21 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

21 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO İstanbul Bir bilanço evsim başında işe büyük vaad- iddialı bir şekilde giriş- mişlerdi. Dram'da "Danton'un Ölü- yeni bınasında Moliere'den adapte edilen Merakı ile Sârtre'ıin "Gizli Otu- rum"u temsil edilecekti. Fakat neti- ce, hiç de düşündükleri gibi çıkmadı Promıyere üç gün kala "Danton" provadan kaldırıldı. Yerıne bu yaz alelacele kondu. Komedi i binasına henüz taşınama- .- İkinci veya üçüncü piyeste o- raya geçeceklerdi, "Gizli Oturum"u da bilinmeyen bir sebepten — reper- tuardan çıkardılar, bu piyesin eşhası Aksaray Bölümü için başka bir eser. şınması için henüz vakit vardı ki, ani bir kararla, Beyoğlundaki binanın a- çılışa -bir hafta içinde- yetiştirilmesi emir buyruldu. Bu arada Cevad Feh- i Başkut un "Harputta Bir Ameri- alelacele provalara — kondu. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir açılış görülmemişti. Duvarların ba- danası kurumadan salona davetliler birer ikişer sökün etmeğe başladılar Nutuklar söylendi ve Yeni Tiyatro "Harputta Bir Amerikalı" ıle perde- sini açtı. "Harputta Bir Amerikalı" önce leri orı]malıtesı yüzünden bet görmüştü . Sonraları gişe hasılatı duşunce H. Kemal Gürmen'in hazır- ladığı bir Italyan piyesinin, — Anna Bonacci'nin "Rüya Gibi" komedisinin galası yapıldı. Bu piyesler "İşte devam ederken Şehir Tiyatrosunda '"Hayal Köşkü" Nazar boncuğu Duvernois'un "Yalnız"ını hazırlama- ğa başladı. İşler arap saçına dönmüş- tü. Fakat hâlâ herşeyın yoluna gire- ceğine inananlar mev Dram'da "Figaro'nun — Düğünü" buyuk bır fiyasko oldu. Komedi de "M yyen bir zümreyi -bir mensup seyircileri- Nitekim her iki tiyatro da durumu çabuk anlayarak piyesle- ri hemen degıştırdıler Dram'da ikin- ci piyes olarak Jo an Druten'in "Annemi Hatırlıyorum piyesi, Sua- vi Tedü'nün rejisörlüğünde sahneye kondu. Sanatkârlar arasında değişik bir kompozisyonda Sariliye Hün ve Birsen Özkara beğenildiler. Komedi- de Vasfi Rıza Zobu ile Reşit Baran'ın Birabeau'dan adapte ettikleri "lşte Buna Talih Derler", bu tarz piyes- lerdan hoşlananları memnun etti. Komedi Kısmının yeni binasına ta- Buna Talıh Derler"in kaldırılması ü- zerine, medi kısmının asları adı duyulmamış bir Fransız müellifini "Bir Melek Geçti"sini hazırlıyorlar— ı. Fakat birden kararlarını değiştir- diler. Hazırlanıp yorulmalarına ne lüzum vardı? adeni ki "İşte Buna Talih Derlerı eski binadan yenisine taşınırken apar topar afişten indirt- mişlerdi. Pekâlâ onu tekrar oynaya- bilirlerdi. Nitekim oynadılar da. A- ma Vasfi Rıza ile Reşid Gürzap ani- den hastalanınca "İşte Buna Talih Derler" afişten indirildi ve yerine evvelce Aksaray bölümünde oynan- mış olan "Halanın Mirası" kondu. Sanatkârlardan sonra, şimdi de pi- yesler köşe kapmaca oynuyorlardı. Fakat bu karşılıklı düzeltmek baş- takiler için işten bile değildi. "Bir Melek Geçti" nin provalarına başlan- di ve ilk gece seyirciler -suflörün sa- yesinde- baya bir Fransız vod- vılını sabırla seyrettıler Sanatkarlar hid, Şaz Moral en iyileriydiler. Behzat Butak şahsi sempatisiyle a- lâka topladı. Baş rolde Hümaşah Göker bir başarısızlık nümunesiydi. Komedi Tiyatrosunda Perihan Ya- nal dan boşalan yerin doldurulamıya- cağı, bu suretle bir kere daha anla- şılmış - oldu. Dram Tiyatrosuna gelınce ikinci piyes AnnemıH tırlıyorum" dan son- ra Ugo Betti'nin "Masum rene" dra- mını Meinecke sahneye koydu. Mah- mut Morali, Şükri Güven Muhi tipler çizmişlerdi. Anouilh'un "Hayal Köşkü" idi. Piyes güzeldi, sanatkârlar rollerinin kalı- bına girmişlerdi. Fakat nedense eser tutmadı. G'ş hasılatı da düşünce kaldırılıp yerine başka bir piyes koy- mak lâzım geldi. Hazır bir eser de yoktu. Birden, sene başında hazır- lanan "Gizli Oturum" akıllarına gel- di. Bu kısa piyesin yanına, ayni m! ellifin "Saygılı Yosma"sını -kötü bır rol tevziatile- koyunca, sonunda bir “Sartre Festivali" ortaya çıktı. O- yunlar sahiden bir festival'di: Ne oy- nayanlar anlamıştı, ne seyredenler anlıyabildiler. Münekkitler kalem- lerine arıldılar, aleyhte bırçok ten- kitler çıktı. Mevsımı n son piyesi Te- nessee Williams'ın — bir arkadaşıyla kaleme dıgı 'Bana Dokundun" idi Re _l isör Meinecke ile beraber Samiye Abdurrahman Palay, Mahmut Moralı bu eserde bütün hunerlerını gostermışler ve baş 1sız geçen bir mevsimi -biraz olsun- telâfiye çalış- mışlard Şehır Tıyatrolarının uçuncu kolu n Em ü bölümü, duzensızlıgı kadronun bellı başlı ele- manlarının bur:; maları yüzi n halkın rağbetini kazana Bunu düşünen ıdare, tiyat- aray Türk Oca: naklet- meyi uygun buldu. Semt degışmış, fakat zihniyet değişmemişti. ronun telif bir piyesle açılması güzel bir düşünceydi, fakat "Buz Dolabı" hiç de beklediğimiz piyes değildi. Mamafih bu tarz hafif, piyeslerden hoşlananlar tarafından beğenildi, sı- kılan aydın seyırcıler de, a yıı prog- mda , Duvernois'nın "Yal- ız ında tesellı buldular. Aksaray ikinci temsili, bir Alman ellifi o- . lan Curt etz'in "Halan Mırası komedisiydi. Galip Arcan tarafından sahneye konan hu sevimli komedide bilhassa Nezihe Becerikli, Müfit Ki- per beğenıldıler Bundan sonra yine telif bir piyesi repertuara almışlardı ama ne yazık ki son da "Sam Rüzgârları" yerini eski bir vodvile, "Hanımlar Terzihanesi"ne terketti. Sebeb, Aksaray civarında oturan hal- kın bu tara hafif piyeslerden hoşlan- ması şeklinde gösteriliyordu. "Sam Rüzgârları" ıse gelecek sezonun Ak- saray bölümünde ilk piyes olarak ele alınacaktı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: