildinin de Türkçe- ye çevrilip — neşredilmesi ogretımle uğraşanları memnun edecekti AKİS, 21 TEMMUZ 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: