18 Ağustos 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

18 Ağustos 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 3, Cilt: VII, Sayı: 119 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: S, Daire: 7 P. K. 562 — Ankara 18992 ( Yazı Işlerı i) 15221 Fiatı : 60 Kuruş Neşriyat Müşaviri Metin TOKER İmtiyaz Sahibi ve yazı ışlerını fiilen idare eden Mesül Müdür Yusuf Ziya ADEMHAN Umumi Neşriyat Müdürü Hamdi AVCIOĞLU Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ Karikatür Fotoğraf : Hüseyin EZER Osman ÖZCAN ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI Klişe : Doğan Klişe ATELYESİ Müessese — Müdürü Mübin TOKER Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) : 18 lira 1 senelik (52 nüsha) 24 lira İlân Şartları 4 rTenkli arka kapak (Tam Sayfa): ira Kapak içi 800 lıra, metın sayfaları Santimi 4 lir. Dizildiği ve Basıldığı Yer : Rüzgârlı Matbaa — ANKARA el; Basıldığı tarıh 16 8.1066 Kapak resmimiz: Engin Unal Denizler hâkimi Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları f nsan cemiyetimizin haline bakın- ca, düşünmekten kendini alamı- yor: Acaba hürriyetlerimizin mü- dafaasında da hassasiyet göster- memiz için bir yirmi beş. sene bek- lememız mi lazım gelecek, diye.. a demokrasi tecrübesine giriş- tıgımızden bu yana, muhafaza et- meye muvaffak olduklarımız var- dır; bunlar Atatürk inkılâpları- ikaten inkılâplar mevzu- unda karşılıklı tavizler daha 1946 yı hemen takip eden — senelerde başlamış ve Demokrat — iktidar 1950 den sonraki devreye ezanı arapçalaştırmak suretile tir. ğmen irtica taraftar- larına cemıyet mukavemet etmiş, inkılâpların bazları vakit — vakit tehlike geçirmiş olmakla beraber tutulursa daha ymetlenir. Son senelerde mesuliyet makamı işgal eden öyle politikacılar gö- rülmüştür ki bunlar — inkılâpları ahi "demokratik esas"a bağla- mak istemişlerdir. Daha doğrusu, işlerine gelen demokrasıyı Öyle anlamışlardu' Yani bir nevi refe- andum ardır, halkın is- tedıgı ınkılaplar muhafa edile- cek, diğerle geri dönülecek- tır Öteki husus, bu — inkılâpları “tutan" ve "tutmayan" olarak iki- ye ayırmak temayulunun bazı çev relerde uyanmış bulun masıdır Böyle bir yolun nereye çıkacağını kestirmek hiç kımse için zor de- gıldır Inkılaplann “tutan"ını ve “tutmayan"ını ki ayıracaktır, kim karar verecektir ve neye isti- naden fikir yürütülecektir? — Al- lahtan ki cemiyet, âdeta bütün mnesseselerile vaziyet almış, in- -laplara el uzatmak isteyenlere karşı muşterek cephe kurulmuş ve bu suretle demokrasinin her şey- de taviz mânâsına gelmediği an- laşılmıştır. Şimdi, orta okullara din dersle- rinin konulması teşebbüsüne ge- çildiği şu sırada cemiyetin' kendi- sini gene lâyıkı veçhile müdafaa edeceğinden ve teşebbüsün — bazı kimseler tarafından arzulanan ne- ticeleri vermeyecegınden rahat ra- hat emin oluna mokrat Parti iktidarı öyle karar verirse, orta okullarda din dersleri okutu- lacaktır. Fakat bu, dinin devlet işlerine ve umumiyetle dünya ah- valine karışmasını saglayamaya— cak, cemiyetin düzeni dinden il- ham almayacaktır. Belki orta o- kullarda müslümanlık dininin er- keklere, bazı şartlar altında dört kadın almaya müsaade ettiği ö retılecektır Bunun oldu- ğunu gören bazı kimselerin ken- di kendilerine "madem 'ki müslü- yalım" diye sual sormaları mümkündür. Lâkin Tunusta bile taaddüdü zevcata son verilirken Turkıyede buna tekrar göz yumu- lacağını sanmak için deli olmak bi- le kâfi değildir. Atatürk inkılâp- larının şekıllerınde gevşeme olsa dahi, ruhunun muhafaza edilece- ğini şu geçen son altı yıl kâfi de- recede vüzuhla göstermiştir. Cemi- yetimiz, düzenini degıştırmeyecek izünü batıdan tekrar doğuy: dondurmeyecektır Inkılapların ı- olması, bunları her şeye müdafaaya azimli bir — kütlenin memlekete hâkim bulunması tari- hin en büyük insanlarından biri ol- duğu her geçen gün biraz daha iyi anlaşılan Atatürkün ruhunun mu- azzep olmasına vesile — vermeye- cektir. imdi, aynı kütlenin demokrasi- Slerde en tabii görülen hakları- - mak lıusu unda lüzumun- dan fazla ihtiyatlı davranma- sını ve inkılâpların müdafaası bahsinde gösterdiği - mukavemeti göstermeye yanaşmamasını izah etmek zordur. Tabii, "demokratik hak ve' hurrıyetler bu cemiyet ta- rafından — benimsenmemiştir, alı- şılmamıştır, ihtiyaç telakki edil- diye düşünülebilir ve üzülünebilir. Ama şu son on yı- hn yetiştirdiği nesli tanıyanlar, O- nun fikirlerini bilenler böyle bir düşünceye iltifat etmemelidirler. halde, sebep nedir? Bugün kalemlerini ellerıne almayan veya aldıklarında fasafiso — yazılar ya- zan bazı başmuhamrl ikra mu- harri Atatürk ınkılaplanna bir tehdıt vukubulsa her şeye rağ- men mutlaka ve mutlaka kıya- meti koparırlar, bir çok tehlıkeyı göze alıp vazifelerini yaparlar. Peki bunlar için bak ve hürriyet- lerin kısılmasım isteyen bir zihni- yet "vatan sathı"nda mevcutken, üstelik bu zihniyetin eserleri ora- da burada goze çarparken yapıla- cak bir sev, soylenecek bir sö: yaşılacak iki ime yok mudur" Gazetelerimi zın haline : Yaptıkları bütün — mücadele, bır “"mizanpaj'dan — ibarettir. Bütün yardımları odur. Böyle mi olma- lıydı ? Mesele dört gazeteci meselesi değildir. 'Mesele onların temsil et- tikleri bütün bir aydınlar kalaba- İğının bugün üzerine düşen vazi- feyi yapmamakta bulunmasıdır. Mukavemet ortadan Demokrasi Ingıltereden dahi uçar gider. Cemiyetin tutumudur ki memleketlerin hakiki rejimleri- ni tayin eder. Yoksa haklar ve hürriyetler, bazılarımız ıçm o kadar da mühim değil midir? Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: