May 10, 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

May 10, 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Halk Sağlık Merkezleri ile kazaları ziyaret edecek, okullara giderek bro- şürler dağıtacak ve mesleği tanıtma- ğa çalışacaklardır. 27 Nisan günü Ankara Hastahane- si Hemşire, Ebe, Laborant Okulunu gezen genç kızlar içinde, bu mesleğe karşı derhal bir alâka gösterenlerin sayısı hayli kabarık oldu. Bembeyaz önlükleri içinde çiçek gibi dolaşan hemşire namzetleri, tertemiz salonla- rı, konforlu yatakhanelerı, modern dershaneleri ile mükemmel bir tatbi- kat sahası olan Ankara Hastahanesi, insanı yalnızca hemşire olmaya dahi heves güzeldir. Hemşirelik mesleğinin, memleketi- mizde parlak bir istikbali olduğu mu. hakkaktir. İstanbulda Florence Nigh- tengale Yüksek Hemşire Okulunun hazırlıkları yapılırken, diger hemşire okullarının da öğretim süresi uzatıl- mıştır. Talebelerin daha mükemmel surette yetışmelerını sağlamak üzere, bu müddet üç seneden dört seneye çı- karılmıştır. Gerçi okulun halen yüzel- li talebesi vardır ama, kadro 400 ki- şiliktir. Ortaokul mezunları dört sene okuyup, tekâmül — kurslarım da ta- mamladıktan sonra 25 lira asli ma- aşla yeni Vazifelere tâyin — edilmek- tedir. Fakat mesele de bundan son- ra başlamaktadır Böyle modern ve rahat hastahanelerde yetişen talebe- ler, acaba Anadolunun uzak köşele- rinde öğrendiklerinin hepsini tatbik edebilecekler midir? aba oralara gitmek istiyecekler — midir? aten Türkiyenin en başta gelen problemı de bu değil midir? Muhtelif branşlarda — yenileşme tatbik edilmekte, imkânlar fazlalaş- tırılmakta daha iyi elemanların ye- tiştirilmesi için döviz — fedakârlıkla- rına dahi katlanılmaktadır. Talebe- ler ve mütehassıslar ihtisas için dış memleketlere gönderilmektedir. Fa- kat bu elemanlar yetişince, bunları değil, hasta ettirecek kadar Kıymet Bir cemiyetteki muhtelif hâdise- ler, zaman zaman bazı vasıfları antipatik bir hale getirmektedir. Meselâ bugün bir insan için, haris- tir dersek, bu doğrudan doğruya bir itham olanak — karşılanır. Bu yüzdendir ki, bugün memleketi- mizde polıtıkacıların yek diğerleri- ni haris olmak, mevki elde etmeğe çalışmak gibi 1snat1arla itham et- meleri de sık sık görülmektedir. Aslında bu gülünç bir itham tarzı- dır. Politikacı elbette ki bir mevkie ulaşmak istiyecektir, yoksa tahak- kuk ettirmek istediği fıkırlerı tat- bik etmesi mümkün cak, politikacı için gaye, elbette ki tahakkuk ettirilecek şeyler v prensiplerdir, mevki değildir. Mev- ki bir vasıtadır ve icabettiği anda prensiplerini değil de, mevkiini fe- da eden politikacı ne kadar hırslı olursa olsun edılmelıdır Harıs 1nsanlar olmasa idi, cemiyet yükselir miydi? o Bir ilim adamı araştırmalarını yaparken bir doktor insaniyet için çalışırken, bir idealist, hattâ maddi menfaatlerinden fedakârlık etme pahasına fikirlerini açıklarken, sa- natkâr fırça veya kalem kullanır- ken, bir er vatanı için çarpışırken, butun bunlarda bir benlik 1ddıası» memleket sathına yaymak, bunlar- dan kâfi derecede istifade — etmek mümkün olmamaktadır; Çünkü bun- ların emeklerini karşılıyacak bunla- rı tatmin edece çalışma sahaları mahduttur. Kıymetler dar sahalar- Doktorun yardımcısı olan hemşire Şerefli AKİS, 10 MAYIS 1958 bir. meslek Ölçüsü Jale CANDAN bir şöhret merakı, herkesten başka türlü olma gayreti yok mudur? Belki vardır ama, doğru yolda iyi bir gaye için, ahlâk kaidelerine ri- ayet ederek ve fazileti tek rehber olarak kabul eden kimseler, haris de olsalar, cemiyet ve insanlık için çalışmış olurlar Elde ettikleri şöh- ret, hakkıyla kazanılmış bir şöh- rettir. Bu tip hırs hem mubahtır, hem de bir cemiyette zaruridir. Bir insanı haristir diye itham et- mek yanlıştır. Mühim olan kulla- nılan metodlardır. Cemiyete fay- dalı veya zararlı olanlar bu metod- lardır. Gene cemiyetimizde yerleş- miş bir kanaate göre becerikli ve kurnaz olmak, muvaffakıyetın bir şartıdır. Bınbır dalavere ile gönül- leri fethetmeye ugraşan batilileri dinlerken yalanlarını göre göre on- ları alkışladığımız da çoktur. İşte bu yanlış ithamlar ve bu ölçüsüz» bu çok bedava alkışlardır ki, ce- miyetimizde kıymet ölçüsünü san- maktadır Bir insan, daha ana kucagın— dan hayata atıldıgı ana kadar bundan sonra, cemıyet kendısınden ne isterse, O şekl irmeye çalışır. Kıymet olçulerını 1y1 şekilde tesbit etmiş bir cemiyette kıymetlerin çoğalacağı muhakkaktır. da, kısır bir mücadele ve rekabet girdabına kapılıp gitmektedir. Bu memleketimizin en büyük dertlerin- den birini teşkil etmektedır Eleman yetiştirmek kadar mühim olan bir- şey de, elemana yer hazırlamaktır. Memleketin her yerinde daha güzel hastahaneler, daha konforlu evler yapmak zamana bağlıdır ama, bir merkezde tek muazzam — hastahane lüks hastahane yerine bırçok temiz, sade, konforlu fakat mütevazı has- tahane usulüne baş Vurulamaz mı? Hiç olmazsa, mahrumiyet bölgeleri- ne gidenlere, bir imtiyaz tanılamaz mı?. Herhalde bir tedbir düşünmek şarttır! Hemşireler de tıpkı doktor- lar gibi, gönderilecekleri uzak has- tahanelerde, hiç olmazsa temiz bir yatak ve 1pt1dai konfora haiz olma- Iıydılar Maddi tatmin yanında, ma- nevi tatminin de çok faydalı olacağı aşikârdır. Hemşire — namzetlerine, hemşire olmak isteyen genç kızlara ve hemşire ile münasebeti olan bü- tün meslek erbabına, halka, hemşi- reliğin âdeta mukaddes bir vazife olduğunu aşılamak şarttır. İdeal sahibi olarak yetiştirilen hemşire namzedi, hem vazifesine da- ha bağlı olaca k hem de kendisini saydırmasını bılec kti Hemşire - Ebe - Laborant Oku- lunun verdiği çayda söz alan Profe- sör Dr. Şerif Çanga, meselenin bu 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: